Evdeki Saat: Gerçek olmayanın müziğimde yeri yok

Huzursuzluğun Meyvesi adlı yeni albümünü yayınlayan Evdeki Saat, namı diğer Eren Alıcı, müziğe rap ve hip hop tarzıyla başlamış olsa da bu tarzın kendisine uygun olmadığını fark etmiş. Alıcı, ''Sürekli yalan söylemek ve yaşamadığım bir hayatı yaşıyormuş gibi göstermek bana pek uymadı. Gerçeklerden bahsetmeyi seven biriyim ve gerçek olmayan sözlerin hayatımda yeri yok.'' diyor.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Şarkılarını ve kendisini Evdeki Saat adıyla tanıdığımız Eren Alıcı, 27 yaşında genç bir müzisyen. Evinde ve bilgisayar uygulamasında yapmaya başladığı müzik, profesyonel bir boyuta çoktan evrilmiş durumda ama o hala evinde üretiyor. Hatırı sayılır bir dinleyici kitlesi ve 7 kişilik bir ekibi olan Evdeki Saat, müzik festivallerinin ve konserlerin de aranan sesi. Üretimlerine durmadan devam eden Alıcı, "Huzursuz hissettiğim noktaları, bir meyveye yani bir albüme çevirdim" dediği sözü ve müziği kendisine ait 7 parçadan oluşan son albümü "Huzursuzluğun Meyvesi"ni de geçtiğimiz günlerde yayınlandı. Biz de kendisiyle bir araya gelip hem müziğini hem de hayatını konuştuk. Bir sinema filminde başrol alacağının da haberini veren genç şarkıcıyı daha yakından tanıyalım: "Bursa'da doğup büyüdüm, ailem Karslı. 18 yaşında Bilgi Üniversitesi Medya Bölümü'nü kazanınca İstanbul'a geldim. Okulu bitirdikten sonra birkaç ajansta çalıştım. Sonrasında tamamen müziğe yöneldim. Sanatın çeşitli dallarıyla uğraşmayı seviyorum. Zaman zaman kafama göre doğaçlama resimler yapmayı seviyorum. Akrilik boyayı tuval üzerinde dağıttığım ve keyif aldığım bir resim yapım süreci bu. Bir teması olmuyor, yerçekimi nereye çekiyorsa renkler oraya gidiyor. Bunun dışında vaktimin yüzde 90'ını müzikle uğraşarak geçiriyorum. Dışarı çıkmayı çok sevmiyorum, genelde evdeyim."

RAP VE HIP HOP BANA UYMADI

12 yaşından beri müzikle uğraşıyor Eren. İlk başta rap-hip hop müzik tarzıyla ilgileniyormuş ama bunun kendisine uygun olmadığını fark etmiş. Bu durumu, "Çünkü sürekli yalan söylemek ve yaşamadığım bir hayatı yaşıyormuş gibi göstermek bana pek uymadı. Hissetmiyorum ve ben daha çok gerçeklerden bahsetmeyi seven bir insan olarak, gerçek olmayan sözlerin hayatımda yeri yok." sözleriyle gerekçelendiren Alıcı, müzik üretmeye nasıl ve ne zaman başladığını ise şöyle anlatıyor: "2014'lerde İstanbul'a taşındığım sırada, telefonlarımızda da olan GarageBand adlı müzik yapım uygulamasında başladım aslında her şeye. FL Stüdyo diye bir program vardı. 2007-2008'lerde de onu kullanıyordum. Olabiliyor, yapılabiliyor derken çok amatör bir şekilde başlayıp çalışa çalışa bu sürece evrildi."

BAĞIMSIZ OLMAYI SEVİYORUM

Eren, bu uygulamalarda yaptığı müzikleri internet ortamında yayınlamaya başlamış ve çokça da dinlenmiş: "Çok amatördü ama o amatörlüğe rağmen insanlar takılmadı. Çünkü gerçekten şarkı dinlediği dönemlerdi ve sevdiler. Bu ivme arttıkça benim de amatörlükten çıkma isteğim arttı. Müzik yapıyoruz bari profesyonelleşelim diye düşündüm. Derken, 2018 yılında Avrupa Müzik bana ulaştı ama benim hiçbir zaman bir yapım şirketiyle çalışma mücadelem olmadı. Bağımsız olmak hoşuma gidiyordu, hala da öyle. Avrupa Müzik'ten sonra da aslında birçok şey değişmedi hayatımda. Ben hala evde üretmeye ve müziğimi yapmaya devam ettim. Evde üretmek zorunluluktan doğmuş olsa da şu an evde müzik üretimi benim alışkanlığım..."

MÜZİK BENİM İÇİN GÜNAH ÇIKARMA ARACI

Müziğin kendisindeki karşılığını, "Keşke yüzde 100 özgür yapabilsem dediğim bir taraftan bakıyorum müziğe. Müzik benim için bir dışa vurum ve günah çıkarma aracı. Ama bir şeyleri dışa vururken yüzde 100 özgür olamıyorsunuz. Çünkü bir yandan hayat da devam ediyor. Öte yandan müzik, hayatımdaki yanlış giden şeyleri masaya yatırıp, incelediğim bir alan. Temam genelde nefret. Aşk üzerine bir şey yazmayı pek tercih etmiyorum." şeklinde izah eden genç şarkıcı özgürlükten kastını ise şöyle anlatıyor: "Kaygılardan sıyrılmak aslında. Bugün birtakım kaygılarla hareket ediyoruz ve etmek zorundayız... İşte bu kaygılardan mümkün olabildiğince sıyrılabilmek amacım... Şu an bu kaygılardan sıyrılmış bir vaziyette yapmıyorum müziğimi. Örneğin 'Bu şarkıyı 3,5-4 dakikadan daha fazla yapmamalıyım' demek bile bir kaygıdır. Ya da keşke müziği yaparken ve düşünürken de bu kaygılar aklıma gelmese. Bu da ayrı bir kaygı..."

HAYATIMDAKİ OLUMSUZLUKLARI ÜRETİMLE OLUMLU HALE GETİRİYORUM

Neden bir insan sanatının içeriğini nefret üzerine kurar? Bu soruma ise cevabı şu oluyor Alıcı'nın: "Nefret aslında içeriklerden biri. Nefret, huzursuzluk ve yaşanmış kötü şeyler benim diğer konularım. Müziğimin içeriği tüm negatif şeyler üzerine kurulu. Çünkü tüm bunlar benim için günah çıkarma. Zaten pozitif bir şey yaşadığımda onu zaten yaşıyorum o anda. Ama negatif bir şeyi pozitif bir şeye çevirebilmek için onu bir üretime dönüştürmem lazım. Ayrıca insanları da öldürüp bayıltmıyorum elbette. Büyük negatiflikler kusmuyorum. Bir taraftan da pozitif bir şey nasıl yazarız ki? Bunu ben tam olarak anlamış değilim. Örneğin 'Senden çocuğum olsun istiyorum' pozitif bir şarkıdır ya hani... Ben şahsen 'Çok mutluyum, çok keyfim yerinde' gibi şeyler yazamam... Belli olmaz, yüzde 100 budur gibi net bir yargıda değilim. Biraz akışa bırakmak lazım. Akışta ne geliyorsa..."

YENİ ŞEYLER ÜRETMEK İSTİYORUM

Yoğun bir konser takvimi ve 30 Eylül-2 Ekim tarihleri arasında da Avrupa turnesine çıkacak olan Eren gelecek planlarından ve hayallerinden ise şöyle bahsediyor sohbetimizde: "Değişiyor aslında ama asıl plan her zaman içime sinen güzel şarkılar yapmak. Daha ötesi de beni nereye taşıyacaksa taşır. Bir yere taşımıyorsa da taşımasın. Çünkü yapacağım müziği insanların isteklerine göre oluşturmayacağım. Tabii ki insanların isteklerini yüzde yüz dikkate almayacağım değil ama 'Malzeme bu, dinliyorsanız buyurun' modunda olmak istiyorum. İleride belki parasız kalırım, bunu o zaman düşünürüz. Diğer asıl hedefim de yurtdışında bir şeyler yapabilmek. Yurtdışındaki insanların bildiği bir müzisyen olmak istiyorum. İngilizce, Türkçe veya belki sözsüz şarkılar olabilir... Tabii ki ülkemi seviyorum fakat bir de yurtdışına gitmek istiyorum. Bir maceraya atılmak istiyorum yani. Buranın müziğini orada yapan çok sınırlı sayıda insan var... Öte yandan daha önce tecrübe edilmemiş, yeni bir şeyler üretmek istiyorum. Duyulduğu zaman ilgi uyandıracak bir şey yapmak... Bazen kar maskesi takıp acayip bir sahne adıyla sahnede farklı bir şeyler yapmak mesela. Dans ya da gösteri anlamında, kimliğimin belli olmayacağı bir şekilde yapmak istiyorum bunu. Çünkü kimliğimiz bazen işimizin önüne geçebiliyor.

KARS'TA BİR AŞK FİLMİNDE BAŞROL OYNAYACAĞIM

Eren aynı zamanda yakınlarda çekilecek olan Esra Saydam ve Malik Isasis'in yönetmenliğini yapacağı Öte adlı filmde başrol oynayacak: "Kars'ta geçen bir aşk hikâyesi... Oyuncu olmadığımı kendilerine ifade ettim. Daha sonra bir deneme çekimi yaptık ve yönetmenler beğendi. Sanırım hayat beni bu yola da itti, bakalım neler olacak... Yeni bir maceraya girdiğimi hissediyorum. Ben de biraz teslimiyetçilik de var. Akışta olmayı seviyorum. Ama müzik hayatımdan çıkmaz, rolü değişir ama çıkmaz."