MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Türk müziğinin yetenekli sanatçılarından Evrencan Gündüz, iki yeni çalışmasıyla gündemde. Tarzı ve müzikal duruşu ile dikkat çeken Gündüz'ün adını birçok önemli müzisyenle yaptığı ortak projeler, piyasaya sürdüğü yeni tekliler, stüdyo albüm çalışmaları ve bütün bunların arasında verdiği konserler vesilesiyle sık sık duyuyoruz. Yaptığı müziği bir kalıba koymayan Gündüz; bir yandan soul, funk, R&B, folk ve blues rock türlerinde gezinirken, Anadolu Coğrafyası'nın ne denli bonkör olduğunu da unutmuyor. Kadim Anadolu topraklarında yetişmiş ve halka mal olmuş ustaların izini sürmeye devam ediyor, genç sanatçı. Kısa bir zaman önce plak formatında yayınlanan Dağlar Gider Yolunda adlı 2 şarkılık EP'sinde de bunu görüyoruz. Gündüz'ün müzik ve düzenlemesi kendisine, sözleri Naz Özgülüş'e ait Dağlar Gider Yolunda şarkısı bu coğrafyada yaşayan eski ozanlarımıza ve Anadolu Pop Akımı'nın önde gelen müzisyenlerine bir saygı niteliği taşıyor. EP ile aynı adı taşıyan şarkının dışında, bir de Barış Manço'dan dinlediğimiz Yine Yol Göründü Gurbete adlı parçayı seslendiriyor, Gündüz. "2023'te Barış Manço'yu anmak nasip oldu. Hem de yepyeni bir şarkı ile. Onu, bıraktığı tüm güzelliklerle yaşatmak ve onun şarkılarını gelecek kuşaklara aktarmak istedik bu EP'de. O dönemin müziğini, o döneme yakışır şekilde icra etmeye gayret gösterdik. Hakikatin sadelik ve özden yana olduğunu bize anlatan ustaların yolundan gittik." diyen Gündüz sorularımızı yanıtladı.
DÜNYAYA UYUMLANMAYA ÇALIŞIYORUM
Müziğin içine doğdun aslında... Ama tam olarak ne zaman bende bu dünyanın içinde olmalıyım dedin?
Hâlâ tam olarak müzisyen olduğumu söyleyemem. Yaptığım şeye öyle net bir isim veremem. Bir yolculuk gibi başladı ve öyle devam ediyor. Müzik, titreşimlerin ifade biçimi. Ben de bu titreşimleri en doğru ve en güzel şekilde kullanmaya çalışarak dünyaya harmony yani uyum katmaya çalışıyorum. Aslında bir kariyer diyecek olursak, dünyaya en doğru şekilde "uyumlanma" konusunda bir kariyer peşindeyim aslında. Bu yolda yürürken önce klasik piyano dersi aldım. Daha sonra babamın öğrettikleri ve sokak müziğiyle bugünlere geldim.
Başka bir meslek yapmalıyım diye düşündün mü hiç?
Evet düşündüm. Her şeyden önce veteriner olup, hayvanları iyileştirmek istiyordum.
MÜZİĞİMİ TANIMLAMAYI BIRAKTIM
Yaptığın müziği bize nasıl tanımlarsın? Sadece pop müzik demek haksızlık olur çünkü farklı türleri de senin müziğinde görüyoruz sanki...
Yaptığım müziğin tarzına uzun zamandır bir şey söylemeyi bıraktım. Çünkü insanlar temel kategoriler üzerinden ilerliyor ve pop mu, rock mı, caz mı, türkü mü gibi sorular soruyorlar. Ben de hiçbir kategoriye girdiğimi düşünmüyorum ve müziğimi tanımlama gibi bir meraka sahip olmadığım için "mutlu müzik" deyip konuyu kapatıyorum.
Peki yapmak istediğin bu mudur?
Onu ben de bilmiyorum her sabah kalkıp evrene soruyorum ancak farklı cevaplar alıyorum.
Farklı enstrümanlar çalıyorsun. Bu sana avantaj sağlıyor mu?
Telli sazlara hâkim olduğumu söyleyebilirim. Tabii işin daha çok Batı tarafına. Enstrüman çalmayan bir şarkıcı, her zaman başkalarına muhtaç ve yarımdır. Bazı istisnalar hariç, Sezen Aksu gibi...
Çok sayıda konser veriyorsunuz, bu sanat yaşamınızı besliyor mu?
Konserler grupla olan birlikteliğimize ne kadar iyi gelse de yoğun konser programları bazen üretim ve yaratım için gereken dinginliğini insanın elinden alabiliyor.
KENDİMİZ OLARAK ESKİYİ YÂD ETTİK
Yeni çalışmalarını da konuşalım. DAĞLAR GİDER YOLUNDA şarkısı ve Barış Manço'ya bir selam galiba...
Barış Manço müzik hayatımı etkileyen kıymetli insanlardan biri. Sadece müziği ile değil açtığı yolda da tamı tamına örnek bir sanatçı. Bu bağlamda Dağlar Gider Yolunda şarkısını yaparken kalplerimizi Barış Abi'ye doğrulttuk. Onu daha iyi anlamaya ve yaptığı müziğin içindeki asıl tılsımı ve ışığı aramaya başladık. Onu en güzel şekilde onurlandıracak bir şarkı yapmaya çalıştık Naz Özgülüş ile. Emin olun böyle bir beste yapacağımızı biz de bilmiyorduk. Fakat sadece ikimiz yapmadık ve sanki birileri bize yardım etti gibi hissediyorum. Bunu her konuştuğumuzda da bir gülümseme olur suratımızda.
Barış Manço'nun Yine Yol Göründü Gurbete adlı şarkısını seslendiriyorsun yeni çalışmanda. Neden bu şarkıyı seçtin? Olumsuz bir yorum alabileceğini düşündün mü?
Eğer bilinen bir eserini yapıp bunun üzerinden prim ve ün kazanmaya çalışsaydım müziğimi sonsuzlaştıran usta isimlerin yolundan gidemezdim. Onun yerine eğer bir Barış Manço şarkısı yapacaksam daha önce dikkatlice bakılmamış ve ışık tutulmamış bir şarkı olmalıydı ve benim de içine rahatça adapte olup hem eskiyi hem de yeniyi taşıyabileceğim bir eser olmalıydı. Bir ustayı da onurlandırmanın en güzel yolu, o usta gibi orijinal olabilmektir. Bunun için uğraştık. Hem kendimiz olabilmek hem de eskiyi yâd etmek. Eğer kaygılı olsaydım hiçbir zaman kendim olamazdım ve bu yükün altında ezilirdim belki de. Bu yüzden her zaman hem onu anlayıp hem de her zamanki gibi kendim olmaya karar verdim hiçbir zaman tereddüt etmedim.
TARZIM OLMAK İSTEDİĞİM DÖNEMİ YANSITIYOR
Seni izlerken 70'ler 80'ler belki 90'lar gözümde canlanıyor sanki. Seçtiğin kıyafetler, duruşun, müziğin bunda etkili elbette. Bu özellikle tercih ettiğin bir durum mu? Yoksa senin de ruhun o dönemlerde mi dolaşıyor?
Kesinlikle evet... Ruhum o dönemlerde dolaşıyor. Çünkü ben Afro Amerikan müzisyenlerin müzikleri ile büyüdüm. Funk, soul, r&b, blues gibi türlerin etkisiyle yapaylıktan çok uzak hisse ve kalbe çok yakın eserler dinleyerek büyüdüğüm için o dönemin şıklığının çağ ötesi bir güzellikte olduğunu düşünüyorum. Bundan dolayı da tarzım eskiye dönük değil olmak istediğim döneme dönük diyebiliriz. O dönemin müziğiyle büyüyüp o dönemden beslendiğim için kendim de o dönemde yaşıyor gibi hissetmek istiyorum.
En çok söylemeyi sevdiğin şarkılar neler? En çok kimleri dinlemeyi seversin?
Çöllerin içinde, kamp çadırlarında kaydedilmiş şarkılar bana daha gerçek geliyor ve daha iyi hissettiriyor. Marvin Gaye, What's going on? albümünden hangi şarkıyı seçerseniz en çok onu söylemeyi severim. Bütün albümü söylemeye bayılırım.
BABAM ÇAĞIN İLERİSİNDE BİR ADAMDI
Baban çok önemli bir gitaristti Türk müziği için... Peki senin gözünde nasıl biriydi? Bir de "Babamın öğrettikleri" dedin. Sana bir öğüdü oldu mu?
Güler yüzlü, neşeli ve enerjik olmamı söylerdi. Zaten kendisi bu konuda harika bir rol modeldi. Babam benim gözümde çoğu kişiye yol açmış ve vizyon sahibi yapmış, çağın ilerisinde bir proje adamıydı. Ama onun döneminde herkes fikir araklama peşinde olduğu için, kaset ve kitaplarda adı onurlandırılmayan, ama kime sorsan bir hikâyesi olan bir süpermendi bence. Tanıyan ve bilenlere sorun; herkesin Asım abiyle bir anısı vardır.
TARZ DEĞİL YAYDIĞI TİTREŞİM ÖNEMLİ
Sürekli üreten ve müzik projeleri içinde olan birisin. Aydilge ile güzel bir çalışma yaptınız. Bize bu müzik birlikteliğinden bahseder misin?
Aydilge ile olan tanışmamız onun bana attığı bir mesaj sayesinde oldu. Şarkıyı bana yolladı; temasını anlatan bir kaç yazı yazdı. Sonra sözlerini yazdığında aslında hakikate olan bu düşkünlüğünün ve etraftaki yapay şeylere gösterdiği tepkinin ne kadar benim kalbimle de örtüştüğünü fark ettim. Bu şekilde bir araya gelmiş olduk.
Coşkun Karademir'in de sahnesine konuk olduğunu görmüştüm. Onun alanı aslında senden çok ayrı...
Coşkun Karademir hep bana "İki gözümün çiçeği" der. Bizim tarzlarımız farklıdır belki ama kalplerimiz aynıdır. Ben ona çok büyük hayranlık duyuyorum ve ondan feyz alıyorum. Bu yüzden yollarımızın kesişmesi gayet normal.
Müziğini paylaşmayı seviyorsunuz anladığım kadarıyla... Müzik senin için bu anlamda ne ifade ediyor?
Ben müziğin tarzından çok yaydığı titreşimlere bakarım. Eğer kalbimin titreşimiyle örtüşüyor ise ne kadar farklı olabilir ki? Müzik benim için yaşamayı ifade ediyor. Nefes alıp vermek, yürümek, sabah kahvesi gibi, müzik her şey aslında...