'Deniz Canlıları Müzesi'nde bir imkânsızı başardık

Balıkçı Kenan Balcı, 30 yıldan beri biriktirdiği ve özel işlemden geçirerek müzesine koyduğu deniz canlılarını artık devletin sahip çıkması gerektiğini söylüyor.

ZEKİ GÜMÜŞ / zeki.gumus@aksam.com.tr

Dile kolay tam 50 yıldan beri balıkla haşır neşir olan balıkçı Kenan Balcı Dünyada benzeri olmayan bir müze oluşturmuş. 1500 adet deniz canlısını deneyerek yanılarak yöntemini bulmuş ve Deniz Canlıları Müzesi’ni oluşturmuş. Balıkçı Kenan ile hem müzeyi hem de Türkiye’deki balık  durumlarını konuştuk. 

Deniz Canlıları Müzesi’nde kaç tür deniz canlısı bulunuyor? 

Bin 500 adet deniz canlısı mumyalanmış, kurutulmuş, gelecek 200-300 sene sonra torunlarımız denizlerimizde hangi tür balıklar var görsünler bilsinler diye bu işe baş koyduk. 30 yıldan beri biriktiriyorum, çok meşakkatli bir iş. Balık akar kokar çürür yok olur. Biz imkansızı başardık. 30 sene önce öğrenciler gelir derdi ki ‘Balıkçı abi bize öğretmenimiz ders verdi palamut balığın resmini çizmemiz; incelememiz lazım ama mevsimi olmadığı için gösteremezdik. Çünkü balıklar mevsim mevsimdir. 

Çok kapsamlı bir müze yapmışsınız bildiğiniz böyle bir müze var mı?

Dünyada eşi benzeri yok bu müzenin, öğrencilere balık göstermek için yola çıktık. Eskiden internet falanda yoktu. İstanbul Üniversitesi’ne gittim dedim ki hocam  böyle bir şey yapmak istiyorum dedim,  bize destek oldular, dedikleri gibi yaptık ama bazısının kafası, bazısının kuyruğu koptu.  Yine  Üniversiteye gittim, hocam imdat dedim.  hocam dedi ki “ balık akar kokar çürür yok olur. Balığı canlı tutmak mümkün değil.  Çünkü balığın içine bakteri girer kurt olur bir bölgeden girer yer ve bitirir”dedi.  Üzgün olarak işyerime döndüm. Yılmadım, aramaya devam ettim. Denemediğimiz yöntem kalmadı. En sonunda bulduk. İnsanlarımızın çok hoşuna gidiyor. İnsanlar gelince önce bir müşterilerimiz korkuyor, ürperiyor sonra inceledikçe sevesi geliyor.

İlgi çekiyor mu?

Çok ilgi çekiyor çocuklar, büyükler, balıktan anlayanlar daha fazla seviyor balığa sarılmak istiyor. 60 ton balıktan yapılmış bu. Salonlar almıyor, görüyorsunuz bazıları üst üste. Ben buraya kadar getirdim. Şimdi devlet büyüklerimizden bu müzeye geniş bir yer verilmesini istiyorum.

Devlet bu müzeye sahip çıksın daimi sergi olsun istiyorsunuz?

Evet, bu kısıtlı imkanlarla bu kadar yapabildik, şimdi buna devlet sahip çıksın. Biz bunun bakımını yapıyoruz, rüzgardan, soğuktan, güneşten, ısıdan kolladığımız için  sanki yeni gibi.  Camlarla  değişik şekillerde muhafaza ediyoruz. Cam olmaması lazım,  kapalı alan olması, havalandırması olması lazım. Bizde havalandırma yok. 60 ton balığın bize maliyeti hiç önemli değil ama bunun oturum alanı ciddi bir şey olması lazım. 300 sene sonra, torunlarımızın torunları, resim çektirsin, bizim denizde kılıç balığı varmış desin. bu değerli şeyi gösterebilmek, bize ve gelecek nesillere mutluluk verir.

Deniz varlıklarımızı gelecek nesillere aktarmak gerekiyor diyorsunuz. 

Evet efendim. Elimizde çok güzel bir değer var değişik türlerin bulunduğu bir müze. Burada bir değer var. Ben otuz senedir yapıyorum,  bundan sonra da devletimiz yapsın, gelecek nesillere bu değeri aktaralım.

DENİZLERİMİZE SAHİP ÇIKMAK GEREKİR

Deniz canlılarının nesli mi bitiyor?

Ben 50 senedir balıkçıyım, 12 sene önce sayın Cumhurbaşkanımız, benim sesimi duydu, kulak verdi, 4.5 ay yasak getirdi. Artık yumurta dönemi balık tutulmuyor çok mutluyum. Herkesin bildiği bir şeyi tekrarlıyorum;  Sahil şeritlerimizde insanlarımız çoğalıyor ve bazı sorunlar da çoğalıyor.  Evimizde  kızartma yaparız, atık yağları lavaboya dökersek, yüz gramı iki bin metre alanı oksijensiz bırakıyor ve bunun geri dönüşü yok. Bunun sanayileri, iş yerleri var. Balıklara zarar veriyoruz. Ben 12 yaşındayken Kadıköy İskelesi’nden 2-3 kilo balık tutardım, basit usullerle.  Şimdi  eli boş dönüyorum. Balık  kıyıları terk etti,  Nefes alamıyor, oksijen yetersizliği var. Yağın dışında çamaşır suyu, temizlik maddeleri, kimyevi maddeler, balığın yumurtadan çıkmadan yok oluşunun sebebidir. Cumhurbaşkanımıza çok teşekkür ederim, arıtma sistemleri yapıldı, çok mutlu oldum,  şu anda arıtmalar nedense durduruldu. Denizlerimiz o dumanlı havayı yine solumaya başlıyor. Maden ararız, madenin anlamı paradır.  Marmara, Karadeniz, Türk halkına Allah’ın bir lütfu. tükenmeyen madenlerimizdir. Denizlerden tükenmeyen bir maden çıkar o balıktır. Balık, anne sütünden sonra yıpranan dokuları onaran, katkı maddesi olmayan tek besin kaynağıdır. Balığa sahip çıkmak lazım, denizlerimize sahip çıkmak gerekir.