MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Bir insanın hayatına dokunmak, ona rehberlik etmek bir anlamda geleceği inşa etmek demek. İdealist öğretmenlere bu anlamda çok şey borçluyuz. Sizi idealleri peşinde koşan ve hayatının merkezine öğrencilerini özellikle de özel çocukları koyan bir öğretmen ile tanıştırmak istiyorum. Sözer Vurgun, coğrafya öğretmeni. Yıllarca devlet okullarında çalıştıktan sonra şimdi Bergama Bilim ve Sanat Merkezi'nde (BİLSEM) coğrafya öğretmeni olarak görev yapıyor. Görme engelli çocuklar için yaptığı proje ile hem ülkemizde hem de yurt dışındaki dezavantajlı çocuklara ulaşarak eğitimde fırsat eşitliği sağlayan Vurgun, bütün engelli ve özel çocukların hayata karışması için çabalıyor. Vurgun aynı zamanda Türkiye Kapsayıcılık Takımı olarak TEKNOFEST'te de birçok kez öğrencileri ile ödüller almış.
"Bizler sadece insan yetiştirmiyor, dünya için bir gelecek hazırlıyoruz." diyen Sözer Vurgun "Öğretmenlik artık herkesin yapabileceği bir meslek değil. Artık çok donanımlı olarak yetiştirilen kişiler öğretmenlik yapabiliyor." şeklinde konuşuyor.
ÖĞRETMENLİK BİR HAYAT TARZI
Sizi tanıyalım? Kaç yıllık öğretmensiniz?
Hayatımın merkezine koyduğum çocuklar, gençler ve engeli olan bireyler için farklı alanlarda projeler yürütüyorum. Başımıza icat çıkaran, mucit olan, buluşlar yapabilen, araştırma geliştirme laboratuvarlarında insanlığın gelişimine katkı sağlayacak gençler ile bu gençlerin yetiştirilmesine katkıda bulunacak öğretmenler arasında köprü kurmak için çalışmalara devam ediyorum. Bergama Bilim ve Sanat Merkezi'nde (BİLSEM) coğrafya öğretmeniyim. Meslek hayatımda yirmi üçüncü yılım. Eşim sınıf öğretmeni aynı kurumda beraber çalışıyoruz. Bir oğlumuz var. O da BİLSEM'de öğrencimiz. Öğretmenlik bir hayat tarzı, bir ideal, bir var oluş hali. Sadece bilgi aktarmaktan ibaret bir iş değil. Aristotoles dediği gibi "Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir." Bu nedenle herkes öğretmen olamaz. Öğretmenliği seçmek ve devam etmek zorlu bir süreç.
YÜREĞİNE GİREMEDİĞİMİZ ÇOCUĞU EĞİTEMEYİZ
Öğrencilerle nasıl bir bağınız var?
Öğretmenlik mesleği sevgi işidir. Kalbimizin çocuk sevgisiyle dolup taşmalı. Çünkü yüreğine giremediğimiz çocuğu eğitemeyiz. Bir öğretmen öğrencilerinin olabileceklerinin en iyisi olmalarına kendini adar ve bu amaç doğrultusunda emek, zaman verir. Karşılığında beklediği yegâne şey ise öğrencilerinin gelişip, mutlu birer insan olmaları.
Siz idealleri olan bir öğretmensiniz. Eğitim anlayışınızın temelini ne oluşturur?
Ben öğrencinin eğitim süreci boyunca aktif olarak rol almasını öngören bir anlayışı benimsiyorum. Her öğrenci öğrenmeye karşı içsel bir motivasyona sahiptir. Onları yetenek ve ilgi alanları doğrultusunda motive ediyorum. Okulun bitiş zili çalmasına rağmen, "Öğretmenim biz atölyede biraz daha çalışmak istiyoruz." dediklerinde gerçekten isteyerek bir öğrenme gerçekleştiğini görüyorum. Yaptığımız etkinliklerde çocukların düşünce ve hayallerinin mümkün olduğunca serbest kalmasına olanak tanıyoruz. Atölyedeki eğitimde çocuklar üretip bütüne kattıkları her parça sayesinde kendini özel hissediyor. Böylelikle öğrencilerimiz sosyal yenilenme ve toplumsal iyileşmenin kapısını aralıyor.
Görme engelli çocuklar için yaptığınız çok önemli bir proje var. Bu çocuklar için bir şey yapmaya nasıl karar verdiniz?
Anadolu Lisesi'nde öğretmenlik yaptığım yıllarda görme engelli öğrencilerin okulumuzu kazanmalarıyla birlikte ilk kez farklılıkları olan çocuklara bir arada eğitim vermeye başladım. Öğrencilerimi 9. sınıf boyunca derse dahil etmek, arkadaşlarıyla kaynaştırmak, başarısını devam ettirmek için çabalasam da sonuç alamadım ve yeni yollar aramaya başladım. Görme engelli öğrencim için fırsat eşitliğini sağlayacak materyaller olmadığı için sonuç alamadığımı fark ettim. Ne yazık ki dijitalleşen dünyada otizmli, görme engelli ya da farklı engel gruplarına ve öğrenme güçlüğüne sahip çocuklar ile tüm çocukların beraber eğitim alabilmeleri için tasarlanan teknolojik alt yapıya sahip eğitim materyalleri ve zekâ oyunları bulunmuyor. Buradan hareketle görme engelli öğrenciler ile sınıftaki diğer öğrencilerin kullanabileceği coğrafya konularımızla ilgili haritalar yapmaya başladım. Bu haritalarda dünyada ilk kez her bir ilgili kısım farklı dokularda, farklı yüksekliklerde ve içeriklerde yer alıyordu. Ayrıca üzerinde Braille alfabesi ile de açıklamalar bulunuyordu. Bir süre sonra engelli olan ve olmayan öğrencilerin kaynaşabilmesi için bu materyalleri yapmayı onlara da öğrettim. Kapsayıcı eğitimin en iyi örneğini ortaya çıkardık. Bu çalışmaları yaparken yolum 8 yaşındaki İrem'le kesişti. İrem de doğuştan görme engelliydi ve dokunsal haritalar ilgisini çekmişti. İrem'in anne babasıyla karşılıklı olarak oynayabileceği şeyler de yapılabilirdi. İrem ile sohbetimizden sonra dokunsal biçimde domino, tangram ve zeka küpleri yapmaya başladım.
Sonra bu işi büyüterek tayinimin çıktığı Bergama Belediyesi Engelliler Merkezi'nde 'Dokunsal Eğitim Materyaller Atölyesi' adıyla bir atölye açtık. Türkiye'de farklı okullarda eğitim alan görme engelli çocuklarımıza burada ürettiğimiz materyalleri gönderdik ve nasıl kullanacaklarını öğrettik. Bu çalışmalar ile ilgili olarak İzmir, İstanbul, Muğla, Manisa ve Denizli'de kapsayıcı eğitim temalı konferanslar verdim. Atölyede üretilen materyalleri ve eğitim modelimizi uygulamak için gittiğimiz ülkelerden biri olan Uganda'da Uganda Üniversitesi'nin Rektörü ve Eğitim Fakültesi Dekanını kendi ülkelerinde de Dokunsal Materyaller Atölyesi açılması için ülkemizle resmi olarak temasa geçeceklerini ifade ettiler. ABD'deki "Paths To Literacy For Students Who Are Blind Or Visually Impaired" sitesi ve Teksas Enstitüsü ile beraber Japonya ile yaptığımız çalışmaları paylaştık.
AMATÖR OLARAK BAŞLADIK DÜNYAYA ULAŞTI
Bu proje Afrika'daki çocuklara da ulaştı mı?
Başta Afrika ülkeleri olmak üzere dezavantajlı ülkelerde yaşayan görme engelli öğrenciler için öğretmen arkadaşım Fuat Alıcı ile beraber kapsayıcılık temelli bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. Fuat Alıcı okulumuzun müdür yardımcısı ve o da kendini çocuklara adamış bir öğretmen. Afrika'daki görme engelli çocuklara atölyemizde üretilen ve dünyada bir ilk olan dokunsal malzemeleri, dokunsal oyuncakları, çok sayıda malzeme ve beyaz bastonu götürdük. Bu sayede çocuklar artık beyaz bastonlarıyla bağımsız ve güvenli bir şekilde hareket etmeye başladı. Afrika ve ülkemizdeki görme engelli çocuklar için yürüttüğümüz projemiz Milli Eğitim Bakanlığınca "En İyi İyilik Projesi" seçildi. Gittiğimiz ülkelerde çocuklar tarafından büyük bir sevinçle karşılandık. Okuldan ayrılırken birçok öğrenci bizlere sarılarak ağladı.
Amatör bir ruhla başladığımız atölye çalışmaları farklı disiplinlerden kişilerin bir araya gelmesi ile dünya genelinde eğitim hareketine dönüştü. Projemiz şu an ülkemizle birlikte ABD, Japonya, Ruanda, Uganda, Sudan, Burundi, Kamerun, Tanzanya, Zambiya, Gana ve Pakistan'da uygulanıyor. Proje aynı zamanda Birleşmiş Milletler Viyana Ofisi işbirliğiyle yürütülen Zero Project kapsamında 'Zero Project Shortlist' Dünya'daki En İyi Erişilebilir Projeler kısa listesine alındı.
Engelli öğrenciler ile üstün zekâlı öğrencileri bir araya getirme fikri nasıl ortaya çıktı?
Farklılıkların bir arada olması için çabalarken neden atölyede ayrı ayrı çalışıyoruz ki dedim. Çocuklar bu işi beraber yapabilirdi. Bu projede, engeli olan ya da olmayan tüm çocukların eğitim alabileceği dokunsal eğitim materyallerini ve oyuncaklarını tüm çocuklar bir arada üretiyor. Atölyemizde otizmli, görme engelli, farklı engel gruplarından, öğrenme güçlüğüne sahip, aspergerli, down sendromlu çocuklar ile üstün zekâlı ve özel yetenekli çocuklar hep beraber eğitim materyalleri üretiyor. Böylelikle farklılıkları olan çocuklar yaşamın dışında izole olarak değil, tam içinde yaşamış oluyor. Bu çocuklar eğitim alanında dünyada bir ilki gerçekleştiriyor.
TEKNOFEST'TE ÖDÜLLERE DOYMUYORUZ
Teknofest'te de ödüller aldınız. Bunlardan da bahseder misiniz?
Milli teknoloji sevdasını geleceğimizin teminatı gençlerimize aşılayan, özgüveni yüksek, nitelikli insan yetişmesine öncülük eden TEKNOFEST organizasyonunda yer almayı kendimize milli bir görev sayıyor, öğrencilerimizi en güçlü şekilde destekliyoruz. Yarışmalarda çok önemli başarılar elde ettik ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dan ödül aldık. Bu durumdan ayrı bir gurur ve kıvanç duymaktayız. Türkiye Kapsayıcılık Takımı olarak Teknoloji ve Tasarım Öğretmenimiz Şaban Erkan'ın rehberliğinde Engelsiz Yaşam Teknolojileri, Akıllı Ulaşım Sistemleri ve Eğitim Teknolojileri alanında yarıştık. Teknofest 2020'de Eğitim Teknolojileri Alanında Türkiye Birincisi, Teknofest 2022 Engelsiz Yaşam Teknolojileri Alanında Türkiye Birincisi, Teknofest 2023 Engelsiz Yaşam Teknolojileri Alanında Türkiye İkincisi, Teknofest 2022 Engelsiz Yaşam Teknolojileri En İyi Sunum Ödülü, Teknofest 2023 En İyi Girişim Ödüllerini kazandık.
"BİR ÇOCUK, BİR ÖĞRETMEN, BİR KALEM VE BİR KİTAP DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR"
Başka projeler de var mı?
Fırsat eşitliği ve eğitime dâhil olma üzerine podcast'ler yapıyorum. Birçok yayınevi tarafından farklı başlıklarla yayınlanan "Dünya Vatandaşlığı ve Değerler Eğitimi" konusundaki "Değerli İnsanlar Projesi" ile dünya vatandaşlığı kavramı ve değerleri çocuklara öğretmeye çalışıyorum. Çevre alanında, "Çocuklar Karbon Ayak İzini Küçültüyor" sloganıyla ailelerimiz ve çocuklarımızla birlikte bu alanda fikirler üretiyoruz. Öğrencilerimizin; farklı şehirlerde hayallerindeki üniversitelere geziler düzenliyor, hayran oldukları futbolcularla maç yaptırıyor, en sevdikleri şarkıcılarla şarkı söylemelerini sağlıyoruz. Kısaca çocukların hayallerini gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen "2020 Erişilebilirlik Yılı" kapsamında 2020 Yılı En İyi Erişilebilir Tasarım Ödülü'nü almıştım. Bu tasarımları bugün geliştirerek Engelsiz Eğitim Sistemleri adını verdiğimiz teknolojik ürünlere dönüştürdük. Gelecekte de engelsiz eğitim sistemlerini eğitimin her aşamasında paylaşmak, yaymak ve yaygınlaştırmak için çabalayacağım. Hem ülkemiz içerisinde hem de dünyanın dezavantajlı konumdaki pek çok ülkesinde daha çok çocuğa ulaşabilmek her zaman en büyük amacım olacak.
Bu çabanızın temel amacı nedir?
Çocuklar bizim geleceğimizin teminatı ve yarınlarımızın umudu. Ülkemizin geleceğini çocukların hayalleri ve fikirleri şekillendirecek. Bu sebeple özgüveni olan, üreten, düşünen, kendini geliştirebileceği her türlü sosyal ve eğitim olanaklarına sahip, tarihini, gelenek ve kültürünü bilen aynı zamanda da yarınlarına umutla bakabilen, ideallerine sımsıkı tutunan çocuklar yetiştirebilmek için daha çok çalışmam gerektiğinin ve sorumluluğunun bilincindeyim. Biliyorum ki "Bir çocuk, bir öğretmen, bir kalem ve bir kitap dünyayı değiştirebilir."
TAHA'NIN FARKLILIĞI HAYATIMIZIN DÖNÜM NOKTASI OLDU
Oğlunuz Taha da özel bir çocuk. Bugün sadece ders anlatıp bir kenara çekilen öğretmen olmayıp bu kadar proje geliştirmenizdeki etkenlerden biri de oğlunuz muydu?
Taha Arben farklılığı olan özel çocuklardan biri. 5 yaşından beri tedavi görüyor. Kendisi şu an 13 yaşında farklılığının bilinmesini istiyor ama bunun bir damgalama olarak kullanılmasına çok üzülüyor. Özel durumundan kaynaklanan farklılığı yüzünden sınıf arkadaşlarının aileleri tarafından okuldan atılmak istenmemişti. Eşimle beraber dünyanın dört bir yanında ki çocukların eğitim koşulları iyileşsin diye koştururken kendi çocuğumuzu farklılığından dolayı bazı velilerin imza toplayıp onu okuldan göndermeye çalışması beni derinden etkilemişti. Bu süreçten sonra otizmde, Aile-Doktor-Öğretmen iş birliği üzerine Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Ülkü Akyol Ardıç ile beraber projeler yürüterek Kapsayıcılık temelli konferanslar ve eğitimler vemeye başladık. Taha'nın farklılığı bizim hayatımızın dönüm noktası oldu. Hepimizin çocukları birbirinden farklı ama bazı çocukların aynı Taha gibi özel durumları veya engelleri olabiliyor. Unutmamamız gereken hepsi çocuk, onların her zaman bir arada ve mutlu olması gerekiyor. Benim içinde hayata tutunmamı sağlayan en önemli nokta belki de budur. Farklılıkların bir arada, ön yargısız, engelsiz, eşit ve erişilebilir biçimde yaşayabildiği bir dünya için çalışmak.