MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Küresel ısınmayla birlikte dünyanın birçok noktasında gerçekleşen orman yangınları ve insanlığın doğayla olan ilişkisine odaklanan Doğa Nerede sergisi açıldı. Doğuş Grubu'nun kültür-sanat alanındaki başlıca sosyal yatırımı olan Sanata Bi Yer ve HAN Spaces iş birliği ile açılan sergiyi 31 Mayıs'a kadar ziyaret edilebilirsiniz. ArtPick organizasyonu ve küratörlüğünde düzenlenen sergide 17 genç sanatçının "Doğa Nerede?" arayışını merkeze alan 55 çalışması yer alıyor. Sergide yer alan çalışmalar, doğayla kurulan ilişkinin bir yansıması olarak ele alınırken, insanın ilk mekânı, ilişki kurduğu/oyun oynadığı yer olan doğa ile günümüze kadar değişmeyen ve insan olmanın yapı taşını oluşturan öğeleri gözler önüne seriyor.
Sergide yer alan genç sanatçıların çalışmalarındaki çeşitli metot kullanımı, doğayla ilişkimiz ve onu arayışımızdaki noktaları da gözler önüne sererek, 'Doğa Nerede?' sorusunun yanıtlarını sanatseverlerle birlikte aramayı hedefliyor. 'Doğa Nerede?' sergisi karbon salınımı, doğa tahribatı ve şehrin trafik yükünün azaltılmasını da amaçlayarak İstanbul'un Avrupa ve Anadolu Yakası'nda iki ayrı noktada bulunan HAN Levent ve HAN Ataşehir ofislerinde eş zamanlı ziyaret edilebilir. Sergide; Abdulgani İlhan, Aylin Erdem, Ayşenaz Çubukçu, Berrak Zeynep Yılmaz, Ece Maria Aslanbey, Eyhan Çelik, Hilal Özdemir, İbrahim Deniz Tavlıbıyık, İlayda Çorlu, İrem Terzi, Safiye Otman, Semiha Adsız, Şeyma Lakot, Tuğçe Çakal, Tuğçe Şen, Yağmur Demir ve Yağmur Kevser Barutçu'nun çalışmaları yer alıyor.
GEÇMİŞ VE GELECEK AYNI KAREDE
Abdulgani İlhan: "Doğa Nerede sergisine Sanata Bi Yer aracılığıyla katıldım. Sanata Bi Yer, Doğuş Grubu'nun öğrencilerin sanatsal üretimlerini paylaşıp kendilerini ve eserlerini dışarıya açabilmeleri için oluşturduğu şahane bir platform. Ben de bu platforma çektiğim fotoğrafları yüklüyordum, çektiğim fotoğraflardan 'İkilem' ve 'Lost' adlı çalışmamın çok değerli küratörlerimiz tarafından sergi konusuna uygun görülmesiyle sergiye katıldım. Her sanatçı eserinin görülmesi ve gösterilmesini iştiyaklı bir şekilde ister ve bunun için uğraşır. Hele de bu paylaşım "Doğa" gibi hepimizi ilgilendiren bir konuya dikkat çekmek içinse. Doğayı, onunla olan ilişkimizi, doğayı hayatımızda nerede konumlandırdığımızı sorgulayan bu sergide iki eserimle yer alıyor almak gurur verici. Eserlerimin sergileneceği haberini ilk aldığımda bu serginin de benzerleri gibi bir galeride olacağını düşünmüştüm. Daha sonra serginin Han Spaces gibi bir çalışma alanında olacağını öğrenince şaşırdım. Ancak sergi alanını bizzat görüp gezdikten sonra eserlerin yaşayan bir yerde sergileniyor olması, hali hazırda kendilerine bir yer bulmuş gibi hissettirdi bana. Sergide yer alan fotoğraflarımı Mersin'de kız kardeşimle sahilde çıktığımız bir yürüyüşte çektim. Her bakanın kendinden bir şeyler bulacağını ümit ettiğim İkilem adlı eserimde simetri çizgisini adeta bir zaman çizgisi gibi tahayyül ederim. Fotoğrafta sol tarafa giden bisikletli, geçmişe dönük üzüntülerimize, pişmanlıklarımıza doğru hareketimizi temsil ederken; sağ taraftaki oturan da geleceğe yönelik kaygılarımızı, korkularımızı temsil ediyor. Geçmiş ve gelecek arasında yani fotoğrafın ortasında bir şey olmayışıysa içinde yaşadığımız ân'dan ziyade geçmiş ve gelecek arasında yaşadığımız ikileme işaret ediyor benim nezdimde. 'Lost' adlı fotoğrafa gelince bu fotoğraftaki hem yansıyan alanın hem de suyun yüzeyinin flu olması bende kayıp hissettiğim zamanların fotoğrafik bir tasviri olarak karşılık buluyor.
HİS SERİSİ PANDEMİDEN ÇIKTI
İlayda Çorlu: "Doğa ve aile kavramları üzerinde çalışmalar üretmekteyim. Sanata Bi Yer ile sosyal medya üzerinden karşılaştım ve bu şekilde dijital sergi platformunda sanatımı sergilemek için çalışmalarımı kavramsal metinleriyle birlikte siteye yükledim. Daha sonra eserlerimin 'Doğa Nerede?' sergisinde yer alacağını öğrendim. Eserlerimi kavramıyla, doğa temasının aynı temada buluşan bir sergi içerisinde bulunması bana sevinç ve güven hissiyatı veriyor. Çalışmalarımın sergi ve galeriler dışında bir boşluğu doğa yönelimi ile iç içe olan farklı bir alanda buluşturması; eserlerimi bir ofis gibi gündelik hayatın içinde de görülebilir kıldığı için benim adıma önemi büyük. His serisi, 7 ayrı çalışmayla oluşan bir eser. Pandemi döneminde hastalığa yakalanan kentler; insanların hiyerarşi, gözetim, yönetim bakış gibi hareketleriyle katledilirken birdenbire tertemiz bir işleyişin içinde buldu kendini. İnsanoğlu ise dört duvar olarak tabir edilen yansımanın içinde kaldı. Alıştığımız bütün görseller, gösteriler geri çekildi. Bu durum daha önce karşılaşmadığımız bir yaşantı. Biz içeride kalabalıklaştık, doğa ise sadece mevsimiyle, yeşiliyle, havasıyla değil aynı zamanda kamu nesneleriyle de yalnızlığa erişti. Sokağa çıktığımızda doğayla içe içe olan kamu nesnelerini kullanmasak bile onlar bize dışarıda olduğumuzu hissettirir. Pandemi döneminde dışarıyla aramızdaki bağı bize sunan tek lüks camın ta kendisiydi. Bu melankolik havayı yansıtmak adına monokrom tonlarıyla cama resmettiğim eseri yere düşen yapraklarla birlikte kullandım. Her birimizin fark etmese de doğayla, bu nesnelerle duygusal bir bağımızın olduğunu izleyiciye yansıtmak istedim."