GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Gastronomi denildiğinde ülkemizde Gaziantep, Kayseri, Hatay gibi birkaç il ön plana çıksa da artık her şehir kendi mutfak kültürünü turizm adına bir katma değer olarak görmeye ve değerlendirmeye başladı. Bu yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan ve 21-27 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek Türk Mutfağı Haftası da bu anlamda yapılacak çalışmaların vitrine çıkacağı bir zaman dilimi.
Aydın Valiliği de bu anlamda şehrin zengin mutfak kültürünü tanıtmak üzere Aydın Gastronomisi Kitabı'nı okurla buluşturdu. Kitabın lansmanı için düzenlenen organizasyon için geçen hafta sonu Aydın'daydım. İki günlük program boyunca kitapta da yer alan lezzetleri tadarken Priene Antik kenti, Doğanbey Köyü ve Afrodisias Antik Kenti
Adnan Menderes Müzesi gibi tarihi ve kültürel noktaları da görme şansımız oldu.
Vali Hüseyin Aksoy'un amacı da şehrin turizm potansiyelini denizden daha içerlere taşımak, şehrin gastronomi ve kültür değerlerinin de görünür hale gelmesini sağlamak.
Gerçekten de bugüne dek Kuşadası, Akbük ve Didim gibi noktaları sebebiyle deniz turizminden ibaret zannedilen Aydın'ın sadece gastronomisi değil kültürel ve tarihi zenginliği de göz kamaştırıcı. Heredot'un "Gökyüzünün altındaki en güzel şehir" diye anlattığı, üzerinde birçok medeniyetin yaşadığı Aydın'da 23 antik kent bulunuyor.
Aydın Kestanesi, Aydın Memecik Zeytinyağı, Aydın İnciri, Çine Köftesi, Dalama Tandırı, Nazilli Kar Helvası ve Karacasu Pidesi gibi coğrafi işaretli ürünleri bulunan Aydın mutfağında enginar da tatlısından tuzlusuna onlarda çeşit tarifle yer alıyor.
AYDIN'IN TADI DAMAĞINIZDA KALSIN
Zeytin, incir ve enginarın çokça yetiştiği Aydın öylesine bereketli topraklara sahipki bu üç ana ürünün yanı sıra özellikle bahar aylarındaki otların çeşitliliği de yemek kültüründe belirleyici oluyor. Aydın Valisi Sayın Hüseyin Aksoy'un önderliğinde; gastronomi alanında çok sayıda değerli ismin katkılarıyla hazırlanan Aydın Gastronomisi kitabı da şehrin yemekleri ile beraber kültürel zenginliğini de geleceğe taşıyacak bir kaynak. Zeytin ve incirin Aydın mutfağının mihenk taşlarını olduğunu söyleyen Vali Aksoy: "Aydın ili, zeytiniyle ülkemizin en büyük zeytin ve zeytinyağı üreticileri arasında yer alırken, inciri ve kestanesiyle ülkemizde ve dünyada ilk sıralardadır" diyor. Bereketli topraklarında kendiliğinden pek çok ot, sebze ve meyve yetiştiğini anlatan Vali Aksoy, Aydın Gastronomi Kitabı'nın bu potansiyelin keşfedilmesi, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılması açısından büyük önem taşıdığını sözlerine ekliyor.
EGE'NİN EN SAĞLIKLI MUTFAĞI
Sağlıklı ve doğal yaşam gastronomisinde, yaşam kültüründe önemli bir potansiyel barındıran Aydın'ın bu anlamda keşfedilmesine ve tanıtılmasına katkı sağlaması için büyük emek ve titizlikle hazırlanan kitap, Adnan Menderes Üniversitesi Aşçılık Programı Öğretim üyesi Dr. Emrah Köksal Sezgin, Esnaf Lokantası İşletmecisi Hayrettin Dincil, araştırmacı Havva Çetintürk ve Cansu Öztürk; gurme ve yemek araştırmacısı Ali Gökçen Adar, İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları Öğretim Üyesi Ahmet Güzelyağdöken, yöresel yemek danışmanı Azize Gülpınar ve İstanbul Gastronomi kurucusu, biyolog yazar Sabriye Kocabalkan gibi değerli isimlerin bir yılı aşkın süre devam eden titiz çalışmalarıyla ortaya çıkmış. Kitapta başlangıçlardan çorbalara, salatalara, turşulara; etli sulu yemeklerden kavurmalara, kızartmalara, hamur işlerine, balıklara tatlılara kadar birçok özel yöresel lezzete yer veriliyor. Yağlı Kesik'ten Cingen Pilavı'na, Dalama Tandırı'ndan Kulak Çorbası'na, Nazilli Pidesi'nden Turp Otu Ekşilemesi'ne; Kedirgen Kavurması'ndan Kabak Karnıyarık'a, Ekmek Dolması'ndan Topalak Aşı'na kadar Aydın'ın yemek kültürünü yansıtan çok özel tarifler yer alıyor. Orijinal tariflerin yanı sıra yemek hikâyelerinin anlatıldığı kitapta, tam 117 tarif özel fotoğraflarla sıralanıyor.
KIRMIZI LİSTEDEKİ ENDEMİK BİTKİ
Onunla ilk önce Doğanbey Köyü'nde karşılaştım. Dünyada sadece Aydın'ın Söke ve Kuşadası ilçelerinde yaşayan endemik bir bitki türü olan "Tüylü Çan Çiçeği" (Campanula tomentosa) ni Aydın gezisi boyunca daha sonra bir çok noktada tekrar gördüm. Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) hazırladığı Kırmızı Liste'de 'Hassas' kategorisinde yer alan bu dünya güzeli endemik bitki, Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından koruma altına alınmış. Koparılması, sökülmesi ve tahrip edilmesi yasak olan bu bitkiye zarar verenlere 73 bin 747 lira para cezası kesiliyormuş.
TESADÜFEN BULUNAN KÜLTÜR MİRASI
Ara Güler'in 1958 yılında tesadüfen keşfettiği Aphrodisias, antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ve anıtsal tapınak kapısıyla ünlü bir ören yeri.
2 bin yıllık kalıntıları, heykelleri, harika doğası ve zengin bir koleksiyon barındıran müzesiyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan kentteki 270 metrelik stadyumun çevresinde 30 bin kişilik oturma alanı bulunuyor. M.S. 500'de kiliseye çevrilen Aphrodit'e Tapınağı da görkemini koruyor. Yedi bin kişilik beyaz mermer tiyatro yapıldığı dönemde trajedilerin sahnelendiği bir yapı.
1958 yılında Kemer Barajı açılışı için bölgeye gazeteci olarak giden ve dönüşte yolunu kaybeden Ara Güler, gece vakti bir köyden geçerken köylülerin tarihle iç içe yaşadığını görür. Sabah olduğunda şaşkınlığı daha da artar. Köyde yaşayanlar Roma sütunları ve mimari parçaları hâlâ kullanılmaktadır. Tarihi lahitler üzüm şırası süzmek için kullanılmaktadır ve köyün her yeri tarihi eserlerle doludur.
Ara Güler, köyün çeşitli yerlerinden onlarca fotoğraf çeker ve İstanbul'a döndükten sonra bölgeyi araştırmaya başlar. Çektiği fotoğrafları çeşitli kuruluşlara gönderir fakat beklediği ilgiyi bulamaz. En sonunda fotoğrafları Amerika'daki Times dergisine gönderir. Times, fotoğrafların renkli olanlarını çekmesini ister ve Ara Güler tekrar aynı köye giderek renkli fotoğraflar çeker. Bu yolla dünya basınına dağıtılan fotoğraflar büyük yankı uyandırır. Amerika'dan gelen arkeologlar Geyre'de araştırma yapmaya başladıklarında buranın Roma İmparatorluğu'na ait, tarihi MÖ. 500'li yıllara dayanan ve ismini tanrıça Afrodit'ten alan Aphrodisias antik kenti olduğu anlar. New York Üniversitesi'nde Klasik Çağ Profesörü olarak görev yapan Prof. Dr. Kenan T. Erim, 1961'de şahsi girişimleri ile bizzat organize ettiği bir keşif ve kazı programı ile Afrodisias'ta çağdaş araştırmaların başlamasını sağlar.
Prof. Dr. Kenan Tevfik. Erim Aphrodisias'a gelip hayran olduktan sonra, 1961'de Aphrodisias'ı kazmaya başlar ve ölümüne kadar Afrodisyas kazılarıyla özdeşleşir. Ölümünden sonra da Antik kente gömülmeyi ister. Prof. Dr. Kenan Tevfik Erim gezi, yazı ve konuşmaları ile Afrodisias'ın dünya çapında üne kavuşmasında ve kazılar için özellikle ABD kaynaklı finansman temin edilmesinde de en büyük katkıyı sağlamış kişi. Yine şahsi çabalarıyla New York, Paris, Londra, İzmir ve İstanbul (Geyre Vakfı) Aphrodisias Sevenler Derneklerini kurdurarak çalışmalara katkı sağlar. Ören yeriyle iç içe, ender müzelerden biri olan antik şehir girişindeki Afrodisias Müzesi'ndeyse, kazılarda çıkan eserler sergileniyor. Müzenin en zengin koleksiyonuysa Geç Helenistik dönemden Erken Bizans'a kadar süren Afrodisias Heykeltıraşlık Okulu'nun heykel ve kabartmalarıyla lahitlerden oluşuyor.
Tiyatro, stadyum, Kuzey Agora, Afrodite Tapınağı ve Kilise, Meclis Binası, Hadrian Hamamı gibi bölümlerin bulunduğu antik kentte en dikkat çekici bölümlerden biri de Bazilika ve Fiyat Fermanı. Bazilika'nın mermer panellerle kaplı ön cephesinde MS 301 yılında İmparator Diocletianus'un tebliğ ettiği Tavan Fiyatlar Fermanı yazılı. Latince yazılmış olan fermanda Roma dünyasının dört bir yanından gelen 1400 kadar ürün ve hizmet tavan fiyatlarıyla beraber listelenmiş.
ŞEHİR PLANLAMASI İÇİN BAKINIZ PRIENE
Aydın'ın Söke ilçesindeki Priene Antik Kenti ise şehirciliğin ve kent planlamasının ilk örneği. Büyük İskender'in gözdesi olan Priene, düzenli caddeleri ve sokakları, ayakta kalmış binalarıyla Türkiye'de en iyi korunmuş antik kentlerden biri. Şehirciliğin ve kent planlamasının uygulandığı en eski yerleşimlerden birisi olan kentte, 200 yıldır yapılan kazılarda kentin büyük bölümü ortaya çıkarılmış. Miletli ünlü mimar Hippodamos'un planına göre kurulmuş olan şehir, günümüz şehirciliğinin öncüsü. Kent, kamu binaları, sivil konutlar, ızgara kent planlaması gibi teknik ayrıntılar barındırıyor. Athena Tapınağı'nın yanı sıra, kutsal stoa, agora denilen pazar yeri, antik tiyatro ve kent planlaması, Priene'nin görülmeye değer yerleri arasında.