‘Fotoğraflarda kendi dünyamı yaratıyorum’

MEHMET EMİN DEMİREZEN

emin.demirezen@aksam.com.tr

Yarattığı her fotoğraf diğer doğa fotoğrafçılarından çok farklı… Pamuktan tutun da kumaşa kadar birçok malzemeyi kullanarak doğanın hırçın fotoğraflarını çeken 34 yaşındaki Matthew Albanese’den bu farklı işini dinledik. 

Minyatürden senaryolar oluşturarak doğa fotoğrafları çekmeye nasıl başladınız?

Gençken film sihirbazlığı gibi özel efektlerle ilgili her şeye takıntılıydım. Evde bulunan ürünlerin son halinin nasıl yaratıldığına her zaman ilgi duydum. O yüzden de minyatürleri büyüleyici buluyordum. Özellikle bir nesnenin fotoğrafını çekerek kişilerin algılarını etkileme durumunu...

Fotoğraflarınızı nasıl bir ortamda çekiyorsunuz? 

Çok küçük ve sınırlı bir masanın üstünde çalışıyorum. Farklı nesnelerle, malzemelerle ve gölge oyunlarıyla yapmak

istediğim sonuca ulaşıyorum.

'BANA SADECE MALZEME OLSUN'

Daha çok hangi fotoğrafları yaratmayı seviyorsunuz?

Kükreyen okyanuslar, biyolüminesan ormanlar, patlayan volkanalar, yanan yangınlar…

Ne tür malzemeler kullanıyorsunuz peki? 

Yün, farklı cam türleri, pamuk ve kumaş gibi malzemeler… Hatta yeri geldiğinde pamuk şekerlerden bulut yapmışlığım vardır. O yüzden sınırım yok. Bana fotoğraf çekebilecek malzeme olsun o yeter.

Tekniğinizi yıllarca nasıl zenginleştirdiniz?

Gezerek… Doğayla iç içeyim. Boş vakitlerimi doğası güzel olan ve bana ilham olacak yerleri gezerek tercih ediyorum. Bu da elbette işime yansıyor. Doğada gördüğüm bir şeyi küçük unsurlarla besliyorum ve çıkan fotoğraf da dünya da 

görülmeyecek bir manzaraya sahip oluyor. Mutlak gerçekçiliğe olan ilgim de azaldı. Kendi dünyamı burada istediğim gibi yaratıyorum.

Kendinizi karşılaştıracağınız ya da ilham aldığınız isimler var mı?

Minyatür ortamında çalışmamız nedeniyle kendimi karşılaştırabileceğim elbette birkaç fotoğrafçı var. Onlardan en önemlileri ve sevdiklerim James Casebere ve Gregory Crewdson. 

'EVREN SESİNİ DUYURUYOR'

Çalışmalarınızda şiddetli dünyanın ikililiğini ifade ettiğinizi gördüm. Gerçek hayatınızda bir ikililik yaşıyor musunuz?

Hayatıma da her şeyi koyuyorum aslında. İyi, kötü ve çirkin... Genellikle kafamın içinde bir konsept belirliyorum hayatımı da ona göre uygun hale getirmeye çalışıyorum. Hayatımızın her noktasında ikililik durumu söz konusu elbette ama evren kendi sesini daha çok duyuruyor. Biz insanlar çığlık atsak da duyuramıyoruz. 

Yarattığınız fotoğraflarda insanlarda hangi duyguları ortaya çıkartmak istiyorsunuz?

En başta iham… Bu fotoğrafları görüntüleyenler aslında olması gerekenlerin öyle olmadığını hayatta her şeyin insanın elinde olduğunu bilmesi gerekir. Ama işlerimin insanların aklında kalması benim hoşuma gidiyor. Benden ilham alarak da bu işe gönül verenler var ve onların varlığı da beni mutlu ediyor.

İçerisinde yaşamak istediğiniz bir dünya var mı?

Evet, Mars’ta yaşamak isterdim! Ay ya da Kuzey ışıklarını görebildiğim bir yer de olabilirdi. Belki bunları zamanla inşa edebilirim! Yaptığım dünyalara her zaman inandım. Şimdi de herkesi yaşamak istediği dünyayı yapmaya teşvik ediyorum.