GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Gelenekli sanatların yaşatılması, geleceğe taşınması öteden beri üzerinde çokça konuşulan, tartışılan bir mesele. Bunun nasıl olacağı, yol, yordamına dair en güzel pratik alanı ise sergi ve bienaller. Bu anlamda ikincisi yapılan Yeditepe Bienali geleneğin bugünün idraki, bakışı ve araçlarıyla yeniden hayat bulması için verimli bir zemin. Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı iş birliğinde gerçekleşen bienal Süleymaniye Camii İmareti, Nuruosmaniye Camii Mahzeni, Yedikule Hisarı ve Fatih Cam Küp Galeri gibi Tarihi Yarımada'nın etkileyici mekanlarını kullanıyor. Böylelikle hem şehrin kalbi sanatla buluşuyor hem de bu kadim yapılar yeni bir misyonla hayatiyet kazanıyor.
Nuruosmaniye Mahzen 2018 yılından sonra ikinci kez Yeditepe Bienali'ni ağırlıyor. Sergilenen işlerin 'enstalasyon' olarak adlandırılmaması bienalin sanatsal anlamda kendini konumladığı yerin özgün ve ayrıcalıklı olduğunu en başından gösteriyor. Zaten Yeditepe Bienali küratörü Berkan Karpat da sergilenen eserlerin, enstalasyon anlamında bir 'yerleştirme' değil bir tür 'yerini arama' olduğuna dikkati çekiyor.
Karpat, "Bienalin, 'içeride' kaybettiğimizi 'dışarıda' aramanın sonuçlarına ilişkin soruları da beraberinde getiriyor. Bu kapsamda mahzendeki çalışmalarımız da geleneksel sanat eğitimi almış sanatçıların sanat icrası ve sergileme tarzları hakkındaki sorularını görünür kılma çabasının sonucu olarak yer alıyor." diyor.
Zeynep Yılmaz Gemuhluoğlu'nun Bienal kitapçığında yer alan şu ifadeleri de bu kapsamlı sergide murad edilenin daha net anlaşılması için dikkate değer:
"II. Yeditepe Bienali, çerçeve üzerine düşünmeyi sadece eser üzerinden değil bu kavramla doğrudan alakalı olan berzah, eşik, kapı, perde, meydan mecazları ile örülmüş sanatçı, eser ve muhatap ilişkilerini anlayabilmek için teklif ediyor.
Günümüzde bienal kültürü ve onunla paralel ilerleyen kavramsal sanatın bazı formel çerçeveleri ortadan kaldırmış gibi görünseler de halen kültür endüstrisinin bir devamı ve parçası olarak yeni karşıtlıklar üretmeye devam ettiğini görebiliyoruz. II. Yeditepe Bienalinin çerçeve kavramını bir imkân olarak sunduğunu söylemek bu açıdan anlamlı. Esasen "imkân" kavramının kendisi bile çerçeve ve sahne ile ilgilidir. İmkân, sahnenin ve çerçevenin "dış"ı olarak ancak sahne ve çerçevenin temsil ettiği ve gösterdiğini her an yeniden şekillendirebilecek potansiyeldir. Bu potansiyel de ancak sanatçının kendisi olarak sınır ve çerçeveyi dikkate almasını gerektirir."
Sergiyi gezerken sadece kendini yeniden ve yeni bir dille var eden gelenekli sanatlara ait örnekleri görmekle kalmıyorsunuz. Gelenekli sanatlar alanında eser veren genç kuşak sanatçıların güncel sanat ve kalıpların dışına çıkmak istemeyen gelenekli sanat çevreleri arasında nasıl bir gerilim yaşadıklarına da şahitlik ediyorsunuz. Oysa kavramsal zemini son derece güçlü olan gelenekli sanatlar hem güncelin hareket alanını çok başka bir boyuta taşıyacak kadar zengin bir alt yapı sağlıyor hem de kendini yeniden üretecek potansiyelin fazlasına sahip. Yeditepe Binali de bu anlamda heyecan verici ve seyirciyi de oyuna dahil eden işlerle İstanbul'dan yeşerecek, buralı bir sanat iklimini mayalıyor.
Gülnihal Küpeli'nin Seyr-i Sülûk, Ümmügülsüm Çalışkan'ın Müsbit, Mirac hadisesinden ilhamla Betül Bilgin'in hazırladığı An'da Varagele, Ali Ulvi Mıhoğlu'nun Tahrir, Faruk Kırlı'nın Sultan'ın Çeyizi ve İrem Büşra Özliyen ile Yıldıray Özliyen'in Sana Gül Bahçesi Vadetmedim adlı işleri Nuruosmaniye Mahzen'de karşınıza çıkacak ve ezber bozacak işlerden bazıları. Aslı Bugay'ın "Yeknesak" adlı enstalasyonu da mahzendeki en dikkat çeken çalışmalardan biri... Bugay'ın sanattaki sınırları anlatan eserine, mahzendeki rutubetten oluşan damlalar toplanarak akıtılıyor. Böylece çalışmanın 46 gün boyunca deforme olup akan mürekkeplerle yeni bir esere dönüşmesi bekleniyor. İnteraktif eserlerden biri de Leyla Kara'ya ait. Kara'nın eseri, sanatseverlerle ev şekillerinden kendi şehirlerini dizayn etmesine imkân tanıyor ve bunlar kamera ile kayıt altına alınıyor. Nuruosmaniye Mahzen'deki eserler 7 Mart'a kadar görülebilecek.