İnsanın sırlara yolcuğu

İnsanın aslında sırlı bir varlık olduğunu ve kendi iç dünyalarında keşfedilmeyi bekleyen yerlerin bulunduğuna dikkat çeken kaligrafi sanatçıları Bünyamin Kınacı ile Mehtap Kocaağa, ''Sırdan Gizli'' adlı sergileri ile ziyaretçileri anlam dolu derin bir yolculuğa davet ediyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Kaligrafi sanatının temsilcilerinden Bünyamin Kınacı ile Mehtap Kocaağa'nın klasik, modern ve soyut tarzda imza attıkları eserlerden oluşan Sırdan Gizli Kaligrafi Sergisi, Üsküdar Nevmekan Bağlarbaşı Galeri'de sanatseverlerle buluştu. Her biri farklı anlamlar içeren 44 eserin yer aldığı sergiyi Akşam Cumartesi olarak sanatçılarla birlikte gezdik. Mehmet Akif Ersoy, Yunus Emre, Nesimi, Necip Fazıl Kısakürek'ten de alıntıların olduğu sergi, ziyaretçilerini iç yolculuğa davet ederken onlarla derin sırlarını da paylaşıyor. Bu anlamlı sergiyi 12 Eylül'e kadar ziyaret edilebilirsiniz...

Serginin adı sanatçıların yaptıkları okumalar sonucunda ortaya çıkmış. Kur'an-ı Kerim'de geçen ve anlamı tam olarak belli olmayan Huruf-ı Mukattaa harflerinin de bu ismin koyulmasında etkisi olmuş. Burada yer alan eserler son iki yılda yani pandemi döneminde ortaya çıkmış. Ve ilk kez insanlarla Sırdan Gizli sergisi ile buluşuyor. "İnsan inandığı şeyi yazmak ister. Biz kendi dünyamızdaki metinleri kaleme aldık. Eserleri ortaya koyarken okumalar yapıyoruz. Ve bunlar çalışmalara yansıyor. Buradaki eserlerde öne çıkan ise "insan"... Mesela Alem serisinde insanın ne kadar kıymetli olduğundan ve yaratıcı tarafından ne kadar özel yaratıldığından bahsediliyor. Cümleler, ayetler, karşı tarafı muhatap alan şeyler. İnsanın ne kadar sırlı bir varlık olduğundan bahsettik. Sırlı olan şey de merak edilen, aranılan şeydir." diyen sanatçı Kocaağa sözlerine şöyle devam ediyor: "Burada insanın kendi iç yolculuğuna yönlendiriyoruz. Ben bu kainatın neresindeyim ve neden buradayım? gibi bir sorgulamaya düşüyor insan... Kişi kendi iç yolculuğunu yaptığında da şunu anlıyor ki kendisi aslında çok kıymetli ve özel. Ancak bir o kadar da bu kainatta nokta gibi yer kaplıyor. Bana verilen değer kapladığım yer kadar mı olacak ya da içimdeki güç kadar mı? Bu gücü keşfettiğimizde ve hayata hayret makamından bakabildiğimizde çok daha keyif veren ve mana dolu bir yaşantımız olur. Derler ya hayatta kalmak mı yaşamak mı? Bunun kararını kişi verecek. Kişi iç yolcuğuna başladığında yaşamaya başlıyor. İşte bu düşünceleri, sorgulamaları insanların yapmasını sağlamak adına onlara hitap etmek için sanat yolunu seçtik. Buraya gelenler kendileri dönsün ve ne kadar kıymetli olduklarının fakında varsın."

HARFLERİN EN GÜZEL ANLATMA YÖNTEMİ

Amaçlarının mükemmel kaligrafik işler ortaya çıkarmak olmadığını sadece harfleri ve bu sanatı kullanarak insanlara bir şeyler anlatmak derdinde olduklarını aktaran Kınacı ise şunları söyledi: "Konuşmalarınızda, yazışmalarımızda hep harfleri kullanırız. Onları yan yana koyarız ve kelimeler cümleler ortaya çıkar ama ana olan harflerdir... Harflerin en güzel anlatma yöntemi olduğuna inanıyoruz. Kimi harfler sırlı kimi daha belirgin... Amacımız mükemmel kaligrafik işler ortaya koyup karşı tarafın bir şey hissetmemesi değildi. Ya da her harfi, kelimeyi gelen ziyaretçi okuyabilsin gibi bir düşüncemiz olmadı. Önemli olan izleyici ile bir bağ kurmak, onların gözüne, gönlüne ve ruhuna hitap etmekti."

Sergiyi gezdiğinizde görüyorsunuz ki sıradan bir kaligrafi sergisi değil. Farklı sanatlardan ve tekniklerden faydalanmış sanatçılar. "Çıkış yönümüz kaligrafi aslında. Yazıyı sadece düz yazı olarak anlatmak yerine renklerle, dokularla, doğadan parçalarla birleştirdik. Kaligrafi algısını değiştirmek istedik. Yazı kıymetli fakat anlatmak istediklerimizi bütün herkese ulaştırmak istiyorsak farklı şeylerde katmalıydık... Çünkü çok çeşitli varlıklarız." diyen Kocaağa, "Kabartma, eskitme tekniği kullandık. Doğadan kökler, yapraklar kullandık. Soyut resimler, ufak renkli dokunuşlar ile kaligrafiyi bir bütün haline getirdik. Esere bakanlardan kimi metinden kimi renkten kimi de dokudan kendine bir şey bulabilsin istedik." şeklinde konuşuyor.

Kaligrafinin belirli kuralları olduğunu ancak kimi zamanda sınırlar içinde sınırsızlıklar olduğuna değinen Kınacı, "Kaligrafi sanatı sadece harf olarak görülmemeli. Kaligrafi bir çizgi, lekedir aynı zamanda. Sanatçı ona dokunduğun da o çizgi mana kazanır. Kuraldan kasıt da bir harfin öz yapısı vardır. Ancak yüzlerce farklı font bulunur. İskelet değişmez ama dokular değişir. Ruha göre farklı fontlar kullanılır. Kaligrafide de bu var. Harfin anatomik yapısını bozmadan istediğiniz serbestliği yapabilirsiniz. Bu kuralları çiğnemek değil. Mesela Feryat eserinde oradaki feryadı anlatmak için sıçratmalı fontlar kullandık." diyor.

SERGİDEN NOTLAR...

Her eserin bir adı ve anlamı var. Toplamda 44 eserin yer aldığı sergide, kimi yerde yazılar ön planda kimi yerde görsellik. Ancak hepsi bir bütün. Sadece sizin nasıl baktığınıza bağlı. Sanatçıların kendi iç dünyasının bir yansıması olan çalışmalarda her görüşten insan kendine bir şey buluyor. Çünkü ana tema insan... Bir iç yolculuk belki de... Farklı sanatlarla besledikleri kaligrafik eserlerde karşı tarafla bir muhataplık var. Eserler içinde Hilye-i Şerif, Esma-ül Hüsna da bulunuyor. Mutlak Aşk diye bir eser var: "Aşk kâinatın hem başlangıcı hem de gayesidir o mutlak aşkın kendisidir..." Öte yandan Ayetel Kürsi ve İhlas Suresi ile meallerini de görüyoruz. Tasavvuftaki "Hiç" kavramına vurgu yapan bir çalışmada Beyazid-i Bistami'nin "İlahi benim benliğimi ardan çıkar ki benliğim sende fani olsun da ben arada hiç olayım" sözü de yer alıyor sergide. Ve Özgürlük adıyla Kudüs eseri... Bu eserde bütün harfler kullanılmış. Bakana göre anlamı değişiyor, kimi için aşk, kimi için özgürlüğü ifade ediyor. Ölümü anlatan eserler de var. Tutunmak, Saklananlar, Harfler Arasında diğer eserler. Yine Nesimi'nin "Zerrece tamahım yoktur dünya varına. Rızkımı veren hüda'dır kula minnet eylemem" sözü de başka bir anlam katıyor sergiye. Kuşlar ve kurumuş yapraklarla ilgili özel bir seri dikkatleri çekiyor. Nazım Hikmet'e dokunmuş burada sanatçılar: "Madem gönlünde bahar var benden sana izin sev sevebildiğin kadar." Etkileyici çalışmalardan biri de Rızık Kapısı. Kapı formu kullanılmış ve ağzında yemi olan kuş ve aşağıda rızıklarının olduğu bir çalışma. Bu eserde sanatçılar, "Eğer Allah'a hakkıyla tevekkül etseydiniz, O sabah aç çıkıp akşam tok dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırırdı." hadisinde yola çıkmış. İnsanı merkeze alan çalışmaların yer aldığı bir bölüm var. Yunus Emre'nin sözünden yola çıkarak hazırlanan Kalem çalışması... Yine Mehmet Akif'e ve Necip Fazıl Kısakürek'e selam gönderen eserler... Ve son olarak Feryat eseri... Harflerde o feryadı görmek mümkün. Burada Kur'an-ı Kerim'de Huruf-ı Mukattaa olarak geçen ve tam mana verilmeyen anlamı gizli olan harflere yer verilmiş.