Cumhurbaşkanlığından Osman Hamdi Bey'e saygı duruşu

İletişim Başkanlığı milli, tarihi, kültürel ve bilimsel zenginlikleri yeni iletişim ve gösterim tekniklerini kullanarak vatandaşların erişimine sunmaya devam ediyor. Bu kapsamda, eserleriyle Türk sanat tarihine damga vuran sanatçı “Osman Hamdi Bey” anısına hazırlanan dijital sergi Marmara Üniversitesi Sultanahmet Yerleşkesi'nde açıldı.

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından hologram ve özel projeksiyon teknolojisi ile dijital sergilerin gerçekleştirileceği “360 Kültür Sanat” projesi kapsamında açılan sergide, çağdaş Türk resim sanatının öncüsü Osman Hamdi Bey’in 50’ye yakın özel eseri, üç boyutlu hologram ve özel projeksiyon cihazları ile ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

Sergiye ilişkin basın mensuplarına açıklamada bulunan İletişim Başkanlığı İstanbul Bölge Müdürü Mesut Onat, “Başkanlık olarak tarihi kültür ve birikimlerimizi zamanın diliyle, argümanlarıyla dijital anlamda tüm imkanları kullanarak yeniden üretmeye devam ediyoruz.” dedi. Onat, bu kapsamda Osman Hamdi Bey’in eserlerinin ve hayatının tanıtıldığı sergiyi hayata geçirdiklerini aktararak, şunları kaydetti: “Birinci salonumuzda Osman Hamdi Bey’in hayatı holografik sistemle aktarılıyor. İkinci salonda sanatçının 50’ye yakın eseri özel projeksiyon sistemleri kullanılarak ışık ve sesler eşliğinde boyutlandırılmış şekilde sanat severlerin beğenisine sunuluyor. Son olarak ise orta alanda yine eserleri ve Osman Hamdi Bey’in o güzide eserlerinin dijital yansımasını görebileceğiz. Sergi, bütün sanatseverlere tarihi kültürel birikimimizi tekrardan müşahede etmeleri anlamında bir imkân tanıyacaktır.” Sergide ayrıca Hamdi Bey’in eserlerinin yanı sıra hayatı ve yaşadığı dönem özel olarak tasarlanan gösterim teknikleri ile dijital ortamda yer alıyor. Covid - 19 tedbirlerinin uygulandığı sergi, ücretsiz olarak 9 Kasım’a kadar 11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek.

FİGÜR RESSAMLIĞININ YOLUNU AÇTI

DOĞAN PAKSOY / TÜRKİYE SANAT GALERİCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI

Bazı kaynaklarda anıtsal nitelikli figür ressamlığının yolunu açmış olması, Osman Hamdi Bey’in çağdaş sanatımıza getirdiği başlıca yeniliktir denilse de ben bu görüşe pek katılmıyorum. Zira ondan önce de figür yapan sanatçılar var. Buna karşılık insan figürünü çevresiyle birlikte bir bütün olarak ele alıp kendi kompozisyonu ve bakış açısı olarak resim yapma geleneği Osman Hamdi Bey ile başlamıştır diyebiliriz.

Osman Hamdi Bey’in 1906 ve 1907 yıllarında yaptığı iki farklı Kaplumbağa Terbiyecisi resimlerinin esin kaynağının Lâle Devri›ndeki Sadabad eğlenceleri sırasında, hava karardıktan sonra sırtlarına mum dikilerek serbest bırakılan kaplumbağalar olduğunu öne sürenler var. Bu yoruma göre Osman Hamdi Bey, tabloda kendini terbiyeci, kendine tarz işlerin yapılmasına uyum gösteremeyen astlarını ise yemeğe ulaşmaya çalışan kaplumbağalar olarak gösterip onları hicvetmektedir diye de yorumlanır. Aslında devlette işlerin çok yavaş yürümesini de eleştirdiğini anlayabiliriz.

ÖNEMLİ BİR MİRAS BIRAKTI

Tablolarında yer alan kadınları o dönemin Paris ve Londra modasına uygun kıyafetlerle resmetmiştir. Bu kıyafetler aynı zamanda Osmanlı kadınının giyim tarzıyla da örtüşmekte ve bu yönüyle daha modern kadın olgusunu da işaret etmektedir. Bu kıyafetlerde Osmanlı ve Selçuklu motifleri resimlerde belirgin bir şekilde görülür. Osman Hamdi Bey, kadınları diğer tablolarının aksine oryantalist bir şekilde değil, Avrupa’da görülen akımlara uygun olarak çizmiştir. Naile hanımın portresi resminde Fransız olan eşinin giysileri yine tamamen Fransız modasına uygundur.

Osman Hamdi Bey’in yaptığı tüm bu işler onu anlatmaya yeter mi bilemiyorum ama o dönemde sarayla Avrupalılar arasında bir arabulucu görevi üstlendiğini ve ödenmesi gereken borçları erteletmek için bazı eserlerin onlara verilmesi için sultanla görüştüğü söylentilerini duyuyoruz. Bu konu Osman Hamdi Bey’in ülkesi için yaptıklarını hiçbir zaman unutturamaz. Bu kadar çok işi yaşamına sığdırarak bizlere önemli bir miras bıraktığını hiç unutmamalıyız.

YAŞADIĞI ZAMANI BELGELEDİ

PROF. DR. SELÇUK MÜLAYİM / SANAT TARİHÇİSİ

Hamdi Bey, resimlerinde, büyük boyutlu figürleri maziperest ortamlara yerleştirirken, daha çok mimari çevre, giysiler ve objeleri üst üste konmuş yoğunluklar içinde, adeta etnografik nesneleri belgelemektedir.

Büyük resim ustasında kompozisyon kurgusu, ışık, gölge ve renkler açısından hata bulabilmek neredeyse imkânsızdır. Onun Osmanlı pentür tarihindeki yeri ve parlak kişiliği tartışılamaz. Sanayi-i Nefise Mektebi ve Agâh-ı Atika Müzesi’nin kuruluş aşamalarındaki hizmetleri takdirle yâd edilir. Ancak, bugüne kadar sanat tarihimizin başyapıtları sayılan eserleri, Hamdi Bey’in destansı arzularını yansıtırken, kendi döneminin toplumsal ve siyasal olaylarına sırtını dönüyor. O belki de katıksız bir ‘Hamidçi’ idi. Bu bağlamda tarihe bakışı ve sanat algısı bir anlamda Yahya Kemal Beyatlı ile örtüşüyor. Buna karşılık aynı yıllarda İstanbul’da yaşamış olana İtalyalı Fausto Zonaro, dönemin önemli portrelerini payitahtın insan manzaralarını ve yaşadığı günlerdeki fiziki çevreyi renkli fotoğraflar gibi belgelemişti. 

KENDİ KÜLTÜRÜ İÇİNDEN ESERLER VERDİ

ÜMMET KARACA / RESSAM

Osman Hamdi Bey Osmanlı Devleti’nin yetiştirdiği çok önemli ve değerli bir kültür insanıdır. Hukuk öğrenimi için gittiği Paris’te hukukun yanı sıra resim eğitimi de almıştır. Hatta sanatla ilgisi o kadar yoğun olmuştur ki, bir dönemin kültür - sanat kurucu niteliğini taşımıştır.

Osmanlı topraklarında arkeoloji çalışmaları başlatmış, arkeoloji müzesini kurmuş ve müdürlüğünü yapmıştır. Aynı dönemde Sanayi-i Nefise (Bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi) okulunun kuruluşunu da sağlayarak sanat eğitimini başlatmıştır.

Resim çalışmalarını da sürdürmüştür. Anıtsal nitelikte figüratif resimleri ile Türk sanat tarihinde çok önemli bir yer tutmuştur. 

OSMAN HAMDİ BEY KİMDİR?

Osman Hamdi Bey, 30 Aralık 1842 yılında İstanbul’da doğdu. 1857’de henüz 15 yaşında iken hukuk eğitimi alması için babası İbrahim Edhem bey tarafından Paris’e gönderildi. İbrahim Edhem Bey, 1829 yılında Sultan’ın izni ile eğitim için Avrupa’ya gönderilen ilk dört gençten biriydi. Türkiye›ye döndükten sonra 1877 yılında Sadrazamlığa kadar yükseldi.

12 yıl Paris’te kalan Osman Hamdi Bey o dönem ünlü ressam Jean-Leon Gerome (1824 – 1904), ve Boulanger’nin (1824-1888) atölyelerinde çalıştı. 1869 yılında İstanbul’a döndükten sonra Mithat Paşa’nın Bağdat Valiliğine atanması ile o da Bağdat vilayeti Umur-u Ecnebiye Müdürlüğüne, 1871 yılında Saray Protokol Müdür Yardımcılığı’na getirildi. 1878 yılından sonra artık resme daha fazla zaman ayırma düşüncesiyle devlet memurluğundan ayrılır. 11 Eylül 1881’de Müze-i Humayun’da müdür oldu. Yurtdışında edindiği bilgiler ve araştırmaları sayesinde birçok reformlar yaparak Osmanlı’ya batılı anlamda müzeciliği getiren Osman Hamdi Bey, İstanbul Devlet Güzel sanatlar Akademisi ve şimdiki ismiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin temeli sayılan Sanayi-i Nefise Mekteb-i Âli’sinin müdürlüğünü yapmıştı. Yaptığı arkeolojik kazılar ve kültürel değerleri sahiplenme bilinciyle çıkarttığı Asar-ı Atîka Nizamnamesi ile Türk Tarih ve Arkeoloji’sine çok önemli katkılar sağladı. 1891 yılında ilk Türk müze binası olan İstanbul’daki Arkeoloji Müzesi’nin açılmasını gerçekleştirdi. Bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesinin ilk kısmını 1899’da, ikinci kısmını 1903’de ve üçüncü kısmını 1907 yılında bitirterek ziyarete açılmasını sağlar. Modern bir müze için gerekli fotoğrafhane, kütüphane ve model haneyi tamamlattı.

Batı terbiyesiyle yetişmiş olan Osman Hamdi Bey, içinde bulunduğu kültürden uzaklaşmadan bunu yansıtabilmiş döneminin en önemli sanatçılarından biridir. Sanat alanında tanınmasının yanında, arkeoloji alanında da birçok çalışmaya katılmış hatta Türkiye sınırları içindeki “İlk Türk Müzesi”nin kurucusu olmuştur. Paris’te bulunduğu dönemde Jean Leon Gerome ve Boulanger’nin etkilerini yaptığı eserlerde fazlasıyla görmekteyiz. Resimlerinde oryantalizm etkileri de yansımaktadır.