Ege Zamanı: Ayvalık ve Cunda Adası

Deniz Yılmaz Akman
denyilmaz88@gmail.com

Kocaman bir portakala benzeyen en güzel gün batımlarının, sıcak insanların, lezzetli yemeklerin memleketi Ayvalık ve çok yakınındaki huzurun diyarı Cunda (Alibey) Adası... Burada her şey olması gerektiği gibi değil, olduğu gibidir, samimidir... Bu iki rota da kalbimin daima Ege’de kalmasınının nedenidir.

Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü olarak sayılan o eski köprüden geçip, Cunda (Alibey) Adası’na adım attığınız anda zaman yavaşlar. Zaman makinesi olmadan yapacağınız bu yolculukla içiniz huzur dolar ve vakit kaybetmeden Cunda’nın sahilinden başlayıp arka sokaklarına doğru kaybolmaya başlarsınız. Cunda Adası, Ayvalık koyunun içinde yer alan adalardan yerleşime açık olan tek ada. Türkiye’nin 'ilk boğaz köprüsü' (1964) diye adlandırılan köprü Alibey ve Lale adalarını birbirine bağlıyor. Cunda Adası’nda yaşayan büyük çoğunluk mübadele zamanı Girit ve Midilli'den göç etmiş Türklerden oluşuyor. Tatil için 'daha sakin bir Ege' tercih edenlerin ziyaret ettiği, bu küçük gibi gözüken adada aslında yapılacak çok şey var: Cunda’nın en eskilerinden biri olan Taş Kahve’ye mutlaka uğrayın. Adanın sahilinde yer alan bu taş kahve, tavanında uçuşan kırlangıçları ve günün belirli saatlerinde gelip burada kağıt oynayan amcaları ile insana oldukça nostaljik bir his yaşatıyor. Pencerelerinde yer alan renkli vitray camlarının arkasından sahili izlerken, ev yapımı soğuk limonatasından içmek ve meşhur Ayvalık tostundan yemek olmazsa olmazlardan biri. 

l Restorasyonu geçtiğimiz yıllarda tamamlanan Taksiyarhis Kilisesi uğramanız gereken önemli nokta. (Pazar günleri kapalı)
l Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı Agios Yannis Şapeli Koç Müzecilik vakfının restore ettiği önemli yapılardan biri. Arkasındaki değirmen de restore edilerek ziyarete açılmış. Yanında yer alan kafesinde (Panorama Kafe) gün batımını izleyebilirsiniz. (Kitaplık pazartesi hariç her gün: 09:0017:30 arası açık. Giriş ücretsiz.)
l İtalya’nın küçük bir  kasabasındaymış izlenimini veren Vino’da ev yapımı şarap ve likörlerden tadabilirsiniz. 
l Sokaki Restoran Yunan müzikleri ve lezzetli mezeleriyle müdavimlerini oluşturmaya başlamış. Özellikle, saganaki (peynir kızartması), güveçte karides, sübye ve soğuk mezelerinden yemelisiniz.

Ayvalık’ta…

Bir rivayete göre şeytanın ayak izini taşıdığı kabul edilen tepedeki “Şeytan Sofrası”nda gün batımı izleyin. Ayvalık merkezde yer alan Cafe Caramel’de;  Yasemin Hanım’ın en az kendi evi kadar özenip bezendiği, belki de bu yüzden “evinizdeymiş” gibi bir his yaratan bu şirin mekanda damla sakızlı muhallebi ve çilek soslu sütlü irmik tatlısı yemelisiniz. Ayrıca elmalı tartını ve ev likörlerini de muhakkak deneyin. Tarihi İmren Pastenesi’nin damla sakızlı dondurmasından tadın. Sokak aralarında iyice gezip, yorulduğunuzda serinlemek için Şeytanın Kahvesi’nde buz gibi bir koruk suyu söyleyin ve kendinizi biraz zamansız bu sokağın atmosferine bırakın. Kendi kahvelerini demleyen ve özellikle de soğuk kahveleriyle meşhur olan Kvicii’ye bir kahve molası için uğrayın. Her cumartesi kurulan antika pazarını gezin. Barbaros Caddesi’nde yer alan, yan yana dizilmiş antika ve ikinci el dükkanlarını da gezmeyi unutmayın.