İsa Terli: Fotoğrafı önce kalbim ve zihnimle çekiyorum

Dolunay ve İstanbul fotoğrafları denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan İsa Terli, ''Fotoğrafa başlayan biri işin tekniğini düşünür. Aslında en kolay kısmı budur. Fotoğraf, ilk önce zihinle ve kalple çekilir. Ben öyle yapıyorum. Kareyi çekmeden önce kalbim ve zihnimle o ânı yakalıyorum. Fotoğraf makinesi o kareyi başkalarına göstermem için gerekli oluyor.'' diyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Uzun yıllardır foto muhabiri olarak görev yapan İsa Terli çektiği sanatsal fotoğraflarla da büyük beğeni topluyor. Özellikle son yıllarda kayda aldığı ay kareleri ile tanınan başarılı fotoğraf sanatçısı Terli'nin hikâyesini dinlemek için kapısını çaldık. Anadolu Ajansı'nda görev yapan Terli fotoğrafa bakışını, haber fotoğrafının nasıl olması gerektiğini ve en merak ettiğimiz sanatsal karelerini anlattı.

KENDİME YAPTIĞIM BİR YOLCULUK

Fotoğraf çekme merakınız ne zaman başladı ve nasıl foto muhabirliğine evrildi?

Çocukken evimizde babamın aldığı bir kamera vardı. Birinin fotoğrafı çekilecekse hep ben çekerdim. O dönemde bir merakım vardı. Üniversitede de önce radyo-TV sonra gazetecilik okudum. İlk fotoğraf eğitimini orada aldım. O dönemden sonra bilinçli olarak fotoğraf çekmeye başladım. Üniversitenin televizyonunda çalışıyordum. Filmli makineler vardı. Bütün harçlığımı onlara harcardım. Stajımı Ankara TRT'de yönetmen asistanı olarak yaptım. O süreçte konukların fotoğraflarını, settekileri çekerdim. Kimse benden böyle bir şey istemezdi ama ben yapardım. O dönemde tesadüfen bir programda Üsküdar Belediye Başkanı Mehmet Çakır ile tanıştık. Beni belediyede çalışmak için çağırdı. Okul bitti, askerlikten sonra belediyeye gittim. 8 yıl orada protokol fotoğrafçılığı yaptım. Üsküdar'da çalışırken 2010 yılında gençlik merkezleri açılmaya başladı. O dönem Fotoğrafçılık Atölyesi'ni kurup eğitimler verdim. O zamandan beri birçok kurumda fotoğraf üzerine eğitimlere devam ediyorum. Belediye'den 2013'te ayrıldım ve Anadolu Ajansı'na başvurdum. Anadolu Ajansı Türkiye'nin fotoğraftaki mihenk taşı. Bu kadar ekipmanı ve çalışanı barındıran başka bir yer daha yok. Foto muhabirliği yapacaksan burada yapacaksın.

Fotoğraf çekmek size ne katıyor, ne hissettiriyor?

Fotoğrafçılıkta para kazanmaktan öte yaptığım iş beni mutlu edecek mi ona bakarım. Fotoğraf çekmek sadece deklanşöre basmak değildir. Ben izbe yerlerde mesela sanayi sitelerinde, tamirhanelerde fotoğraf çekmeyi çok severim. Oradaki insanların yaşamlarını, psikolojilerini o kareye yansıtmaya çalışırım. Fotoğraf benim başka insanlarla tanışmam için bir araç aslında. O insanların tecrübe ve fikirlerinden yararlanırım. Sadece bir iki kare fotoğraf çekip gelirsem mutlu olmam. Uzaktan bir insanın fotoğrafını çekmek el sıkışarak tanışma gibi. Ama o insanla konuşur bir çay içip öyle fotoğraflarsam bu sarılarak ayrılmaktır. Ben fotoğrafla sarılmak isterim. Sohbetten sonra da olabildiğince doğal fotoğraflar çekerim. Aslında o insanı tanıdığında en iyi karenin de ne zaman çekileceğini bilirsin.

Fotoğraf çekerken her şeyi unuturum. Bulunduğum coğrafyanın, mekânın ya da kişinin büyüsüne, enerjisine kapılırım. Evde bir sorun, memlekette bir olay varsa ya da sağlıkla ilgili bir şey olduğunda onu unuturum. O an sadece ben, makinem ve çekeceğim şey vardır. O birkaç saat bazen bir gün süren çekimde hayattan kendimi soyutlarım. Özellikle de ay fotoğrafları çekiyorsam.

Kendimle kalmayı, yalnızlığı severim. Asıl yolculuk kendi içinize yapılan yolculuktur gibi bir söz söylemiş yazar. Ben de fotoğraf çekmek için tek başıma kaldığım zaman düşünmeye başlıyorum. Gün içinde o kadar çok uyaran var ki bu düşünmenizi engelliyor. Benim çekim için gittiğim saatlerde sanki şehir size kalıyor gibi. Hatta çevremdeki insanlara da 'Kendinize vakit ayırmak istiyorsanız pazar kahvaltısı yerine gün doğumu izlemeye gidin' diyorum.

En çok ne çekmeyi seversiniz?

İnsan portresi çekmeyi seviyorum. Şu an Anadolu Ajansı'nda devam eden Türkiye'nin Çınarları projesi var. Burada birçok farklı dalda iz bırakmış, insan yetiştirmiş kişilerle hem videolu röportajlar hem de fotoğraf çekimi yapılıyor. Bu projenin İstanbul ayağını genelde ben yürütüyorum. Bu süreçte yapay ışıkla çekilen sürece dâhil oldum, ışık kuruyorum, ayarlıyorum ve bu çok hoşuma gitti. Bunu ayarlarken karşımdaki insanın yaşanmışlıklarını, bıraktığı izi, ruh halini planlayarak düşünerek yapıyorum. Bunlar çok kıymetli. Normalde doğal ortamı kullanıyorum. Işık varsa fotoğraf iyi olur ışık yoksa kötü olur. Ve ışığı kontrol etmek aslında fotoğrafı kontrol etmektir.

AYA ŞAHİTLİK ETMEK İNANILMAZ KEYİFLİ

Ay, gökyüzü fotoğrafları çekmeye nasıl başladınız? O anları ve süreci bizimle paylaşır mısınız?

Meteorolojik olayları, gökyüzünü, Ay'ı çekmeyi çok seviyorum. Yedi yıldır Ay fotoğrafları çekiyorum ve öğrenerek devam ediyorum. Ayın doğuşunu, batışını, renk değiştirmesini hep takip ederdim. Onu şehrin diğer güzellikleriyle fotoğraflamak istedim. Başlarda çok deneyimsizdim. Fikir alabileceğim kimse de yoktu. Birçok kez gidip elim boş dündüm. Galata Kulesi ile ayın fotoğrafını çekmek için gittim, ay başka yerden doğdu. Sonra telefona bununla ilgili uygulamaları indirdim. Bir pusulam var. Onunla açıları buluyorum. Geldiğim noktada Ay hangi açıdan, nasıl doğacak ben nerede olmalıyım bunu biliyorum artık. Bu kareleri çekmekten inanılmaz keyif alıyorum. Düşünsenize gece saat 4,5 boğaz kenarında şehrin en kalabalık olduğu yerde tek başınasınız. Bunu çoğu insan yaşamamıştır. Önemli bir âna şahitlik etmeyi bekliyorsun. Soğukta, sıcakta, ayazda... Bunlar özel zamanlar bugün gidip dolunay ya da şimşek çekeyim desen çekemezsin. O yüzden çok kıymetli. Çekimden birkaç saat önce mekâna gidiyorum. Hazırlığımı yapıp bekliyorum. Ayı tek başına da çekiyorum ama güzel birçok şeyi bir kareye sığdırmak daha güzel. Böyle olunca o nadir anlardan birini yakalamış oluyorsun.

Şunu biliyorum ki hiçbir fotoğraf ilk defa çekilmiyordur. Ama şu var; aynı yerde aynı zamanda 10 kişi fotoğraf çeksin hepsi farklı olur. Daha önce kimsenin çekmediği bir şeyi yapıyorsam bunun sihri ve gizemi beni mutlu ediyor. Gökyüzünü çekmeye devam edeceğim. Mekânları değiştirerek başka pencerelerden yeni kareler çekmek istiyorum.

Çektiğiniz kareler içinde sizin için en kıymetli olanlar hangileri?

Ay fotoğrafları içinde Ayasofya, cami olduktan sonra hilal ile birlikte çektiğim bir kare var. O benim en sevdiklerim arasında. Hilal çok zarif, bayrağımızda ve geleneğimizde var. Ayasofya Camii ile bütünleşmesi de çok özel oldu.

Yine sanırım 2006-2007 yıllarında çektiğim Marmara İlahiyat Fakültesi Camisi ile bulutların olduğu bir kare var. Ben buna Bulutların Tavafı adını verdim. O gün değişik bir bulut vardı. Üstelik bu cami şimdi yıkıldı ve yerinde başka camii var.

Haber fotoğraflarım içinde de pandemi döneminde yaşlılara ilk sokağa çıkma izni verildiğinde bir kare çekmiştim. Boş bir caddede spor yaparak yürüyen dedeler fotoğrafı. Her yerde de kullanıldı. O çok güzeldi. Bir de 15 Temmuz gecesi var. O akşam çektiğim kareler de oldukça önemli.

YATMADAN GÖKYÜZÜNE BAKARIM

Hayalini kurup çekmek istediniz bir kare var mı?

Kuzey Afrika'yı görmek istiyorum. Orada hâlâ bozulmadan yaşayan kültürler var. Özellikle Fas, Tunus ve Cezayir'de fotoğraf çekmeyi isterim. Bir de uzay teknolojilerinde ülkemiz yeni şeyler yapmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda Ay'a insanlı bir uzay aracı gönderirsek ne güzel olur. Ondan sonra belki ben de Ay'a gider ve orada fotoğraflar çekerim. En büyük hayallerimden biri de aya gitmek ve ayaklarımın bastığı o yeri yakından fotoğraflamak. Ay'dan da dünyamızın fotoğraflarını çekmek.

Sergi planınız var mı?

Daha önce karma sergilerde yer aldım. Kişisel sergiler de açtım. Şimdi çektiğim ay fotoğrafları ile ilgili bir şeyler planlıyorum ama henüz belli değil.

Sizden fotoğraf konusunda yardım isteyen oluyor mu?

Dolunay, hilal olduğunda bazen insanlar bana sosyal medyadan yazıyor. Nereden, ne zaman, nasıl çekeriz? diye. Ben de bilgilerimi paylaşıyorum. Belki bir kişi daha fotoğraf sevdalısı olur. Önceden paylaşımlarımda fotoğrafla ilgili tüm teknik detayları da yazardım. Şimdi çok vaktim olmuyor.

Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması'nda geçen sene ödül aldınız. O kare ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu zamana kadar birçok ödül aldım ancak bu ödül çok özeldi. Mustafa Abi ile birçok kez aynı yerde bulunduk, birebir tanışıklığımız yoktu. Ama onun adına düzenleniyor olması ve ödülü Cumhurbaşkanımızdan almak gurur verici idi. Sisler İçinde İstanbul karesini planlayarak gidip çekmiştim. Hatta o gün bir maç vardı oradan eve gece 11 gibi gelmiştim. Her gece yatmadan mutlaka dışarı bakarım. Hava açık mı, kapalı mı, sis var mı? Sonra şehrin kameralarından belli noktalara bakarım. O gün Boğaz'da sis olduğunu görünce atladım arabaya Çamlıca Tepesi'ne gittim. Oradan İstanbul Boğazı'nı çektim. Eğer bu özel durumları takip etmezsen karelerin sıradan olur. Bir fotoğrafı önemli yapan nadir olması.

5N1K FOTOĞRAFTA DA OLMALI

Haber fotoğrafı ile sanat fotoğrafı çekmek arasında nasıl bir fark var?

En temel fark sanat fotoğrafını istediğin zaman çekersin ama haber fotoğrafını o anda olay olurken çekmek zorundasın. Ayasofya Camii'ni çekmek istiyorsun ama o anda ışık uygun değil diyelim bu bir sanat fotoğrafı ise çekmezsin başka gün yine denersin. Ama camii önünde bir olay var ise ışık uygun değil çekemem diyemezsin. O anda haber fotoğrafçısı olarak doğru zamanda doğru kareyi çekmelisin.

Haber fotoğrafı nasıl olmalı? Çekerken nelere dikkat edilmeli?

Foto muhabiri doğru açıdan tüm olayı anlatan anı yakalamak zorunda. Haber yazarken olduğu gibi 5N1K'nın cevabını fotoğraf ta vermeli. Fotoğraf olayı anlatmalı. Kimi fotoğrafa alt yazı bile yazmaya gerek olmayabilir. Hareket içeren, aksiyon olan kareler çekilmeli. Mitinge gittin sadece kalabalığı çekersen bu çok özel bir kare olmaz. İmzanızı atacağınız özel bir kare olmalı. Kurgu olmamalı. Foto muhabiri olaya sadece tanıklık etmeli. Haber fotoğrafı konuyu desteklemeli ve tanımlamalı. Olaydan kopuk karelerden uzak durulmalı. Olayı farklı açılardan çekmeli. Haber fotoğrafında kritik anlar vardır. Spor müsabakalarında sporcunun sevinci birkaç saniye sürer o süre içinde doğru kare çekilmeli.

Foto muhabiri için arşiv de çok önemli. Fotoğraf tarihe tanıklık etmektir. Fotoğraf çeken herkes görsel tarih yazarıdır. Çektiği fotoğrafları arşivleyip geleceğe bırakanların fotoğrafı konuşulacaktır.

SİZE BİR DUYGU YAŞATMASI GEREKİR

Fotoğrafta en önemli nokta nedir?

Fotoğrafta duygu çok önemlidir. Fotoğraf benim teknik, içerik ve estetikten oluşur. Ama en en önemlisi içerik ve estetik. Yani duygu. Fotoğrafta duyguyu yakalamak çok önemli. Bir kareye baktığınızda seviniyorsanız, kızıyorsanız, hüzünleniyorsanız, eğleniyorsanız ya da nefret ediyorsanız bu başarılı bir karedir. Yeni başlayan biri fotoğrafta önce tekniği düşünür ama işin en kolay kısmı bu. Fotoğraf, ilk önce zihinle ve kalple çekilir. Ben öyle yapıyorum. Kareyi çekmeden önce kalbim ve zihnimle o ânı yakalıyorum. Fotoğraf makinesi ise o fotoğrafı başkalarına gösterebilmemi ve arşivlememi sağlıyor.