GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Kilometrelerce ötede Filistinli bir kadının evini, Kudüs'ü korumak için verdiği mücadele tiyatro sahnesine taşındı. Nurdan Albamya İnce yazdığı ve oyunculuğunu üstlendiği Filistin Hakkında Konuşmalıyız ile sadece medya üzerinden bilgi sahibi olduğumuz ve duyarlılık gösterdiğimizi zannettiğimiz bir konuya yakından bakmayı sağlıyor.
Geçen hafta Esenler Kadir Topbaş Kültür Merkezi'nde galası yapılan oyunu Kudüslü Meryem Ebu Najma'nın yaşadıklarından esinlenerek kaleme aldığını anlatan İnce, bu vesileyle Filistin konusunda bir farkındalık oluşturmak istediğini söylüyor.
Kurucusu olduğu Tiyatro Ankebut'ta bir komedi oyunu ile perde açmak üzere yola çıktığını ancak sorumluluk duygusu ağır bastığı için bu tek kişilik oyuna yöneldiğini anlatan İnce'yle hazırlık sürecini ve neden Filistin hakkında konuşmamız gerektiğini konuştuk.
Üniversite yıllarında başladığı tiyatro yolculuğun 15 yıldır devam ettiren İnce, çeşitli özel tiyatrolarda çalıştıktan sonra pandemi öncesi Tiyatro Ankebut'u kurmuş. Pandemi sürecinde online tiyatro ve drama eğitimleri veren Nurdan Albamya İnce, pek çok kısa filmde de oyunculuk yapmış.
Filistin oyununa giden süreci ise şöyle anlatıyor: "Pandemi biter bitmez kendi oyunumuzu yapalım diye düşündük. Önce bir komedi oyununa başladık, yazdık. Üzerine çalıştık baya uzun süre. Ama oyun bir türlü içimize sinmedi. Sonrasında Filistinle, derdimizle alakalı bir oyun yapayım diye düşündüm. Sonrasında inanılmaz uzun süren, yoğun bir Filistin araştırmasına girdim. Bu konuda duyarlı bir insanım ve konuya vâkıfım zannediyordum. Filistin'le alakalı bir şey bildiğimizi zannediyoruz ama araştırmaya girince hiçbir şey bilmediğimizi fark ediyoruz. Gerçekten o kadar çok şey öğrendim, o kadar yeni şey duydum ki. Yanlış bildiğim, doğrusunu öğrendiğim çok fazla şey oldu. Medyadan gördüğümüz, duyduğumuzla yetiniyoruz. Özellikle Dijital Hafıza Merkezi'nin araştırmalarını okudum. Kudüs Araştırmaları yapan platformların yaptığı araştırmaları inceledim. Çok fazla tez okudum. Bir şeyler yazabilmek için bilgimin oluştuğunu ancak hissedebildim. Ama yetmedi. Zoom üzerinden Filistinli arkadaşlarla görüştük. Olayların gerçekliğini, doğruluğunu bırakın tepkilere kadar onlara sorduk ve oyunu bu bilgilere göre yazmaya başladık. Oyun bittikten sonra metni Kudüs çalışan önemli hocalarımıza, akademisyenlerimize gönderdik. Çünkü en ufak bir yanlışlıkta kendimizi suçlu hissederdik."
GERÇEKLERDEN BESLENEN KURGU
Oyunun çıkış noktası Kudüslü Meryem Ebu Najma'nın yaşadıkları olunca bu noktada da özel bir hassasiyet göstermiş İnce: "Oyunun ilk çıkışı Mescid-i Aksa'ya çok yakın bir mesafede Meryem Ebu Nacma'nın bir evi var. 20 metrekarelik bir evi var. Onu evinden çıkarmak için
taciz ediyorlar, kapısına çöp döküyorlar, barikat kuruyorlar evinin önüne. Oyunda anlatmadım ama kapısına kesik hayvan başları asıyorlar. Bu kadın nasıl hissediyor kendini? Ne kadar kötüdür Allah bilir. Benim kalbim buradan kilometreler ötesinden o kadın için acıyor. Anadolu Ajansı'nda onun haberini okuduktan ve evinin fotoğrafını gördükten sonra bu oyunu yapmaya karar verdim. İlerleyen zamanlarda oyunun içindeki bazı noktalar Meryem Ebu Nacma'nın yaşadığı şeyler değil kurgu onlar. Ama baktığımızda bu ev Meryem Ebu Nacma'nın evi. Pencereden baktığında Mescid-i Aksa'yı çok yakından görüyor ve onun evini elde etmek için onun başına ördükleri çoraplar, işkenceler bunun temelinde yazılmış bir oyun bu."
EKİPÇE HAYALİMİZ BU OYUNU KUDÜS'TE OYNAMAK
"Filistin meselesi birincisi asla ajitasyon yapmamamız gerekiyor. Çünkü Filistinliler çok vakur insanlar, çok başları dik. En sıkıntılı zamanlarda benim korkup kaçacağım ya da bayılacağım yerlerde onlar başları dik duruyor bir de gülüyorlar düşmanlarına." diyen İnce
"Filistin'de çok büyük acılara maruz kalmış bir kadının kendi içinde yaşadıklarını anlatıyoruz. Filistinliler robot değil ki. Çok büyük şeyler yaşıyorlar ve çok dirayetliler ama insan değiller mi, onların psikolojileri bozulamaz mı? Meryem'in korktuğunu ve bundan utandığını söylediği bir sahne var. Bunu okuyan birkaç kişi Filistinliler korkmaz ki dedi bana. Nasıl korkmaz? Onlar insan değil mi? Hiç kimse kendini düşmanına zayıf göstermek istemez. Ama evde tek başına kaldığında ne yaşadığını, ne hissettiğini biliyor muyuz" sorusunu soruyor.
Tiyatroda Filistin'i konu alan çok az oyun olduğuna dikkat çeken İnce, "Rachel Corrie ile ilgili bir tek kişilik oyun vardı ama az sayıda oyun yapıldı bu konuda. Rachel Corrie oyunundan çıktıktan sonra seyircilerin şöyle cümleleri vardı: 'Eee yani' Seyircinin de izlediklerinden sonra bilinçlenmesi gerekiyor. Seyircinin çok fazla mesaj alabileceği bir oyun bu. Aslında Filistin'e bakış açısı neyse ona göre bir şeyler çıkaracak oyundan. Ama oyunun hem yazarı hem de oyuncusu olarak seyircinin çıkarmasını istediğim en yegane mesaj şu 'Filistin hakkında konuşmalıyız'. Her ortamda, her yerde iki kişi bir araya geldiği zaman Kudüs'ün, Mescid-i Aksa'nın adını geçirsin. Toplu ortamlarda Filistin hakkında konuşulsun. Çünkü oradaki kardeşlerimizin bizim desteğimize çok büyük ihtiyacı var. Şöyle düşünün, çok zor kaldığınız bir anda bir arkadaşınızın gelip elini sizin omzunuza koyması, sizi inanılmaz motive etmez mi? Evet bu sorunu çözüme kavuşturmayacak belki elin omuza konulması ama bize güç verecek, bunun gibi. Belki de daha sonra bu eller birleşecek ve çok büyük eller oluşacak, Filistin sorunu çözülecek. Belki Mescid-i Aksa özgürleşecek."
Seyircilerin talebine karşı oyunu Türkiye'nin yanı sıra farklı ülkelerde de sahnelemek istediklerine dikkati çeken İnce, "Öncelikle amacımız İstanbul ve İstanbul'un yakınındaki şehirler. Sonrasında oyun biraz daha pekiştikten sonra Anadolu turnesi yapabiliriz. Belki de Kudüs. O kadar çok istiyoruz ki, belki elimizden tutup götüren olursa koşa koşa gideceğimiz bir yer. Kudüs'te oyun oynamak aslında ekipçe hayalimiz." ifadelerini kullandı.
İnsan ve Medeniyet Hareketinin desteklediği oyun, tek perde olarak yaklaşık 75 dakika sürüyor.
Yer yer kuklaların da hikâyeye eşlik ettiği oyunda, İsrail buldozerleriyle ezilerek öldürülen aktivist Rachel Corrie'ye, İsrail askerleri tarafından evleri boşaltmaları istenen Filistinli ailelerin yaşadıklarına değiniliyor. Yönetmenliğini Yunus Emre Obut'un üstlendiği oyunun dekor tasarımını Vedat Oyuryüz, kukla tasarımını İsmail Volkan Ceylan ve müziklerini Ömer Kılıç hazırladı.