Fotoğraflarında ‘İşin Aslı'na odaklanıyor

Özgür Çabuk, 'İşin Aslı' adını verdiği yeni kişisel fotoğraf sergisinde insan hissiyatlarına ve perdenin arkasına odaklanıyor. Çabuk fotoğrafları için ''Kimlikleri muğlaklaştırıp herhangileştirmeye çalışıyorum.'' diyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda kamu diplomasisi ve basın danışmanı olarak çalışan Özgür Çabuk şimdilerde yeni kişisel fotoğraf sergisinin heyecanını yaşıyor. Çabuk'un İşin Aslı adını verdiği ve dün Schneidertempel Sanat Merkezi'nde açılan sergisi, asıl olana, perde önündekine değil, arkasındakine odaklanarak karşımıza çıkıyor. 23 Ekim'e kadar devam edecek olan sergiyi Çabuk ile konuştuk. Sohbetimize geçmeden önce kendisini daha yakından tanıyalım: "Boğaziçi Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü mezunuyum. 1998 yılından beri ABD İstanbul Başkonsolosluğu'nda basın ve kamu diplomasisi uzmanı olarak çalışıyorum. Geriye dönüp baktığımda İzmir'de şekillendiğimi, İstanbul'da ve İstanbul yıllarım ile artan yurtdışı seyahatlerimle kendimi aradığımı, son 4-5 yıldır da kendimi ucundan da olsa bulup geri kalanımı aradığımı görüyorum. 41 yıl İngilizce öğretmeni olarak çalışan bir annenin, bir o kadar yıl İngilizce öğretmeni ve sonrasında tercüman olarak çalışan bir babanın tek çocuğuyum."

FOTOĞRAF BENİM İÇİN KENDİMİ TERS YÜZ ETMEK

Özgür Çabuk fotoğrafa olan ilgisinin ne zaman ve nasıl başladığını şöyle anlatıyor: "Annemin babası, Nezir dedem fotoğrafçı idi. Kutularca fotoğraf olan bir evde büyüdüm. Sadece dedemin çektiği değil, annemin ve babamın çektiği yüzlerce fotoğraf. Ben çocukken teyzem ve eniştem Almanya'da işçilerdi ve 1980'lerde oradan bizim ev için bir adet fotoğraf makinası getirdiler. Hani içine film koyduğunuz ve o zamanlar pratiklikte teknoloji harikası olarak görülen makinalardan. Fotoğraf çekmek ile haşır neşir olmam o zamanlar başladı. Benim için fotoğraf demek, kendimi ters yüz etmem veya içimi dışarı çıkarmam... Bağ kurma çabası da denebilir. Kendi içimdekileri dışarı çıkarırken de dışımdaki dünyanın da içine bakmaya çalışıyorum fotoğraflarımla. Bu arada hiç fotoğrafçılık kursuna gitmedim, hiç ders almadım."

İNSAN HİSSİYATI BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR TEMA

Çabuk fotoğraflarının içeriğini ise şu şekilde özetliyor: "İnsanla hemhal olma, yollarda olma ve yol alma tutkum fotoğraf tutkumla paralel ilerledi yaşamımda. Bu da doğal olarak seyahat fotoğrafları, yeni diyarların fotoğraflarını çektirtti bana. Sergimin ismi 'İşin Aslı' da ima ettiği gibi bende hep asıl olana ulaşma çabası oldu. Tabii asıl olan ne diye de sorulabilir. Asıl olanı bulanımız var mı? Ancak her nedense perde önündeki değil, arkasındaki, yüzeyde olan değil, onun altındaki ilgimi çekti hep. Hepsinde olmasa da fotoğraflarımın birçoğunda ters ışık kullanıyorum ve kimlikleri muğlaklaştırıp herhangileştirmeye çalışıyorum. Şahsına münhasır olacak sahneler bence bir anlamda evrenselleşiyor bu yolla. İnsanın hissiyatı benim için çok önemli bir tema."

'İŞİN ASLI' SERGİSİ İÇİN GERÇEKTEN ÇOK MUTLUYUM

Yeni sergisi İşin Aslı hakkında ise şunları söylüyor Çabuk: "Gerçekten çok mutluyum. Binlerce fotoğrafım içinden sergilemek istediğim, benim dışımda başka insanların da görmesini istediğim fotoğraflar seçmekle başlayıp bugüne uzanan süreç anlamlı ve bir kez daha kendi içime bakabildiğim bir süreç oldu. Anılar canlandı, daha önce birleşmemiş bazı noktalar birleşti iç dünyamda, kendime verdiğim hesaplar oldu, sorduğum sorular oldu. Profesyonel fotoğraf sanatçıları dâhil, çevremden çok artarak gelen 'Mutlaka sergi açmalısın' sözlerini ciddiye almaya, en azından denemeye karar verdim çünkü çektiğim fotoğrafların bazılarını cep telefonu ile çektiğimi söylediğimde inanamıyorlardı. Uzun yıllardır ev sahipliği yaptıkları sergileri beğenerek izlediğim Schneidertempel Sanat Merkezi'ni aradım ve o zamanlar oranın idari yöneticisi olan Handan Önel Hanım'a danıştım. Bana fotoğraflarımdan bir seçki yollamamı istedi ve bunu yönetim kurullarına sunacağını belirtti. Açıkçası beklentimi düşük tutuyordum. Uzunca bir bekleyişten sonra Handan Hanım aradı ve Schneidertempel yönetim kurulu üyelerinin fotoğraflarımı çok beğendiklerini ve fotoğraflarıma ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyacaklarını söyledi. Hiç unutamayacağım bir telefon konuşması idi. Başarma duygusunun maddeleşmiş hali sanırım. Tarifi zor bir mutluluk hissi."