''Dublaj fabrikasyon bir noktaya geldi''

Son yıllarda dublaj sanatına ilginin arttığını belirten Kadir Özübek ve Özlem Altınok, ''Birçok dijital platform, akıllı ev, sesli kitaplar var. Dolayısıyla dublaj ve seslendirme çok popüler bir hâl aldı. Fabrikasyon bir noktaya geldi ama kalite konusunda sıkıntı yok. Dijital platformlar aynı sesleri istemiyor. O yüzden daha çok sese ihtiyaç var.'' şeklinde konuşuyor.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Film, reklam, belgesel izlerken oyunculuk kadar dikkat ettiğimiz ve bizi etkileyen en önemli noktalardan biri de sestir. Özellikle yabancı yapımların dublajı filmle ilgili beğeniyi olumlu ya da olumsuz yönde etkiliyor. Dijital platformların da hayatımıza girmesiyle dublaj ve seslendirme sektörü daha da genişledi. Şimdi sesli kitaplar, akıllı evler derken her şey konuşur oldu. Son dönemin popüler mesleklerinden dublaj sanatını sesine çok aşina olduğunuz uzun yıllardır bu sektörde çalışan Kadir Özübek ve Özlem Altınok ile konuştuk.

BİZLER DUYGU İŞÇİSİYİZ

Sesiniz 90'lardan sonraki kuşağa çok tanıdık geliyor? Ne zamandır dublaj yapıyorsunuz?

Kadir Özübek: Türkiye'nin ilk özel radyocularındanım. Radyo format değiştirince sesimle ne yapabilirim diye düşündüğüm zamanda dublaj ile tanıştım. 1996- 97 yılında dublaj stüdyosuna girdim. Bugüne kadar 80 bine yakın rolü geride bıraktım. Belgesel, çizgi film, sinema, animasyon, reklam alanında mesleğimi icra ettim. Genellikle psikolojik karakterleri ve siyahî oyuncuları seslendirdim. Cast direktörlerimiz var onlar ses rengimize göre yönlendiriyordu. Ayı yogi ve Freddy Krueger başta olmak üzere Testere, Kas Adam, Buz Kralı, Jamie Foxx, Forest Whitaker gibi karakterleri seslendirdim. Kas Adamı çok seviyorum. Yetişkinler için bir animasyon. Zencileri seslendirmekten de keyif alıyorum. Dublaj zaten keyifli bir iş. Hayatını konuşarak kazanmak çok güzel.

Özlem Altınok: Federal Akademi'de reklam derslerine giriyorum. 33 yıldır bu işi yapıyorum. 1988/1989 oyunculuğa başladım. Minik minik dublaj da yapıyordum. Bir dönem yurt dışına gittim geldim. Tiyatrocu Ersin Sanver var. Onun da yönlendirmesiyle senkrona yani seslendirme bölümüne başladım. Yıllarca Heidi'yi seslendirdim. 90'lar kuşağı bu anlamda benim sesimle büyüdü. Deli Yürek dizisinde Zeynep Tokuş'u seslendirdim. Acı Hayat dizisinde Ebru'nun dublajını yaptım. Ayrıca birçok reklam dublajlarım var.

Dublaj ve seslendirme aynı şey mi?

Kadir: Benzer ama farklı şeyler. Hareket eden ağıza konuşmak dublajdır. Açığa okumak seslendirmedir. Mesela haber altı metni ya da tanıtım reklamı filmi üzerine okumak seslendirme oluyor. Dublajda ağız hareketi ararız. Eş zamanlı olarak o ağız ile Türkçeleştiririz metni.

Dublajın kendi içinde alanları var mı?

Kadir: Film, belgesel, reklam ayrı ayrı gözükse de aslında yapılan aynı. Dublaj sanatçısı her yerde konuşur. O gün sana hangi rol yazıldıysa stüdyoya gidip hepsini yaparsın. Eline daha önce izlemediğin ve hiç okumadığın bir tekst verilir. Stüdyoya girersin ve sadece senin seslendireceğin karakterin montajlanmış hali ekrana gelir ve o anda dublaja başlarsın. Birkaç şeyi aynı anda yapmak gerekir. Hemen o duyguya girersin, karaktere göre sesini ayarlarsın. Bizim işte duygu çok önemli.

Duygudan duygu geçiş zor olmuyor mu?

Özlem: Artık duygularımız bizim organımız gibi. Hemen ona entegre oluyoruz. Duygu işçisiyiz. Mikrofon oyunculuğunu bilmek gerekiyor.

Role göre sesinizi mi değiştiriyorsunuz?

Kadir: Bizim tek bir sesimiz var. Ses aynı parmak izi gibi tek ve biriciktir. İnsana verilen en güzel lütuftur, konuşmak. Biz Türkçe konuştuğumuz için değil meslek edindiğimiz için bu işi yapıyoruz. Dublaj sanatçılarının belli bir takım meziyetlere sahip olması gerekir. Bir dublajcı sesini nasıl kullanacağını çok iyi bilir. İyi bir diksiyona sahip olmalı, anlaşılır konuşmalı, doğru nefes almalı, kafa, gırtlak ve göğüs tonlarıyla farklı ses tınılarını çıkarabilmelidir. Konuştuğu karakter hangi tarz konuşuyorsa dublaj sanatçısı ona bürünür. Ana oyuncu o sesi nasıl çıkarmışsa sen de mikrofon karşısında onu o şekilde konuşursun. Karaktere göre değişir çıkan ses.

DAHA FAZLA SESE İHTİYAÇ VAR

Dublajda en önemli nokta nedir?

Özlem: Karakter olmak, kendinden vazgeçmektir. Çünkü orada sen yoksun karakter var.

O halde herkes yapamaz bu işi...

Kadir: Aslında "Kim yapamaz bu işi?" diye sormak daha doğru bir soru. Çünkü doğuştan konuşma bozukluğu, pelteklik diye adlandırdığımız sorunu olmayan herkes aslında dublaj sanatçısı olabilir. Ben doğuştan gelen yeteneğe inanmayan biriyim. Bir insan istiyorsa eğitimini alıp, çabalarsa kendini belli bir noktaya getirebilir.

Bu işi yapmak isteyenler nasıl bir eğitim almalı?

Kadir: İyi bir diksiyon eğitimi almalı. Anlaşılır ve tane tane konuşmalı. Yazı dili ve konuşma dili arasındaki farkı bilmeli. "Evet" kelimesi bile ağızdan birçok farklı şekilde çıkabilir. Mikrofon oyunculuğu dürtülerine sahip olması lâzım. Çünkü bizim işimiz mikrofon oyunculuğu aslında.

Birçok dijital platform hayatımıza girdi. Bu platformlarda yüzlerce yabancı dizi, film var. Bu platformlar dublaj sektörünü nasıl etkiledi?

Kadir: Eskiden haftada bir dizi izlerdik. Oya Küçümen vardı çocukları hep o seslendirirdi. 2000 yılında bu işi yapan 300 kişiydik. Kötü bir dublaj filmin kalitesini de düşürür. Cast direktörleri bu anlamda önemli. Tabii 2010 yılından sonra bir eğitim müfredatı da ortaya çıktı. Şimdi olay değişti. Birçok dijital platform, akıllı evler, sesli kitaplar var. Artık her şey konuşuyor. Dolayısıyla dublaj ve seslendirme çok popüler bir hâl aldı. Dublaj sanatçılarına talep arttı. Bizim de birçok öğrencimiz sektöre girdi. Çok geniş bir yelpaze var. Avrupa sineması ve dizilerine ilgi arttı. Hollywood ile özdeşlesen sesler kaybolmaya başladı. Ses testi var, voice test. Dublaj yapmak isteyenler buna giriyor ve ses rengine göre roller veriliyor. Önceden stüdyoya girer ufak ufak rollerle başlardık. Bir stüdyoda bir, iki iş olurdu. Usta çırak ilişkisi vardı. Şimdi iş hızlandı. Bir stüdyoda aynı anda 20 tane dublaj yapılır hale geldi. Fabrikasyon bir noktaya geldi. Ama kalite konusunda da sıkıntı yok bence. Çünkü platformların belli kriterleri oluyor.

Özlem: Dijital platformlar aynı sesleri istemiyor. O yüzden şimdi daha çok sese ihtiyaç var.

Kadir: Ses tanınırlığı projenin önüne geçiyor çünkü. Eskiden hep aynı sesler vardı.

Bugün daha mı kolay bu işi yapmak?

Özlem: Daha kolay sanırım. Eskiden stüdyoya hep beraber girerdik. Biri doğru yapamadığında diğerlerinin de tekrarlaması gerekirdi. Şimdi daha dijital bir ortam var. Hatta pandemide herkes evinden yaptı işini.

İNSANLARI SESİNLE İNANDIRMAK LAZIM

Sesli kitap çalışmanız oldu mu?

Özlem: Bu çok farklı bir alan. Orada daha mekanik bir şey istiyorlar. Ben yapmıştım. Orada kitabı okurken duruşunuzu bile bozmuyorsunuz. Altta bir efekt, müzik yok. O sistem beni zorladı açıkçası. Bir de bazı kitapların çevirileri kötü. Müdahaleye izni de yok.

Reklamlarda çok duyduğumuz bir ses sizinki... Reklam dublajı nasıldır?

Özlem: Reklam özgür bir alan. Müşterinin verdiği notlara dikkat ederek oyunu biz kuruyoruz. Reklam kısa sürüyor. Bu anlamda güçlü bir odağı olmalı. Reklamda duru ve dürüst olmak çok önemli. İnsanların o karaktere, markaya inanması lâzım. Bazen bir cümlenin 20 farklı versiyonunu yapıyoruz, dublajda. Zorlukları var ama keyifli. Uzun zamandır önemli bir kozmetik firmasının sesiyim. TV'de sürekli beni duyuyor olabilirsiniz.

Animasyon ile kurmaca film arasındaki fark nedir?

Kadir: Animasyon çok daha rahat, ağız senkronu konusunda. Hem de bana göre daha eğlenceli. İçerik olarak doğaçlamaya daha açık oluyor. Ekleme yapabiliyorsun. Karakterler de daha renkli oluyor. Normal bir filmde ise o sahneyi oyuncu oynuyor zaten. Orada bir duygu var. Sen de ona bürünmelisin. Çok özgür değilsin, hiçbir şey katmıyorsun. Sesine o duyguyu vermelisin. O sahne kaç dakika sürüyor

DÜNYA GENELİNDE ÇOK İYİYİZ

Peki iyi miyiz bu işte?

Kadir: Avrupa'ya göre çok çok iyiyiz. Oralarda birkaç isim öne çıkıyor. Bir filmi baştan sona neredeyse aynı kişi seslendiriyor. Almanya ve Türkiye'nin dublaj tekniği konusunda ne kadar iyi olduğu dünyada konuşuluyor. Biz çok uzun zamandır bunu yapıyoruz ve pratik kazandık. Türkiye'de yapılan en değerli mesleklerden biri bence. Ve başarı oranımız yüksek. Çok hızlı adapte oluyoruz.

Siz nasıl bir eğitim veriyorsunuz?

Kadir: Milli Eğitim Bakanlığı, 96 saat süren üç aylık bir müfredat hazırladı. Meslek edindirme kursları açıldı. Üniversitelerde yok ama özel kurumlarda var. Ben de hem dublaj yapıp hem de eğitim veren Federal Akademi'yi kurdum. İsmi de Federal ajanlardan geliyor. Çok seslendirdim bunları. Biz de bu doğrultuda bir eğitim veriyoruz. Ama eğitim yetmez sadece ilgi lâzım. Her ders için farklı hocalarımız var. Öğretide her branşın eğitmeni farklı. Ama pratikte aslında hepsi bir. Eğitimlerden sonra usta-çırak ilişkisi içinde devam ediyoruz. Buraya gelenler sadece dublaj sanatçısı olmak için gelmiyor. Konuşmalarını daha iyi bir noktaya taşımak isteyen farklı meslek gruplarından insanlar da geliyor.