Filistinli sinemacı Maha Haj: Dünya sonunda uyandı

Filistinli sinemacı Maha Haj, TRT 12 Punto için geldiği İstanbul'da sorularımızı yanıtladı. İsrail'in Hayfa kentinde yaşayan ve İsrail vatandaşı olan Haj, ''İleride Filistin'de yaşamak ister misiniz, özgür bir ortamda?'' sorumuza ise şu yanıtı verdi: ''Ben zaten Filistin'de yaşıyorum. Hayfa, Nazare, Kudüs, buralar hep Filistin... Mahmut Derviş'in dediği gibi, orası Filistin'di ve hala Filistin...''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Bu yıl altıncısı düzenlenen TRT 12 Punto, yoğun geçen bir haftanın ardından geçtiğimiz günlerde sona erdi. Etkinlik bu yoğun programı içerisinde birçok Filistinli sinemacıyı da ağırladı. Onlardan biri de Maha Haj idi. Etkinlik kapsamında "Akdeniz Ateşi" adlı filmi gösterilen Haj ile Akşam Cumartesi için bir araya geldik. Sinemaya ve Filistin'e dair konuştuk.

SİNEMAMDA İLK DERDİM KENDİMİ İFADE ETMEK

Sohbetimize, "Açıkçası çok iyiyim, özellikle İstanbul'a geldiğim için çok mutluyum." sözleriyle başlayan Haj, sinemanın kendisi için ne demek olduğunu şöyle ifade ediyor: "Ben filmlerimi kendimi ifade etmek için yapıyorum. Zaten yönettiğim filmlerin senaryolarını da kendim yazıyorum. Kısacası önce kendim için yazıyorum, daha sonra izleyici için... Öte yandan yazdığım her şey de filme dönüşmüyor. Bir şey yazarken tek ve ilk derdim önce kendimi ifade etmek oluyor. Film yönetmeni olmadan önce de bir yazardım. Ayrıca bir şeyler yazarken bunun herkesin beğeneceği bir film mi olacağı yoksa o defterde mi kalacağını bilmeden yazıyorum." Haj, TRT 12 Punto kapsamında gösterilen Filistin filmleri hakkında ise şunları söylüyor: "Burada, açık havada; özellikle böyle bir zamanda, Filistinli film yapımcılarının filmlerinin Türkiye'de gösterimlerinin yapılıyor olması harika bir şey. Bu sebeple çok teşekkür ediyorum. Eminim bütün Filistinli film yapımcıları da Türkiye'ye ve TRT'ye müteşekkir."

KENDİ İNSANIMIZ YAPTIĞIMIZ FİLMLERİ SEYREDEMİYOR

Başarılı yönetmen Filistin sineması konusundaki duygu ve düşüncelerini ise şu sözlerle dile getiriyor: "Filistin sineması çok kendine özgü ve aynı zamanda çok zengindir. Sadece siyasi konulu filmler değil, her türden filmler vardır. Ama konusu ve türü ne olursa olsun her zaman içinde birazcık politik temalar bulabilirsiniz Filistin filmlerinde. Genel olarak çok zengin ve geniş bir yelpazesi olduğunu söyleyebilirim Filistin filmlerinin. Ancak tüm bunlarla beraber Filistin sineması maalesef bütünlüğü olan bir konumda değil çünkü fon ve finansman açısından baktığımız zaman; bizim finansman kaynağımız yok. Avrupa'dan ya da Arap ülkelerinden fon bulmak zorundayız. Aynı şekilde gösterimlerde de... Örneğin çok başarılı bir film çıkıyor, Cannes'da ödül alıyor, gösteriliyor, diğer film festivallerinden de ödüller alıyor ama Filistin'de hangi salonda gösterilecek sorunu karşımıza çıkıyor. Bu da çok büyük bir sıkıntı. Yani kendi insanımız yaptığımız filmleri seyredemiyor."

BÖYLE BİR FİLİSTİN BENİM HAYALİM...

Bu sorun karşısındaki temennisi ise şöyle ifade ediyor Haj: "Yaptığımız filmlerin Filistin'de gösterileceği, her şeyin normal olacağı, insanların barış ve huzur içinde yaşayacağı bir Filistin tabii ki benim hayalim. Bu sadece film seyretmek anlamında değil, örneğin çok önemli bir eğitim problemi var. Eğitim alamayan insanlar var. İnsanların rahat bir şekilde eğitim alabileceği, koşup oynayabileceği, yiyip içebileceği, hayatından endişelenmeden yaşayabileceği bir Filistin benim hayalim..."

SORUNUN KAYNAĞI SİYONİZM

"Bizim İsraillilerle ya da Yahudilerle bir sorunumuzun olduğunu söylemek demek, başka bir ırkçı yaklaşım demek." diyen Maha Haj, sözlerine şöyle devam ediyor: "Bizim onlarla bir sıkıntımız yok. Diğer dinlerle nasıl bir sorunumuz ve sıkıntımız yoksa Yahudilerle de bir sorunumuz yok. Ama sorunun kaynağı Siyonizm. Tüm bu sorunları yaratan da Siyonizm..."

İSRAİL'DE AĞZINIZI BİRİNİN KAPATTIĞINI HİSSEDEBİLİRSİNİZ

Hayfa'da yaşayan bir İsrail vatandaşı olan Maha Haj, İsrail'de yaşadığı sıkıntı ve sorunları şöyle dile getiriyor: "En büyük zorluk kendini ifade etme özgürlüğüne vurulan ket. Mesela şu an konuştuklarımı bir İsrail forumunda konuşamam maalesef. İsrail olarak demokratik bir ülke olduğumuzu iddia ediyoruz ama bütün her şey siyasetin sağ kanadına doğru kayıyor maalesef İsrail'de. Ve bunu eleştirdiğiniz zaman da sorun yaşıyorsunuz, başınız derde giriyor. Mesela benim sırf eleştirdikleri için mahkemeye verilmiş, mahkeme süreci devam eden tanıdıklarım var. Hapse girmiş tanıdıklarım var. Mesela yakın bir kız arkadaşım dokuz aydır ev hapsinde, sırf Gazze'ye destek verdiği için. Tabii ki biz İsrail vatandaşı olarak belli başlı özgürlüklere sahibiz. Uçağa binip başka bir ülkeye gidebiliyoruz. Yani Batı Şeria'daki Filistinliler gibi kontrol noktalarını sürekli aşmaya uğraşmak ve oralarda kontrol edilmek, tutulmak mecburiyetinde değiliz. Dolayısıyla onlara göre bir miktar daha rahatız ama bu seviyede bile yine boğulduğumuzu hissedebilirsiniz, yine ağzınızı birinin kapattığını hissedebilirsiniz. Sokağa çıkıp herhangi bir protesto bile yapamıyoruz. Hâlbuki bu en temel haklardan biri; protesto etmek ama İsrail'de bunu bile yapamıyoruz. Bu durum özellikle 7 Ekim'den sonra daha da katılaştı ve şiddetlendi. Yahudi de olsanız maalesef bu dönemde hükumete karşıysanız, hükumeti protesto etmek istiyorsanız yine karşınıza engeller çıkıyor ve bunu yapmamanız isteniyor. Tabii ki bir Filistinliye göre daha az baskı var ama yine de muhaliflerin üzerinde de ciddi bir baskı söz konusu. Filistin'i destekleyenleri hain olarak görüyorlar ya da savaşa karşı bir İsrailli olduğu zaman onları hain olarak tanımlıyorlar..."

ORASI FİLİSTİN'Dİ VE HALA FİLİSTİN...

İsrail'de yaşayan ve bir İsrail vatandaşı olan Haj'a "İleride Filistin'de yaşamak ister misiniz, özgür bir ortamda?" diye sorduğumda ise şu cevabı veriyor: "Ben zaten Filistin'de yaşıyorum. Hayfa, Nazare, Kudüs, buralar hep Filistin... Mahmut Derviş'in dediği gibi 'Orası Filistin'di ve hala Filistin.'

DÜNYA SONUNDA UYANDI!

Filistin'de yaşananlara dair dünya kamuoyundan gelen tepkileri ise şöyle yorumluyor Haj: "Dünyanın sonunda uyandığını söyleyebiliriz. Sonunda insanlar farkına vardı. Filistin'de olanlar sadece 7 Ekim sonrası değil, zaten yıllardan beri devam ediyor; Gazze 7 Ekim'den önce de dünyanın en büyük açık hava hapishanesi durumundaydı, abluka altındaydı. İnsanların sıkıntılarına ve yaşamış olduklarına belki de dünya ilk kez kulak kabarttı. Tüm bu yaşananlar da onlarını uyandırdı. Türkiye ise her zaman bizi destekledi, biz de bu desteğin farkındayız. Sadece tıbbi, gıda gibi fiziki yardımlar konusunda değil, aynı zamanda bizim yanımızda durarak da bize moral desteği verdi. Tabii ki bunun farkındayız ve müteşekkiriz."