“Hepimiz bir kilimin desenleriyiz”

Muhsin Yazıcıoğlu'nun ''Hepimiz bir kilimin desenleriyiz'' cümlesini motto olarak alıp hayata geçirilen Sivas Olgunlaşma Enstitüsü'nün ''Sivas Yöresinde Geleneksel Giyim Kuşam'' projesi bir defile ile tanıtıldı. Üç yıllık bir emeğin ürünü olan proje Sivas'ın kültürel giyim hazinesini, geleneksel kadın ve erkek kıyafetlerini ortaya çıkarmayı ve modern tasarımın, moda dünyasının ilgisine sunmayı hedefliyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Anadolu'nun hangi şehrine gitseniz gastronomisi, tarihi, giyim kuşam kültürü, dokumacılık ve benzeri el sanatları ile birbirinden çok farklı ve zengin bir yelpaze ile karşılaşırsınız. Bütün bu zenginlik zamanla bir körleşmeye de neden oluyor. Bu bereketli toprakların binyıllara dayanan birikimini çoğu kez fark etmiyoruz bile. Hız ve teknoloji çağında, tasarımın hayatın her alanında etkin rol oynadığı bir zamanda elimizdeki bu veriler bizi dünya liginde üst sıralara taşıyacak kıymette.

Olgunlaştırma Enstitülerinde esmeye başlayan değişim ve dönüşüm rüzgârları ile giyim, kuşam ve dekorasyon alanında ülkemizin ilham verici potansiyelini ortaya çıkarmak üzere önemli çalışmalara imza atılıyor.

Sivas Olgunlaşma Enstitüsü'nün "Hepimiz Bir Kilimin Desenleriyiz-Sivas Yöresinde Geleneksel Giyim Kuşam" adıyla başlattığı proje de bunlardan biri. Geçtiğimiz günlerde Sivas Muhsin Yazıcıoğlu Kültür Merkezi'nde gerçekleşen bir defileyle tanıtılan proje adeta ilmek ilmek dokundu.

Üç yıl boyunca pandemi dönemi de dâhil olmak üzere Sivas'ı ilçe ilçe, köy köy gezerek taramalar yapan proje ekibi bu süreçte gerçekleştirilen yüz yüze görüşmeler ile yöresel kültür unsurlarını yerinde tespit ederek kayıt altına aldı. Görüştükleri kişilerin sandıkları açıldı, ellerindeki kıyafetler incelendi. Bütün ilçelerdeki müzeler gezilerek hem yazılı hem de sözlü kaynaklardan saha araştırması yapıldı. Yerel kültüre ait en ince detaylar insanlarla birebir yapılan sohbetler sonucunda kayda alındı. Bütün bu veriler ışığında yapılan çalışma sonucunda ortaya çıkan 30 parça ürün bir defile ile sergilendi.

RENKLER VE MOTİFLERLE İLETİŞİM

Sivas'ın kültürel giyim hazinesini, geleneksel kadın ve erkek kıyafetlerini ortaya çıkarmak için hayata geçirilen bu projede saha çalışmasında elde edilen bilgiler ve yöre halkının evinde bulunan kıyafetlere ait fotoğraflardan yola çıkıldı. Motifiyle, yazmasıyla, çorabıyla, çarığıyla Sivas'ın 16 ilçesine özgü giyim tarzları orijinaline sadık kalınarak özel bir çalışma ile yeniden üretildi. Farklı etnik gruplardan insanların bir arada yaşadığı, komşuluk ettiği, birbirlerine kız verip gelin aldıkları bir şehre ait zenginliğin ve çeşitliliğin yansıdığı kıyafetlerde hem renkler hem de motifler sözsüz bir iletişim aracı olarak işlev görmüş. Giyilen tüm kıyafetler, kullanılan aksesuarlar karşı tarafa bir mesaj ve bilgi veriyor. Çorapta yarım deli kıvrımı nişanlı, tam deli kıvrımı bekâr, aynalı da evli anlamına geliyor.

Sivas Olgunlaştırma Enstitüsü'nün hayata geçirdiği proje ile hazırlanan koleksiyon elbette sadece defileden ibaret kalmayacak. Ortaya çıkan verileri moda, giyim ve tekstil sektörü ile tasarımcıların ilgisine sunmak isteyen enstitü bir de kitap hazırlamış. Sivas'taki giyim kuşamla ilgili altyapıyı oluşturacak şekilde akademisyenler eşliğinde bir ekiple yayına hazırlanan kitabın basılması için sponsor arayışı devam ediyor. Yaptıkları projelerle ilgili her sene bir yayın yapmayı planlayan Enstitü, ilk etapta basımı yapılacak kitapları dijital formatta da istifadeye sunmayı hedefliyor.

GÜRÜN ŞALI YENİDEN ÜRETİLECEK

İpek yolu üzerinde olduğu için Sivas dokumacılık alanında öne çıkan şehirler biri. Osmanlı döneminde ipekli ve kutnu kumaşların dokunduğu şehirde çorap, halı ve kilim dokumacılığı çok daha öne çıkan uğraşlar. Hem ipeği hem pamuğu olan bir geleneksel dokuma şekline sahip Gürün Şalı ise neredeyse yok olmak üzere. Ustası kalmayan, tezgâhları da yok olan Gürün Şalı'nın yeniden üretilebilmesi için ar-ge çalışmaları yapan Sivas Olgunlaştırma Enstitüsü, gerekli alt yapıyı oluşturduğu anda Gürün Şalı'nı da koleksiyonlarına katacak. Sivas'ta Ermenilerin yaptığı bir dokuma çeşidi olan Gürün Şalı'nın hayatımızdan çıkışı da hayli hazin bir hikâye. Ermeniler 100 -150 yıl önce mübadele döneminde şehri terk ederken dokumaları ve tezgâhları olabildiğince yanlarında götürmüşler. Götüremeyenler de yakmış, kırmış. Diğer zanaatlerin aksine Gürün Şalı üreten ustalar çırak yetiştirmemiş, dokumanın sırrını başkalarına vermemiş. Üniversitede bu konuda çalışan öğretim görevlilerin yayınları da bu bilgileri doğruluyor. Gürün şalı ile ilgili ar-ge çalışmalarına da devam eden Olgunlaştırma Enstitüsü dokuma tezgâhlarını yeniden yapıyor.

Sivas'ın dünyaca meşhur Şarkışla kilimi üzerine de bir proje geliştiren Enstitü, Sivas kilimlerinin hakettiği değeri bulması için de çaba harcıyor. Sivas'ın kumaştan çok dokumaya yöneldiği biliniyor. Yapılan saha çalışmalarında halı, kilim dokuma, çarpana, tülü dokuma gibi çok farklı dokuma türleri de kayıt altına alınmış. Bu dokumalar modernize edilerek ev dekorasyonunda kullanılmak üzere kırlentler, örtü ve masa örtülerine dönüştürülmüş.

OLGUNLAŞTIRMA KÜLLERİNDEN DOĞDU

İlki, 1945'te Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde açılan olgunlaşma enstitülerinin, yıllar içinde çeşitli illerde sayıları 24'e yükseldi, zaman içinde kurumsal kapasiteleri düştü.

El sanatlarının çağdaş tasarımlarla buluşarak kendini yenilemesi amacıyla 2 yıl önce Emine Erdoğan'ın himayesinde kurumsal dönüşüm çalışmaları başlatıldı. Tasarımcı, akademisyen ve moda dünyasından isimlerden oluşan bir danışma kurulu, enstitülerin durumunu yakın izlemeye aldı ve ihtiyaçlar tespit edildi.

Banu Yentür, Suzan Toplusoy, Büşra Cebeci, Rümeysa Kış, Prof. Dr. Hülya Tezcan, Serap Ekizler Sönmez, Özen Çopuroğlu gibi alanında uzman isimler danışma kurulunda yer aldı. Değerlendirmeler neticesinde, olgunlaşma enstitüleri için bir kurumsal dönüşüm manifestosu belirlendi. Çeşitli eğitim programları düzenlenip, tasarımcı iş birlikleri yapıldı. Bu 2 yıl süren kurumsal dönüşüm sürecinde üretilen ürünler, "Bohça" adıyla bir markaya dönüştürüldü.