“Hem gelenekten hem de çağdaşlıktan besleniyorum”

Heykel sanatçısı Mahmut Aydın, Akşam Cumartesi'nin sorularını yanıtladı: ''Her eser, duyguların ve düşüncelerin somut bir yansıması olup, izleyiciyi içsel bir yolculuğa davet eder. Benim sanatım da hem geleneksel tekniklerden hem de yeniliklerden besleniyor. Teknolojik gelişmeler ve yeni malzemeler, heykel sanatına yeni boyutlar kazandırarak ifade biçimlerini zenginleştiriyor. Eserlerim, izleyiciye farklı perspektifler sunarak, onların da kendi duygu ve düşüncelerini keşfetmelerine olanak tanıyor. Sanat, bu etkileşimlerin ve keşiflerin ortak paydası. Bu bağlamda, sanatımı bir iletişim aracı ve anlam arayışı olarak görüyorum.''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Ruzy Gallery, Sonsuz Merak mottosuyla yola çıktığı sanat serüvenine yeni sergisi Evvel ile devam ediyor. Evvel sergisi matematiğin evrensel diliyle sanatın gizemli dünyası arasındaki ilişkiyi irdeleyerek karşımıza çıkıyor. Söz konusu sergi ile sanatın dilinden varoluşun kökeni sorgulanırken, plastik sanatlarla matematiğin ilişkisi inceleniyor ve insanın matematiğine odaklanılıyor. Küratörlüğünü Begüm Güney'in üstlendiği sergi; Suat Akdemir, Mahmut Aydın, Nazan Azeri, Melis Buyruk, Mahmut Celayir, Leyla Emadi, Tom Fellows, Gülfem Kessler, Başak Özocak ve Jake Michael Singer'ın eserlerini bir araya getiriyor. 15 Eylül'e kadar devam edecek olan sergiyi katılımcı sanatçılardan Mahmut Aydın ve galerinin kurucusu Esra Çevik ile konuştuk.

İZLEYİCİYLE ANLAMLI BİR DİYALOG KURMAYI AMAÇLARIM

Mahmut Bey, sizi kısaca daha yakından tanıyabilir miyiz? Sanatın sizdeki karşılığı nedir?

1989 Diyarbakır doğumluyum ve heykel sanatçısıyım. Sanatımda, insanların çevreleriyle olan etkileşimlerini ve bu etkileşimlerin sosyo-kültürel değişimlere nasıl yol açtığını ele alıyorum. Amacım, çeşitli formların ve şeylerin zaman içindeki dönüşümünü yalın bir şekilde yansıtmak ve izleyici ile duygusal bir bağ kurmak. Sanat benim için varoluşun derinliklerine inme ve bu derinlikleri görünür kılma süreci. Heykellerimde insanın ve çevresinin birbirleriyle olan ilişkilerini ve bu ilişkilerin zamanla nasıl evrildiğini incelerim. Her eser, duygu ve düşüncelerin somut bir yansımasıdır; izleyiciye dokunarak onların da bu yolculuğa katılmasını hedeflerim. Sanat, içsel dünyamı dışa vurmanın en güçlü yolu. Heykellerimde formlar ve boşluklar arasındaki dinamiği kullanarak, izleyiciyle anlamlı bir diyalog kurmayı amaçlarım. Teknolojik gelişmeler ve yeni malzemelerle sanatın sınırlarını genişletmek ve yeni ifade biçimlerini keşfetmek, heykel sanatına olan tutkumun önemli bir parçası. Bu yenilik arayışı, sanatımı sürekli olarak besliyor ve geliştiriyor.

HER ESER İZLEYİCİYİ BİR İÇSEL YOLCULUĞA DAVET EDER

Sanatınızı nasıl tanımlıyorsunuz?

İnsan ve çevre arasındaki dinamik etkileşimleri ve bu etkileşimlerin zaman içinde nasıl dönüştüğünü araştıran bir alan olarak tanımlıyorum sanatımı. Heykellerimde, form ve boşluk ilişkisini kullanarak izleyiciyle derin bir diyalog kurmayı amaçlıyorum. Her eser, duyguların ve düşüncelerin somut bir yansıması olup, izleyiciyi içsel bir yolculuğa davet eder. Sanatım hem geleneksel tekniklerden hem de çağdaş yeniliklerden besleniyor. Teknolojik gelişmeler ve yeni malzemeler, heykel sanatına yeni boyutlar kazandırarak ifade biçimlerini zenginleştirir. Bu yenilik arayışı, sanatı sürekli olarak besleyen ve geliştiren bir unsur. Eserlerim, izleyiciye farklı perspektifler sunarak, onların da kendi duygularını ve düşüncelerini keşfetmelerine olanak tanır. Sanat, bu etkileşimlerin ve keşiflerin ortak paydasıdır. Bu bağlamda, sanatımı bir iletişim aracı ve anlam arayışı olarak görüyorum.

SANAT EĞİTİMİ TEŞVİK EDİLMİYOR

Türkiye sanat ortamında sorunlu olarak gördüğünüz konular var mı?

Sanatçıların projelerini gerçekleştirebilmeleri ve sürdürebilmeleri için yeterli finansal destek bulmaları zor olabiliyor. Devlet desteği ve özel sponsorlukların yetersizliği, sanat üretimini ve sanatçının sürdürülebilirliğini zorlaştırıyor. Sanat eğitimi, özellikle ilkokuldan başlayarak yeterince desteklenmiyor ve teşvik edilmiyor. Yaratıcı düşüncenin ve sanatın toplumda değer kazanması için sanat eğitiminin yaygınlaşması gerekiyor. Yine sanat galerileri, müzeler ve performans alanları gibi sanat mekânlarının yetersizliği, sanatçılar için büyük bir engel. Bu alanların sayısının artması ve erişilebilir olması, sanatın yaygınlaşmasını sağlayacaktır. Sanat etkinliklerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için tanıtım ve erişim olanaklarının artırılması gerekiyor. Sanatın toplumsal bir değer olarak benimsenmesi ve herkesin sanatla buluşabilmesi önemli. Sanatçılar, ifade özgürlüğü konusunda da zaman zaman kısıtlamalarla karşılaşabiliyor. Sanatın özgürce ifade edilebilmesi, sanat ortamının gelişimi için de kritik öneme sahip. Bu sorunların çözülmesi, Türkiye'deki sanat ortamının daha dinamik ve yaratıcı olmasını sağlayacaktır. Sanatın, toplumda hak ettiği değeri bulması ve sanatçıların desteklenmesi, kültürel gelişim için büyük bir adımdır.

Ruzy Gallery'de devam eden sergide yer alan işiniz hakkında neler söylersiniz?

Nesneler yaşamımızın her alanında var olan ve deneyimlerimizin bir parçası olarak önemli unsurlardır. Ancak çoğu kez, nesnelerin gerçekliği ile bilinçaltımızdaki yansıması arasında anlaşılması zor bir bağlantı oluşabilir. Zihnimizdeki imge ve gerçeklik arasındaki bu kopukluk, bizi farklı bir boyuta sürükleyebilir ve yaşadığımız deneyimlerin gerçekliğini sorgulamamıza sebep olabilir. Bu iki algı arasındaki bağlantıyı anlamaya çalışmak, nesneler arasındaki garip ilişkiyi ve yaşamımızdaki deneyimlerdeki varlıklarını her zaman bir soru işareti haline getirmiştir. Çevremizde gördüğümüz gündelik ve sıradan nesnelerden olan su simidi, boks eldiveni ve alışveriş kağıdını işlevlerinden bağımsız olarak ele alarak, düş ve gerçeklik arasında sıkışan imgelerle bir evren oluşturuyorum. Bu süreçte, izleyicilere nesnelerin ve bilinçaltımızın nasıl iç içe geçtiğini ve birbirlerini nasıl etkilediğini göstermek istiyorum. Bu karmaşık ilişkiyi keşfetmek ve sanat eserlerimde bu temayı işlemek, izleyicilere kendi deneyimlerini sorgulatmayı amaçlıyor.

ESRA ÇEVİK: ÖNEMLİ OLAN YAŞADIĞIMIZ TOPLUMA VE DÖNEME NE GİBİ İZLER BIRAKTIĞIMIZ...

Ruzy Gallery'nin kurulma fikri nasıl doğdu?

Hayatımın her döneminde sanatın her dalı ilgimi çekti ve çekiyor. Saygı ve heyecanla takip ediyorum. Görsel sanatlara olan ilgim biraz tutku boyutunda. Bakıldığı zaman bir metaya ilgi duymak merakla başlar. Bir şeyi merak ederiz ve birden kendimizi o şeye sonsuz derecede ilgi duyarken buluveririz. Merakla başlayan ilgimle, zamanla tutkumla birlikte sanatı ve sanatçıyı özellikle de genç sanatçıları çağdaş ve yenilikçi bir platformda profesyonel şekilde desteklemek istedim. Sanata katkımız olması adına 'sonsuz merak' mottosuyla Ruzy Gallery'yi hayata geçirmeye karar verdim.

Türkiye ve İstanbul'da çok sayıda sanat galerisi var. Sizi diğerlerinden ayıran nedir?

Galeriler, sanat için çok önemli olan yapılar. Var oldukları toplumla sanat arasında köprü görevini üstlenmeleri yanında sanatçılara da kendilerini gösterebildikleri ve izleyicileri ile kolektif olarak buluştukları mekânlar. Ruzy Gallery'yi kurarken en büyük hedeflerimizden biri özellikle genç sanatçılara alan sağlayarak sanata katkımızın olmasıydı. Her galerinin var olma amaçları kendine özgü olsa da ben her galerinin topluma ve sanata olan katkısını ele almaktayım. Benim için en önemli konulardan biri yaşadığımız topluma ve döneme ne gibi anlamlı izler bıraktığımız.

BİR BAKIMA GALERİLER DE TİCARİ BİR KURUM

Türkiye sanat ortamında sorunlu olarak gördüğünüz konular var mı?

Var olduğumuz sanat ortamında elbette bazı sorunlar var. Yeni nesiller ve genç sanatçılarımız için eğitimden başlamak isterim. Sanat eğitimlerinin daha geliştirilebilir ve daha özgür olmasını umuyorum. Sanatçılara desteğin yetersizliği de göz ardı edilmemesi gereken bir diğer konu. Sanat galerilerinin yetersizliği de bu konuya ek. Galeriler her ne kadar kendi içlerinde var olma çabasında olsalar da onlar da bir bakıma bir ticari kurum. Teşvik ve destek hem katılım hem sponsorluk gibi konularda oldukça önem arz ediyor. Galeriler sanatın önemli yapılarıdır.