MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
Yeteneğinin ve hayallerinin peşinden giden genç bir ressam ile tanıştırmak istiyorum sizi, adı Ceydanur Sarraç. Çalışmalarını sosyal medyadan farkettim. Duvar resimleri ile insan portreleri çizdiği karakalem çalışmaları hemen dikkatimi çekti. Kendisi ile telefonda konuştuğumda ise şaşırdım. Karşımda bu kadar genç bir yetenek beklemiyordum. Ceydanur henüz 18 yaşında ve 14 yaşında resim ve sanatını ilerletmek için İskenderun'dan İstanbul'a kadar gelen azimli bir küçük hanımdı. Hayatına dokunan resim öğretmeni ile tuval çalışmalarına başlayan Ceydanur, usta ressam İlhami Atalay'dan da ders almış. Bugünlerde yetenek sınavlarına hazırlanan Ceydanur, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'ne girmek istiyor. Kadıköy'deki Sanathane Güzel Sanatlar Akademisi'nde canla başla bu sınav için hazırlanan Ceydanur'un en büyük hayali ise sanat ve maneviyat kokan bir atölye açmak.
İSTANBUL BENİM HAYALLERİMDE VARDI
Daha çok gençsin ve güzel çalışmaların var. Ne zamandır resim yapıyorsun?
12 yaşından beri tuval üzerine resim yapıyorum. Ama kendimi bildim bileli elimde kâğıt kalem var ve sürekli çiziyorum. Ailem bebek alırdı onunla oynamaz resim defteri isterdim. Ders defterlerimin kenarında hep çizimler vardır. Moda tasarımı yapar, kıyafetler de çizerdim. Karakalem çok yapardım. İnsanların gözünün içine bakar onların ne hissettiğini, yaşanmışlıklarını anlar ve o şekilde çizerdim. Orta ikiye giderken resim hocam 'tuval üzerine resim yapmalısın' dedi. Ondan kurs aldım. İlk çalışmamı üç ayda tamamladım. Bir İstanbul resmi yapmıştım. İkinci tuval çalışmamı ara tatilde 15 günde bitirdim. O da İstanbul resmi idi. İstanbul'a hiç gitmemiştim. Hatay İskenderun'da yaşıyorduk. Ama İstanbul'a aşıktım, içimde buraya karşı bir sevda vardı. Resimlerden gördüğümle yaptım. Sonra akrilik boya ile resimler yapmaya devam ettim. Yokluk içinde resim malzemeleri alıyordu ailem bana. Beni çok desteklediler. Hâlâ da en büyük destekçim onlar. Olumsuz bir şey ile karşılaşsam bile bana hep 'devam et' diyorlar. Okuldaki Sema Hocama da çok şey borçluyum. Hâlâ görüşüyoruz. 7. sınıf sürecinde 31 tablo yaptım. Sonra bir AVM'de sergi açtık. 13 yaşındayken ilk sergimi açtım ve ilk kez tablom satıldı. Tablonun satıldığını da ilk defa orada gördüm. Bundan para kazanmak aklımın ucundan geçmezdi. Daha sonra okuldaki arkadaşlarla sergi açtık. LGS sınavına girdim. Güzel sanatlar lisesi okumak istedim ama geçemedim sınavı. Bana ders verecek birini bulamadık. Anadolu imam hatip lisesine girdim. Sınavı kazanamadığım için çok üzülmüştüm ama şimdi şükrediyorum.
Neden öyle dedin?
Çünkü İstanbul sanatıma çok şey kattı. İstanbul'da eğitim hayatıma devam etmek istedim. Abim buradaydı. Annem de beni destekledi. Burada köreleceğimi düşündü. Annem de Boğaziçi Üniversitesi'ni kazanmış ama gidememiş. O yüzden bana 'git' dedi. İstanbul'a Tenzile Erdoğan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'ne nakil için başvurduk. Nakilim kabul edilince babama söyledik ve ben İstanbul'a geldim. Buraya kendimi, resmimi geliştirmek için geldim. Okulun yanındaki yurda yerleştim. İlk kez ailemden uzak kaldığım için çok zorlanmıştım. Sonra ailem de İstanbul'a geldi.
ATALAY'DAN SABRETMEYİ ÖĞRENDİM
İlhami Atalay'dan ders aldığını söylemiştin... Yollarınız nasıl kesişti?
Burada birçok kursa gitti. Pek çok sanat dalını seviyorum aslında. Hat dersleri aldım, ney öğrenmeye gittim, ebru atölyelerine katıldım, animeye gittim ve İlhami Atalay'dan resim kursu aldım. Cemal Toy'dan ders almak istiyordum. İstanbul Tasarım Merkezi'nde ders veriyordu. Ondan eğitim almak için gittim. Ama o 13 yaşına kadar olan çocuklara veriyordu. Ben 14 yaşına girdiğim için beni İlhami Atalay'a yönlendirdi. 2019 yılında kursa başladım. Hocadan en başta sabretmeyi öğrendim. Sanat ve sanatçı nasıl olunur bunu gösterdi bize. Sanat akardı hocadan. Her şeyini kendi yapardı. Boyasını, tuvalini, İlhami Atalay paleti vardı. Beni Hataylı diye tanır. Hocayı çok severim, o da beni sever. Yağlı boyayı ondan öğrendim. Derslerini sabırsızlıkla beklerdim. Çok farklı bir Ceyda ortaya çıktı bu kurs sonrasında. En başındaki o korkak Ceyda gitti onun yerine sanatçı ruhunu biraz da olsa anlayan bir Ceyda geldi. Hayata farklı bakmaya başladım. Hocamız, "Baktığınız yere boş bakmayın" derdi. 14-15 hafta ders aldım O'ndan. Pandemi olunca kursumuz yarım kaldı. Sonra ressam bir tanıdığımızdan akrilik boya üzerine birkaç ders aldım. Pandemi benim pik yaptığım bir dönem oldu. Günde 17 saate varan çalışmalarım oluyordu.
Resim yaparken nasıl bir ritüelin var?
Resim yaparken ressamların videolarını izlerim. Hayatlarını, çizdikleri eserleri... Van Gogh, Picasso gibi isimleri. Ben aynı anda iki iş yapmayı severim. İngilizce filmler, müzikler açarım dilimi de geliştirmek için. Bazen Kur'an'dan bildiğim sureleri açıp dinlerim. Mesela Kâbe fotoğrafı yapacaksam Kur'an açarım. O zaman renkler daha da canlanır. Derinlikli bir deniz manzarası yapacaksam Mark Eliyahu ya da Evgeny Grinko dinlerim. Onlar beni alır götürür, besler.
RESİM BANA ŞİFA OLUR
En çok ne çizmeyi seversin?
O günkü durumuma bağlı. Bir gün ağaç çiziyorum, bir gün deniz. Bir gün karakalem ile portre yapıyorum. İnsan figürü çizmeyi çok seviyorum. En sıkıldığımda defteri açar insan eskizi çizerim. Metroda çizim yapmayı severim. Özellikle yaşlı amca ve teyze figürlerini severim. İnsanı anlamak hayatı anlamak derler ya ben de o yüzden insanı anlamaya ve çizmeye çalışırım.
Otoportreni yapmayı denedin mi?
Kendi portremi ilk defa geçen gün çizdim. Ayna karşısında fotoğraflarımı çekip çizdim. Ama çok beğenmedim. Kendi portremi yağlı boya ile yapmak istiyorum. İnsanın kendini çizmesi zor. İnsanın benliği kadar zor bir şey yok. En büyük savaşı zaten kendimizle vermiyor muyuz?
Resim alanında yapmayı planladığın neler var?
Yapmak istediğim bazı seriler var. Temaları belirledim. Bakara Suresi'nin derin anlamları üzerine tablolar yapmak istiyorum. İnsan portreleri üzerine bir seri düşünüyorum. Bir de doğaya yöneliş üzerine eserler yapmak istiyorum.
Sanatçı sevincini, hüznünü sanatına aktarır derler. Sende de öyle mi?
Hüzünlü olduğum zamanlarda resim yapmam. Şiir yazarım o anlarda. İçimdeki olumsuz şeyleri ve onların ağırlığını kelimelere döker rahatlarım. Hastaysam resim yaparım. Vertigom vardı bu sayede geçti. Yine grip olduğumda ya da başka bir şeyde hemen resim yapmaya başlarım. O beni iyileştirir ve bana şifa olur. Kafamı hastalıktan soyutlarım. Sadece resme odaklanırım. Kendimi soyutlarım. Beni en çok rahatlatan şey resim yapmak.
SANAT KOKAN BİR ATÖLYE İSTİYORUM
İleriye dönük bir hayalin var mı?
Sanat iyilik için var, insan için var demek üzere yola çıktım. Hayalim sanatla var olabilmek. Şu an hedefim yetenek sınavını kazanmak elbette ama ileriye dönük hayallerim de var. Mimar Sinan'ı kazanıp Erasmus programı ile yurt dışında gitmek ve oranın sanatını, kültürünü görmek istiyorum. Üsküdar'ın, İstanbul'un değil dünyanın ressamı olmak istiyorum. Üsküdar'da bir atölyem olsun istiyorum. İnsan için bir durak gibi. Hanımlara ve çocuklara resim dersi vereyim. Gelenlerin kendini mutlu hissedecekleri sanat ve maneviyat kokan bir yer olsun.
İnsanların sanata bakış açısını da değiştirmek istiyorum. Resim yapan ya da müzikle uğraşan kişilere sanatçı deniyor. Bence öyle değil. Karşındakinin kalbine dokunup onu gülümsetebiliyorsan bu da gülümseme sanatıdır. Her sanatçının kendine ait fırçası, tarzı var. Tünelin sonunda hep bir ışık var. Ama ben başka tünelden gitmek istiyorum. Kendime yeni bir tünel açmak istiyorum. Eserlerimle kalplere, gönüllere dokunmak istiyorum.
SANATTA TEK DÜZELİK OLMAMALI
Hat dersleri aldığını söyledin. Bu sanatı resimlerinde kullanıyor musun?
Hat sanatını çok seviyorum. Ama artık kaplumbağa kabuğundan çıkmalı. Elbette kuralını, kaidesini öğrenmek lâzım ama farklı şeyler katmalı. Mesela hat yazdığında çevresini tezhiple değilde resimle süslemek istiyorum. Denemeler yapıyorum. Biraz daha öğrenip sonra kendimce yenilikler yapmak bu iki sanatı birleştirmek istiyorum. Yapanlar var. Mesela Ali Toy Hoca çok güzel yapıyor. Sanatta tek düzelik olmamalı.
İNSANLARIN EVİNE SANATLA DOKUNUYORUM
Duvarlara sanatı ne zaman taşımaya başladın?
Duvar resimlerine 2022 yılında başladım. Bir derneğin gençlik merkezinin duvarlarını boyamam için rica ettiler. İlk orada başladım. Daha sonra tanıdıkların isteğiyle kış bahçesi boyadım. Ve evlerde duvar boyamaya başladım. İnsanların istekleri ve kendi düşüncelerimle bir resim çıkarıyorum ortaya. Sonuçta o evde yaşayacak olan onlar. Sürekli o duvarı görecekler. O yüzden istekleri önemli. Evlerinde ne görmek istiyorlarsa onu yapmaya çalışıyorum. Duvar ve tuval çok farklı tabi. Tuvalde özgürüm. Onu istediğim gibi sağa sola çeviriyorum. Ama duvar sabit duruyor ve neredeyse 15-20 tuval kadar. Zor olduğu kadar eğlenceli. İnsanların evine sanatla dokunmak, onlara ses vermek bana çok iyi gelir. Şu anda 30 kişi sırada bekliyor. Sosyal medyadan yazan da var.
Sosyal medyada da seni takip eden bir kitle var...
Sosyal medyadan sadece sanatımı paylaşıyorum. Kişisel yaşamımı paylaşmayı çok sevmiyorum. Bundan iki hafta öncesine kadar 4 bin takipçim vardı bir anda 30 bini aştı. Duvar boyama ile arttı sanırım. Tabii benim öyle takipçi derdim yok.