Hayatın gizli şifacıları hayvanlar

“Human Animal Bond Research Enstitüsü'nün uyguladığı bir ankette, hayvan besleyenlerin yüzde 74'ü, bu durumun akıl sağlıklarını/psikolojilerini pozitif etkilediğini belirtmiş. Ayrıca yapılmış sayısız çalışmada hayvanlarla iletişimin depresyon oranlarını düşürdüğü belirtiliyor.”

Nörolog Dr. Sevda Sarıkaya

Hepimiz doğanın bir parçasıyız ve birbirimizi tamamlıyoruz. Evimizde hayvan beslemesek de sokaktaki kedi, köpek ve kuşlarla ilgilenmek, onları beslemek, iletişim kurmaya çalışmak hepimize iyi geliyor. Bugünkü yazımda hayvan sevgisinin beynimizde gerçekleştirdiği pozitif etkilerle ilgili bilimsel çalışmalardan bahsedeceğim.

Frontiers in Psychology dergisinde 2012 yılında yayımlanan, bu alanda yapılmış 69 çalışmayı değerlendiren bir makalede, köpek sahibi olmanın stres, anksiyete ve depresyonu azalttığı belirtiliyor. Bunun sebebinin de stresle birlikte salgılanan kortizol hormonu ve beyin nörokimyasallarından epinefrin ve norepinefrin düzeylerinin düşmesi olduğu öne sürülüyor. Negatif etki gösteren hormon ve nörokimyasalların azalmasının yanı sıra pozitif etki gösterenlerin de arttığı belirtiliyor. Yine aynı şekilde köpek sahiplerinde prolaktin hormonu (emziren annelerde salgılanan, sakinlik sağlayan hormonlardan) ve endorfinin (beynin ödül sistemi ile ilişkili hormon) artmış olduğu gözlenmiş. Frontiers in Psychology dergisinde yayımlanan bu derleme makaleye göre bu pozitif etkiye en fazla katkıda bulunan hormon oksitosin. Yapılan bir çalışmaya göre bir köpeği 5 ila 24 dakika arası sevmek kandaki oksitosin hormonunu artırıyor. Oksitosin hormonu yoğun sevgi hissedilen anlarda (sarılma gibi) salınan bir hormon. Ayrıca daha önce tanıdığımız bir köpekle iletişim, hiç tanımadığımız köpeğe kıyasla daha fazla oksitosin salınmasına neden oluyor. Sadece göz teması kurulması bile bu hormonun salınmasını tetikleyebiliyor. Oksitosinin yükselmesi stres ve onun sebep olduğu anksiyetenin azalmasında oldukça etkili. Human Animal Bond Research Enstitüsü’nün uyguladığı bir ankette, hayvan besleyenlerin yüzde 74’ü, bu durumun akıl sağlıklarını/psikolojilerini pozitif etkilediğini belirtmiş. Ayrıca yapılmış sayısız çalışmada hayvanlarla iletişimin depresyon oranlarını düşürdüğü belirtiliyor. Geçtiğimiz yıl BMJ Psychiatry dergisindeki bir yazıda uzun dönemli akıl sağlığını korumada en etkili yolun hayvan beslemek olduğu belirtilmişti.

KRONİK AĞRIYI AZALTIYOR

Hayvan sevgisinin ve hayvan beslemenin akıl sağlığına olan pozitif etkilerinin yanı sıra beden sağlığına etkileri de büyük. Özellikle köpek sahipleri her gün en az bir defa köpeklerini dışarı çıkarma zorunluluğu olduğundan kalp-damar hastalıklarına daha az yakalanıyorlar. Yapılan bir çalışmada köpek sahiplerinin, köpek sahibi olmayanlara kıyasla kardiyovasküler hastalık riskinin yüzde 11 daha az, kardiyovasküler hastalıklardan ölüm riskinin ise yüzde 33 daha az olduğu belirtiliyor.

Özellikle köpeklerle ilgili konuşacak olursam uzun ve sağlıklı yaşama etkilerinin birçok boyutu olduğunu söyleyebilirim. Köpeklerin size iyi bir arkadaş olmalarının yanında yapabilecekleri;

1- Erken yaşta köpekle-kedilerle de aynı şekilde- teması olan çocuklarda daha az alerji gelişiyor. Bağışıklık sistemi alerjenlere karşı kendini küçük yaşlardan itibaren güçlendirmiş oluyor.

2- Kronik ağrıyı azaltıyor. Fibromiyalji hastaları (kronik kas-eklem ağrıları ile seyreden bir rahatsızlık) üzerinde yapılan bir çalışmada, terapi köpekleri ile geçirilen 10-15 dakikanın, hastaların yüzde 34’ünde ağrıda azalma ve duygudurumda iyileşmeye neden olduğu tespit edilmiş.

3- Human Animal Bond Research Enstitüsü’nün desteklediği bir çalışmada köpeklerin çocuk kanser hastaları üzerinde sakinleştirici bir etkisi olduğu, kalp ve kan basıncını düzenlediği gösterilmiş.

4- Terapi köpeklerinin demans hastalarındaki ajitasyon gibi davranış bozukluklarını azalttığı, duygudurumu düzenlediği ve hayat kalitesini yükselttiği saptanmış.