YELİZ COŞKUN / yeliz.coskun@aksam.com.tr
Gaziantep’in Nizip İlçesi’nin doğusunda tepeler üzerine kurulu ve Fırat Nehri’nin üzerinde stratejik öneme sahip olan Zeugma Muzalar Evi’nde tarihe tanıklık ettik. Fırat Nehri’nin üzerinde karşılıklı iki kent şeklinde konumlanan, dünyanın önde gelen açık hava müzelerinden Zeugma Antik Kenti’ndeki Muzalar Evi, adını bir odasının tabanındaki mozaikteki, Klasik Yunan eğitiminin vazgeçilmez parçası olan lirik şiir, tarih, müzik, astronomi ve felsefe gibi konuların esin perileri sayılan 9 Muza betiminden alıyor.
Bu mozaiğin ortasındaki büyük madalyon üzerinde baş Muza ve epik şiirin ustası Kalliope bulunuyor. Diğer Muza’dan; Kleio tarih yazımının, Euterpe şarkının, Elegiak şiirin, Erato lirik şiirin, Melpomene tragedyanın, Polyhmnia ilahilerin, Terpsikhore dansın, Thalia komedyanın, Urania ise astronominin esin perisi. ‘HEROINE’ MOZAİĞİ Koridordan güneye doğru ilerledikçe sağ tarafta yer alan odanın tabanında, Helenistik Dönem stilinde çerçevelenmiş madalyonlar içinde betimlenmiş, ideal kadın olarak bilinen ve antik dönemde Heroine olarak da adlandırılan dört adet kadın figürünün resmedildiği taban mozaiği bulunuyor. Bu odadan geçilen ve ana avlunun batısında yer alan sundurma (loggia) oldukça iyi korunmuş mermer kaplama (opus-setcile) izlenimi veren mermer taklidi duvar freskleri ile dekore edilmiş. Gösterişli bir mimariye sahip avluya bakan bu sundurmada yer alan mozaik üzerinde, geometrik desenli çerçeveler içinde iki kadın figürü daha resmedilmiş. Antik dönemde şans getirdiğine inanılan çift ağızlı balta figürleriyle birlikte betimlenmiş olan iki kadın figüründen biri, kadınlara ait diğer odadan (gynaikeion) bu mekâna gelenlere, diğeri ise kaya odasından çıkanlara göre yönlendirilmiş. ‘BALIK TUTAN EROS’ Muzalar Evi’nin ana avlusunda ise Zeugma’daki diğer konutlarda da sıkça rastlanan Klasik Yunan Mitolojisinde denizlerin yaratıcı tanrı ve tanrıçası Okeanos ve Tethys betimlenmiş. Çeşitli deniz canlıları ve balıklarla birlikte oldukça zengin bir şekilde resmedilmiş bu avlu mozaiğinin köşelerinde, yunus balıkları üzerinde balık tutan Eros figürleri yer alıyor. EVLER YUNAN VE ROMA TİPİ Zeugma’nın konut alanları, kozmopolit yapıya sahip kent sakinlerinin özel yaşantılarıyla ilgili bilgilerin yanı sıra, etnik ve sosyal kimliklerinin izlerini taşıyan mekânlar. Yunan ve Roma ev tiplerinin bir harmanı olarak karşımıza çıkan Zeugma evleri, kışın soğuğundan çok, yazın sıcağından korunmaya göre planlanmışlar. Birçok konut, Belkıs Tepe’den Fırat Nehri’ne doğru uzanan bir yamaçta, kireç taşı kayalar üzerine basamak şeklinde oyulmuş kaya yatakları üzerinde, manzaraya doğru ve özellikle kuzeyden gelen serin rüzgârları içeriye alacak şekilde konumlandırılmış. Önemli geçit noktasında bulunan Zeugma Antik Kenti’nde kültürel mirası ortaya çıkarmak üzere başlatılan kazı çalışmaları ise Ankara Üniversitesi Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kutalmış Görkay başkanlığındaki ekip tarafından Türkiye İş Bankası’nın (2012-2019) desteğiyle tamamlandı. ZEUGMA’NIN TARİHİ Prof. Dr. Kutalmış Görkay, Zeugma’yı şu sözlerle anlattı: “Zeugma, Seleukos Krallığı’na ait önemli bir askeri ve ticari merkezdir. Karşılıklı iki kent şeklinde konumlanmış olan Zeugma, Helenistik dönemde Seleukeia (bugün Fırat Nehri’nin batı kıyısında su üstünde görülebilen kent) ve Apamea (Fırat’ın doğu kıyısında bulunan ve bugün baraj gölü altında kalmış olan kent) olarak adlandırıldı. Kent, MÖ 31’den itibaren Roma’ya bağlanarak adı geçit-köprü anlamında “Zeugma” olarak değiştirildi. Roma döneminde kent altın çağını yaşadı. MS 256 yılında Sasani Kralı I. Şapur, Zeugma’yı ele geçirerek yakıp yıktı. Bu tarihten sonra Zeugma bir daha eski ihtişamına ulaşamadı. Zeugma, özellikle Roma döneminde, sanat alanında çok ilerlemiş, zengin villaları süsleyen mozaik döşemeler dünya örnekleri ile yarışır hale geldi. Bölgenin sadece bir bölümünde gerçekleştirilen kazılarda gün ışığına çıkarılan mozaikler, Zeugma’nın tam anlamıyla bir mozaik kenti olduğunu gösteriyor. Zeugma kazıları sırasında ulaşılan ve bu alanda bir ‘dünya rekorunu’ Gaziantep’e ve Türkiye’ye kazandıran bullalar (Mühür Baskı) da Belkıs/Zeugma’yı eşsiz kılan özellikler arasındadır.” Muzalar Evi’nde 2012-2019 yılları arasında yapılan kazı çalışmaları sonucunda Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne tam 938 eser kazandırıldı. Kazılarda 2012’den bu yana; akademisyenler, arkeologlar, arkeoloji bölümü öğrencileri, restoratörler, sanat tarihçileri ve mimarlar olmak üzere toplam 443 kişi çalışma yaptı.