Eyüpsultan Türbe Hamamı Müzesi ziyaretçilerini bekliyor! Su ve hamam kültürü bugüne taşınıyor

İstanbul'da tarihi bir hamamda bir belediye tarafından açılmış ilk su müzesi olan Eyüpsultan Cami-i Kebir Hamamı Müzesi, ziyaretçilerini bekliyor. Su israfı ve hamam kültürünü anlatan müzede bugüne ulaşan aydınlanma bacaları, kurneler ve muhafaza edilen yapıya ait temel direktler dikkatleri çekiyor...

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Fatih Sultan Mehmed Külliyesi içerisinde yer alan ve uzun süredir metruk halde bulunan hamam, Eyüpsultan Belediyesi tarafından restorasyonu ve işlevlendirme çalışması tamamlanarak su kültürünü anlatan bir müze olarak kapılarını, 22 Temmuz'da açtı. Eyüpsultan Cami-i Kebir Hamamı ya da Türbe Hamamı olarak bilinen yapı, Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmış. Çifte hamam olarak inşa edilen yapı, küçük kıyamet olarak bilinen 1510 yılında gerçekleşen depremde büyük zarar görmüş. 1588 yılında ise Mimar Sinan tarafından yeniden yapılmış. Hazret-i Hâlid vakfından olan hamam, Evliya Çelebi'ye göre, İstanbul'un fethinden sonra ilk yapılan hamam.

Müze, İstanbul'da tarihi bir hamamda bir belediye tarafından açılmış ilk su müzesi olmasıyla da özgün ve yenilikçi olma özelliğini taşıyor. Ziyaretçiler müzede, Eyyûb el-Ensârî ve kutsal Eyüpsultan'ın hikâyesini dinleyebilir, İstanbul'un hamamlarının nasıl inşa edildiği, bölümleri, kullanımı, ritüelleri hakkında filmler ve fotoğraflar aracılığıyla bilgi alabilir. Eyüpsultan'a, hamamlarına, sokaklarına, çeşmelerine suyun ulaşma hikâyesini izleyecekleri filmler ve okumalarla öğrenebilirler. Müze aynı zamanda genç kuşaklarda suyun önemi, suyu koruma bilinci, temizlik ve hijyen kültürünün yaygınlaşması konusunda farkındalık oluşturmayı da hedefliyor. Müze, Pazartesi hariç haftanın 6 günü sabah 09.00 ile akşam 18.00 saatleri arası ziyaretçilere açık.

AYDINLANMA BACALARI KORUNMAYA ÇALIŞILMIŞ

Müzeyi sorumlusu Aydın Genç ile birlikte gezdik. İki katlı müzenin girişinde hamamın tarihiyle ilgili bilgiler karşılıyor sizi ilk olarak. Hamamın aslında var olan bölümleri korunmaya çalışılmış ve her odada farklı bir konuya değinilmiş. Hamamda giyilen takunyalar, kullanılan tas ve ibrik örnekleri sergileniyor. Bugün takunya diye bildiğimiz o zamanlar nalın denilen eserler en dikkat çekici parçalardan. Sergilenen gelin nalını, üst kısmı armudi formda kalem işçilikli maşallah yazılı alt kısmı ahşap üzeri el oyma işçilikli gümüş kemerli gelin nalını, Osmanlı dönemine ait.

Hamamın inşa edildiği dönemden kalan temel direkleri de müzede korunmaya alınmış. Müzenin alt katındaki bazı odalarda camekan altından ziyaretçilere gösteriliyor. Sabun ile ilgili bir oda yapılmış. Zeytinyağlı sabunun nasıl yapıldığı anlatılıyor ve orijinal mühürlü Osmanlı sabunları örnekleri yer alıyor. Müzede dikkatleri çeken başka bir taraf ise kafanızı yukarıya kaldırdığınızda gördüğünüz adının aydınlatma bacaları olduğunu öğrendiğim tavandaki delikler. İnşa edildiği yıllarda elektrik olmadığı için hamamların ya bu aydınlanma bacalarından ya da kandil yakılarak aydınlatıldığını söylüyor, Aydın Bey... Hamamın çifte hamam şeklinde inşa edildiğinden bahseden Aydın Bey, erkek ve kadınlar için yapılan ayrı ayrı bölümlerin olduğunu ve bölümlerin şu an aynı şekilde korunduğunu ancak müze olmasıyla farklı işlevlerde kullanıldığını dile getirdi.

İslamiyet'te temizliğe verilen önem bir kez daha müzede vurgulanmış ve bunu anlatan bir bölüm hazırlanmış. Eyüpsultan'ın tarihi, doğal ve kültürel mirasının da anlatıldığı bir bölüm yer alıyor. Hamamın eski halinin anlatıldığı 6 dakikalık videolar var. İnsanların bunları rahatça izlemesi içinde oturma yerleri yapılmış. Buraya gelenler Eyüpsultan'ın da tarihini öğrensin diye bu şekilde bir çalışma yaptıklarını aktaran Aydın Bey, videolarda eski Eyüplülerinde konuştuğunu söylüyor.

Müzede yer alan eski hamamda da Cehennemlik olarak adlandırılan yer merak uyandırıyor. Cehennemlik odası aslında suyun kazanlarda kaynatıldığı ve bütün hamama yayılıp göbek taşının da ısınmasını sağladığı bir oda.

Müzede birçok hamam tası görüyoruz. Farklı malzemelerle yapılmış taslar var. Kimi Osmanlı kimi Cumhuriyet dönemine ait. Cumhuriyet döneminden kalan balıklı hamam tası ve yanında şifa tası bulunuyor. Şifa taslarının özelliği ise içinde yer alan yazılar. Sergilenen şifa tası, iç kısmı beyit yazılı Süleymaniye damgalı pirinçten mamul şifa tası, Cumhuriyet Dönemi'ne ait. Müze de farklı tekniklerle yapılan daha eski dönemlere ait hamam tasları da yer alıyor.

KURNELER GEÇMİŞİ BUGÜNE TAŞIYOR

Müzede orijinal haliyle muhafaza edilen kurneler insanları geçmişe götürüyor. Peştamel, ibrik ve musluklarla süslenen bu bölüm hamamı yeniden yaşatan en özel kısım olarak hafızalarda yerini alıyor. Müzede bağışlanan eşyalarda var. Özel bir köşede Gaziosmanpaşa'nın seyislerinden Eyüplü Hüseyin Efendi'nin oğlu Cemil Zorluer'in ailesi tarafından üç kuşak Eyüpsultan Türbe Hamamı'nda kullanılan hamam eşyaları, Semra Zorluer tarafından bağışlanmış. Aynı bölümde Balkan harbi göçmeni, Eyüplü Kurtça ailesine ait hamam eşyaları da yer alıyor. Onlar da Yaşar Kurtça tarafından sergilenmek üzere verilmiş.

Müze'nin ikinci katında ise sizi Ebu Eyyub El-Ensari'yi anlatan bir animasyon filmi karşılıyor. Devamında İstanbul'un hamamları nasıl inşa edildi, bölümleri, kullanımları, ritüellerini filmlerle ve fotoğraflarla gözler önüne serilmiş. Suyun yolculuğu da elbette değinilmiş. Suyun serüvenini anlatan bilgilendirme var. Eyüpsultan'da yer alan çeşmeler, musluklarla ilgili bir kısım yapılmış. Su israfına özellikle değinilmiş. İsteyen ziyaretçiler için bir de anket bölümü var. Özellikle gençlerde su konusunda farkındalık oluşturmak istediklerini anlatıyor, Aydın Bey... Bu bölümde yer alan su küpü müzeye kazandırılmış önemli eserlerden. Su küpü, Hafiz Sadettin Efendi'nin Eyüp'teki 66 numaralı çömlekçi dükkanında üretilen 1922 tarihli büyük boy su küpü burada sergileniyor.