“Dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun”

Sokaklardaki köpek popülasyonunun artışı bazı çevrelerde insan hayatına 'tehdit' olarak algılanıyor. Hayvanlara merhamet edilmesi yönünde çok sayıda ikazı bulunan Peygamberimizin ''Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun'' hadis-i şerifini görmezden gelen bir yaklaşım toplumu manipüle ediyor. Sokak hayvanlarının toplatılması ve itlafı talepleri sosyal medyada ayyuka çıktı. Oysa belediyeler kanun ile asli görevleri olarak tanımlanan bakımevi açma ve kısırlaştırma işini yapsa hayvan sayısı iki yılda kontrol altına alınacak.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Sokak hayvanları son dönemlerin en popüler tartışma konularından biri. Çıkarılan kanun ve düzenlemelere rağmen sorumluluğu bulunan kurumlar görevini yapmadığı için artan hayvan popülasyonu kimilerince 'tehdit' olarak algılanıyor. Sorun ve çözüm belli olduğu halde yerel yönetimler yasa ile kendilerine verilen sorumluluğu yerine getirmiyor. 1389 belediyeden 1200'ü hayvan bakımevi kurmadı. Temmuz 2021'de yasalaşan 'Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' ile nüfusu 25 binin üstündeki tüm belediyelere hayvan bakımevi kurma zorunluluğu getirildi ve 2022 sonuna kadar bakımevi kurmayan belediyelere valilikler tarafından yaptırım uygulanması hükme bağlandı. Belediye başkanlarının asli görevlerinden biri olarak kanunda yer alan bu zorunluluk yerine getirilmediği gibi bugüne kadar görevi ihmal suçundan hiçbir belediye başkanına dava açılmadı ve yargılanmadı.

Belediyelerin ihmali sorgulanıp, haber konusu yapılmazken sayıları artan, yaşam alanları gittikçe daralan, kontrolsüzlük devam ettiği için sürüleşen köpeklerin saldırıları 'terör' başlığı altında yaygın ve sosyal medya üzerinden servis edilerek korku pompalanıyor.

'Güvenli sokaklar' talebi ile özellikle sosyal medyada örgütlenen gruplar, dünyada hayvan hakları konusunda en insancıl ve örnek gösterilen yasaya sahip olan ülkemizde sokak köpeklerinin toplatılıp, sokakların hayvanlardan arındırılmasını istiyor.

KÖPEKLER HAYATIMIZDA HEP VARDI

'Hiçbir modern ve batılı ülkede şehir merkezlerinde sahipsiz hayvan göremezsiniz' diyerek çağrıda bulunan gruplar Müslüman Türk kültüründe sokak hayvanlarına verilen değerden, asırlardır oluşan birlikte yaşama kültüründen bîhaber görünüyor. Hayvanlara merhamet edilmesi yönünde çok sayıda sözü bulunan Peygamberimiz Hz. Muhammed'in "Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah'tan korkun" hadis-i şerifini de görmezden gelen bir yaklaşım içinde toplumu manipüle ediyorlar. On bin yıl önce evcilleştirilen bir tür olan köpekler insanlara en sadık tür. Anadolu ve İstanbul'da Osmanlı öncesi köpek popülasyonunun hep var olduğu biliniyor. Özellikle Batılı seyyahların hatıratlarında Müslümanların hayvanlara merhametinden hayranlıkla bahsediliyor. Şehrin hayvanlardan arındırılması talebin Osmanlı modernleşmesi dönemlerine denk gelmesi ise hayli manidar. Bugün sokak köpeklerinin varlığından rahatsız duyarak sesini yükseltenler içinde 'dindar' ve 'muhafazakar' kesimlerin bulunması da bu bakımdan son derece ironik.

Hayvan Haklarını Koruma Federasyonu Başkanı Nihal Aydın ve Hayvan Haklarını Koruma Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Hande Sonsöz, yapılan yasal düzenlemelerin eksikliklerine rağmen çok önemli olduğuna dikkat çekerken şu an yaşanan sorunun temelinde belediyelerin sorumluluklarını yerine getirmeyişi olduğunu söylüyor.

"2004 yılına kadar Türkiye'de belediyelerin kasasına zehir parası konuluyordu, böyle bir bütçeleri vardı. Sokaklardaki kedi ve köpekler insanlar görmüyordu ama geceleri öldürülüyordu yerel yönetimler eliyle. 2004 yılında AK Parti Hayvanları Koruma Kanunu çıkardı. O zamanlar kanun yapıcılar, bürokratlar, bilim adamları toplandı ve akademisyenler bu işin tek çözümünün kısırlaştırma olduğunu gördüler." diyen Aydın, "bakımevi kurma, kısırlaştırma yapma görevini kanun yapıcı belediyelere verdi." hatırlatmasında bulunuyor.

ORMANA ATILMALARI YASAK

Aydın, "2021'deki düzenleme öncesinde de belediyeler kısırlaştırma merkezi kurmadı, şu anda da mevcut sorunun sebebi o. 2004'ten bugüne kadar kurmadılar. Hayvanlar üreyip çoğaldıkça vatandaş da şikayet ediyor. Sokaktaki hayvan popülasyonundan şikâyetçi olan vatandaş haklı. Ama hayvana zulmetmek, vahşet, toplayıp ormana, dağa atmak, örtülü katliama kılıf bulup barınağa toplamak da çözüm değil." şeklinde konuşuyor.

Aydın'a göre kanunun en büyük eksiği yaptırım olmayışı: "Kanunumuz zaten örnek bir kanun fakat eksikleri var. Bugün devletin güçlü iradesinin bunu görmesi gerekiyor ki sorun çözsün. 19 yıldır belediyeler bakımevi kurmadı, kısırlaştırma yapmadı. Bu belediyeler şikayet geldiğinde köpekleri toplayıp hemen yanındaki belediyenin sınırındaki alana bırakıyor. O alıp başka bir ilçe sınırına atıyor. Yaban hayatına atılan hayvanlar da oralarda hızla üreyip çoğalıyor ve bu yüzden hayvan sayısı katlanarak artıyor. Kedi ve köpeklerin ormana ve yaban hayatına atılması kanunda yasaklandı."

Ormanlık alanda yaşam mücadelesi veren evcil türlerin çoğunlukla öldüğünü yaşayanların ise risk oluşturduğunu söyleyen Aydın, sözlerine şöyle devam ediyor: "Bunun o kadar riskli tarafları var ki. Bir kere bunlar evcil tür ve yeri insana yakın alanlar. İnsana gelir o.

Ormandaki yaban hayvanında bulunan kuduz oraya atılan sokak hayvanlarına da bulaşabilir. Sen kedi ve köpekleri ormana atarsan orada kuduza enfekte olur. Bu hayvan insana gelmek isteyip kırsala en yakın noktalara döner ve kuduzun şehre gelmesine ortam sağlanmış olur. Bu yüzden ormanlara hiçbir surette hayvan atılmaması gerekiyor. Oralarda hayvan yaşam alanı yapılması hem insan hem de hayvan sağlığı açısından çok büyük bir tehlike. Mevzuatımızda da bu yüzden yasak. Ama bunu yapıyorlar."

BELEDİYELERİN ASLİ GÖREVİ

Temmuz 2021'de yasalaşan 'Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' ile nüfusu 25 binin üstündeki tüm belediyelere hayvan bakımevi kurma zorunluluğu getirildiğini ve 2022 sonuna kadar bakımevi kurmayan belediyelere valilikler tarafından yaptırım uygulanması hükmünün bulunduğunu hatırlatan Nihal Aydın, "Büyük şehirlerde son bir yıllık bütçelerinin binde 3'ü, ilçelerde binde 5'i bunun için ayrıldı. Ayrıca bir belediye bakımevi kuracaksa bakımevi bütçesinin belli bir kısmını Bakanlık karşılıyor. Kısırlaştırma yaptığında da onun da belli bir rakamını Bakanlık karşılıyor. Sivil toplum ile de işbirliği içerisinde bu iş gayet güzel sürdürülebilirdi. Ancak yerel yönetimler gönüllülerle işbirliğine hiç yanaşmıyor. Kanun var ama yaptırımlar ceza kapsamında olmadığı için belediyeler ne bakımevi kurma ne de kısırlaştırma görevini yapmıyor." diyor.

2021'deki düzenleme ile 2022 sonuna kadar belediyelerin sokak hayvanları için bakımevi kurmaları geçici madde ile hükme bağlandı. Bu belediyeler kanununda asli görevleri olarak tanımlandı. Buradan hareketle asli görevini yerine getirmeyen belediye başkanları kamu görevlilerinin yargılanması hakkındaki kanun kapsamında görevi ihmalden yargılanabilir. Ancak bugüne kadar yargılanmış tek bir belediye başkanı yok.

'Hayvanları Koruma Kanunu' işlerlik kazandığında sorunun büyük ölçüde çözüleceğini ifade eden Aydın, "Türkiye'de 1389 belediye var. Belediyeleri görevlerini yapar hale getirmek şart. Orada aksayan bir mekanizma ve inanılmaz bir keyfilik var. Güçlü irade olduğunda eminim paşa paşa yapacaklar çünkü bütçeleri de, ihtiyaç duydukları her şey de var. Cumhurbaşkanımız bu kanunu çıkardı, 2021'deki düzenlemeyi de yaparak ne kadar merhametli olduğunu gösterdi." şeklinde konuşuyor.

SİSTEMLİ KISIRLAŞTIRMA SORUNU ÇÖZER

Osmanlı'dan gelen merhamet kültürünün bir parçası sokak hayvanlarının korunması. "Dolayısıyla biz bir merhamet medeniyetinden geldiğimiz için bizim anlayışımızda Avrupa modeli olamaz. O yüzden bu kanuna dünyaya örnek diyoruz. Çünkü dünya ülkeleri bunu başaramadılar. Biz öldürmeden insani, bilimsel, yasal yöntemlerle çözülsün istiyoruz." çağrısında bulunan Nihal Aydın, sistemli ve hızlı bir şekilde kısırlaştırma yapılırsa birinci yılın sonunda yüzde 60 oranında sokak hayvanlarında popülasyonun azalacağını, ikinci ve üçüncü yılda tamamen kontrol altına alınacağını öngörüyor ve ekliyor: "Ama bunu yapmak için başta belediyelerin kısırlaştırma yapacakları bakımevlerini kurmaları ve hayvanları başka yerlere atmalarını engellemek şart. Bunun için güçlü bir irade ve yaptırımlar gerekiyor."

DSÖ varsayımsal verilerine göre, bir yerleşim biriminde nüfusun yüzde 4-5'i kadar sahipsiz hayvan bulunur. 80 milyon nüfusta bu sayının yaklaşık 5 milyon civarında olması öngörülmüştür. Bunun 1.5 milyonu kedi olarak varsayılmış ve köpek nüfusunun 3.5 milyon olduğu tahmin edilmiştir.

Bu durumda bir yılda yaklaşık 2 milyon hayvan iki yılda 4 milyon hayvan kısırlaştırılmış olacak. Yani sokakta kısırlaştırılmamış hayvan kalmayacak. Sokak köpeklerinde çevresel faktörler, genetik faktörler beslenme, ezilme, hastalıklar vs den dolayı ortalama ömür 2 yıl gibi hesaplanmıştır.

Bu gün başlansa, 2 yıl sonunda sokak köpeği sayısı doğum ölüm hesaplandığında yüzde 60 gibi AZALACAĞI tahmin ediliyor.

Kısırlaştırma Yaklaşık Sayısal Hesaplamaları

Türkiye'de 916 ilçe var ve bu ilçelerde her gün 10 kısırlaştırma yapılsa, bir günde 9160 kısırlaştırma yapılır.

Böylece bir yılda sadece ilçelerde 2.198.400 kısırlaştırma olabiliyor.

İller ve büyükşehirler ile büyük ilçeler günde 30-50 köpek kısırlaştırmasına potansiyeline sahipler.

Bu bağlamda, 81 büyükşehir ve il, günde ortalama 50'şer kısırlaştırma yapsalar bu da il ve büyükşehirlerde 12 ayda 960.000 kısırlaştırma yapılacağı anlamına gelir.

Bu bağlamda, bir yılda yaklaşık 3.000.000 civarında köpek kısırlaştırılır ve köpek nüfusu hızla azalmaya başlar.

DSÖ nün verilerine göre düzenli kısırlaştırma ile her yıl sayıda yüzde 30 oranında azalma olacağı düşünüldüğünde, sorunun bir yıl içinde hissedilir azalma ile 3 yıla kalmadan büyük ölçüde kontrol altına alınacağı açıktır.