Dünyanın sigortası Antarktika

3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'nde beyaz kıtada Türk bayrağını dalgalandıran Türkiye Antarktika Araştırma Üssü Çalışma Grubu Koordinatörü Doç. Dr. Yüksel Demir, “Buzla kaplı bu kıta aynı zamanda dünyanın sigortası, burada yapılan her bir çalışma büyük önem taşıyor” diyor...

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Antarktika, zorlu coğrafyası ve doğasıyla kaşiflerin ve bilimsel araştırma ekiplerinin ilgi odağı durumunda. Dünyanın en soğuk, rüzgarlı ve kurak kıtasında, sadece bilimsel araştırmaların yapıldığı 29 ülkenin 100’e yakın üssü bulunuyor. Antarktika’ya Bilim Üssü Kurulması Projesi’ne yönelik çalışmaların gerçekleştiği 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi geçtiğimiz ocak ayında gerçekleşti. Türkiye’nin beyaz kıtadaki geçici üssü olan kampın kurulmasıyla Horseshoe Adası’nda Türk bayrağı göndere çekildi. Türkiye’nin de bilim üssünü kurduğu, 14 milyon kilometrekarelik alanıyla dünyanın 5’inci büyük kıtası olan Antarktika, Güney Yarımküre’nin en güneyinde yer alıyor. Antarktika, barındırdığı zengin doğal kaynakların yanı sıra iklim araştırmaları, jeofizik, biyoloji, uzay bilimleri ve diğer birçok bilim dalları için “doğal laboratuvar” özelliği taşıyor. 

BİLİM VE BARIŞ ADASI

Antarktika’da olağan dışı koşullarda oluşan kimyasal maddelerden ise kanserden antibiyotik dirençli enfeksiyonlara kadar çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanabilecek ilaçlar üretilebiliyor. Penguenlerin, fokların, balinaların, kuşların ve çeşitli hayvanların ev sahipliği yaptığı Antarktika, “bilim ve barış kıtası” olarak adlandırılıyor. Bilim üssü kurma girişimiyle Antarktika’daki araştırmalarını bir üst seviyeye çıkarmayı ve danışman ülke statüsüne geçmeyi hedefleyen Antarktika Bilim Üssü Kurulması Çalışma Grubu’nun Koordinatörü İTÜ Öğretim Üyesi Yüksel Demir, Türkiye’nin Antarktika macerasını anlattı...

KAYITSIZ KALAMADIK

Demir, İTÜ olarak 2014 yılında Kutup Uygulama Araştırma Merkezi kuruluşunun başvurusunu gerçekleştirdiklerini ve bunun 2015 yılında bakanlar kurulu onayıyla kurulduğunu hatırlattı. Bu aşamadan sonra projenin Cumhurbaşkanlığı himayesine alınması ve o zamanki adıyla Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde gerçekleştirilmesinin süreci hızlandırdığını ifade eden Demir, vizyon sahibi yöneticilerin bu tür araştırma projelerini sahiplenmeleri açısından bu örneğin değerini vurguladı.

Antarktika’yı anlatan Doç. Dr. Demir, “Antarktika, savaş veya anlaşmazlıkların tersine, işbirlikleri ve müzakereler için huzur ve barış dolu bir yer. Ortalama 2 kilometre kalınlığında buzla kaplı, aslında Antarktika için dünyanın sigortası diyebiliriz. Dünyadaki buzulların yüzde 90’i bu kıtada, bu buzulların tamamının erimesi durumında dünyadaki denizler de 70 ila 100 metre arasında yükseleceği öngörülüyor. Bu durumda dünyada birçok yer sular altında kalacak. Böylesine önemli bir meseleye bizim ülke olarak kayıtsız kalma imkanımız yok, olmamalı. Zira geleceğimiz buna bağlı. Türkiye işte bu misyonla oradaki bilimsel çalışmalarda yerini aldı” dedi.

30. ÜLKE OLMAK İSTİYORUZ

Demir, sözlerine şöyle devam etti: “1959’da imzalanan ve u¨lkemizin 1995’te taraf olduğu ‘Antarktika Antlaşması’, Antarktika’yı barış ve bilime adanmış doğal koruma alanı olarak gu¨vence altına almıştır. Antarktika, bu özelliğiyle insanlığın ortak yararına adanmış yegâne toprak parçası ve deniz alanıdır. Biz de üç yıldır düzenlediğimiz bilimsel seferlerle oradayız. Bir yandan üs kuruluş çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu sene kısa süreli üs kuruluş sürecini başlattık. Uzun vadeli üsle ilgili çalışmalarımız sürüyor. Bu çalışmalarımızı başarılı bir şekilde tamamlayabilirsek 30. danışman ülke olmak istiyoruz. Koşullar insanı zorluyor. Görev süresinin önemli bir bölümü yolda geçiyor. Önce hava yoluyla kıtaya yaklaşıyorsunuz. Her ülke kendi konumuna ve üs çalışma yaptığı üssün konumuna göre farklı rota kullanıyor. Biz üs kurmayı planladığımız Horseshoe Adası Antarktik Yarımada da yer aldığı için Güney Amerika’dan Şili’den gitmeyi tercih ediyoruz. Belçika Güney Afrika’dan gidiyor. Yolculuğumuz esnasında önce Güney Amerika’ya uçakla gidiyoruz oradan gemi ile kıtaya geçiyoruz. Benim katıldığım seferde gemi yolculuğu 35 gün sürmüştü. Yolculuk sırasında ve üsse ulaştıktan sonra çalışmalar devam ediyor. Dönüş yolunda da yine aynı bilimsel araştırmalar yapılıyor. Seferin her safhasından yararlanmaya çalışıyoruz. Antarktika’daki bilimsel çalışmaların bitmesi söz konusu değil. Araştırmacılar ilgi duydukça bizim bunun için kaynağımız oldukça inanılmaz bir potansiyel var.”

NEDEN ANTARKTİKA?

Türkiye’nin böyle bir meseleye neden kaynak ayırmalı; değerli Fransız bilim insanı Claude Lorius örneğini vermek isterim. Eğer kıtaya ilk gittiğinde kendisine ikram edilen içeceğin içindeki binlerce yıllık buzun içerisinde hapsolmuş havanın karışımını çözerek dünyadaki insan etkinliği ile hava karışımının değişimi arasında bir ilişki olduğunu ve bunun da küresel iklim değişikliği arasında bir bağlantı olduğunu ispatlamamış olsaydı küresel ölçekte bazı önlemler alınamayacak ve belki de bugün bizim için zaten iş işten geçmiş olacaktı. Dolayısıyla öngörülemez faydaları var araştırmanın. Bu nedenle araştırmanın somut kısa vadeli bir getiri beklemeden de desteklenmesine ve bu doğrultuda vizyon belirleyen bilim insanlarına da güven duyulmasına ihtiyacımız var.