Hanifa Ana evlatlarına kavuştu

Srebrenitsa Soykırımı'nda eşi ve üç evladını kaybeden Hanifa Cogaz, hayata veda etti. En büyük arzusunun çocuklarına kavuşmak olduğunu söyleyen Cogaz, Srebrenitsa Anneleri'nin sembol isimlerindendi.

Bosna savaşında 1995 yılında üç evladı ve eşini kaybeden 'Srebrenitsa Anneleri'nin sembol isimlerinden biri olan Hanifa Cogaz en büyük arzusuna kavuştu. Geçtiğimiz günlerde hayata veda eden Hanifa Ana, Faysal Soysal’ın çektiği 'Srebrenitsa Anneleri Kayıplarını Arıyor' belgeselinde en büyük arzusu sorulduğunda “Allah bana kızmasa canımı alıp çocuklarıma kavuştursun isterdim” demişti.

Sırpların 8 bin 372 Boşnağı katlettiği Srebrenitsa Soykırımı'nın tanıklarından biri olan Hanifa Cogaz uzun yıllar boyunca eşi ve çocuklarının kemiklerinin bulunmasını bekledi.

Kendisini tanıyanlar tarafından tam bir mücadele insanı olarak tanınan ve soykırım kurbanlarının hak ve adalet arayışına destek olan Hanifa Anne, sürekli tekrarladığı şu sözlerle hatırlanıyor: “Acım dinsin diye oğullarımın kemiklerini öptüm”.

Kaybettiği aile efradının hatıraları ile yaşayan Hanifa Anne, bir mülakatında, “Yalnız yaşıyorum. 2002 senesinde Srebrenitsa’ya geri döndüm. Burada çocuklarımla birlikte yaşıyordum ama yalnız döndüm. Çocuklarım öldürüldü. İki oğlum, kızım ve eşim öldürüldü. Kızım top atışı sonucu öldü. Oğullarım ve eşim ise Srebrenitsa’nın düşmesiyle. Cenazeler ve onların kemikleri için döndüm. İnsan her şeye alışıyor. Zor ama konuşacak kimse yok” diye konuşmuştu.

YILLARCA HATIRALARINA TUTUNDU

Hanifa Anne 1992’de başlayan savaş sürecinde hiç bir zaman evini terketmemiş hem Sırp komşularından hem de işgali gerçekleştiren Sırplardan büyük eziyet ve zulüm görmüş bir Srebrentisa annesi. 1995’teki katliam daha başlamadan önce kendi evi ve çevredeki Boşnak evleri bombalanmış. Bu saldıralar sonucu kendisi ölümden zor kurtulmuş ancak bombalamalar sonucu ölen en büyük kızı Suphiya’yı toprağa vermiş.

1995’e gelindiğinde o da Hollandalı BM güçlerinin kontrolünde olan Potoçari kampına sığınmış. Herkes gibi onu da çocuklarından ve kocasından ayırıp kamyonlara bindirerek Tuzla’ya göndermişler. O da diğer anneler gibi ne kocasından ne de çocuklarından bir daha haber alamamış. Toplu mezarlarda yakınlarını arama sürecinde nihayet 2004 yılında ailesinin kemiklerine kavuşan Hanifa Anne şimdi Fatiha okuyacak mezarlarının olmasından dolayı buruk da olsa bir huzura sahip. Yine aynı belgeselde “Çocuklarımdan kalan hatıralarım var. Mesela o dışarda o elma ağacı var. Onlar diktiler. Ben bugün o elma ağacının meyvelerini yiyorum. Savaş sırasında ektikleri bir çam ağacı var. Şimdi o çam ağacı altında oturup ağlıyorum. Elma topluyorum ağlıyorum. Onlara Fatiha okuyorum. Adalet bekliyoruz ama burada adalet yok.” diyen Hanifa Anne, yaşadıklarının kimsenin başına gelmemesi için dua ediyor. Srebrenitsa Annelerinin gelecek yüzyıla barış ve umut adına ışık tutan hikâyelerinin 3.bölümüne konuk olan Hanifa Anne’nin hikâyesini izleyip etkilenen pek çok kişi belgeselin yayınlandığı günden bu yana Srebrenidza’ya giderek onu ziyaret etmiş.

Son nefesine kadar evlat hasretiyle yanan Hanife Anne’nin yüce gönüllüğü ise tüm dünyaya örnek olacak türden. Katil Çetnik ordusu geldiğinde BM kontrolündeki kampı onlara teslim eden Hollanda askeri taburunda görev yapanlardan biri komşusu Rob. “Komşum Hollandalı. Kendisi savaşta Hollanda birliğinde asker olarak buradaydı. Herhalde o da gördü burada olup bitenleri şimdi vicdan azabı çekiyor. Bizimle yaşamaya gelmiş. Onun da hiçbir şeyi yok gariban o da. Ben ona bazen biber ya da domates toplayıp veriyorum.” diye anlatmış Hanifa Anne. Şimdi ondan geriye belgeseldeki görüntüleri ve hüzünlü bakışları kaldı.