Hızla tüketiyoruz

Tüketim çılgınlığı ruhlarımızı adeta ele geçirmiş durumda. Moda dünyası da bu çılgınlığın sebebinin ya ta kendisi ya da yara alan en büyük oyuncusu.

Rüya Büyüktetik 

ruyabuyuktetik@gmail.com

Nerede o yılda iki kez sergilenen defileler? Heyecanla almayı beklediğimiz ve rafta aylarca kalabilen parçalar? Koleksiyonların kampanyalarını aylık dergilerden takip ederken, şimdi internet kanalıyla haftalar hatta birkaç ay öncesinden çoktan görüyor tüketiyoruz. Aylarca süren, ekiplerin gece gündüz üzerinde çalıştığı koleksiyonlar bir kare Instagram fotoğrafı ve beş saniyelik birer Snapchat videosuyla daha henüz podyumdayken ve kendi sezonu gelmemişken, bir anda eskiyor, tükeniyor. Lüks markalar da her ne kadar “burunlarından kıl aldırmasalar da” bu tüketim hızına ayak uydurabilmek adına çok hızlı ve sektöre yön verici kalitede hamleler yapmaya özen gösteriyorlar. Peki ya sonuç? 

Sonuç şu; İlkbahar/Yaz, Sonbahar/Kış, Cruise, Pre-Fall, Couture koleksiyonlarıyla uzayıp giden dev bir liste… 
Peki, şimdi biz hangi sezondayız?

MODERN BAKIŞ AÇISI

Tasarımcı olmak zor, dünyanın gözünün üstünde olduğu bir tasarımcı olmak muhakkak ki çok daha zor. Bundan üç buçuk yıl önce efsanevi isim John Galliano’nun hayal dünyasının sınırlarını zorladığı Dior’dan ve sadece Dior’la sınırlı kalmayıp tüm moda dünyasından aforoz edilmesine sebebiyet veren nahoş Anti-Semitik söylemlerinin kamuoyuna yansımasının ardından koltuğu devralan isim Bill Gaytten, yerini Raf Simons’a bırakmıştı. Minimal ve modern bakış açısıyla Jil Sander’dan Dior’a dikey geçiş yapan Belçikalı tasarımcı Simons, üç buçuk yıllık başarılı yolculuğun ardından geçtiğimiz hafta Dior’daki görevinden kendi isteğiyle istifa ettiğini açıkladı. Simons istifasının nedeni olarak kendi ilgi alanlarına ve markasına yönelmek istediğini gösterdi. Daha birkaç hafta önce ayakta alkışlanacak başarıda bir yaz koleksiyonu sunan Simons’ın bu ayrılık kararı hepimizde bir şok etkisi yarattı ve bu ayrılık kararı aynı zamanda moda dünyasında tartışılan bazı argümanları da tekrar gün yüzüne çıkarttı.

Ses getirecek koleksiyon

Bu argümanlardan en kuvvetlisi; bu denli yoğun bir “yaratma zorunluluğu”na maruz kalan tasarımcıların, gerçek anlamda insanüstü bir çaba sarf etmek zorunda olmalarından ötürü yaşadıkları zorluk ve ruhsal çöküntü. Bahsi geçen tempoda bir üreticilik, dünya çapında ses getirecek koleksiyonlar, özel işbirlikleri, kampanyalar, varsa tasarımcının kendi markasının devamlılığını sağlamak gibi baskılar bir tasarımcıyı gerçekten de mental olarak iflas etmenin eşiğine getiriyor olabilir mi? Neden olmasın! 

YEPYENİ BİR MARKA

Hızlı tüketimden bu kadar söz etmişken, bu fikrin tam karşısında durmayı kendine ilke edinmiş bir tasarımcının gölgesinde biraz soluklanmak istiyorum. Seri üretime ve hızlı tüketime bağışıklık kazandığımız şu günlerde Ahu Kulaç’ın kadife ve ipekten yaptığı el yapımı clutch formlu çantaları, Jane Birkin ve Kate Moss gibi stil ikonlarının bohem ve eklektik havasından ilhamıyla hayatımıza girmeye hazırlanıyor. Ahu Kulaç’ın “by ahu kulach” markası şu anda kendi adını taşıyan web sitesinde, sosyal medya hesabında ve tasarım butiklerde satışa sunuluyor. Mutlaka göz atmanızı öneririm.

YENİ YIL HAZIRLIĞI

Yılın son iki ayına girmek üzereyken yeni yıla geri sayım heyecanı da başlamak üzere. Ekim ayını geride bırakırken etrafımız kırmızı ve altın rengi süslerle yavaş yavaş donatılmaya başlandı bile. Markaların yaratıcı reklamlar, kampanyalar, koleksiyonlar ve görsellerle süslediği yeni yıl zamanının ilk heyecan verici sinyalleri Fransız moda evi Chanel’den geldi. Patrick Demarcelier’nin fotoğrafladığı ve kampanya görsellerinde Brezilyalı 

supermodel Gisele Bündchen’in yer aldığı ikonik parfüm Chanel No.5, kayıtsız şartsız,her daim koku radarımızda olmayı başaran yegane parfümlerden bir tanesi.