Fedakârca görevini yapan tüm sağlık çalışanı annelerin Anneler Günü kutlu olsun! Pandeminin kahraman anneleri

Kimi daha 6 aylık bebeğini bıraktı kimi aynı evin içinde ayrı sofralara oturmak zorunda kaldı. Sağlık çalışanları için pandemi süreci epey zor geçti ve geçiyor. Özellikle de anne olan sağlık emekçileri hep gözleri arkada kalarak başka anne ve çocukları kurtardı. Pandeminin kahraman sağlık çalışanı anneleri, Anneler Gününüz kutlu olsun.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Sağlık çalışanları son bir buçuk yıldır insanüstü bir gayretle çalışıyor. Pandemi nedeniyle neredeyse izin kullanmadan, gece gündüz demeden nefes almakta dahi zorlandıkları o koruyucu ekipman içerisinde koronavirüs ile mücadele ediyorlar. Yeri geldi ailelerinden ayrı kaldılar günlerce onları göremediler yeri geldi başkasının anne babasına evlat, çocuklarına anne oldular. Fedakârca çalıştıkları bu süreçte en zor olan da hastalığı kaptıklarında sevdiklerine bulaştırma korkusu oldu. Bundan dolayı evladını günlerce göremeyen, kokusunu içine çekemeyen, sarılamayan sağlık çalışanlarını gördük. Elbette hekimlik kutsal bir meslek. Bir yeminle yola çıkıyorlar. Ancak annelik ve babalık da bir o kadar kutsal. Özellikle küçük yaşta çocuğu olan çalışanlar için bu süreç biraz daha zordu. Çocuklarından ayrı kalmak bir yana onları bırakacak bir yeri ve aile büyüğü olmayanlar vardı. Kreşler de kapanınca ne yapacaklarını bilemediler. Ancak yine de görevlerine sonuna kadar devam ettiler. Bu Anneler Günü en çok onların hakkı oldu sanırım. Belki bu sene de Anneler Günü onlar için buruk geçecek, çocuklarına sarılamayacaklar ama bütün Türkiye onların kalpten yanlarında olacak. Biz de bu vesileyle Medipol Mega Üniversitesi Hastanesi'nde görevli sağlık çalışanı annelerden pandemi sürecini ve yaşadıklarını dinledik.

KIZIM BENİ TANIMADI

Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Emine Uzunoğlu

Pandemi sürecinin başlangıcı çok zor geçti. Ne olduğunu bilmediğimiz bir virüsle mücadele etmemiz aynı zamanda bundan hem sevdiklerimizi hem kendimizi korumamız gerekiyordu. Afak adında şu anda iki yaşında bir kızım vardı. O zaman kızım 12 aylıktı ve halen anne sütü alıyordu. Ne yaparım diye düşünüyordum. Eve geldiğimde ondan ayrı kalamazdım ya ona da bulaşırsa korkusu vardı. Bir hekim olarak diğer arkadaşlarım çalışırken hele böyle sıkıntılı bir zamanda evde kalamazdım. Böyle bir dönemde hekimlik yapmayacaksam bu mesleği seçmemin ne anlamı vardı ki. Eşimle birlikte karar verdik ve yoğun bakımda çalışmaya başladığım dönemde evden ayrıldım. Evden ayrılırken geri dönmeyeceğimi düşünüyordum ve çok zor oldu onları geride bırakmak. Kızımı son bir kez emzirip, öpüp vedalaştım o uyurken. Sonra sağlık çalışanlarının kalması için ayarlanan otele geldim. Burada 35 gün kaldım. Hayatımın en zor günleriydi. Kızımı göremiyordum. Diğer taraftan da insanların sevdiklerini göremeden bu dünyadan ayrılmalarına şahit oluyorduk. Ev kamerasını izlerken ben de ölmüşüm ve uzaktan onların hayatını seyrediyormuşum gibi hissediyordum. Kızımın ilk kez yaptığı birçok şeyi sadece kameradan gördüm. Bana en çok ihtiyacı olduğu anda yanında olamıyordum ama hastalarımızın yanında kimse yokken onların kızı, kardeşi olup ellerinden tutuyorduk. Sürecin bitmeyeceğini anladığımızda vakalar da azalınca eve döndüm. Çok büyük özlem var ama sarılamıyorsun. Kızım beni tanımadı, ağladı ve bana gelmek istemedi. Bu süreçte beni en çok üzen olay bu oldu. Yeniden eski bağları kurmak uzun bir vakit aldı. Tedbirlere devam ediyoruz. Maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyuyoruz. Aynı zamanda çalışırken koruyucu ekipman kullanıyoruz. Eve gidince de kimseyle temas etmeden temizleniyoruz. Tüm bunlara rağmen ben, eşim ve kızım kovid olduk. Tüm süreçte eşim destekçimiz oldu, bir de yardımcımız var. Bu son bir yılda sevdiklerimizin ne kadar kıymetli olduğunu ve zamanımızın ne kadar az olduğunu öğrendik. İşimize o kadar çok vakit ve enerji harcıyoruz ki annelik anlamında eksik hissettiğim zamanlar oluyor. Kızımın evde belki de en az gördüğü kişi benim ve bu çok üzücü. Benim annem çok iyi, melek gibi bir insandı ve bu dünyayı genç yaşında terk etti. Hayatımı en azından onun kadar iyi bir insan olmaya adadım. Bir anne, bir hekim, bir insan olarak yapabileceğimin en iyisini yapmak istiyorum. Lütfen sevdiklerimiz yanımızdayken onları sevelim ve bunu çok geç olmadan onlara söyleyelim. Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun.

BİRBİRİMİZDEN UZAKTA YEMEK YEDİK

Enfeksiyon ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Selda Aydın

Doktor olarak Kovid-19 tanılı hastalara hizmet verirken sürekli virüse maruz kalmak, hasta olmak ve ailemize bulaştırma endişesi ile yaşamak zor. İşin doğrusu işimiz hastaya hizmet vermek ve işimizi yaparken karşılaşacağımız riskleri göze alarak mesleğimizi yapıyoruz. Ancak kendim virüsü almak ya da hasta olmak endişesinden ziyade çok titiz bir şekilde kendilerini koruyan çocuklarıma ve eşime virüsü taşımak endişesi beni daha çok ürkütüyor ve yoruyor. Böyle bir şeye sebep olmak hele de sonuç olumsuz seyrederse büyük vicdan azabı, bunun düşüncesi bile insanı yormaya yetiyor. Pandemi sürecinde çocuklarımdan ayrı kalmadım. 22 yaşında kızım ve 16 yaşında bir oğlum var. İşten sonra her gün evime gidebildim. Evde sosyal mesafe kurallarına dikkat ederek, kendimi onlardan izole edip süreci götürmeye çalıştım. Eski günlerdeki gibi aynı koltukta oturamamak, vakaların yoğunlaştığı dönemde yemek saatlerinde herkesin ayrı veya birbirinden uzak yemek yemesi, zaman zaman maske kullanmak yaşanan zorluklardan ilk aklıma gelenler. Kendim hasta oldum ve aile fertlerinden hiçbiri enfekte olmadı. Zaten tüm pandemi sürecinde aile fertleri ile temas ve sosyal mesafe kurallarına hep birlikte azami uyum sağlamaya çalışıyorduk. Annelik adına biz hekimler sadece pandemi sürecinde değil aslında hayata çocuklarımızla başladığımız andan itibaren yetemiyoruz. Ancak pandemi bunu biraz daha güçleştirdi. Benim çocuklarım büyük oldukları için kendi kendilerine yetebildiler. Ancak çocukları küçük olan diğer meslektaşlarım için süreç ciddi anlamda zor geçiyor. Hayatın anlamı birilerinin hayatına dokunabilmek, mutluluğun sırrı ise paylaşmak. Dokunabileceğimiz hayatların farkında olmak dileğiyle, annemin ve tüm annelerin Anneler Günü'nü kutluyorum.

BEBEĞİME YETERİNCE SÜTÜMÜ VEREMEDİM

Yoğun bakım ekip lideri hemşire Ayşenur Günay

Ben ve ailem bu dönemde zorlu bir sınavdan geçtik. Şu anda bir buçuk yaşında bir kızım var. Diğer sağlık çalışanı arkadaşlarım gibi ailemden, eşimden, kızımdan uzak kaldım. Onları üç ay gibi uzun bir süre göremedim. Biz eşimle kızımızı çok bekledik. Beş yıllık bir tedavinin ardından kızımıza kavuşabildik. Tam her şey yolunda derken pandemi hayatımıza girdi. Kızımı geride bıraktığımda 6 aylık, süt çocuğuydu. Kovid'in ilk zirvesinin ardından vakalar azaldığında evime dönebildim. Ama tabii ki aldığımız önlemler arttı. Nöbet dönüşü her eve gittiğimde tepeden tırnağa kendimi temizleyip ailemin yanına öyle gidebiliyordum. Bazen ne kadar korunsanız da yeterli gelmediği olabiliyor. Aralık ayında ben de kovid oldum. Bu dönemde aileme hastalığı bulaştırmamak için farklı bir yerde karantinaya girdim. Gerçekten zor bir hastalık. Halen üzerimde bıraktığı etkileri hissediyorum. Bu dönemde beni en çok yıkan evladımdan ayrı kalmak oldu. Onun ilk kez yaptığı birçok şeyi kaçırdım, yanında olamadım. Ona sütümü yeterince veremedim. Bu benim en büyük travmam olacak hayatım boyunca. Babaanne, dede desteği hep vardı yanımızda. Kızıma onlar baktı ve bakmaya devam ediyor. Her fırsatta kızıma vakit ayırmaya çalışıyorum. Yine de ona yetebiliyor muyum acaba diye düşünmüyor değilim. Ben hem anneyim hem de bana ihtiyacı olan hastalarıma yardım etmeyi görev edinen bir hemşireyim. Bu zorlu süreçte hastaları iyi olsun diye emek harcayan gerektiğinde kendinden ödün verip fedakârca çalışan tüm sağlık çalışanı annelerimizin Anneler Günü'nü yürekten kutluyorum.