GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Pandeminin sağlık alanında en belirgin etkilerinden biri kalp damar hastalıkları, tansiyon gibi kronik hastalıkları bulunanların virüs kapma korkusuyla tedavilerini aksatmaları oldu. Kimi kanser hastaları da bu süreçte tedavilerine devam etmedi. Bu ihmallerin bir çoğunun ölümle sonuçlandığına dikkat çeken Dr. Cem Erdoğan, “Bu sürecin sağlık anlamında birçok mağduru oldu. Bunların en başında; hayatî tehlikesi yüksek olabilecek kronik rahatsızlığı olan ve tedavi edildiğinde yaşam şansı olabilecek hastalarımızdı. Virüsten korunmak için haklı olarak hastaneye gitmemek, bu tedavileri ya da erken tanıları önlemiş ya da zorlaştırmış oldu. Sonuç olarak hayatını kaybedenler de oldu.” diyor. Prof. Dr. Bilal Boztosun ise bu dönemde karşılaştıkları en önemli sorunlardan birinin kalp krizi geçiren hastaların enfeksiyon kapma korkusu ile hastaneye daha geç dönemde ve daha ağır tabloda başvurmaları olduğunu söylüyor. “Pandemi şartlarında bulunsak dahi, kalp krizi anında yapılması gereken müdahaleler, anjiyografi gibi işlemler içinde bulunduğumuz bu dönemde dahi aynı şekilde kesintisiz yapılmaktadır.” uyarısında bulunan Prof. Bilal Boztosun ve Dr. Cem Erdoğan ile pandemide ihmal edilmemesi gereken sağlık sorunlarını konuştuk.
TOPLUMSAL TRAVMAYA RAĞMEN ÇALIŞMAYA DEVAM ETTİK
Dr. Cem Erdoğan / Yoğun bakım sorumlusu
Pandemi günlerinde yoğun bakımlarda baktığımız hasta ciddiyetinde bir farklılık olmamakla beraber (çünkü her zaman en kritik hastalarla ilgileniyoruz) pandeminin getirdiği ek stres, çalışma şartlarında zorluğun artması (maske, bone, gözlük, siperlikle çalışma) ve toplumsal travmaya rağmen biz sağlık çalışanları görevimizin başında fedakârca çalışmaya devam ettik.
Hiç bilmediğimiz ve görmediğimiz bir virüs ile karşı karşıyaydık. Bulaş yolları ve şekli, korunma ve tedavisi tamamen soru işaretleri ile dolu iken hem kendimizi hem de hastalarımızı korumak ve hayatta tutabilmek için hayatımızı riske atarak ön cephede emek verdik.
Bu sürecin sağlık anlamında birçok mağduru oldu. Bunların en başında; hayatî tehlikesi yüksek olabilecek kronik rahatsızlığı olan ve tedavi edildiğinde yaşam şansı olabilecek hastalarımızdı. Virüsten korunmak için haklı olarak hastaneye gitmemek, bu tedavileri ya da erken tanıları önlemiş ya da zorlaştırmış oldu. Sonuç olarak hayatını kaybedenler de oldu.
Yaşadığımız birkaç acı örneği sizlerle paylaşmam gerekirse; yaklaşık dört yıldır tıbbi hizmetlerini verdiğimiz 65 yaş üstü bir kanser hastamız koronavirüs korkusundan hastaneye gelemedi. Alamadığı kemoterapi sonucu kanseri metastaz yani sıçrama yaptı. Sadece bağırsaklarında olan kanserin diğer organlara da yayıldığını gördük. Durumu olduğundan daha kötü bir hale geldi.
Düzensiz kalp ritmi olan bir hastamız yine hastaneye gelemedi. Tek bir işlem, yalnızca bir kalp pili ile hayata sağlıklı bir şekilde tutunabilecekken maalesef hayata gözlerini yumdu. Kalp pili takılma işlemindeki tıbbi süreçte kapabileceği virüs korkusu hayatına mal oldu. Maalesef buna benzer anlatabileceğim birçok hayat hikâyesi bulunuyor. Koronavirüs salgını yüzünden bu olay gibi birçok üzücü durum yaşandı. Bir doktor olarak belki de yaşanması en acı verici dönemleri yaşıyoruz. Hastalarımızı tedavi edememek ve hastaya ulaşamamak.
Ayrıca, ayakta durmaya zorlandığımız bu süreçte bile sağlık çalışanlarının, meslektaşlarımın gördüğü şiddet beni ve tüm ekibimizi derinden yaralıyor. Unutulmaması gereken konu şudur; biz sağlık çalışanlarının doktor, hemşire olarak hepimizin öncelikle insan sonra doktor, hemşire ve yardımcı sağlık personeli olduğumuzdur.
KALP KRİZİ GEÇİREN HASTALAR ENFEKSİYON KORKUSU İLE HASTANEYE GELMİYOR
Prof. Dr. Bilal Boztosun / Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı
Koronavirüs ile kalp damar hastalığının birçok yönden ilişkisi gösterilmiş olmakla beraber, karşılaştığımız en önemli sorunlardan birisi kalp krizi geçiren hastaların enfeksiyon kapma korkusu ile hastaneye daha geç dönemde ve maalesef daha ağır tabloda başvurmaları. Hem ulusal hem de uluslararası yapılan çalışmalarda pandemi döneminde kalp krizi sebepli hastaneye başvurularda yüzde 50’ye yakın oranda azalma olduğu, kalp krizine bağlı ölüm oranlarının önceki yıllara kıyasla daha yüksek olduğu tespit edildi. Yapılan çalışmalar neticesinde hastaneye başvurulardaki azalmanın ve kalp krizine bağlı artmış ölüm oranlarının muhtemel hastaların COVİD-19 salgını nedeniyle durumları daha da ağırlaştığında hastaneye başvurmaları ile ilişkili olduğu sonucuna ulaşıldı. Bizim klinik pratiğimizde de kalp krizi ile acile gelen hastalarımızın bir kısmının şikâyetlerinin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra durumları daha da ağırlaşınca bize başvurduklarını görüyoruz. Şunu vurgulamak gerekir ki, pandemi şartlarında bulunsak dahi, kalp krizi anında yapılması gereken müdahaleler, anjiyografi gibi işlemler içinde bulunduğumuz bu dönemde dahi aynı şekilde kesintisiz yapılmaktadır. Hastalar geç başvurduğunda ileride gelişecek kalp yetmezliği ve buna bağlı hastanın hayatı boyunca hastaneye sık başvuracak durumda olması, ciddi yaşam kalitesinin etkilenmesi gibi hususlar mevcut Covid-19 salgınından daha önemlidir. Bu sebeple kalp krizi bulguları olan kişilerin, acil servise başvurma ya da acil ambulans hizmetlerini arama hususunda imtina etmemelerini öneriyoruz. Aynı şekilde Covid-19 salgını sebebiyle Ace-İnhibitörü dediğimiz tansiyon ilaçlarının da enfeksiyon kapma riskini arttırabileceği ya da hastalığı daha da ağır geçirilebileceği konusu da çok tartışıldı. Bu yüzden hastalarımız maalesef ilaçlarını kullanma konusunda da kararsız kaldılar hatta bazı hastalarımız ilaçlarını kestiler. İlaçların kesilmesine bağlı tansiyon krizleri, beyin kanaması, felç olaylarına da bu dönemde şahit olduk. Yapılan çalışmalar bu ilaçların Covid-19 enfeksiyonu riskini arttırmadığını da ortaya koydu.
Pandemi döneminin hayatımıza kazandırdığı önemli yeniliklerden biri online konferans, görüşmeler oldu. Biz de hastalarımızla zaman zaman online görüşüp şikâyetlerini dinleyerek yapmaları gerekenleri anlattık, ilaçlarının doz ayarlamalarını yapabilme imkânı bulduk. Ama risk grubundaki bireylerin, kalp damar hastalığını düşündürecek göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı gibi semptomları bulunanların hastaneye başvurarak gerekli tetkiklerini yaptırmaları gerekmektedir. Yine bazı kan sulandırıcı ilaç kullanan kalp kapak hastalarımızın da mutlaka belirli aralıklarla hastaneye gelerek gerekli kan testlerini yaptırmaları gerektiğini unutmamak gerekiyor. Son dönemde daha da artan sağlık çalışanı şiddeti konusuna da ayrıca değinmek istiyorum. Çalışma temposu açısından bu zor zamanlarda ayakta durmaya çalışan, sağlık çalışanlarının iş yükünü hafifletmek için herkesi duyarlı olmaya davet ediyor ve tüm sağlık çalışanlarına teşekkürü bir borç biliyorum.