ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr
1460’a kadar ceneviz himayesinde olan beldeye Fatih Sultan Mehmet fethetmek için gittiğinde; hocası Akşemseddin ile Bakacak Mevkiinde duraklayıp bu güzel beldeye tepeden bakmıştır ve “Lala, lala Çeşm-i Cihan (dünyanın göz bebeği) bu mu ola?” diye hayranlığını dile getirir. Şehrin güzelliğinden oldukça etkilenen Fatih Sultan Mehmet “Bu kadar güzel bir yere zarar vererek almak istemem, kalenin anahtarını bana getirin” mesajını da kale komutanına göndererek şehri kolayca almıştır. Amasra’nın iki tane de adası var. Büyükada ve Tavşan Adası. Adayı karaya bağlayan köprüsü, arkeoloji müzesi, Ceneviz ve Roma esintilerini hâlâ hissettiren kalesi, Ağlayan ağaç seyir tepesi, ahşap işçiliğinin ürünlerini bulabileceğiniz Çekiciler Çarşısı ve tabi ki hırçın Karadeniz Amasra’nın görmeye değer yerleri. Tekneyle gezebileceğiniz henüz keşfedilmemiş Değirmenağzı ve Felengit limanları, kendilerine has pişirme tekniği kullanan ve insana “ben böyle balık yemedim” dedirten balıkçıları. Kadınlar pazarıyla da hem ruhunu hem damağını şenlendirmek isteyenlere Amasra, kollarını açıyor. Fetih sonrası şehirdeki iki kilise camiye çevrilir, bunlardan biri Fatih Camidir. Bu camiyi de görülecek yerler listesine ekleyebilirsiniz.
AMASRA'DA NE, NEREDE YENİR?
Sahil beldesi Amasra’nın çok şirin bir limanı var ve her yerde irili ufaklı balıkçı tekneleri var dolayısıyla insanın aklına ilk başta balık yemek geliyor. Tüm balıkçılarda, günlük hatta saatlik taze balıklar var. Karadeniz kıyısında olunca da insanın aklına ilk hamsi geliyor, mezgit mevsimine göre iskorpit, barbun, tekir ve kalkan akla gelen ilk balıklar. Balığın tazeliğine Amasra halkı çok güveniyor. Balığın o kadar lezzetli olmasına neden olan iki unsur var. Birincisi asla donmuş ya da dolapta beklemiş balık kullanmıyorlar her daim taze günlük balıklar servis ediliyor... İkincisi ise pişirilme şekli; yağı değişen ve her defasında ayrı tava kullanılarak yanmayan yağla mis gibi kızarmış balık servis ediyorlar. Amasra’da et ya da balık yemek istemiyorsanız, yöresel yemekler yapan yerler de var. Tereyağlı su böreği ve yöreye özgü et suyunda pişen pirinçli mantı denenebilir. Kafelerde atıştırmalıklar tadılabilir. AMASRA SALATASI: Amasra’ya ait olan yöresel lezzetlerden biridir. Bu salata hem göze hem de damağa hitap ediyor. Kış döneminde bu salatayı hazırlarken içine 27 farklı sebze türü ekleniyor. Hem sağlıklı hem besleyici hem de zengin içerikli olan salatanın ünü, ülkemizin dışına kadar taşmış. Bu lezzetli salatayı, Amasra’da yemelisiniz, sanki hemen dalından kopartılmış ve sofranıza gelmiş gibi tazelikte.
BALLI YOĞURT: Amasra’da tatlı olarak balıktan sonra servis yaptıkları tatlıyı görünce çok şaşıracaksınız. Ballı, Fındık parçalı ,nar taneleriyle süslenmiş manda yoğurdu kesinlikle daha önce yoğurt yememişim diyebilirsiniz. Hem de yedikten sonra kendinizi suçlu hissetmeyeceğiniz kadar sağlıklı bir tatlı.
DONDURMALI İRMİK HELVA: Kendilerine özgü hazırladıkladıkları ikinci tatlı da dondurmalı İrmik helvası.
Amasra’ya gelip mis gibi Osmanlı Kahvesi içmeden geri dönmeyin. Kahvenin hazırlanırken içine konulan 7 çeşit özel kahve karışımından tutun da kumda pişirilmesine, yanındaki el yapımı karadutlu, karanfilli, tarçınlı, zencefil Osmanlı şerbetine kadar kendinizi çok özel hissediyorsunuz.
AMASRA’DA ALIŞVERİŞ
Amasra’da Çekiciler çarşısından hala devam eden solmayan zanaat tel kırma örtüler ‘den alabilirsiniz .Yine el yapımı Şimşir tahta kaşıklar olabilir. Amasra Belediyesi’nin kurduğu kadınlar pazarından doğal ürünler alabilirsiniz. Yine kalenin eteklerinden Ağlayan ağaça doğru çıkarken yolun sağına soluna kurulan tezgahlarda Yaşlı teyze ve amcaların sattığı reçellerden alabilirsiniz. Neredeyse 40 çeşit reçel var. Nane reçeli ve kırmızı biber reçelini de mutlaka tadın.