Durul Bazan: İnsanın mutlu olduğu işi yapması büyük nimet

AYSUN YILDIZ GÜNGÖR

aysun.yildiz@aksam.com.tr

Durul Bazan, 19 Ocak Perşembe günü ‘Topuklu Terlik Süt Yapar’ adlı tiyatro oyunuyla seyirciyle buluşmak için gün sayıyor. Yeni oyunu için oldukça heyecanlı olan başarılı oyuncu, “İnsanın mutlu olduğu işi yapması büyük nimettir” diyor. Bazan’la bir araya geldik hem tiyatro oyununu hem hayatını hem de o çok konuşulan “Abdest almadan sokağa çıkmam” açıklamasını konuştuk. 

Yeni tiyatro oyununuz ‘Topuklu Terlik Süt Yapar’ı anlatır mısınız, konusu ne?

Oyunumuz taş fırından yeni çıkmış, ekmek tazeliğinde diyebilirim. Zira bu oyun daha önce hiçbir tiyatro topluluğu tarafından oynanmadı. Figen Şakacı’nın yazdığı ilk tiyatro oyunu, dolayısıyla öncesi yok. Bu sıfır kilometre oyunu, seyirciyle buluşturacak şanslı ekibin bir parçasıyım. İpucu vermek istemem ama kadın ve erkek ilişkileri üzerine olduğunu ve çok eğlenebileceğinizi söyleyebilirim. Eminim birçok izleyici kendinden bir şeyler bulacak. Bekleriz Topuklu Terlik Süt Yapar, pek yakında tiyatrolarda…

Kadroya nasıl dâhil oldunuz?

Epeyce bir süredir tiyatroda sahne almıyordum ve çok özlemiştim. Yaklaşık iki sene kadar oynayabileceğim bir oyun aradım. Aradığım ve istediğim oyun özellikle insan ilişkileri üzerineydi. ‘Topuklu Terlik Süt Yapar’ın senaryosunu okuduğumda çok heyecanlandım. Çünkü kadın erkek ilişkileri üzerine bir oyundu. Ayrıca diğer oyuncu arkadaşlarım da Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvar’dan daha önce tiyatroda çalıştığım arkadaşlarımdı, hal böyle olunca, 

ben de kendimi oyuna dâhil ettim.

Nasıl bir karaktere hayat veriyorsunuz?

Bu aralar kısmetim doktorlardan açıldı. Ya da şu anki tipim bir doktoru oynamaya müsait, bilemedim. Son oynadığım dizide bir psikoloğu canlandırmıştım. Bu oyunda jinekolog… Birkaç proje sonra TUS’a (tıp uzmanlık sınavı) girip seviyeyi yükseltmeyi düşünüyorum (kahkahalar).

Klasik soruyu sorayım; tiyatro mu dizi mi?

İkisinde de olmaktan mutluyum. İnsanın mutlu olduğu işi yapması büyük nimet… Hangisiyle duygusal bir bağım olduğunu sorarsanız tabii ki tiyatro… Çünkü ben bir tiyatro oyuncusuyum. Yıllarca bunun eğitimini aldım ve çok önemli 

insanlarla bunun üzerine çalıştım.

NE KADAR TEŞEKKÜR ETSEM AZ

Sosyal medyada sizin için “Çok çok başarılı bir yan rol oyuncusu ama yan rol olması, Şener Şen’in yan rollerde oynaması gibidir. Yan rol gibi gelmez, lezzetlidir” demişler. Ne düşünüyorsunuz?

Şener Abi’ye benzetilmek gerçekten büyük bir onur. Öncelikle böyle bir benzetmeyi hak ettiğimi düşünenlere teşekkür etmek istiyorum. Kendisiyle bir anım var. Onu da paylaşmak isterim; Kendisini sevgili Kayhan Yıldızoğlu’yla beraber bir oyuna davet etmiştik. Oyunun bitiminde kulise gelebileceklerini tahmin etmediğimden sallanarak üzerimi değiştiriyordum. Tam kapıdan çıkacakken bir baktım Şener Şen kapıda bekliyor. Şaşırdım; ”Yolumu karıştırdınız, niçin buradasınız ?“ dedim. ”Sizi görmeye geldim, uzun zamandır bu kadar güldüğüm bir oyun seyretmemiştim. Bizi çağırdıkları oyunlara gittiğimizde beğensek de, beğenmesek de oyundan çıkamayız. Oyuncuların moralleri bozulmasın diye de sonuna kadar seyrederiz ama ilk defa bir oyun bitmesin istedim. Bunun için teşekkür etmeye geldim” dedi. Hayatımda aldığım en önemli iltifatlardan biri. O yüzden böyle nazik ve üstün yetenekli bir ustaya benzetilmek benim için bir şereftir.

Sizin kendinize idol aldığınız biri var mıydı? 

Tabii ki bu işi yapan herkesin özendiği, öykündüğü ve örnek aldığı biri vardır. Benimki de hocam; Sevgili Müşfik Kenter… Türk tiyatro tarihinin en önemli oyuncularından biri. Müşfik Kenter gibi bir insanı hayatıma sokabildiğim için kendimle gurur duyarım. Kendisiyle hayatımın önemli bir kısmını geçirme şansına sahip oldum, benim hayatımda 

yeri ve ağırlığı çok büyük. Bana verdikleri için ne kadar teşekkür etsem az.

Bundan sonra daha iyi olmak için üzerinizde bir yük hissediyor musunuz?

Kendini sürekli geçmeye çalışmak, hayattaki en büyük yüktür. Bu güzel bir şeydir, önemli bir hayat motivasyonudur. Ancak her zaman için iyi sonuçlar doğurmayabilir. Hayatı çok da ciddiye almamak lazım. Her şeyi dozunda bırakmak gerek.

ÖYLE BİR KADIN OLMADI

“Hayatta en çok istediğim şey çocuk sahibi olmak. Tüm yakınlarım bunu bilir. Çocuklara çok düşkünüm” demişsiniz. Çocuk sahibi olmak için doğru kadını bulamadınız mı hâlâ? 

Çocuk yapmaya karar vermek çok zor ve önemli bir karar. Sizin adınızı taşır, ona yüklediklerinizle hayatı karşılar, karşılığında iyi bir aileye sahip olmalı ki ileride önüne çıkacak tüm zorlukları atlatabilsin. Öyle bir kadın olmadı hayatımda, kendimce çocuğuma annelik edebilecek bir kadına denk gelmediğimi düşündüm hep ama artık öyle biri var… Bir sene önce tanıştık ve hayatım değişti. Bunu da açık yüreklilikle söylüyorum hayatımda ilk defa bir kadından 

ona benzeyen ve bana benzeyen bir çocuk yapma isteği var içimde. Bunu da söylemekten çok mutluyum…

ÖLÜMDEN KORKUYORUM

Son zamanlarda bir televizyon programında yaptığınız açıklamalar konuşuluyor… Ölümden korkuyorsunuz ve abdestsiz dışarı çıkmıyorsunuz. Korktuğunuz için mi abdestsiz çıkmıyorsunuz?

Ölümden korkuyorum tabii. Korkmadığını söyleyen yalan söylüyordur. Ancak abdest almak konusu çok sorulmaya başladı. Bu konunun bu kadar konuşulacağını, bu kadar uzayacağını hiç tahmin etmiyordum. Elhamdülillah Müslümanım. Kendimce dinimizin emirlerini yerine getirmeye çalışıyorum ama bunu bu kadar dillendirmekten ve afişe etmekten hiç haz etmiyorum. Abdestsiz çıkmam, evet. Çünkü emanet aldığım canı teslim edeceğim günü bilmiyorum. Er ya da geç o gün geldiğinde hazır olmak istiyorum. Çocukluğum ve gençliğim Bakırköy’de geçti. Çok kozmopolit bir yerdir. Rum‘u, Ermeni’si, Türk‘ü herkes bir aradaydı… Gayrimüslim komşularımızın dini bayramlarında, bizim evimizden paskalya çöreği, paskalya yumurtası eksik olmazdı. Gayrimüslim komşularımız Müslüman olduğumuz için bizi kendilerinden ayırmazdı. Aynı şekilde bizim evimizde mevlit okunduğunda onlar da davet edilirdi. Herkes kendi dininin güzelliğini bir diğeriyle paylaşırdı. Biz böyle büyüdük, bundan mutlu olduk, bunu yaşamaya çalışıyoruz…