En güzel sözlerin aracıları: Mahya ustaları

Ramazan ayının en renkli habercisi mahyalar... Verdiği güzel mesajlar ve ışıklarla şehre yayılan derin anlamlı sözler hem dünyadaki misafirliğimizi hatırlatıyor hem de hayatımızı nasıl daha anlamlı kılarız sorusuna cevaplar veriyor. Biz de Akşam Cumartesi olarak mahya ustası Kahraman Yıldız ile Yeni Camii'deki mahya değişimine minarede tanıklık ettik ve bu güzel geleneği konuştuk.

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Mahyalar, yüzyıllardır süre gelen bir sanat. Ama aynı zamanda öteden beri kültürümüzde çok güçlü bir iletişim aracı. Verdiği güzel ve dini mesajların yanı sıra, gündeme bağlı olarak yazılan politik, sosyal ve kültürel yazılarıyla toplumları harekete geçirici bir özelliği de var. Her açıdan çok kıymetli, eşi benzeri olmayan bir sanat olarak varlığını devam ettiriyor. Ramazan ayının da en büyük müjdecisi elbette. Ama bu işin çok az ustası kaldı. 69 yaşındaki Kahraman Yıldız da onlardan biri. Biz de Ramazan ayı vesilesiyle Kahraman Usta ile beraber Eminönü Yeni Camii'nin minaresine çıktık. Hem röportajımızı yaptık hem bu eşsiz mahya değişim ânına tanıklık ettik, detaylar haberimizde...

İLK SİFTAHIM "FETİH KUTLU OLSUN" İDİ

Kahraman Yıldız, elektrik ve mahya ustası. 1974'te girdiği Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde 42 sene çalıştıktan sonra 2013 yılında emekli olsa da 10 gün sonra geri çağrılıp işine dönmüş. Ve halen mahya ustası olarak çalışmaya devam ediyor. Bu işe 18 yaşında başlayan Kahraman Yıldız, Mahyacılık hikâyesini şöyle özetliyor: "74 yılında Müdürlük'e girince elektrik teknikeri bir abimiz vardı. Bir gün hepimizi topladı ve Dolmabahçe Camii'ne getirdi. Caminin altında bir sürü ampuller, duylar ve malzemeler vardı. Daha sonra kendisi bir kâğıda bakarak bizi yönlendirdi. Biz de onun dediği her şeyi yaptık. Daha sonra Sultanahmet Camii'ne geldik. Burada da karşıdan karşıya halatlar gerdik, 7 kişiydik. Yapmış olduğumuz kabloları birer birer astık ve elektrik verdik, sonra kandilleri ortaladık. Açıkçası o âna kadar ne yaptığımızı bilmiyordum. Akşam merak ettim ve camiye tekrar gittim, ışıklarda 'Fetih Kutlu Olsun' yazıyordu. 1974 yılında ilk siftahım bu oldu. Daha sonra Hacı Ali Ceyhan'ın yanında görevlendirildim ve ondan mahyanın ip uçlarını öğrenmeye çalıştım. Kendisi Osmanlı döneminde Mahyacılık yapmış, Cumhuriyet'ten sonra elektriğin de gelmesiyle, elektrikli mahya sistemine geçişte öncü olmuş bir isim, bizim ustamız. Bir gün ona sordum, 'Bu iş nasıl yapılıyor, bana öğretir misin?' diye. O da bana 'Oğlum sanat öğretilmez, sanat çalınır' demişti. O zaman zorlanmıştım ama hakikaten çalmak yani azmetmek gerekiyordu."

TELEVİZYONUN OLMADIĞI DÖNEMLERDE TEK GÖRSEL YAYIN MAHYALARDI

"Mahyaların çok özelliği var. Sinemanın, televizyonun ve gazetenin olmadığı dönemlerde bir tek görsel yayın mahyalardı. Halkımız geceleri cami cami gezerek, Ramazan'ın ilk 15 gününde resimleri görür, sonraki 15 gününde ise yazıları okurlardı." diyor Yıldız ve ekliyor: "Müdürlük'te biz bir mahya ekibi kurduk; İstanbul, Edirne ve Bursa'daki bütün Selatin Camiilerin mahyalarını biz yapıyoruz. Ramazan süresince İstanbul'daki bu camilerin beşer tane yazıları var. Bir tek Ayasofya'da 'La İlahe İllallah' yazıyor. Sultanahmet'te ise 'Muhammeden Resulullah' yazıyor, bu yazılar kalıcı. Ramazan ayı süresince beşer kez güncelleme yapılıyor. Yukarı çıktığımızda güzel ve anlamlı sözler yazıyoruz. Bu sözler bizi de etkiliyor ve aşağıya bir mesaj verdiğimiz ya da bu mesaja aracılık ettiğimiz için mutlu oluyoruz. İnsanların yüzlerine baktığımda ve camileri gezdiğimde insanların mahyalara olan ilgisini görebiliyorum. Aralarında bu mahyalarla ilgili konuşmalar yapıyorlar. Eşimi 2023 yılında kaybettim. O da bu işi çok seviyordu. Akşamları onunla birlikte inerdik, mahyaları izlerdik. Hatta onların altında iftar yapardık. Hayat bir şekilde devam ediyor. İki çocuğum var, oğlum spor hocası. Kızım da turizm alanında. Onlar da bu mesleğimden gayet mutlu. Sadece çok yorulmamı istemiyorlar. 'Yeter' diyorlar ama bu işi de birilerinin yapması gerekiyor..."

BU SENENİN TEMASI RAMAZAN VE AHİRET BİLİNCİ

Bu senenin mahya teması Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından "Ramazan ve ahiret bilinci" olarak belirlendi. Temanın belirlenmesinin ardından yer alacak olan sözlere ise İstanbul Müftülüğü karar veriyor. Daha sonra sözler Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bildiriliyor. Sonra da Kahraman Usta, hangi camiye hangisi gider, hangi caminin ölçülerine hangi yazı uygun kısmına karar verip ekibiyle birlikte hazırlıklarını yapıyor. Toplamda her detayıyla sekiz camiye hâkim olduğunu dile getiren Kahraman Usta, 2013 yılında emekli olup yeniden Müdürlük'e dönüşünü ise şöyle açıklıyor: "O zaman Vakıflar Genel Müdürlüğü eleman almıştı. Ama bu arkadaşlar çalışamadılar çünkü bacak ağrısı, kol ağrısı, bel ağrısı derken dayanamadılar. Bu iş onlara ağır geldi. Ben ve arkadaşlarım Aziz Tosyalı ile Cemil Buyurkan hep birlikte çalışıyoruz. Onlar da emekli aslında ama bu sene emeklileri topladım, çalışmaya devam ediyoruz. Biz ustayız ama inşallah son olmaz, başka ustalar da olur. Mutlaka yetişsin. Az değil 450 senelik Osmanlı sanatı bu..." Küçüklüğünde mahyaları hatırladığını dile getiren Kahraman Usta şimdi olduğu gibi çocukluğunda da Üsküdar'da yaşıyormuş. O dönemi şöyle anlatıyor: "Arkadaşlarla top oynarken mahalle camisinin kandilleri yandığında, biz hemen eve haber ederdik kandiller yandı diye, sonra da orucumuzu açardık."

SAĞLIĞIM EL VERDİĞİ SÜRECE BU İŞİ YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM

Kahraman Usta mesleğinin zorluklarını ise şöyle anlatıyor: "Mahyacılık çok zor bir iş, minarelere çıkmak, minarelere o kadar eşyayı taşımak kolay değil. Ama iş başa düşünce yapıyoruz. Bazen de fırtına çıkıyor. Küçüklüğümüzden beri yaptığımız iş olduğundan çok şükür korkumuz yok. Bir de ata yadigarı bir mesleği yapmanın mutluluğu var. Güzel mesajlar veriyoruz, ayrıca kimsenin çıkıp da bakamadığı yerlerden biz İstanbul'u seyrediyoruz. Sağlığım el verdiği sürece bu işi yapmaya devam edeceğim. Şu an 69 yaşındayım. Minareye çıkmak kolay değil. Yüzlerce basamak merdiven çıkıyorsunuz. İniyorsunuz, bir daha çıkıyorsunuz. Bunu günde 2-3 kez yapıyoruz. Bu zor bir şey. Ama biz alıştık. Allah bize güç kuvvet veriyor. Büyük camilere çıkmak daha zor. Örneğin Süleymaniye Camii. Onun da şöyle bir hikâyesi var; Süleymaniye tepede olduğundan ilk mahyayı Süleymaniye Camii astığında diğer camiler oradan bakarmış. Ramazan'ın habercisiymiş yani Süleymaniye'deki bu mahyalar. Ayrıca yine ezan sesinin gitmediği yerlere de mahyaların ışıkları gidermiş..."

AYASOFYA'YA MAHYA ASMAK ŞEREFİNE NAİL OLDUK

Ayasofya Camii'ne astığı mahya ile ilgili ise şöyle konuşuyor usta: "Ayasofya'ya da bir düzenek kurduk çok şükür. İlk çıktığımda enteresan hissettim. Eskiden Sultanahmet'ten bakardık Ayasofya'ya ve 'Buraya mahya yakışır' diye kritik yapardık. En sonunda bu şerefe nail olduk. Ayasofya'ya mahya asmak daha önce Osmanlı'da da denenmiş. Ama hem mesafeden hem de tek şerefe olmasından dolayı ampuller birbirine çarparak kırılmış. Bu nedenle en büyük harfli mahya Ayasofya'da. Böylece çarpmayı ve kırılmayı önledik."