Filistin inisiyatifi utandıran sessizliği bozdu

İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırımına sosyal medyadaki fenomenlerin çoğundan 'ses' gelmezken aktivist Tülay Gökçimen öncülüğünde bir grup fenomen Filistin İnisiyatifi'ni oluşturarak harekete geçti. Dijital dünyadaki utandıran sessizliği bozan grup ''El Ele Gazze Şeridi'' ve ''Filistinli Çocuklar İçin Yürü'' gibi eylemlerle vicdanları harekete geçiriyor.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Gazze'de yaklaşık iki aydır İsrail tarafından gerçekleştirilen katliam ve soykırıma dünya ölçeğinde insanlık sesini yükseltirken Türkiye'deki kitlesel eylemler devletin Filistin halkına desteğini en üst perdeden ilan edip, çözüm arayışına girmesi sebebiyle daha sınırlı kalıyor. Çeşitli sivil toplum örgütleri, kurumlar Gazze'de yaşanan insanlık suçuna karşı farkındalık oluşturmak için çeşitli organizasyonlar yapıyor. Gezi ve benzeri 'politik' kavgalarda ön saflarda görmeye alıştığımız 'sanatçılar', 'ünlüler' ve 'fenomen'ler ise üç maymunu bile utandıran bir suskunluk içinde. Buna karşılık Merve Sefa Likoğlu, Merve Gülcemal, Said Ercan, Sertaç Abi, Yavuz Yiğit, Nur Haktan gibi vicdan sahibi bir grup sosyal medya fenomeni, yayıncı, gazeteci, yazardan oluşan Filistin İnisiyatifi aktivist Tülay Gökçimen öncülüğünde İsrail saldırıları başladığı günden bu yana Gazze'de yaşananlarla ilgili farkındalık oluşturmak için eylemler gerçekleştiriyor.

İnisiyatif ilk olarak 12 Kasım Pazar günü "El Ele Gazze Şeridi" eylemi düzenlendi. El ele insan zinciri oluşturmak üzere planlanan eylem halkın yoğun katılımı sebebiyle Edirnekapı'dan Sultanahmet'e uzanan 3,5 kilometrelik yürüyüşe dönüştü. Grup, İstanbul ve Gaziantep'te İsrail'in Gazze'de katlettiği çocuklara dikkati çekmek için geçen Salı günü de "Filistinli Çocuklar İçin Yürü" sloganıyla bir eylem düzenledi. Üsküdar Mihrimah Sultan Camisi önünde bir araya gelen inisiyatif üyeleri, "Filistinli Çocuklar İçin Yürü" çağrısıyla 3. Ahmet Çeşmesi önüne 500'e yakın çocuk ayakkabısı bıraktı.

Ayakkabıların yanına, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonucu hayatlarını kaybeden çocuklardan bazılarının fotoğrafları ile "İsrail her saatte 5 çocuğu öldürüyor" yazılı döviz konuldu. Eylemin düzenlendiği alana, İngilizce ve Türkçe "Filistinli çocukların ömrü bu kadarını yürümeye yetti. Çünkü işgalci İsrail onları katletti. Yolun bundan sonrasını onlar için sen yürü" yazılarının bulunduğu kağıtlar yapıştırıldı. Yeni eylem hazırlıkları içindeki İnisiyatiften yapımcı, aktivist Ümit Sönmez, yazar Esra Elönü ve grubun sözcüsü gazeteci Furkan Erten'e bu sivil oluşumla ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

BU YANGIN ATEŞKESLE SÖNMEYECEK

Ümit Sönmez, yapımcı, aktivist, uzun yıllardır Filistin davası için yapılan pek çok eylemin içinde oldunuz. Bugün Türkiye'deki eylemler yurtdışındakilerle karşılaştırılıyor sık sık. Artık eskisi kadar dertlenen yok mu Filistin için?

Türkiye'nin büyük bir kısmı her zaman Filistin için duyarlı olmuştur. Ben bu duyarlılığın devam ettiğini görüyorum. Dertlenen ya da duyarlı olan insan sayısı azaldı diyemem. Eylemlerin yetersiz olarak görülmesinin sebebi sanırım Filistin'de yaşanan dramın bugüne kadar yaşanan en ağır dramlardan biri olması. Vahşetin düzeyi, kırmızı çizgisi filan kalmadı. İsrail terör devleti tüm insani değerleri, yazılı kuralları yıktı, ezdi geçti. Bunun elbette onlar için de kısa ve uzun vadede sonuçları olacak. Ben artık hiç bir İsrail vatandaşının pasaportları ile başka ülkelere gönül rahatlığıyla seyahat edebileceğine inanmıyorum. Dünya halklarının büyük çoğunluğunun akıllarına o pasaportları görünce yapılan katliamlar gelecek ve en iyi ihtimal ile o insanların yüzüne "Pis katiller" diye bakacaklar. Bu çok aşağılayıcı bir durum onlar için.

Türkiye'de son dönemde çok sayıda büyüklü küçüklü eylemler yapıldı. Yurtdışındaki eylemler ile buradaki eylemler arasında çok önemli bir fark var. Yurtdışındaki eylemlerde protestocular daha çok kendi yöneticilerini bu konuda doğru yerde durmaya zorluyor. Zira demokrasinin temel taşı olduğu iddia edilegelen birçok Batı ülkesinde yöneticiler mazlum Filistin halkının yanında değil, vahşi katliamın, soykırımın sorumlusu olan zorba katil İsrail terör hükümetinin ve siyonistlerin yanında yer almayı tercih etti.

VİCDAN SAHİBİ HALKLARA DESTEK OLMALIYIZ

Türkiye'de ise durum çok farklı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve hükümetin her üyesi Filistin konusunu neredeyse tüm gündemlerinin üzerinde tutarak ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Diplomasi trafiği baş döndürücü bir tempoda devam ediyor. Belki de sırf bu sebeple insanlar sokağa kitlesel olarak çıkıp protesto etmeye gerek görmüyor. Bunu doğru bulduğumu söyleyemem ama kişisel tespit olarak belirtiyorum. Türkiye'de hemen her gün birçok farklı yerde çok sayıda eylem yapılmakta bu konuda. Ama kitlesel eylemler diyemiyoruz bunlara. Daha tematik eylemler olmakta.

Ancak Türkiye'de özellikle yurt dışında kendi yöneticilerine muhalefet eden batılı vicdan sahibi halklara destek olmak, onları sürekli eylem yapmaya teşvik etmek için bile olsa kitlesel büyük mitingler yapılması gerektiğine inanıyorum. Ayrıca Türkiye'de ekonomik, ticari, kültürel vb birçok açıdan İsrail ile olan ve maalesef hâlâ devam eden ilişkiler konusunda protesto edilmesi gereken birçok gerçeklik var. Deyim yerindeyse devrilecek çok masa var daha. Bunun için de kitlesel protesto eylemleri yapmak gerekiyor.

Bu anlamda büyük eylemler için Filistin İnisiyatifi lokomotif olabilir mi?

Filistin İnisiyatifi olarak bizim herhangi bir lokomotiflik ya da benzeri bir iddiamız yok, olamaz da. Bizim evimiz yanıyor, ocağımız yanıyor, ciğerimiz yanıyor. Türkiye'de ve dünyada bizim gibi milyonlarca, yüz milyonlarca insan olduğunu biliyoruz. Bizler bir araya gelerek bu yangını söndürmek için gayret gösteriyoruz. Bu yangın sadece geçici ya da kalıcı ateşkes ile de sönmeyecek. Bu soykırımı gerçekleştiren tüm sorumluların İsrail terör devletindeki görevi her ne olursa olsun yargılanmasını, ceza almasını, mağdurları tazminat ödemelerini, paramparça ettikleri Gazze'yi yeniden imar etmek için gerekli finansmanın onlardan sağlanmasını, işgal edilmiş tüm Filistin topraklardan siyonist unsurların defolup gitmelerini, Mescid-i Aksa'nın özgür bırakılmasını talep etmekteyiz.

İNSANLIĞIMIZDAN UTANMAMAK İÇİN AYAKTAYIZ

Esra Elönü, gazeteci-yazar, Filistin İnisiyatifi ne yapmaya çalışıyor, onca dernek, stk var. Siz neden harekete geçtiniz?

Ne garip değil mi? Bu kadar da olmaz dediğimiz an işte o kadar ölüyorlar. Vicdan çölünün ortasında yaprağın kıpırdaması bile vahaydı. Bir taraf vicdan kırıntısı görse kürdanla müdahale edecek kadar tahammülsüz, bir taraf kuruşu kuruşuna merhamet arıyor. Bazen elini kolunu nereye koyacağını şaşırırsın ama kalbini ve vicdanını nereye koyacağından şaşmazsın işte o hesap. Tarihte Nazi soykırımına uğrayanların bugün Orta Doğu'da nasıl soykırımcıya dönüştüklerinin cevabı, yaşattıkları vahşetin katliamın başlangıç tarihinin en azından 7 Ekim olmadığı gerçeğine delildir. 70 yıldır vuran can alan işkence eden, çocuk kasapları terörist olmuyor da bu vahşete direnen Filistinli kardeşlerimiz Hamas terörist oluyor. Kudüs Müftüsü Hacı Emin El Hüseyni terörist miydi? Suriye İmamı İzzettin Kassam ve Şeyh Ahmet Yasin! Kim terörist?

Yıllarca ölmekten yorulmuşluğu, vahşetin travmasını yok sayıp "Ama önce onlar vurdu" adında leş bahaneler çuvalı uydurdular. 20 günlük bebeğin anne sütü almadan şehadet sütünü tatma sebebi, anne seni saçından tanıdım diyen kız çocuğunun önüne bırakılan cellatlar lügati: "Ama önce onlar vurdu". Orası bir hapishane bile değil artık bir yetimhane!

İşte tam da bunu düşünüp yumruklarımızı dişlerimizden daha fazla sıktığımız o delik deşik günlerde ortaya çıktı Filistin İnisiyatifi. Tam da bunlar kime terörist diyorlar dediğimizde. Tam da içimizdekiler İsrail Terör devletine vitaminler ve moraller vermeye çalışırken. Tam da yine bir baba şehit yavrusunu göz bebeğinden öperken. Tam da mazlum bir ahın, füzelerden ve fosfor bombalarından daha büyük olduğuna iman ettiğimizde. Tam da içimizdeki çığlık atan çocuklar eteklerimize yapışıp "Bir şeyler yapın" diye haykırırken bulduk birbirimizi.

Hintli bir bilgin "Hatadan hakikate geçilmez, hakikatten hakikate geçilir" diyor. Biz o geçiş yolunda, göç yolunda bulduk birbirimizi. Yönetmen Aktivist Tülay Gökçimen sözcülüğünde kalbindeki Gazze'yi asla işgal ettirmeyecek güzel kardeşlerin eylem odası Filistin İnisiyatifi. Tülay'ımız zaten hep ve her gün yürüyen Gazze Şeridimizdi. Nerede bir mazlum orada bir Tülay. Nereye dokunsam acım oralı diyen can dostumuz. İçi hep, toprağa basar basmaz vurulmuş çocuk mezarlığı. Acımızı gömmeden, çocukların ağzıyla duaya dönüştürmenin dirilişiyle ayakta duruyoruz. Ayağa kalkamadan ölen bebeklerin adım adım özgürlüğü adına insanlığımızdan utanmamak için ayakta duruyoruz.

Filistin İnisiyatifi "Her eylem yeniden diriltir bizi" diyen güzel insanların fikri, kelimesi, duruşu, şeridi, yazısı, noktası ve gözyaşı. Her eylem yeniden diriltir bizi! Öylesine öldüler ki ve öylesine lime lime edildiler ki evladının kopmuş elini, bedeninden ayrı gömen babanın ahı karşısında inisiyatif de alamıyorsak nefes de almayalım, esamemiz çer çöp. Utancımızı da vurmadılarsa utanalım, bizi kendimize getirecek yolları da bombalamadılarsa bir zahmet gelelim kendimize. Filistin İnisiyatifi kalbimizdeki Gazze'yi içimizdeki İsrail postallarına işgal ettirmeyecek olanların duruşudur. Durmuyorsak bilin ki eylemdeyiz.

BİZ GAZZE'YİZ DİYORUZ

Furkan Erten, Filistin İnisiyatifi Basın Sözcüsü: Hepimiz yıllardır işgalci İsrail katliamlarına tepki gösteriyoruz, eylemlere katılıyoruz. Gazze bize uzak bir yer değil. Gazze bizim evimiz, iş yerimiz, okulumuz. Fakat 7 Ekim'den sonra başlayan olaylar herkes açısından bir eşik geçme meselesi oldu. Biz de herkes gibi canımız acırken kendimizi sokağa attık ve işgale, soykırıma tepki gösterdik. Sadece bu tepkiyi geleneksel eylem/miting türlerinden farklı bir biçimde gerçekleştiriyoruz. "El Ele Gazze Şeridi" eylemimizde binlerce kişi el ele tutuşarak temsili bir Gazze Şeridi oluşturdu. Bu "Biz Gazze'deyiz." demenin vücut bulmuş haliydi. Salı günü Üsküdar'da çocuk ayakkabıları ile gerçekleştirdiğimiz eylemde Gazze'de katledilen çocukların unutulmamasını ve hatırlanmasını istedik. Yoldan geçen insanlar durup ağlayarak dakikalarca ayakkabıları izledi. Ekranlarda izleyip geçtiğimiz çocuk ölümlerinin korkunçluğu, Üsküdar'da yere koyulan ayakkabılar sayesinde anlaşılmış oldu.