“Erkek işi bu, yapamazsın!” diyenlere inat

SİBEL ATEŞ YENGİN
sibel.ates@aksam.com.tr

Kadınların evde oturup sadece ev işi yaptığı ve tığ ördüğü günler artık geçmişte kaldı. “Erkek işi bu, yapamazsın” diyenlere inat bazı kadınlar var ki bu ezberi bozuyor. Onlar kim mi? Biri uzun yol otobüs şoförü biri kaportacı bir diğeri varak ustası... “Elinin hamuruyla erkek işine karışma” deyimini rafa kaldıran, erkekler kadar iddialı bu güçlü kadınların hikâyesini dinledik. 

22 YILDIR OTOBÜS KAPTANIYIM

22 yıldır uzun yol otobüs kaptanı olarak çalışıyorum. Türkiye’nin her yerine gidiyorum. İtalya’ya,  İsviçre’ye 15 günlük turlara da gidiyorum. Araba kullandığım ilk günü inanın hatırlamıyorum çünkü çok küçüktüm. Ehliyetim olmadan çok araba kullandım. Babamın 250’lik Dodge’u vardı, onu kullanırdım. O yüzden ufak araba kullanamam, çarparım. 10 yaşlarındaydım, babamın arabasını kaçırdığımda. Ne yazık ki babamın arkadaşına yakalanmıştım. Beni görmüş, babama gidip “Senin kız araba kullanıyor” demiş. Babam da gayet emin “Yok sen yanlış görmüşsündür” deyince adam ısrar kıyamet. “Kullandı, gördüm”, “Mümkün değil, kullanmaz” derken babam eve gelince “Gel bakalım, şu arabayı bir kullan bakalım” demez mi. Anladım bir şey olduğunu. Kullansam mı kullanmasam mı, anlar mı anlamaz mı derken kullandım. O zaman “Demek doğruymuş, senmişsin” dedi. Böyle yakalandım işte. 

DAHA İYİ SÜRÜYORSUNUZ

Beni görünce şaşırmıyorlar, “Bir kadının kullandığını fark etmedik” diyorlar. Bazıları geliyor tebrik ediyor, “Siz erkeklerden daha iyi kullanıyorsunuz” diyor. Bir gün köprüden geçiyorum, adamın biri bana bakacağım derken önündeki arabaya çarpmıştı. Bir seferinde de Konya gezisindeyiz. Döner kavşaktan döneceğim, kırmızı ışık yandı. Bir polis arabası da yanımda duruyor, yeşil yanınca birlikte dönmeye başladık. Camını açtı, “O arabayı sen mi kullanıyorsun?” deyince “Yok, yanımdaki arkadaş kullanıyor” demiştim. Böyle saçma sapan şeyler de oluyor ama herkes tebrik ediyor.  

MESLEĞİNİZ OLSUN 

Kadınlar erkeklere boyun eğmesin, altın bileziklerini  kollarına taksınlar. Ha öyle ha böyle hiç fark etmez, yeter ki bir meslekleri olsun. Allah izin verirse kızımın da pilot olmasını istiyorum. O zaman yaşlanacağım, yürüyemeyeceğim, araba da kullanamayacağım arık kızım beni ‘first class’  gezdirir. 

EV GEÇİMİNE KATKIMIZ OLUYOR

Selma Sultan Meral: Dört senedir bu işi yapıyorum. Daha önce ev hanımıydım, aklımda çalışmak yoktu. Klasik ev hanımı gibi sabah kahvaltısı, akşam yemeği, temizlik, bulaşık, çocuklar derken günler geçiyordu. Şimdi tabii daha farklı oldu hayatımız. İş hayatıyla ev hayatı farklı ama eve gidince de yine iş yapıyorsun. Eşime yardımcı olmak için çalışmaya karar verdim. Bizim de ev geçimine katkımız oluyor. Hepimiz memnunuz çalışmaktan. Hayatımda ilk iş deneyimim. Ne öğrendiysem ustaların yardımıyla kendi emeğimle öğrendim. Gittiği yere kadar çalışacağız bakalım.

Halime Yılmaz: Bu ilk iş deneyimim değil daha önce başka işlerde çalıştım. Daha önceki çalıştığım yerlerden en güzeli bu diyebilirim. Bu iş de kolay değil, zorlukları var. Bir numune getiriyorlar ve aynısını yapmamızı istiyorlar. Birbirine benzemesi gerekiyor yani. Kadınlar evde boş boş oturacağına çalışsınlar bence. biz daha güzel yapıyoruz 
Sare Baş: Eşimin vasıtasıyla geldim, eşim de burada çalışıyor. Ev geçimine katkı sağlamak için çalışmaya başladım. Hayatımda ilk kez burada öğrendim ama güzel, zevkli yani. İnsan işini sevmedikten sonra zaten yapamaz. Ama her işin de kendine özgü zorlukları var. Şükürler olsun ki iyiyiz. Kimse kimseyi zorla tutmuyor burada, istemezsen çıkar gidersin. 
Hanım Geldi: Daha önce kabloda, şalter işinde çalıştım. Mecbur olunca her işi yapıyorsun. Bu işim diğerlerine göre daha güzel. Kızlarla da anlaşıyoruz, güzel geçiyor. Mesela müşteri geliyor, “Aynısını yapacaksınız” diyor, biz onun aynısını yapmak zorundayız. Uymadığında stres yapıyor insan ister istemez. Bize bu işi erkek ustalar öğretti. Günlük hayatta ismini hiç duymadığımız, bilmediğimiz şeyleri öğrendik. Şimdi onlardan daha güzel yapıyoruz. Hem daha düzgün oluyor hem daha çabuk.  

SEKRETERLİK İÇİN GİTTİM KAPORTACI OLDUM

Aslında sekreterlik için başvurmuştum. Kuzenim “Sekreterlik sana göre değil, Alman eğitmen de hazır buradayken kaportacılığı öğren” dedi. O gece düşündüm. Ertesi gün arayıp “Sekreter olmak istemiyorum. Kaporta eğitimini bana da verin, beğenirseniz yaparım” dedim. Ertesi günü çağırdılar ama ben aynı gün evden çıkıp gittim. Beni karşılarında görünce ciddi olduğumu anladılar. “Çekiç, çivi varsa bu işi kesin öğrenirim” dedim. Bir gün eğitim için alüminyum bir kapı koymuşlar. Elimde balyoz, çekiç artık ne alet varsa bam güm eğitim salonunda vuruyorum kapıya. Öyle bir şey ki kapının kesinlikle düzelme ihtimali yokmuş. Ben belirli bir seviyeye getirdim. Eğitmen kimin yaptığını sorunca korktum, bir şey söylemedim sert bir adamdı çünkü. Benim yaptığımı öğrenince hoca inanamadı. Onay verince işi aldım. 

BABAM İNANMADI

Bizim kadınlarımız evi temizlerken koltukları tek başına taşır. Erkeklerimiz maalesef biraz tembel. Evimizin çatısını tamir ettim. Tahtaları çaktım, hâlâ bir problem yok. Evde bir şey bozulsa ben yaparım. Lavabonun borusu patlayınca babamın boru ısıtma makinesiyle tamir ettim. Babam benim yaptığıma inanamamış ve “Usta yapmış, belli” demişti. 

KADIN İSTERSE YAPAR

Bir müşteri geldi, tesadüf ben karşıladım. “Sedat usta varmış, boyasız kaporta düzletiyormuş” dedi. Ben de “Biz de Sedat usta diye biri yok, Seda var, o da benim” dedim. Adam da dönüp “Herhalde bu işi sizin yapacak haliniz yok” deyince “Yok, ben yapıyorum” dedim. ‘Tak çek’ dediğimiz bir sistem var. Sıcak silikonla uygulanıyor. Bunu yapmak için arabanın boyasının orijinal olması gerekir. Boyalı parçaya bu malzemeyle müdahale edemezsiniz, boyayı söker. Müşteriye “Bu parça boyalı, uygulamayalım” dedim, inanmadı. Ben de yapıştırdım. Hop macunuyla beraber boyası da çıktı. Haklı çıktım, müşteri de kabul etti. Kadın isterse başaramayacağı bir şey yok. Özellikle Türk kadını tuttuğunu koparır. Artık kadınlar suyun altından çıksın, balık değiliz ki biz. Yüzeyde görünmemizin zamanı geldi.

MESLEĞİN TOZUNU YUTTUM

Çalışma hayatıma restorasyon ve dekorasyon alanında başladım. Daha sonra inşaat sektöründe alüminyum konstrüksiyon ve giydirme cephe alanlarında çalışmaya devam ettim. Yurt içinde ve yurt dışında şantiyelerde çalıştım. Sistem üretimi yapan bir firmada imalat ve montaj aşamalarında danışmanlık yaptım. Mesleğin tüm gerekliliklerini yerine getirdim, tüm kademelerde çalıştım. Bir anlamda mesleğin tozunu yuttum. Alüminyum sektöründe, farklı departmanlarda ve kademelerde çalıştıktan sonra eşimle Metaxdoor’u kurduk. 

ÇOK MÜCADELE VERDİM

Türkiye’de kadınların işgücüne katılımının, erkeklere oranla her zaman geride kaldığı bir gerçektir. Sosyal hayatta kadının konumunun iş hayatına katılımla doğru orantıda geliştiği inancındayım. İş hayatında kadın ya da erkek ayrımını hiçbir zaman yapmadım, çalışanın ve mücadele edenin her zaman kazanacağına inanıyorum. Elbette başlarda uzun süreler çalışmak durumunda kaldım. Her şeyi daha fazla kontrol ettim, çalışmak konusunda zaman mevhumunu unuttum. Ama her işin bütün kademelerini dokunarak ve yaşayarak öğrendim. İyi ki de o zaman teknoloji bu kadar çok hayatımızda değilmiş. Tabii bu çok çalışmanın gerektiği öğrenme sürecinde erkek egemen bir sektörde kadın olarak ayakta durmanın mücadelesini de çok verdim. Tuba Arslan adını sektörde duyurmak, bu sektörün erkeklerin tekelinde olmadığını ispatlamak için uzun ve zorlu mücadeleler geçti. Özellikle şantiyelerde çalıştığım zamanlar hayatımın en zorlu dönemlerini temsil ediyor.

PES ETMEYİN

Kadınlara tavsiyem, kendi işini kurma inançlarını devam ettirmeleri, zorluklar karşısında pes etmemeleri, çok çalışmaları, inançlarını ve arzularını ilk günkü gibi taze tutmaları olur. Önce kafalarındaki engelleri kaldırsınlar ki toplumun dayatmalarını kolayca aşabilsinler. her şeyden önce ‘erkek egemen sektör’ sözünü dağarcığımızdan çıkarmamız gerekiyor. Çünkü bu dağarcığı erkekler değil, kadınlar da yaratıyor. Türkiye ekonomisinin kalkınması için biz kadınların da her sektörde var olması gerekiyor.