Dünya, Türk’ün insanlığına ‘Sarıl’acak

YELİZ COŞKUN

yeliz.coskun@aksam.com.tr

70 metrelik sondaj kuyusuna düştüğünde 3 aylık minik bir köpekti Kuyu... Ama 11 gün o daracık alanda verdiği yaşam savaşını Türk insanının yardımıyla kazandı. Ve şimdi ‘Ayla’ filmiyle Türk sinemasına yeni bir yön veren senarist Yiğit Güralp, Kuyu’nun hayat hikayesini ‘Sarıl’ adıyla beyazperdeye taşıyor. Güralp, bu filmin dünyada izleneceğini belirterek, “’Türkler böyle insanlar mıymış?’ dedirtmek istiyorum” dedi.

Eminim ki; ‘Kuyu’ için oluşturduğumuz seferberliğin, insanlığın, vicdanın tüm Türkiye’de yankılandığını unutmadınız. Ama insanlık hali, unutanlarınız için kısa bir özet geçeyim: Kışın en soğuk günlerinden 3 Şubat 2017. Beykoz’da 70 metre derinliğinde, 30 santimetre çapındaki sondaj kuyusuna düşen 3 aylık bir köpek yavrusu olduğu haberi geldi. İhbar üzerine itfaiye ekipleri ve hayvanseverler yavru köpeği kurtarmak için olay yerine gitti. Yavru köpek, düştüğü karanlık kuyunun derinliklerinde kurtarılmayı beklerken, Türkiye’nin dört bir yanındaki farklı görüşlerden, farklı inançlardan yürekler de onun için atmaya başladı. Önce onu kurtarmak için kuyuya kamera indirip dinleme yapıldı. 

11 GÜN SONUNDA 14 ŞUBAT’TA KURTARILDI 

Her anı ve hareketi takip edildi. Hatta annesinin ve kardeşinin kokusu bir beze sürülüp koklatıldı. Neden korktuğu ve neyi sevdiği tespit edildikten sonra, AFAD ve daha birçok yardım kuruluşu profesyonel bir çalışma yürüttü. Liseli gençler yavruya uzanacak ‘robotik kol’ bile geliştirdiler. (Hatta sonrasında Stanford Üniversitesi Robotic Laboratuvarı’ndan davet aldılar ve imkan verildiğinde neler yapılabileceğini de gösterdiler.) Büyüme evresinde olduğu için çok fazla yiyecek verilmedi. Kuyu içine tane tane yemekler atıldı. 11 gün boyunca çeşitli ekipmanlar denendi ve 14 Şubat Sevgililer Günü’nde saat 05.45’te pnömatik havayla çalışan bir aparat geliştirildi ve ucundaki kementle minik yavru zarar görmeden yukarı çıkarıldı. Ve tüm sevgiyi, emeği sonuna kadar hak eden o minik kahramana ‘Kuyu’ adı verildi! Şimdi ise Kuyu’nun hayat hikayesi ‘Sarıl’ adıyla film oluyor. Senaryosunu ve yönetmenliğini yapan Yiğit Güralp ile ‘Sarıl’ın detaylarını konuştuk… 

AYLA VE SARIL KARDEŞ FİLM

Sizin Kuyu ile tanışmanız nasıl oldu? 

Herkes gibi basından öğrendim. Herkesin vicdanının aynı yerde kesiştiği bir olaydı. İşin bu kadar büyüyeceğini hiç tahmin etmedim. Ama ondan sonra dönüşen şey haber olmaktan çıktı. O dönem seçim zamanıydı ve Kuyu, bir umut gibi doğdu insanların yüreğinde. 11 gün boyunca kendi kendine daha çok yer etti. Sosyal medyada atılan bütün mesajlara baktım, insanlar sabah kalkar kalkmaz ona bakmış; ‘Kurtuldu mu?’ diye. Tabii bu küçük görülen bir olay ama çok büyük bir olay. ‘Ayla’ da küçük bir şeyden yola çıkan ama büyük bir film. Aslında bakarsanız Ayla büyük, bu küçük bir film değil ama ikisinin de yola çıkış noktası bir iyilik! Yani bir küçük kızı orada bulmuşlar ve devamında olaylar gelişmiş. Burada da bir küçük çocuk zor durumda kalmış ve bir sürü insan yardım elini uzatmış. Bana sorarsan etkisi aynı iki filmin de. Ben o yüzden Ayla ve Sarıl’ı o anlamda tür olarak biraz farklı olsa da belli manada kardeş filmler olarak görüyorum. 

Kurtarılma çalışmalarında yer aldınız mı? 

Yer alamadım çünkü o sırada biz Ayla ile boğuşuyorduk ve çok önemli sağlık sorunlarım vardı. Bu yaz ölümden döndüm. Üç ayrı ve büyük hastalığı bir arada yaşadım. Bunlar birinin teşhisi konulurken yapılan sıra dışı testler sırasında bir diğerinin çıktığı ona bakılırken ya şunu da halledelim diyerek üçü bir arada oldu. Benim de kendi canımla boğuştuğum bir dönemdi. Artık ağustos gibi ben de birazcık iyileştim ve sonbahar gibi bu işin finansmanını aramak için yola koyuldum. Yani ben ‘Sarıl’ filmi için kararımı mart ayında vermiştim. 

Film fikri nasıl doğdu? 

‘Uzun Hikaye’ hariç benim bütün filmlerimin fikir babası benim. Ben hayatta gördüğüm her şeyden film çıkarabilirim. Ama tabi bunların içinde seçmem gerekiyor. Çekmecemdeki işlerden öne çıkan ‘Sarıl’ oldu. Filmlerimi gişe yapsın diye yapmıyorum. Hepsi iyi gişeler yaptılar ama ben önce hep ‘bu hikâye anlatılmalı’ diye düşündüm. Ondan sonra bütün elementleri çağın gereklerine uygun olarak tasarladım, o zaten gişeyi getirdi beraberinde ama öyle olmasaydı da mutsuz olmazdım. O filmler televizyonda gösterildikçe insanlar için unutulmaz filmler arasında yer alıyor. Önemli olan bu.  

YILDIZIMIZ MARTTA DOĞACAK

Peki kadro belli mi? 

Biz ‘Sarıl’ı Beykoz’da çekeceğiz. Kadrodan belli olan isimler var ama açıklamak için henüz erken. Bahara kadar kadro açıklanmaya başlar. İlk önce başrol oyuncumuz Kuyu’yu canlandıracak köpeğimiz henüz doğamadı. Yıldızımız mart ayında doğacak ve 3 ay eğitim alacak film için. Çünkü kırma bir kangal olan Kuyu, olay zamanından 3 aylıktı. Kurtarmada yer alan madenciler ve robotik kol yapan lise öğrencilerimizle görüşmelerimiz olacak. Filmin son karesinde de, şu meşhur gerçek hayat hikayelerinde bahsedilen kesitlerde onlar da görülecek. Bu arada filmimiz müzik konusunda iddialı olacak. Aklımda bazı isimler ve şarkılar var yeniden yapmak için. Çünkü bir motivasyon filminin sıkı müzikleri olmalı. Uzun Hikaye’de ve Ayla’da benim müzik tecrübem biraz gümbürtüye gitti. 

Kuyu da filmde olacak mı? 

Kuyu’yu kurtarıldıktan sonra HAÇİKO Derneği sahiplendi. Bir dizi hastalık atlattı. Asıl ölüm mücadelesini de kurtarıldıktan sonra verdi. Çok güçlü bir çocuk. Resmen hayata tutunmuş. Bir sürprizimiz olacak ve o da filmde olacak. 

UMUT VEREN BİR FİLM GELİYOR

Filmde vermek istediğiniz mesaj ne peki? 

İyilikler ve güzel şeyler çabuk unutuluyor. Sinemanın bir şeyi ölümsüz kılma gücü var. Ben bu iyiliğin altını çizmek istiyorum. Yani şubatta böyle bir olay yaşadık ve gündemimizden düştü. Bir daha gündeme gelecek ve bunu bütün dünya seyredecek. Yani uluslararası festivallerde de gösterilecek.

HAYVANA ŞİDDETE DİKKAT ÇEKECEĞİZ

İstediğim şey; bu iyiliğin altının çizilmesi birincisi bu ikincisi; umut aşılamak! Becerebilirsem bittiğinde bu bir motivasyon filmi olacak. Biz nasıl Süperman seyrettik ve ondan sonra ağaçtan kedi kurtarmaya çalıştık, o misal. Bizim kültürümüzde de iyilikle ilgili bir sürü anlatı var, gerçek karakter var. Mevlana’nın, Yunus Emre’nin söyledikleri dünya kültüründe var olan şeyler. ‘Sarıl’ bu zincire bir halka daha olacak. Bu filme çocuğunu da alıp gidebilirsin, sevgilinle de. Ayrıca film, bütün bu utanç verici hayvanlara şiddeti bir daha gündeme getirip konuşturacak. Bunun unutulmamasını sağlayacak. Neresinden bakarsanız bakın pek çok amacı var. Gelelim asıl amacımıza, Türk insanını dünyada iyi bilenler de var ama negatif yönlerimizin olduğunu iddia edenler de var. Bu film dünyada seyredildiğinde herkes diyecek ki ‘Bu ufacık canı kurtarmak için çalışan bir sürü insan nerede? Neresi burası?’ İşte burası İstanbul, burası Türkiye! Türkler bu denli iyi insanlar!

FİLMİ OSCAR İÇİN YAPMIYORUZ

‘Sarıl’ filmi Oscar’a aday olur mu? 

O konuya ben girmek istemiyorum. Ayla’daki Oscar işinde olay o kadar sevimsiz hale geldi ki. İnsanları kandırmaya yönelik biçimde aday bile olmamış daha listeye bile girmemiş filmler yer aldı. Oscar için konuşmak benim adıma çok erken. Ben şu an kıymetli bir film yapmak için çaba harcıyorum. Filmi Oscar için yapmıyoruz. 

‘Sarıl’dan sonra sıra hangi projede? 

‘Sarıl’dan sonra romantik komedilerin bir problemi olduğunu düşünüyorum. Ama onu yaptığım zaman da onun farkını o zaman konuşuyor olacağız. Yani inşallah sağlığımız, ömrümüz tüm bu hedeflerimizi gerçekleştirmeye yeter.