Deniz Uğur ve Erdinç Gülener 'oyunculuk adına meydan okumaydı' dedikleri oyunları hakkında konuştular

Tiyatro izlemeyi özleyenler için hem özel hem de ödenekli tiyatrolar yeni oyunlarıyla birbiri ardına perdelerini açıyor. Uygur Tiyatro'nun Fişekhane'de Türkiye prömiyerini yapan yeni oyunu Unutmak da iddialı oyunculukları ve rejisiyle iyi bir seyir vadediyor. Deniz Uğur ve Erdinç Gülener'le 'oyunculuk adına meydan okumaydı' dedikleri başarılı oyunun arka planını konuştum.

GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com

Açık söylemek gerekirse ince eleyip sık dokuyan bir izleyiciyim. Sinemada da tiyatroda da bilet alıp zaman ayırdığım işlerin buna değmesini isterim. Son yıllarda eskiye oranla nitelikli işlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmediğinden tiyatro konusunda tadı damağımda kalan oyunlar da epey azalmıştı. Pandemide en çok özlediğim şeylerden biri tiyatro izlemek olsa da sezon başlarken iyi işlere denk gelecek miyim düşünmeden edemiyordum. Genç İngiliz yazar Tristan Bernays'ın kaleminden çıkan Taner Tunçay'ın Türkçeye çevirdiği Unutmak adlı oyun konusu itibariyle dikkatimi çekti ve şansımı denemek istedim. Dramaturjisi Gülcan Kay tarafından yapılan oyunu, İngiliz asıllı Avusturalyalı yönetmen Malcolm Keith Kay yönetiyor. Türkiye prömiyerinde izleme fırsatı bulduğum oyunda Deniz Uğur ve Erdinç Gülener ustalıklı oyunculuklarıyla seyircinin gözünü sahneye sabitliyor. Fişekhane Sahnesi'nde perde açan Unutmak, hem oyunculukları hem rejisi hem de hissettirdikleriyle salondan çıkarken seyirciye 'iyi ki gelmişim' dedirten işlerden. Gençliklerinde birbirine aşık olup evlenen, evliliklerdeki tüm iniş çıkışları, çalkantıları yaşayan, bir kız büyüten Tom ve Viv'in birlikteliğini konu alan Unutmak, Tom'un Alzheimer oluşuyla ilişkilerinin nasıl değişip dönüştüğünü, yaşadıkları kırılma noktalarını sahneye taşıyor.

Işık, dekor, sahneleme ve temposu ile sizi kurduğu dünyanın içine alıveren oyunda Tom ve Viv'i canlandıran Deniz Uğur ile Erdinç Gülener'e Unutmak oyununa dair merak ettiklerimi sordum.

SEYİRCİ TİYATROYA GELMEYİ İPLE ÇEKİYORDU

Erdinç Gülener / Oyuncu

Bir yandan Devlet Tiyatroları bir yandan dizi ve şimdi de Unutmak... Nasıl geçiyor sezon sizin için?

Aziz Dostum Çehov devam ediyor Devlet Tiyatrolarında. Bu üçüncü sezonu. TRT'de başlayan Alparslan Büyük Selçuklu'da rol alıyorum. O arada Unutmak oyununun provalarını yaptık. Bugün de prömiyerle seyirci karşısına çıktık.

Duygusal anlamda çok yüklü bir oyun. Böyle bir oyun tekst olarak önünüze geldiğinde bu metin ne hissettirdi size?

Denizle bir oyun yapalım diyorduk. Oyun arayışlarına girdik. Süha abiyle de konuşuyorduk. Sonra Unutmak oyununu bulduk. Türkiye'de hiç oynanmamıştı. Londra'da 2018'de Globe Teathre'da oynanmış.. Çok ödüller almış. Ondan sonra karar verdik, biz bu oyunu oynamalıyız dedik. Okuduğumuz anda aşık olduk oyuna. Çok yorucu, çok duygu ve zaman değişimi var. Anlık geçişler var. Onları yapmak bir ürkütmedi değil.

Nasıl motive oldunuz?

Bu oyunla yatıp kalktık. Yönetmenimiz Malcolm Keith Kay'in çok büyük katkısı var. İnanılmaz bir rejiyle sahneye koydu bu oyunu. Zaten çalışmayı istediğim bir yönetmendi. Onunla çalışmak bizi çok mutlu etti.

Pandemi sonrası bu kadar duygusal ağırlığı olan bir oyun zaten bunalmış seyirci tarafından nasıl karşılanır diye bir endişeniz oldu mu?

Hayır, oyunun seyirciyle buluşacağını, güzel ve kaliteli bir iş olacağını biliyorduk. Çok çalıştık ve bunun karşılığını alacağımızı da düşünüyorduk. O yüzden hiç korkutmadı işin doğrusu. Seyirci tiyatro izlemeye aç. Neredeyse üç yıldır evlerinden çıkmıyorlar. Bunu iple çekiyorlar. Salonların dolması da çok mutlu ediyor bizi gerçekten.

Pandemi sürecinde hazırlıklarınız nasıl ilerledi?

Gözümüz, kulağımız haberlerde, kapandık mı, kapanacak mıyız derken çıkardık oyunu. Bir taraftan benim dizim var. TRT'de yayınlanacak Alparslan Büyük Selçuklu'nun çekimleri vardı. Deniz'in çekimleri vardı. O da dijitale çok iyi bir iş yapıyor. Börü 2039. İki arada bir derede çalıştık, çıkarttık.

Alzheimerlı bir hastayı oynuyorsunuz... Ve çok gerçek. Nasıl çıktı Tom karakteri?

Çok araştırma yaptım. Alzheimerle ilgili her şeyi izledim. Dramaturgumuz bu konuda çok yardımcı oldu.

KARAKTERLER ÜSTÜMÜZE CUK OTURDU

Deniz Uğur / Oyuncu

Duygusal anlamda yorucu, oyunculuk anlamda ciddi performans isteyen bir oyun. Ne hissettiniz çalışırken?

Oyunun Türkiye'de ilk defa sahnelenmesi çok anlamlıydı bizim için. İlk okuduğumda da çok heyecanlanmıştım. Çünkü gerçekten oyunculuk adına bir meydan okuma diyebilirim. Zor bir metin olması beni şevklendirdi. Bunu yapmak istedim. Erdinç'le birlikte oyun yapmayı çok istiyordum. Bu kadar üstümüze cuk oturan karakterle böyle bir oyunu çıkarmaktan ayrıca mutluyum. Çok kaliteli bir reji. Müthiş bir yönetmen ve gerçekten prova sürecinin tadı apayrıydı. Yönetmenimiz Malcolm Keith Kay oyunu bütün katmanlarıyla ilmek ilmek işledi diyebilirim. Başından sonuna seyirci ile buluşana kadar çok keyifliydi her şey. Seyircimiz de memnun ayrıldı.

Oyundaki bütün kadınları canlandırıyorsunuz. Viv, onun küçük kızı Keith, Keith'in genç kızlığı... Yıllar önce Yıldız Kenter de bir oyununda bu kadar farklı yaşlardaki kadınları canlandırmıştı. Sizin için nasıl bir tecrübeydi?

Yıldız Kenter hocamdır. Oyunculuk adına bildiklerimi öğrendiğim kişidir. Çok kıymetlidir. Kalbimde apayrı bir yeri olacak her zaman. Herhalde üstümüze peri tozu serpti Yıldız hoca verdiği eğitimle. Allah vergisi yetenek de varsa hepsi birleşince bir şeyler oluyor.

Zaten çok da titiz çalıştık. Tiyatro her zaman tiyatro kökenli oyuncular için çok özeldir. Mabed gibidir. Ustalarımız da öyle derler. Herkes tiyatro sahnesine çıkamaz. O yüzden tiyatronun hazzı hepsinden farklıdır.

Finalde Viv, Tom'u bir bakımevine bırakıyor. Bu tercih sizi nasıl etkiledi?

Bırakmadı. Ben ondan vazgeçtiğine inanmıyorum. Oradan herkes istediği mesajı çıkartabilir, istediği okumayı yapabilir ama ben onların arasındaki aşkın birbirlerinden vazgeçmeye izin vereceğini hiç düşünmüyorum.