Düğmelerin ardındaki hüzünlü hikâye

Bir düğme deyip geçmeyin. İnsan hayatında bazen çok anlamlı bir yeri olabiliyor. Hele de o düğmenin ardında hüzün dolu bir hikâye saklıysa. İşte bugünlerde Rami Kütüphanesi'nde açılan Nazif'in Düğmeleri sergisi tam da böylesi asırlık bir geçmişin ürünü...

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Selanik'ten Bursa'ya uzanan bir hayat hikâyesinden ortaya çıkan Nazif'in Düğmeleri sergisi Rami Kütüphanesi'nde açıldı. Birkaç yıl önce Tenzile Güler tarafından Bursa Kent Müzesi'ne bağışlanan ve dört bin düğmeden oluşan koleksiyondan bir seçkiyi 17 Mart'a kadar İstanbul'da görülebilecek. Bir obje olarak düğme üzerine çok şey söylenebilir. Ama Nazif'in Düğmeleri'nin hikâyesi çok daha dokunaklı.

Selanikli ünlü gümüş düğme ustası Haşim Usta hayata veda ettikten sonra eşi Ümmühan Hatun ve çocukları 1925 yılında Selanik'ten İznik'e göç eder. Kızı Emine ve eşi Ahmet Bey'in üç çocuğu olup bunlardan en küçüğü 5 yaşındaki Haşim'dir. O zamanlar toplanan sebze ve meyveler İznik'ten Orhangazi'ye gemi ile taşınıp oradan İstanbul'a gidermiş. Küçük Haşim'in gemi merakı ve ısrarına dayanamayan babası o akşam oğlunu da yanında götürür. Denizde aniden çıkan şiddetli fırtınada iki gemi çarpışır, parçalanır. Ahmet Bey oğlu Haşim ile boğularak can verir. Bir gün Boyalıca köyünde kıyıya parçalanmış bir çocuk ceketi vurur. Gemideki tek çocuk Haşim olduğu için ceket, annesine götürülür ve annesi ceketi, kolundaki işlemeli gümüş düğmelerden tanır. Anne oğlundan kalan son hatıra bu ceket ve düğmeleri saklar.

HAŞİM'İN DÜĞMELERİNİ BULMAK İÇİN OYUNA DEVAM EDER

Yıllar sonra bir gün Emine Hanım İznik çarşısında yoğurt ve ekşimik satarken bir çocuk görür, adı Nazif olan bu çocuk tam da küçük Haşim'in yaşlarındadır. Annesini kaybeden ve babası ile yaşayan Nazif'i, Emine Hanım çok sever ve adeta ölen evladının yerine koyar. Bir süre sonra da Nazif'in babası Rasim Bey ile evlenir. 1935 ve 1940'lı yıllarda çocuklar mahallelerde birçok oyunlar oynarlardı. Bunlardan biri de düğme oyunu idi. Nazif düğme oyununu çok oynardı ve bir gün elinde hiç düğme kalmayınca, evde sandıkta bohça içerisinde yer alan ceketin düğmelerini kesip oynamak için götürür ve oyunda kaybeder. Emine Hanım rahmetli oğlu Haşim için bir cuma vaktinde dua ederken sandığı açıp eline ceketi aldığında o işlemeli gümüş düğmelerin olmadığı fark eder. Bunun üzerine çok üzülen acılı anne, düğmeleri alanın Nazif olduğu öğrenir ama onu da çok sevdiği için kızamaz. Nazif ceketteki düğmelerin vefat eden abisinden kalan son hatıra olduğunu öğrenince çok üzülür. Annesinin üzüntüsünü hafifletmek için her gün defalarca düğme oyunu oynayıp o düğmeleri bulmaya çalışır fakat o düğmeleri bulamaz.

Aradan yıllar geçer Nazif 17 yaşına geldiğinde düğme oyunundan kazandığı birkaç küp dolusu düğme birikmiştir. Bir gün yine düğme oyunundan dönen Nazif, annesine ceviz toplamak için ceviz ağacına çıkar ve aniden düşüp ayağını kırar. Nazif'in kırılan ayağı kangren olur. Nazif kurtarılamaz ve hayatını kaybeder. Hastaneden annesine vefat eden oğlunun kıyafetleri verilirken Nazif'in pantolonunun cebinden bir avuç düğme yere düşer. İkinci evladını kaybetmenin acısıyla yanan anne haykırarak, "Bunlar ne Selanik'ten Haşim Usta'nın yaptığı gümüş düğmeler ne de küçük Haşim'in ceketindeki düğmeler, bunlar Nazif'in düğmeleri" der.

Nazif'in en küçük kardeşi Tenzile Hanım yıllar sonra köydeki evlerinin kilerinde kırılmış küpler ve içi dolu düğmeleri görünce, ailesinin bu acı hikâyesini öğrenir, düğmeleri toplar ve onlara sahip çıkar. Bununla da kalmayıp, hayata iliklenen bu düğmelere yenilerini katıp bir düğme koleksiyonu oluşturur. İlk başta sadece iki parçayı bir arada tutan düğmeler artık Tenzile Hanım'ın hayatında çok başka bir yere ve öneme sahip olur.

HİKÂYENİN DOĞDUĞU TOPRAKLARA DÖNMESİNİ İSTEDİ

Bu koleksiyonun hikâyenin geçtiği Bursa'da ve akabinde İstanbul'da nasıl bir sergi olduğu kısmına gelecek olursak onu da Bursa Büyükşehir Belediyesi Müzeler şube müdürü Goncagül Meriç'ten dinleyelim: "Tenzile Hanım, Nazif öldükten yıllar sonra 1946 yılında dünyaya geliyor ve abisini hiç görmüyor. Kız Enstitüsü Dikiş Nakış Bölümü'nü bitiriyor. Kendisine düğme lâzım oluyor ama evde anne Emine Hanım düğmeleri saklıyor. Buna o zamanlar anlam veremiyor. 1968 yılında evlenip Almanya'ya gidiyor. Burada hemşirelik okuyup mesleğini icra ediyor. Aynı zamanda kitaplar da yazıyor. Annesi ölünce köyüne geliyor eşyaları toplamak için. Küpler içindeki düğmeleri görünce 'Nedir bu düğme hikâyesi?' diye soruyor etrafına. Çünkü o zamana kadar Haşim'i ya da Nazif'le ilgili bu durumu bilmiyor. Öğrenince çok etkileniyor. Düğmeleri bavuluna koyup Almanya'ya gidiyor ve bu hikâyeyi roman olarak kaleme alıyor. Orada düğmelerin hikâyesini insanlar ile paylaşıyor ve sergiler açıyor. 'Bir düğmeye bin teşekkür' sloganıyla insanlara çağrıda bulunuyor. Ve hikâyeden etkilenen insanlar düğmeleri bağışlamaya başlıyor. Ayrıca Tenzile Hanım Avrupa seyahatlerinde de çeşitli ülkelerden düğmeler topluyor. Ve bundan 3 buçuk yıl önce kapımızı çalıyor. Bana önce yazdığı kitabı getirdi, Nazif'in Düğmeleri adında. Okumamı rica etti. Kitabı büyük bir merakla okudum ve Tenzile Hanım'ı koleksiyonu ile çağırdım. Bize çarşaflara dikili 4 bin düğme geldi. Tenzile Hanım doğduğu, büyüdüğü ve bu hikâyenin sahibi olan bu topraklara bağışlamak istemiş koleksiyonu."

İNSAN HAYATINDAKİ FARKLI BİR YERİ DE VURGULANIYOR

Koleksiyonda metal, ahşap, deri, sedef, cam, kumaş, bronz, gümüş, plastik, doğal taş gibi farklı malzemeden üretilen ve tarihi değeri olan yaklaşık 4 bin adet düğme bulunuyor. Tenzile Hanım'ın aile üyelerinin düğmeleri yanında siyasiler, sanatçılar, yazarlar, spor camiası, Bursalı tanınmış kişilere ait ve farklı ülkelerden toplanan düğmeler de bulunuyor. Sergi Türkiye'de ilk olarak 2022 yılında Bursa Kent Müzesi'nde açılmış. "Sergide düğmenin, hayatımızda sıradan bir obje olmaktan çıkıp, insan hayatında farklı bir yeri olduğu da vurgulanıyor. İnsanlar önce düğme nedir ki diye sorgulayabilir. Ama birçok manası var. Bir kere mahremiyet düğme ile başlar. Yine Anadolu'da birçok inanış var düğme ile ilgili. Kırık düğme uğursuzluk getirir, damat evlenirken düğmesini iliklemesi bereketsizlik getirir ya da kıyafetlere tek haneli değil de çift haneli düğmeler olması uğur getirir gibi daha birçok anlam yüklenmiş." diyen Meriç sergi hakkında şu detayları aktardı: "Biz sergiyi açtıktan sonra çeşitli yerlerden bize teklifler geldi. Bunları değerlendirdik ve Rami Kütüphanesi'ne getirdik sergiyi. Buradan sonra Ankara'da Millet Kütüphanesi'ne götürmek istiyoruz. Düğmeleri tarihe göre sınıflandırmadık. Çünkü tam tarihleri elimizde yok. Ama en eski düğmenin 1700'lü yıllarından sonunda Avrupa'dan gelme olduğunu biliyoruz. Materyallere göre ayırdık. Bir kısmını da tanınmış isimlerden gelen, dünyadan gelen gibi ayırdık. Sonra Tenzile Hanım'ın ailesine ait olanları ayırdık. İlginç hikâyesi olan düğmeler de var. Karton düğmeler var mesela. I. Dünya Savaşı sırasında birçok ülke ekonomisi etkileniyor ve üretimler sınırlı sayıda kalıyor. Düğme yapımı da küçük atölyelerde kağıt-karton hamurundan imal edilerek devam etmiş. Çelik kalıplara sıkıştırılarak yapılan bu düğmelerden bir örnek de burada yer alıyor. Sergide bir de Nazif'in Düğmeleri'nin hikâyesini anlatan animasyon tarzında kısa film yer alıyor. Tenzile Hanım'ın en büyük isteklerinden biri bunun beyaz perdeye taşınması."

Türkiye'deki düğme üretimine de ışık tutan serginin en dikkat çeken bölümlerinden biri de dallarından düğmeler sarkan ağaç. Bursa Olgunlaşma Enstitüsü tarafından sembolik olarak hazırlanan ağaç aileyi ve hikâyeyi temsil ediyor.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN AY YILDIZLI DÜĞME

Sergide tanınmış kişilerin düğmeleri de yer alıyor. Bunların bir kısmı Tenzile Hanım'ın koleksiyonundan bir kısmı da Bursa Kent Müzesi tarafından temin edilmiş. Meriç, sergideki bu özel parçalarla ilgili şu bilgileri verdi: "Tenzile Hanım, Ecevit Başbakan iken Anıtkabir'de 29 Ekim programında karşılaşıyor. Ecevit'in düğmesi törende düşüyor ve Tenzile Hanım'ın ayak ucuna geliyor. Tenzile Hanım Ecevit'e hikâyesini anlatarak koleksiyona bağışlamasını istiyor ve Ecevit de düğmeyi veriyor. Tenzile Hanım koleksiyonu bize bağışlarken Cumhurbaşkanımızın da bir düğmesinin koleksiyonda olmasını rica etmişti. Kendisini çok sever. Ve bu hikâyeye kayıtsız kalmayan Recep Tayyip Erdoğan'da AK Parti'nin ilk genel kurul toplantılarından birinde giydiği gömleğinin düğmesini gönderdi. Ama çok özel bir düğme. Ay yıldız içinde Kelime-i Tevhid yazıyor. Sonra eşi Emine Hanımefendi de bir düğme gönderdi. Bu koleksiyonu Tenzile Hanım bağışlarla büyüttüğü için biz de onun yolundan gittik. Diğer siyasi liderlere de hikâyeyi anlatıp düğmeler aldık. Yine tanınmış kişiler kategorisinde Bursalı ünlülerden Zeki Müren'in düğmesi yer alıyor. Barış Manço'yu da es geçmek istemedik. Böyle bir sergi yapıyorsak Manço'nun Kol Düğmeleri adlı şarkısından yola çıkarak ailesinden düğmesini ödünç aldık."