İçimizden bir çift: Vuslat ve Murtaza

Bir kadın ve erkeğin hayatına, ilişkilerine odaklanan Boyun Devrilsin Murtaza kitabında yazılanlar size çok tanıdık gelecek. Vuslat ve Murtaza'da okuyucunun kendini göreceğini belirten yazar Özlem Binel kitabını Akşam Cumartesi'ye anlattı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Kadınların ortak sorunlarına değinen yazar Özlem Binel tarafından kaleme alınan Boyun Devrilsin Murtaza kitabı, İnkılap Kitabevi tarafından okuyucularla buluştu. Bir kadının hayatında yaşadığı günlük problemlerini, serzenişlerini, evliliğiyle ilgili sorunlarını samimi bir dille aktaran roman, kadınların genel ruh haline ve günlük problemlerine geniş bir perspektiften bakarak güldürü öğeleri ile hem okuyucusunu eğlendiriyor hem de okurken karakterin başından geçenleri sorgulamasına olanak sağlıyor. Yazar Binel okuyucusuna "Bir bakar mısınız Murtaza'yı tanıyor musunuz?" sorusunu yönelterek herkesin hayatından Murtazaların geçmiş olduğunu dile getiriyor.

Daha önce Sırbende ve Ay ışığım adlı kitaplarıyla okuyucuyla buluşan Binel bu sefer bambaşka bir kurgu, dil, zaman ve farklı bir hikâye ile çıkıyor karşımıza. "Biraz eğlenceli şeyler yazmalıyım diye düşündüm. Ve eğlendirecek gibi görünürken iç burkan bir hikâye ile çıkıverdim okuyucuların karşına. Belki de kendimi göstermek istedim. Bunu da yapabiliyorum, diyebilmek hoşuma gitti. Üzerinde hep düşündüğüm bir konuydu bu. 30 kitap yazmış olsa da tek cümlesinden kimin yazdığını bildiğimiz kitaplar vardır. Hep aynı dil, aynı üslup, bu bilinilirlik, devamlılık, imza gibi bir belirginlik iyi mi, kötü mü hiç bilememişimdir. Farklı sitillerde yazabilmek, her kitapta şaşırtmak başarıdır belki de. Ben kendimde bunu denedim bu kitapla. Sonucundan da okur dönüşlerinden aldığım güçle kendi adıma pek memnunum diyebilirim." şeklinde konuşan Binel, Boyun Devrilsin Murtaza kitabında güncel bir hikâyeyi bizlere sunuyor. Kitabın kahramanı Vuslat ve Murtaza. Aralarındaki ilişkiyi ise şöyle anlatıyor Binel, "Zorunluluklar ve korkularla çevrelenmiş bir ilişkisi var kadının. Öncelikle dul denmesinden, bu kelimenin getireceği bakışlardan, sözlerden, eylemlerden korkuyor. Bu ülkede her an bu duyguyu yaşayan; saygıyı, sevgiyi, iletişimi yitirmiş kim bilir kaç kadın, aynı çatı altında bir Murtaza ile yaşlanıyor. Yeniden başlamaya korkuyor. Başka bir hayat mümkün biliyor ama eldeki dışardakinden evladır, diye burnunu dahi o çemberden çıkaramıyor. Üstelik Vuslat yalnız büyümüş, babasını erken yaşta kaybetmiş bir kadın ve yalnız kalmaktan, yalnız ölmekten korkuyor. Murtaza'yı çok sevmiş, bir daha kimseyi sevebileceğini de sanmıyor. Yani Vuslat'ın bireysel zayıflıkları, duygusal boşlukları bir türlü tamamen kopmasına izin vermiyor."

İKİLİ YALNIZLIKLAR BÜYÜYOR

Kitapta Vuslat karakterinin yakındığı şey ise aslında çok tanıdık geliyor hepimize. Vuslat'ın ve içindeki kadınların birçok şeye itirazı olduğundan bahseden Binel, "Kabalığa, küfre, özensizliğe, bakımsızlığa, hemcinslerinin bazı hallerine karşı bir itirazı var. Murtaza ile ilişkisini soruyorsanız eşinin soğukluğundan dem vuruyor. Vuslat'ın ruhunu, renklerini anlamadığını, anlasa dahi eşlik edemediğini söylüyor. Murtaza, taammüden yalnız bırakıyor kadını. Elleriyle ite ite kendinden uzaklaştırıyor. Yetişkin bir insan olarak söylemeliyim ki, bazıları çok sevilmek istemiyor. Sevilmeden büyüyen çocuklar, sevgiden, ilgiden rahatsız oluyor. Ve herkes kendi doğrusunca severken, yanındakinin açlığını, susuzluğunu görmüyor, görse de dert etmiyor. Ve ikili yalnızlıklar çığ olup büyüyor, birilerinin ömrüne düşüyor." diyor.

"Sanki kendiniz de bir şeyler yaşamış gibisiniz..." diye soruyorum Binel'e. Şöyle cevaplıyor bu sorumu, "Sadece ben değil, benim gibi niceleri benzer şeyleri yaşamıştır. Gönlümüzce sevilmediğimiz, ihtiyacımız olan doza ulaşamadığımız ilişkileri hangimiz yaşamadık, yürütmeye zorlamadık ki. Kimileri çekip gidemez, kolay kolay ayrılamaz. Dert edenler ve umursamayanlar, gidenler ve ne olursa olsun kalmaya çalışanlar..."

KİTAPLA ÖZDEŞLİK KURDU OKUYUCU

Kitapta bir durumu, bir ilişki biçimini kâğıda döktüğünü ve içimizden, bizden bir hikâyeyi anlattığını dile getiren Binel bir mesaj verme kaygısı olmadığını söylüyor ve devam ediyor: "Fakat 'Ne kadar bilirsen bil, anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır' diyor ya Rumi, işte tam da böyle. Yazdıklarım, karşımdakinin anlayabildiği kadarıyla sınırlıdır. Bu nedenle mesaj kaygısına değil de yalnız değilsiniz hissine odaklandım. Karakter yol gösterici olmaz da ruhuna nefes olur. Kendini bulursun, o daha beterini yaşamış der, içini rahatlatırsın. Aynı ben der, özdeşlik kurar, kitabı sahiplenirsin... Dört ay olmak üzere bu kitap yayımlanalı; benim Murtaza'da yanımda oturuyor, eşime bu akşam kapıyı hoş geldin Murtaza diye açtım, eski sevgilime boyun devrilsin Murtaza diye mesaj attım, diyen yüzlerce mesaj aldım. Hatta adı Murtaza olup bu kitabı kız arkadaşının hediye ettiğini söyleyen erkek okurlarım dahi oldu. E bir yazar daha ne ister? Amacına ulaşmış yazılanlar. Her biri neye ihtiyacı varsa onu almış ve alacak yazılmışların içinden."