MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Damla, Yudum ve Tamara, 3 kız kardeş. Müziğin içine doğmak derler ya onların hikâyesi aynen öyle. Gürcistan ve Türkiye'de müzikle ilgili önemli çalışmalara imza atan usta sanatçı Bayar Şahin'in kızları olarak dünyaya gelen üç kardeş, 2017 yılında kurdukları Samida grubu ile çeşitli kültürlere ait müzik üretimlerini farklı bir bakışla yeniden yorumluyor. Eğitimlerini de müzik üzerine tamamlayan Samida, eserlerini çok seslilik anlamına gelen ve Gürcü müziğinin temelinde bulunan polifonik vokal ile icra ediyor. Ciddi bir kitleyici tarafından takip edilen Samida, insanları Anadolu ve Balkan müziğinin o eşsiz büyüsünü yeniden hissettiriyor. Bugünlerde yepyeni bir heyecan için olan Samida'nın dün yeni bir single çalışması yayınlandı. Geçmiş Olsun Sana adlı parçaları ile müzikseverlerin karşısına çıkan Samida ile sohbetimizi Akşam Cumartesi okurları için kaleme aldık.
GENELDE AYNI ŞEYLERİ SEVİYORUZ
Öncelikle tek tek sizleri tanımak isteriz? Müzikle ne zamandır haşır neşirsiniz?
Tamara: Müziğin daima içindeydik aslında. Müzisyen bir babanın kızlarıyız. Evde oyuncaklarımız hep enstrümanlar olurdu. Babaannemde akordeon çalardı. Annemin de sesi güzel ama evde sadece yemek yaparken söyler. Eve gelen misafirler de genelde babamdan dolayı müzisyenler olurdu. Eğitim hayatımda bu yönde evrildi. Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi'nde keman eğitimine başladım. Daha sonra İstanbul Universitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü'nü kazandım. Babamla birlikte sahne aldıktan sonrada yolumuza Samida ile devam ettik. Ayrıca Ankara Devlet Opera ve Balesi Orkestrası'nda da keman sanatçısı olarak yer alıyorum.
Damla: Biz Yudum ile ikiziz. Ve eğitim hayatımızda hep birlikte ilerdedi. Tamara ile aramızda 6 yaş var. Biz 14-15 yaşlarında babama back vokal yapar, enstrüman çalardık. Biz Yudum ile İTÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi Bölümü'nden mezun olduk. Şu anda da yine Yudum ile Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü'nde yüksek lisans yapıyoruz. Süreç içinde eğitmenlikte yaptık. Özel derslerde verdik. Ama şu anda tamamen Samida'ya kanalize olduk. Enstürman olarak üflemeli çalgıları tercih ediyorum.
Yudum: Bizim Damla ile hikâyelerimiz aynı. Hep aynı seyleri sevdik. Müzikte onlardan biriydi. Esntrüman olarak bağlama, gitar, viyolonsel, panduri çalıyorum.
Babanızın bu süreçte size tavsiyesi ne oldu?
Yudum: Babamın öğretileri sayesinde müzik hayatına bir sıfır önde başladık diyebilirim. Babamızın 40 yıla dayanan bir sanat geçmişi var. Hem Gürcistan hem de Türkiye'de önemli çalışmalar, derlemeler yaptı. Genç nesle kıymetli eserler bıraktı. Biz bir tecrübe ve hoca ile büyüdük. 2017 yılında Samida'yı kurduk. Babamın biz en önemli tavsiyesi ne karar verirseniz verin kardeş olarak birbirinizin fikirlerini dinleyin, ölçüp tartın o zaman yoldan şaşmazsınız demişti. Buna uyduk ve şu ana kadar her şey yolunda.
ARAMIZDA ÖZEL BİR DİL VAR
Siz her şeyden önce kardeşsiniz. Ama bir müzik grubusunuz aynı zamanda. Grup olarak müzik yapmanın avantajları ve dezavantajları var mı?
Tamara: Elbette sizinde söylediğiniz gibi biz bir müzik grubuyuz ama önce kardeşiz. Birlikte yaşayınca aynı şeyleri beğenme, beğenmeme ya da reddetmeye başlıyorsun. Aslında tek bir beyin oluyorsun. Biz de çok büyük fikir ayrılıkları olmuyor. Hepimizin farklı fikirleri oluyor ama orta noktayı mutlaka buluyoruz. Sonuçta yapmak istediğimiz şey müzik. Müzik başlayınca her şey bitiyor.
Yudum: Tamara bir röportajında şöyle demişti, "Evde sürekli patronlarınızla yaşadığınızı düşünün." Bir bakıma doğru aslına. Ama o da bazen bize patronluk yapıyor. Birlikte yaşamak güzel. İyi kardeşiz ve birlikte müzik yapıyoruz diyorum ben hep. Konuşmadan anlaşıyoruz çoğu zaman.
Damla: Tabii üç kadının birlikte olması zor. Daha duygusal tepkiler verebiliyoruz. Ama biz kardeşiz bu yüzden dağılma riskimiz yok. Mimiklerimizden ne yapacağımızı şarkıya nasıl gireceğimizi bile anlıyoruz. Mesela konserde birimiz düşse diğeri onu hemen anlayıp, tamamlıyor. Destek oluyor. Aramızda değişik bir enerji var. Özel bir kardeş dili var diyebiliriz.
Samida ismi nereden geliyor? Ben isimlerinizin baş harfi sanmıştım.
Yudum: Herkes öyle düşünmüştü. Hatta isim tahmini edenlerde oldu. Ama Samida Gürcüce üç kız kardeş anlamında biz de o yüzden bu ismi seçtik.
ÖZKAN UĞUR, "YOLDAN SAPMAYIN" DEDİ
Farklı bir müzik anlayışınız var. Müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
Damla: Bu zamana kadar iki albüm yaptık ve çokça single çıkardık. İlk albüm 2019 yılında Alaca idi. Burada bir mozaik oluşturmak, Anadolu'nun renklerini yansıtmak istedik. Balkanlardan, Karadeniz'den, Doğu Bölgesi'nden eserler koyduk. Anadolu'nun o kadar çeşitli çiçekleri var ki... Bunları polifonik vokal yorumuyla seslendirdik. Bu tarzı bütün ezgilere taşımaya çalışıyoruz. Tabii bir Karadenizli olarak Artvin Borçka Macehal Gürcülerindeniz bu yörenin eserlerini okumak ayrı bir keyif veriyor. Ama tamamen Karadeniz yapmıyoruz. Her bölgenin rengini vermeye çalışıyoruz.
Yudum: Tabiki çıkışımız toprağımız, Karadeniz. Sonrada Türkiye'nin tüm ezgilerini gürcü polifonik söyleme uslubü ile icra etmek. Polifonik çok sesli müzik anlamına geliyor. 3 farklı sesten ortaya çıkan çok sesli müzik. Bu sesi her yörenin türküsünde icra etmeye çalışıyoruz. Düzenlemeleri ona göre yapıyoruz. Samida'nın müziğinde bir şey farklı diyorlar hep. Farklı olan bu çok seslilik.
Damla: Gürcü müziğinin temeli çok sesli bir müziktir. Aslında Türkiye'de de çok sesli müzik var. Kemençe, zurna çok sesli. Ama genelde biz sanki tek sese alışığımız gibi bir algı var ama tam öyle değil.
Tamara: Nadir de olsa "Bir kere de tek ses duyalım." ya da "Yanlış söylüyorlar." gibi yorumlar geliyor. İnsanlara bu üç ses yabancı geliyor. 3 farklı sesten bir harmoni oluşturuyoruz biz. Bu armoni ile de tüm şarkıları icra ediyoruz. Aslında bu çok sesli müziğe yabancı değiliz dedik ya yıllarca bunu MFÖ grubu yaptı. Onlardan alışığız.
Damla: MFÖ demişken Özkan Uğur'la ilgili de bir şey anlatmak istiyorum. Kendisi bizim için çok kıymetli. 2019'da Alaca albümünü çıkardığımızda bizi dinlemişti. Bizi bir şekilde görmüş ve keşfetmişti. Çok beğendi çalışmamızı. Bizi şöyle bir nasihatta bulundu, "Zorlu bir yol. Ama bu güzelliği asla bırakmayın. Sizi bu yoldan saptırmak isteseler bile sapmayın. Güçlü durun." Nur içinde yatsın.
Anonim eserlerin farklı yorumlanmasına belli kesimler hoş karşılamıyor. Bu küçük olumsuz yorumlar ondan gelmiş olabilir sanırım...
Damla: Evet muhtemelen öyle. Çünkü kalıplaşmış bazı yorumlar var ve bu tabuları yıkmak kolay olmuyor. Ama biz bu olumsuz yorumları ilk kurulduğumuz zaman alıyorduk. Şimdi o kadar gelmiyor. İlk zamanlar insanlar ne yapacağımızı anlamadı çünkü. Şimdi yolumuzu biliyorlar.
Yudum: Mesela Deriko'yu insanlar yüzyıllardır dinliyor. Onu çok sesli okuyunca kimi takipçiden "Bu böyle okunmaz." yorumu geldi. Ama sonra sevdiler. Damla'nın da dediği gibi türkülerin herkeste kodlanmış halleri var.
TARZIMIZ BELLİ AMA ARAYIŞ SÜRÜYOR
Sizin bu yaptığınız bana göre bir kültür taşıyıcılığı. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yudum: Bu çok büyük bir sorumluluk. Bu işi yapan büyük ustalar varken bizim bu tanımlamayı kullanmamız olmaz. Ama biz de bu gibi yorumlar aldık. Çok bilindik bir türküyü genç bir arkadaşımız ilk defa bizden dinlemiş. Ve bu türküyü daha önce bilmediklerini çok sevdiklerini ve mutlu olduklarını söylüyor. Onlardan bu yorumları duyunca biz daha çok mutlu oluyoruz. En başta böyle bir sorumluluk ile yola çıkmadık ama süreç içinde doğal olarak bu sorumluluğu da üzerimize giydik gibi hissediyorum. Ağır bir sorumluluk ama bizi mutlu ediyor. Elimizden geleni yapmaya çalışacağız.
Geçtiğimiz aylarda Canlı Kayıtlar albümü çıkardınız. Onun Alaca'dan farklı bir soundu vardı.
Damla: Evet mart ayında çıktı. 5 parça var içinde. 4'ü anonim. Biri bana ait. Yine Karadeniz'den, Sivas'tan Kırklareli'nden parçalar var. Sahnede bize eşlik eden müzisyen arkadaşlarla geçekleştirdik kaydı. Daha önce sahnede söylemediğimiz eserler bunlar. Meryem / Batum Türküsü hariç. O Alaca albümünde de vardı ama soundu farklı idi. Bu parçanın müziği ban ait. Sözlerini de anneannemin bize sözlediği manilerden yazdık. Parçanın adına da onun ismini verdim. O da keyifli bir albüm oldu. Albümün soundu biraz farklı oldu. Alaca'da daha akustik enstrümanlar kullanmıştık. Canlı Kayıtlar'ın soundu yüksek davul, bateri gibi entrümanlara yer verdik. Bu bizim enerjimizle de doğru orantılı idi. Konserlerde seyircilerden aldığımız geri dönüşler ile bizim de enerjimiz arttı ve daha soundu yüksek bir şeyler yapmak istedik. Yoksa akustik hala devam ediyor.
Tamara: Samida'yı kurduğumuzdan beri bir arayış içindeyiz. Müzikte arayışın sonu yoktur zaten. Şimdi bulduğumuz nokta bu. Yarın başka bir şey yapabiliriz. Yeni çıkan şarkımızda biraz daha pop mesela. Biz çıktığımız yolda çok sesliği bozmadan yolumuza farklılıklar katarak devam etmek istiyoruz. Soundlar değişiyor ama biz bu yapıyı korumak istiyoruz.
Daha popüler bir müzik yapalım diye düşündünüz mü?
Tamara: Bu soruyu kendimize soruyoruz. Daha rock, pop alt yapı ile bir şeyler mi yapsak diye ama popüler olmak gibi bir düşüncemiz olmadı. Müzik piyasasında sadece belli kalıplara girersen kabul edilirsin anlayışına biz takılmadık. Hepimizin yapmak istediği bu müzikti. Biz kendi yaptığımız müziği popüleştirmek istedik. Ve bunu kabul eden bir dinleyci kitlesi oluşmaya başladı. Ama dediğim gibi arayışımız sürüyor.
Gelecekle ilgili planlarınız var mı?
Tamara: Sınırsız hayallerimiz var. Ama en önemlisi yurt dışında daha çok konser vermek istiyoruz. Şu an en çok Gürcistan'a gidiyoruz. Orası bizi babamdan dolayı bağrına basıyor. Hem de Gürcüce şarkıları söylememizi seviyorlar. Ama biz dünyanın başka yerlerindeki önemli salonlarda da konserler vermek istiyoruz. Müziğimizdeki çeşitliliği herkese göstermek istiyoruz. Ayrıca büyük sahneler, şovlar yapmak istiyoruz.
GÜRCÜ ŞARKILAR ÇOCUKLUĞUMUZU HATIRLATIYOR
Kaç farklı dilde şarkı söylüyorsunuz?
Damla: Lazca, Gürcüce, Megrelce, Hemşince söylüyoruz. Bunlar dışında Bulgarca, Makedonca, Romanca, Kürtçe şarkılarda söylüyoruz.
Tamara: Farklı dilde bir parça söyleyeceksek mutlaka o dili bilen biri ile çalışıyoruz. Doğru telafuz çok önemli çünkü anlamı değişebilir. Gürcüce söylerke daha rahatız bizim ikinci dilimiz sonuçta. Ama onda da babam stüdyoya gelir mutlaka. Biz kürtçe şarkı söylediğimizde bizi kürt sandılar mesela. O kdar güzel telafuz etmiştik. Bitlis'te bir konserimizde eseri iki kere söyledik.
Peki en keyif aldığınız dil hangisi?
Damla: Gürcüce şarkıları daha çok seviyorum. Her kelimesini anlıyorum ve hissediyorum.
Yudum: Bütün diller çok güzel. Başka dildeki şarkıyı anlamaya çalışmak, keşfetmek, düzenlemek heyecan verici. Ama Gürcüce bizim kimliğimiz. O dilde söylemenin verdiği mutluluğu tarifi zor.
Tamara: Benim de Gürcüce. Beni çocukluğuma babamla yaptığımız müziğe götürüyor bu eserler beni. Biz ilk çok sesli müzik çalışmalarını da Gürcüce eserler ile yaptık. Bu uyumu yakalamak için epey uğraştık. Polifoniği bize en iyi öğreten Gürcü şarkılardı. Söylerkende keyif alıyorum. Orası bizim anavatanımız, burası vatanımız. Bir özlem de var...
GEÇMİŞ OLSUN SANA BİZDEN ÇOK AYRI DEĞİL
Yeni parçayı konuşalım. Pinhani grubunun solisti Sinan Kaynakçı'ya ait sözler. Dinleyici farklı bir Samida'mı duyacak?
Yudum: Şarkıya geçmeden Sinan Abi ile tanışıklığımızdan bahsetmek istedim. Kendisi ile babam sayesinde tanıştık. Bizden yorumlarını hiç esirgemedi. Daha sonra yaylalarda festivallerde buluştuk. Birlikte kayıtlar aldık. Grupran bağımsız geliyordu oraya. Yıllar içinde dostluğumuz ilerledi. Muhteşem bir insan. Bir gün bize şarkıyı yolladı. Siz bunu okursunuz dedi. Daha önce yazmış ve bize uygun olacağını söyledi. Müziği de Fransız halk şarkısı anomim.
Damla: Şarkıyı dinlerken aranjeyi yapmaya başladık. Şarkı bizi etkiledi. Tatlı, saf bir enerjisi var. Sonra hemen kayıt sürecine girdik. Eray Polat düzenlemeleri yaptı. Sinan abi de kayıt sürecinde bizi yalnız bırakmadı.
Yudum: Geçmiş Olsun Sana parçasında dinleyici biraz farklı bir şey duyacak. Pop ve etnik müzik soundu bir arada. Biraz kelt havasında. Doğalını çok bozmadan enstürmanları o tavırla icra ettik. Hem bizden hem bizden olmayanı keşfedecek müzikseverler. Enstrümanları çıkarın yine sadece Samida'yı duyacaksınız. Söyleyiş tarzımız aynı. Samida yeni bir yola çıkıyor bakalım bu yeni yol bizi nereye götürecek. Başka kitleleri de çekebilecek miyiz göreceğiz.
Yeni bir şarkı gelecek mi?
Damla: Yine sözleri Sinan Abi'ye ait bir eser gelecek. Müziği Gürcü kent şarkısı. Üzerine söz yazıldı. Bu anlamda bizim için çok kıymetli bir çalışma. Henüz ismine karar vermedik. Ekim, kasım gibi çıkmasını planlıyoruz.