Çağlar boyunca insanlığın göç yolculuklarına tanıklık etmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Bugün de milliyetleri ve geldikleri ülkeler değişse de göç hikâyeleri yaşanmaya devam ediyor. Ancak bu kez ciddi bir göçmen karşıtlığı ve ayrımcılık da yeni çatışmalara zemin hazırlıyor. Tam bu noktada uyum süreci için atılacak adımlar büyük önem taşıyor. Göçmenler konusunda hem akademik hem sosyal çalışmalara imza atan Uluslararası Göç ve Mülteciler Derneği (İMRA) tarafından gerçekleştirilen “İstanbul Göçmen Girişimci Araştırması” göçmenlerin ülke ekonomisine katkılarına dikkat çekiyor.
Göçmen girişimcilerin ülkelerinden Türkiye’ye sermaye, girişim kültürü ve deneyim taşıdıkları kaydedilen araştırmada girişimcilerin Türkiye’de istihdam imkânı sağladığı ve ekonomik değer ürettiği vurgulanıyor. Araştırma sonuçlarının açıklandığı toplantıda konuşan İMRA Başkanı Doç. Dr. Emine Sare Aydın, “Göçü iyi yönetirseniz refah, kültür ve ekonomik açıdan yaşadığınız toplumun büyümesi açısından bir zenginliktir. İyi yönetemezsek, ayrışırsak, ırkçılıkla yaklaşırsak o zaman bir güvenlik sorununa dönüştüğünü söyleyebiliriz” dedi.
Araştırmada, İstanbul’da faaliyet gösteren göçmen girişimcilerin kişisel profilleri, çalışma motivasyonları, sahip oldukları işlerin niteliği, işletmelerde katkıda bulundukları istihdam kapasitesi, kamu kurumlarıyla ilişkileri, gündelik hayatta karşılaştıkları sorunlar, Türk toplumunun sosyo-kültürel değerlerine bakışları, toplumsal ve sivil yaşama katılımları gibi konular incelendi.
GÖÇMENLER DEVLETE YÜK DEĞİL
İstanbul’un altı farklı ilçesinde, 47’si kadın, 299’u erkek olmak üzere toplam 346 işletme üzerinde gerçekleşen araştırmada göçmenlerin devlete yük olduğuna ilişkin yaygın bir kanaat olduğu ve araştırmada yer alan bulguların bu kanaatin aksini ortaya koyduğu belirtildi.
İMRA Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın, İMRA’nın Türkiye ve dünyadaki göç dinamiklerini tespit etmek, kamuoyunun huzurunu bozmadan, yabancı ile yerlinin bir araya gelerek uyum içerisinde yaşayabilecekleri politikaların üretilmesini hedefleyen bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirtti. Türkiye’nin bir göç güzergâhı olduğunu dile getiren Aydın, “Ülkemize sadece Suriye’den değil, Pakistan, Afganistan, Orta Asya, Türkmenistan ve Ermenistan’dan çok ciddi bir işçi göçü var.” dedi.
GENÇLER DAHA GİRİŞİMCİ
Aydın, şöyle devam etti: “Tüm Türkiye’yi değil sadece İstanbul’u ele aldık. Göçmen ve mülteci nüfusun da 3’te 1’i İstanbul’da, 3’te 2’si Türkiye’de. 47 kadın ve 299’u erkek girişimciye ulaştık. Yaş ortalamaları 23 ila 40 arasında. Genç ve orta yaşın daha cesur ve daha girişimci olduğunu, dile daha yatkın olduğunu gördük. Kendi iş yerlerinde yüz yüze mülakat yaptık. Eğitim düzeyi arttıkça girişimciliğin arttığını gördük. İşletme profillerine geldiğimizde yüzde 52 düzeyinde hizmet sektörüyle uğraşıyorlar. 3’te 1’lik bir göçmen kitlesi ise ticaret alanında yer alıyor. Üretim ve imalat ile ilgilenen göçmen nüfusu yüzde 14 civarında. 2011 yılında ülkemize gelen göçmenlerin hemen 2 yıl sonra iş kurdukları ve o işi devam ettirdiklerini görüyoruz. Bunların içerisinde, 346 işletmenin toplam istihdamı 1529 kişi. Kayıt dışı çalışanlarla 3 bin kişilik bir istihdamın olduğunu söyleyebiliriz.” Bu şirketlerin büyük bir kısmının sermayesini gelirken getirdiğini vurgulayan Aydın, “Çoğu aile sermayesiyle iş kuruyor. Devlet desteğinin çok az olduğunu görüyoruz. İş kurarlarken en önemli bariyerlerden bir tanesi yerli halkın ön yargısı. ‘Suriyeliler vergi vermiyor. Bizden daha fazla teşvik alıyor’ deniliyor. Böyle bir şey yok.” diye konuştu. Sare Aydın sözlerini şöyle tamamladı: “Ülkemizde Suriye ortaklı şirketlerin toplam sermayesi 179 milyon. Yatırım miktarı ise 3.5 milyar dolar. Göçü nasıl yönetirseniz göç size o şekilde karşılık verir. Savaştan kaçarak gelen Suriyelilerin kurdukları işletmelerin her biri bir fayda. Suriyeli işletmelerin yurt dışı ihracatları yüzde 10 civarında. Bu açıdan ekonomik uyumun son derece kıymetli olduğunu düşünüyoruz.”