Gösteri toplumunda bir “Kahraman”

İran sinemasının güçlü ismi Asghar Farhadi, yine ahlaki ikilemlerin ortasında bıraktığı karakterleri üzerinden, peşin kabullerimize güçlü bir sorgulama yaşatan Kahraman filmiyle karşımızda.

HİLAL TURAN / cumartesi@aksam.com.tr

Asghar Farhadi'nin dünyada tanınmasını sağlayan Bir Ayrılık ve Satıcı filmlerinden sonra İspanya'da çektiği Herkes Biliyor filmi yönetmenin filmografisinde geriye gidiş olarak yorumlanmıştı. Farhadi, Kahraman'la tekrar İran'a dönüyor ve iyi bildiği sularda yüzmeye devam ediyor.

74. Cannes Film Festivali'nden Jüri Büyük Ödülü'yle dönen Kahraman, borçlarını ödeyemediği için mahkum olan Rahim'in yaptığı bir iyilik üzerinden nasıl kahramanlaştırıldığını gösterirken, eylemlerin değerini "gerçekte ne olduğu"ndan çok "nasıl göründüğü"nün belirlediği gösteri toplumunda kahraman olmanın anlamını sorguluyor.

İMAJ ÇAĞINDA "İYİLİK"

Hikâye, Rahim'in borçlular hapishanesinden iki günlük izin için çıkışıyla açılıyor. Boşanmış ve tek çocuklu Rahim, sevgilisinin bir otobüs durağında bulduğu altınları bozdurarak borcunu ödeyip hapisten kurtulmak istese de "vicdan"ı elvermeyince altınların sahibini bulmaya çalışıyor. Hapishane yönetiminin bu "iyiliği" bir "show"a dönüştürme isteğiyle, Rahim kendini TV röportajlarıyla gelen şöhretin öznesi olarak buluyor. Başta "iyilik" için yola çıksa da "kahramanlık" Rahim'in hoşuna gitmeye başlıyor. "Hikâyeyi cilalamak" için söylediği minik yalanlar zamanla dev problemlere dönüşüyor. Bu ahlakî ikilemde Rahim'den alacaklı Behram ise para yüzünden bir insanın özgürlüğünü engelleyen kötücül biri olarak hikâyeye giriyor. Borcunu ödemeyerek onu zor duruma düşüren Rahim'in halk kahramanına dönüşmesinden rahatsız olan Behram'ın tepkisini başta "görünmeyenin görünene hıncı" gibi değerlendirsek de olaylara sağduyuyla yaklaşan tek kişinin Behram olduğunu fark ediyoruz. Nitekim, Rahim'e "saygı duyulan" ile "acınılan" kişi olmak arasındaki farkı sert bir şekilde anlatan da Behram.

Rahim'in imaj çalışması için attığı her adım, işi içinden çıkılmaz bir düğüme dönüştürse de aslında gerçekten "kahraman" olmaya en yakın olduğu bölüm, "imaj tazelemek" için kekeme oğlunun kitlelere acındırma amacıyla çekilen videosuna 'hayır' dediği an oluyor. Oğlunun bir acıma nesnesine dönüştürülmesine itiraz eden Rahim, belki de ilk kez kendine ait bir irade koyuyor ortaya.

KAHRAMANDAN SAHTEKARA

Kaybolan para vb. değerli eşyaların sahibine teslim edilmesi gibi en temel ahlakî eylemlerin istisnalaştırılarak "haber"e dönüştürüldüğü günümüzde Kahraman filmi, iyilik bir istisna mıdır?, doğru bir davranışta bulunmak ödüllendirilmesi gereken bir şey midir?" gibi sorularla iyilik ve kötülüğe dair peşin etiketlerimizi kökünden sarsıyor.

Bireyin iç dünyasını ve çatışmalarını merkeze koyarak İran sinemasının önünde yeni bir ufuk açan Farhadi, post-modernist etiğin temelini oluşturan "ahlaki müphemlik" sarmalında merdivensiz bıraktığı karakterleriyle, bittikten sonra zihnimizde devam eden çok katmanlı filmlere imza atmaya devam ediyor. Kahraman'da Rahim karakteri özelinde, gösteri toplumunda kahraman'dan sahtekar'a giden mesafenin yakıcı kısalığını güçlü bir şekilde resmeden Farhadi, en büyük kırmızı kartını ise sosyal medya çağında ahlakî yargının temsilcisi olarak gören biz izleyicilere çıkarıyor ve "iyi" ve "kötü" gibi etiketleri yapıştırmadan önce hepimizi yeniden düşünmeye teşvik ediyor.

ONLINE PLATFORMLARDA NELER VAR?

UNDERGROUND RAILROAD - AMAZON PRIME

"Fethet, inşa et ve uygarlaş! Azınlıkları yok et, yok edemezsen boyun eğdir, boyun eğdiremezsen kökünü kurut, ortadan kaldır!"

Sömürgeciliğin zihni arka planını özetleyen bu sözler, Amazon Prime dizisi Underground Railroad'un karakteri Köle Avcısı Ridgeway'den geliyor. Barry Jenkins tarafından Colson Whitehead'in Pulitzer ödüllü romanından uyarlanan Underground Railroad, 19. yüzyılın ilk yarısında Amerika'da kölelerin özgürlüğüne kavuşmak için yeraltına kurdukları demiryolu ağından ilham alıyor. Güney Amerika'da bir pamuk plantasyonunun içine doğan Cora'nın kölelere yaşatılan insanlık dışı zulümden nefes kesici firarına odaklanan dizide, Cora'nın sığındığı her bir istasyonda, ırkçılığın çok başka utanç verici biçimleriyle karşılaşıyoruz. Köle avcılarından sahiplerine, öjenistlerden "ev zencileri"ne kadar, insanlık tarihinin tanık olduğu bu büyük vahşet döneminin tüm aktörleri birer birer sahnede yerini alıyor. Köleliğin arkasındaki zihinsel yapıya derinlikli karakter çözümlemeleri ile sarsıcı bir ayna tutan dizinin içerdiği yoğun grafik şiddet ise kimi zaman hazmı zorlaştırıyor. Güçlü senaryosu, etkileyici oyuncu performansları ve görsel estetiğiyle Underground Railroad, son yılların en kaliteli mini dizilerinden biri.

STATION ELEVEN - BEIN CONNECT

HBO Max yapımı post-apokaliptik dizi Station Eleven, insanlığın yüzde 99'unu yok eden bir salgına ve hayatta kalanların yeni toplum inşasına odaklanıyor. 2014 tarihli aynı isimli romandan uyarlanan dizide Covid öncesi kehanet gibi bir öyküyle karşı karşıyayız. Ancak salgın filmlerine dair aklınıza gelen tüm o klişeleri unutun. Zira Station Eleven, "salgının insanlığı nasıl yok ettiği"nden çok "salgının insanlığa ne yaptığı"yla ilgileniyor. Bu nedenle tehlike geliyor diye bağrışan bilim adamları ve dehşetli ölüm sahnelerinden ziyade, hayatta kalırken "nelerin feda edildiği"ne odaklanan sıra dışı bir yapım var karşımızda. Dizi Chicago'da bir Kral Lear oyununda karşılaşan Jeevan ve çocuk oyuncu Kirsten'ın aniden tüm dünyayı saran salgına karşı ayakta kalma mücadelesiyle başlıyor. Derken bir zaman sıçramasıyla 20 yıl sonra Kirsten'ı büyümüş olarak "Gezgin Senfoni" isimli bir tiyatro grubunda Shakespeare oyunları sergilerken buluyoruz. Zaman sıçramalarıyla ilerleyen dizi, güçlü senaryosu ve anlatımıyla 2021'in ilk nitelikli yapımları arasında yerini alıyor.