''Hayatımdaki en tereddütsüz iyi ki''

Hafızlığı ''en büyük iyi ki'' diyerek tanımlayan Dilek Doğan ve Ayşe Adan Kurt, birlikte hazırladıkları Hafızın Defteri adlı çalışmaya imza atmışlar.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Hafızlık eğitimi öteden beri belli yaş grupları ve eğitim metodu ile yapılır. Bu süreçte kullanılabilecek eğitim materyalleri de yok denilecek kadar azdır. Biri lise diğeri de üniversite yıllarında hafızlık yapan Dilek Doğan ve Ayşe Adan Kurt kendi tecrübelerinden hareketle bu özel eğitim sürecine başlayanlar için Hafızın Defteri adıyla bir yol arkadaşı hazırladı. Doğan ve Kurt'la hafızlığa hazırlık ve bu özel yayınla ilgili konuştuk.

Önce sizleri tanımak isteriz. Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Ne zaman hafızlık yaptınız? Nasıl bir süreçti sizin için hafızlık eğitimi?

Dilek Doğan: 1995 Trabzon doğumluyum. 2018'de Ankara İlahiyat Fakültesinden mezun oldum. 2019'da TDV İLKSAY'da çalışmaya başladım. 2024'te Hacı Bayram Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tefsir alanında yüksek lisansımı tamamladım.

Hafızlığıma üniversite birinci sınıfın sonlarına doğru başladım. Dördüncü sınıfın ilk döneminde tamamladım elhamdülillah. Herhangi bir kursa kayıt olmaksızın o dönemlerde üniversitedeki Kur'an-ı Kerim hocamın rehberliğinde ve ailemin destekleriyle bireysel olarak yaptım hafızlığımı. Hep güzel yâd ettiğim, geriye döndüğümde üniversite dönemimdeki vakitlerimi iyi ki hafızlık yaparak zenginleştirmişim dediğim bir süreç benim için. Elbette ki her hafız gibi zorlandığım zamanlar oldu. Hatta bir kurs ortamında yapmayınca aynı süreci paylaştığım arkadaşlarım da yoktu yanımda. Bu anlamda yalnız hissettiğim anlar oldu. Ama moral motivasyon açısından hocam ve ailem en büyük destekçilerimdi. Hafızlık kolay denilecek bir iş değil ama gerçekten kutlu ve müjdelerle dolu ömürlük bir yolculuk. Bu yola girdiğin andan itibaren artık sana Hafız diye seslenirler. Ayetleri bilmek, anlamak ve yaşamak her Müslüman için geçerli bir durum. Allah'ın kelamını hıfzında tutmak ise bambaşka bir duygu. Allah isteyen herkese bu yolu kolaylaştırsın.

Ayşe Adan Kurt: 1992'de Malatya'da doğmuşum. Aslen Ağrılıyız. Ben, ablalarım ve kardeşlerim Ankara'da büyüdük. Özel bir Anadolu lisesini burslu olarak okuyordum. İkinci sınıfta başörtüsüyle ilgili yaşanan sıkıntı sebebiyle okuldan ayrıldım. Okula devam edemeyince ailemin -en çok da babamın- sevkiyle yatılı bir hafızlık kursuna kaydoldum. Hafızlığa başladıktan bir sene sonra hocam beni açıktan imam hatip lisesi okumaya yönlendirdi. Böylece hafızlığımı tamamladığım sene liseden de mezun oldum, üniversite sınavına girdim. Elhamdülillah, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesini kazandım ve 2017'de mezun oldum. Aynı üniversitede din sosyolojisi alanında yüksek lisansımı tamamladım. 2019 yılından bu yana TDV İLKSAY bünyesinde çalışıyorum. Üç yıldır evliyim.

Hayatta güzel olan her şeye ancak zahmetine katlanarak ulaşılıyor. Bu yüzden hafız olmak kolay diyemem fakat sarf edilen emeğe ve sabra en çok değen uğraşlardan olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Benim için sadece hafızlık yoğun çalışma disiplininden ibaret olmayan sıkıntıları da içinde barındıran, çok zor bir süreçti. Buna rağmen hayatımdaki en büyük, en tereddütsüz "iyi ki".

Şu an neler yapıyorsunuz?

Dilek Doğan: Hâlâ TDV İLKSAY'da çalışmaktayım. Kurul uzman yardımcısı olarak TDV Yayınları'nın yayına hazırlık süreçleriyle ilgileniyorum. Çokça okuyor, elimden geldiği kadarıyla da yazıyorum. Ve daima hafızlığımı tekrar ediyorum, dedim ya bu ömürlük bir yolculuk.

Ayşe Adan Kurt: TDV İLKSAY'da kurul uzman yardımcısıyım. Yayına hazırlanan kitapların geçirdiği pek çok aşamada vazifelerimiz oluyor. Okumak, yazmak, Dilek'le birlikte ezber tekrarı yapmak, bir evin sorumlulukları, ailem, dostluklar ve "daha güzel neler yapsak?" diye düşünmekle ömrüm geçiyor.

Sizin çalıştığınız dönemlerde hafızlık için eğitim materyalleri var mıydı? Ülkemizde her yıl kaç kişi hafızlık eğitimine başlıyor? Nasıl bir metod uygulanıyor? Son yıllarda hafızlık eğitimi ile ilgili daha pratik uygulamalar geliştirenler de var. Bu anlamda teknolojiden, sosyal medya mecralarından faydalanılıyor mu?

Ayşe Adan Kurt: Hafızlık takip çizelgeleri tarzında çalışmalar o gün de mevcuttu. Ama hafızlara yönelik daha özel bir çalışmayla karşılaşmadık. O yıllarda ön planda olan sosyal medya platformlarında motivasyon kaynağı denebilecek bazı sayfalar da vardı. Yatılı kurslarda hafızlık yapan öğrenci sayısı seksen binden fazla. Gündüzlü kurslarda yahut bireysel olarak bu yola girenlerle beraber sayı artıyor. Hafızlıkta Osmanlı'dan beri klasik usul, dönüş sistemidir. Günümüzde de yaygın olan yöntem bu. Cüz cüz ezber yapmak da bir yöntem. Günümüzde hafıza tekniklerini kullanarak geliştirilmekte olan yöntemler de mevcut. Bu çeşitlilik güzel. Çünkü hafız adayının var olan potansiyelini ortaya çıkaracak, kendi ezber yöntemini keşfedebileceği alternatiflerin olması süreci olumlu anlamda doğrudan etkiliyor. Artık online gruplar oluşturup ders takipleri yapılabiliyor. Hafızlık sürecinde ezberlenen sayfaları tekrar tekrar dinletebilmek önemlidir. Dinleyecek kişi sayısının çokluğu bir fırsat. Sosyal medyanın sağladığı belki en büyük avantaj, yöntem çeşitliliklerinden haberdar olmak ve böyle gruplara dâhil olabilmek diyebiliriz.

Hafızın Defteri nasıl bir ihtiyaçtan doğdu? Öğrencilere nasıl bir rehberlik sağlıyor?

Dilek Doğan: İkimiz de farklı zamanlarda ve şartlarda hafızlık yaptık ve Hafızın Defteri fikri tam olarak alandaki boşluktan, biz hafızlık yaparken nelere ihtiyaç duyduk sorusuna verdiğimiz cevapların hâlâ bir karşılığı olmadığını fark ettiğimizde ortaya çıktı. Hafızlık süreci duygusal desteğe çok ihtiyaç duyulan bir dönem. Bu durumu defterdeki her içerikte göz önünde bulundurduk.

Hafızlığın gerekli kıldığı disiplin ve sebat tartışmasız herkes için geçerli. Bu sebeple her hafız bu süreçte benzer şeyler yaşıyor gibi görünüyor. Fakat aslında her talebe biricik, duyguları ve karşılaştığı zorluklarla mücadelesi biricik, tecrübeleri biricik. Her hatıra kişiye özel. Buradan yola çıkarak hafızlara özel, hem notlar alabilecekleri hem de onlara yol arkadaşı olacak bir defter hazırlamak istedik. Bunu da defterin düzeninde dönüş sistemini esas alarak sağladık. Hafızlıktaki yirmi dönüşe karşılık defterimiz de yirmi bölümden oluşmakta. Her bölümün başında o dönüş özelinde ve yeri geldikçe hafızlık sürecinin bütününe dair tavsiyeler verdik. Hemen sonrasında o dönüşte ezberlenecek sayfaların içeriğini yansıtan kısa bir metne ve özenle çizilmiş bir görsele yer verdik. Böylece hafız adaylarının Kur'an'ın lafzını ezberlerken manasıyla da buluşmasını arzu ettik. Her bölümde hafız adayının hatırını sorduğumuz "Nasılsın?" kısımlarında hayata dair hedefler edinmesini, ufkunu genişletmesini umduğumuz, motivasyonunu artıracak notlar düştük. Esmaü'l-Hüsna'ya yer verdik, Kur'an'la meşgul olanların faziletlerine dair hadisleri hatırlattık. Hafız adayı, dönüş sistemindeki ezber sıra ve numara usulüne göre işaretlenmiş yazı alanlarına tarihler atabilir, hatıralarını yazabilir, çalışmalarını not edebilir. Böylece süreç boyunca Kur'an'ının yanında bu özel defteri kullanabilecek.

Ayşe Adan Kurt: Hafızlık talebelerinin Kur'an'ı anlamak için vereceği çaba çok kıymetli. Ezberine eşlik etmesini ve bir alışkanlık hâline getirmesini umduğumuz en önemli davranış, ezberlediği sayfanın mealini en azından bir kere okuması ve üzerine düşünmesi. Bu, talebe için ıskalanmaması gereken çok büyük bir imkân ve bereket. Zira Kur'an'ı anlamak için verilen en ufak çaba bile ömrü boyunca insanın yolunu aydınlatıyor. Kur'an ile uyuyup Kur'an ile uyanan hafızlık talebesi için bu hâl, bambaşka bir seviyede yaşanacaktır eminim.

Unutulmaması gereken bir diğer husus, hafızlık talebesinin sahip olduğu potansiyeldir. Sadece ezbere odaklanması, farklı yeteneklerinin keşfedilmemesi, hafız olduktan sonra kendisini bekleyen hayata dair bir ufkunun olmaması büyük kayıp olur. "Nasılsın?" içeriklerinde sorduğumuz sorular, talebelere bu noktada bir ışık olsun istedik. İlgi alanlarını keşfetmeye, tefsir, hadis alanlarında okuma yapmaya, içinde yaşadıkları dünya hakkında bir fikir sahibi olmaya ve daha pek çok konuda düşünmeye onları davet ettik.

Tecrübelerinizden yola çıkarak bu yola yeni çıkanlara neler tavsiye edersiniz?

Dilek Doğan: Her hafız özeldir. Bunu hiç unutmamalılar. Herkes birbirinden farklı kabiliyetlere sahip. Kimi hızlı ezberler ama daha çok tekrar etmesi gerekir. Kimi yavaş ezberler ama daha az tekrarla kolay yerleştirir. Kimi ezbere sayfanın son ayetinden, kimi ilk ayetinden başlar. Kimi için yatılı kim için gündüzlü kurs daha uygundur. Her aday önce kendini tanımalı, kendine en uygun yöntemi keşfetmeli. Zorlandığı anlarda gayret ettiği işin kıymetini hatırlayarak, hafız olduğu günün hayalini kurarak sabretmeli ve hafız olduktan sonra hafız kalmaya gayret etmeli.

Hafızlık talebelerine yönelik başka yayınlarınız, çalışmalarınız olacak mı?

Hafızlık talebelerine yönelik çalışmalar artmalı, çeşitlenmeli. Ayrıca ebeveynlere ve hafızlık hocalarına yönelik çalışmalar da yapılmalı. Biz de bu gayret içerisinde olacağız inşallah.