'Her kadının içinde bir erkek her erkeğin içinde bir kadın gizli'

Nimet Erenler Gülkökü, doğu kökenli bir ailenin kızı...

Nimet Erenler Gülkökü, doğu kökenli bir ailenin kızı... Kazandığı halde üniversiteye gönderilmemiş. Ataerkil sistemin getirdiği zorluk ve kısıtlamalara rağmen bilgiye dair arayışından hiç vazgeçmedi. Gülkökü’nün yaşam hikayesi istenirse neler yapılabileceğinin etkileyici bir örneği. Kaleme aldığı dört kitabın ardından İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü kazanıp Yüksek Onur Derecesiyle mezun olan Gülkökü, “Yaşam aynı zamanda bir okuldur ve bu okulun diploması, yalnızca bırakılan izlerden ibarettir!” diyor. Sosyolog, Zen Eğitmeni ve Aile Danışmanı Nimet Erenler Gülkökü, batı bilimiyle mistik felsefeyi harmanlayan bir yazar olarak, beklenen GAYANNA adlı beşinci kitabı ile kısa bir süre önce okurlarıyla buluştu.

EVLİLİKTE BAŞARI KRİTERİ

Bir sosyolog ve aile danışmanı olarak size göre kadın ve erkek birbirinden ne bekliyor?

Öncelikle bizler kadın ve erkek olarak “ben” dediğimiz kabuk kimliklerle birbirimiz hakkında karar veriyoruz. Bu “ben”, çevre ve sistem tarafından bize giydirilen kişiliksiz bir kabuk kimliktir. Mesela bir kadın için evlilikte başarı, çekici ve ekonomik durumu iyi olan bir erkeği elde tutmakla belirleniyor. Bir erkek içinse evlilikte başarı, çekici bir kadını elde tutmak ve başarılı çocuklar yetiştirmekle ölçülüyor. Başarılı bir hayat, elde ettiklerinizle belirleniyor. Oysa gerçekten ne kadar çok şeye sahipse o denli kaybetmekten korkar insan.. 

DİĞER YANIMIZ GÜÇLENMELI

Kitabınızda “Her kadının içinde bir erkek, her erkeğin içinde bir kadın gizlidir” diyorsunuz. Bununla neyi kastediyorsunuz biraz açar mısınız?

Bir kadının içindeki adam; onun akıl, cesaret ve savaşçı yönüdür. Bir adamın içindeki kadın ise; onun sezgisel, duygusal, sevecen ve merhametli yanıdır. Bir kadın ve bir adam; bedensel ruhsal ve sosyal yönden buluştuklarında ancak o zaman tam iyilik haline ulaşmış olurlar. O nedenle önce kendi içimizdeki diğer yanımızı güçlendirmeliyiz. Yani bir kadın ve bir adam kendi içindeki diğer yönlerini tek başınaymış gibi dimdik ayakları üzerinde durabiliyor olmalı. İşte bu koşullarda ilişki devam ediyorsa bu gerçek bir ilişkidir. 

BİZİM MAYAMIZ DUYGU

Gayanna kitabınızda duygulara çok yer veriyorsunuz. Ve duyguların mutlaka sağlıklı işletilmesini öneriyor ve açılımlar getiriyorsunuz. Biraz açar mısınız? Duygular neden önemli?

Duygu bizim mayamızdır. Biz duyguları güçlü bir topluluğun üyesiyiz. Ve bizim en büyük sorunumuz duygularımızı yönetemiyor olmamızdır. Reyting yapan dizilere baktığınızda bunu görmek mümkündür. Bu tür diziler ya çok güldürür ya da çok ağlatır. Ortası pek olmaz olsa da prim yapmaz. Duygular yakıcı ve yıkıcı olacak kadar güçlüdür. Duygularımızı yönetmeyi öğrenirsek yaşama irade koyabiliriz. Ve işte o zaman birçok şey, biz nasıl istiyorsak öyle olacaktır. Ancak bu bilgiden yoksun olduğumuz acı bir gerçektir. Şayet bunun önemini fark eder bu konuda eğitimler alırsak bu topraklarda çok sayıda bilim insanı ve sanatkâr yetişmesi mümkün olacaktır.

SADECE FIRSAT İSTİYORUZ

GAYANNA’da okurlar neler bulacak?

“GAYANNA” kitabı içerik olarak, kadın bilincini ele alıyor. Kadının iç dünyasını sorgulatırken erkekle beraber nasıl bir bütünlük oluşturabileceklerinin izlerini sürüyor. Sorunların neler olduğunu, gerçek hayattan alınan örnekler üzerinden tanım, teşhis ve çözüm önerilerinde bulunur. 

Öte yandan her gün işlenen cinayetleri, tecavüze uğrayan masum çocukları, mutsuz kadınları ve erkekleri bu kötülüğün içinden kurtarabiliriz. Bunu el birliğiyle yapabiliriz. Sadece fırsat istiyoruz. Bu bilinci, farkındalığı, erdemi, benliği, insanlığı korumak, yaşatmak ve geleceğe taşımak için görevlerimizi yapmaktan yorul sakta vazgeçmeyeceğiz. İşte Gayanna bu amaca hizmet için kaleme alınan kitaplardan biridir.