Çocuklarımıza “yeşil” bir miras bırakalım

Sağlıktan gıdaya kadar her anlamda bizi olumsuz etkileyecek olan iklim krizini aşmanın yollarından biri yenilenebilir enerji kaynaklarına dönmek. Türkiye de yenilenebilir enerji kaynakları bakımından zengin ülkeler sınıfında. Avrupa'nın en çok güneş alan ülkesiyiz. Bu anlamda güneş enerjisine yönelmek çocuklarımıza temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak için şart. Peki bu anlamda hangi adımlar atılıyor ve neler yapmalıyız? Detaylar haberimizde…

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Dünyanın ortak sorunlarından biri çevre... İklim krizi, küresel ısınma kavramları artık hayatın bir gerçeği. Çocuklarımıza temiz ve yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak artık çevreyi kirleten alışkanlıklardan vazgeçmek gerekiyor. Bu anlamda son yıllarda ülkeler çapında imzalanan iklim anlaşmalarıyla birlikte çeşitli adımlar atılmaya başlandı. Küresel sıcaklık artışının bu yüzyılın sonunda 1.5 dereceyle sınırlandırılmasını hedefleyen Paris Anlaşması, Türkiye'de de yürürlüğe girdi. Hedef ise dünyada karbon salınımını 2030'da yarıya, 2050'de ise sıfıra indirmek. İklim değişikliğinin kilit noktası karbon emisyonu... Bunun yolu da enerji anlayışındaki dönüşümden geçiyor.

Dünyadaki enerji ihtiyacının yüzde doksanına yakını kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlardan karşılanıyor, maalesef. Yani yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmenin artık zamanı geldi de geçiyor. Türkiye jeopolitik konumu dolayısıyla zengin yenilenebilir enerji kaynaklarına sahip. Fosil enerji kaynaklarında yaşanan fiyat istikrarsızlıklarını ve bu kaynakların çevreye verdiği zararı önlemek, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla yenilenebilir enerjiye olan yatırımlar artıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı 2053'te net sıfır emisyona ulaşma hedefine yönelik son dönemde hızlanan güneş, rüzgâr ve jeo-termal enerji yatırımları daha da artacak. Sanayi sektörü de adımlar atmak zorunda kalacak. 2019 yılı itibariyle Türkiye'de yenilenebilir enerjiden elde edilen elektrik oranı yüzde 33... Verilen teşvikler, yapılan yasal düzenlemeler ve kurulan yeni santrallerle birlikte gelecekte enerji tüketiminde yenilenebilir kaynakların oranının yüzde 47'ye ulaşması hedefleniyor. Sürdürebilirlik, sıfır karbon emisyonu için yeşil dönüşüm şart. Bunun ayaklarından biri de güneş enerjisine yönelmek. Ülkemizde bu anlamda her gün yeni adımlar atılıyor. Bingöl'de kurulan Aşağı Kaleköy Hibrit Güneş Enerji Santrali Tesisi (GES) Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın en büyük, dünyanın ise 2. büyük hibrit enerji santrali. Bu yatırımlar geleceğe umutla bakmayı sağlıyor. Dünya çapında enerjide başlayan bu dönüşümün neden bir gereklilik olduğunu ve bu konuda Türkiye olarak ne kadar şanslı olduğumuzu Global Enerji Derneği Başkanı Murat Dilek ve Elin Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Arda Yalı anlattı.

AB İLE TİCARETTE ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ARTIK GEREKLİLİK

ELİN ENERJİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI ARDA YALI

Dünyanın fosil yakıtlardan bir anda vazgeçmesi mümkün değil ama yeni fosil yakıtlı santral kurmayarak yerine yenilenebilir kaynaklarla büyüme hedefleyerek bu sıkıntıya azda olsa olumlu bir katkı sağlamak amacıyla politikalar sergileniyor. Türkiye'nin her bölgesi güneş bakımından çok zengin, en az güneşlenen Karadeniz bölgemiz Almanya ortalama güneşlenme sürelerine eşit. Bingöl'de kurulan Aşağı Kaleköy Hibrit Güneş Enerji Santrali Tesisi, Paris İklim Anlaşması'nda vermiş olduğumuz hedefleri tutturma konusunda ki kararlılığımızı gösteriyor. Hibrit yenilenebilir büyümeyi destekleyen bir politika ve yenilenebilir enerji kaynaklarından en çok güneş kapasitemizin büyümesini destekliyor. Dünya hibrit santrallere yabancı olmasa da kurulduğu dönemlerde en büyük diye anılacak santralleri kurmak gerçekten gurur verici. Daha büyüklerini kurabilecek kapasitemiz var.

Petrol ve doğalgaz fiyatlarının artması ve yenilenebilir enerji yatırım fiyatlarının düşmesi de yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırdı. Türkiye 2021 yılında elektrik üretiminde ki büyümesinin yüzde 90'ını yenilebilir enerji santralleriyle yaptı. Ülkemizde PV hücre üretimi konusunda da Avrupa'da önemli bir konumda.

ÇATILAR BİRER GÜNEŞ ENERJİ SANTRALİ OLACAK

Yeşil dönüşüm artık gereklilikten ziyade zorunluluk olmaya başladı. Avrupa Birliği tarafından 2019 yılının aralık ayında açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı, yalnızca üye ülkeleri değil; ülkemiz gibi AB ile yoğun ekonomik ve ticari ilişkileri olan ülkeleri de önemli oranda etkileyecek. Bu kapsamda iklim değişikliği, sınırda karbon düzenlemesi ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında somut ve kararlı adımlar atılması sorumluluğu yalnızca devletlerde değil; özel sektör kuruluşlarında bu bilinçle hareket etmeli. AB gündeminde olan sınırda karbon düzenlemesinin Türkiye'de de Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)'nin uygulamaya alınmasıyla karşılık bulacağını umuyoruz. Buna göre, Avrupa Birliği'ndeki güncel karbon fiyatına göre vergilendirme uygulandığı senaryoda imalat sanayi sektörlerimizin doğrudan ve dolaylı olarak yaklaşık 1 milyar dolara kadar vergilendirme ile karşılaşabileceği ilk veriler olarak karşımıza çıktı. İşte bu noktada, imalat sektörlerimizin uluslararası ticarette yeşil rekabetçiliğini artırmaları için güneş enerjisi santrallerine yatırım yaparak elektriklerini üretmeleri için "Yeşil İnovasyon"a davet ediyoruz. Sanayi Sektörünün Karbonsuz Ekonomiye Geçiş Sürecinin Desteklenmesi Projesi başlatıldı.

Bu anlamda kişilerde kendi elektriğini üretmek için çatılarına güneş enerji santrali kurdurmalı. Böylece elektriğe gelen zamlardan da etkilenmemiş olursunuz. İnanıyorum ki 5 yıl içerisinde tüm çatılarımız birer güneş enerji santrali olacak. Tüketiciler her geçen gün güneş enerjisine daha fazla güveniyor. Doğa, çevre bilinci olarak da tükettiğimiz elektriği yenilenebilir enerjiden üretmek harika bir olay.

HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

GLOBAL ENERJİ DERNEĞİ BAŞKANI MURAT DİLEK

Küresel iklim değişikliği fosil yakıtların aşırı kullanılmasından ortaya çıkıyor. Endüstrinin bu fosil yakıtlara yüklenmesi, Yeşil Enerji'ye yatırım yapmaması atmosfere salınan gazın miktarını artırıyor. Yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlı bir şekilde tamamlamamız gerekiyor.

Bütün dünyada yenilenebilir dönüşüm var. Türkiye olarak çok ciddi bir güneş enerjisi potansiyelimiz var. Geliş açısı ve güneşli gün sayısı o kadar fazla ki Türkiye'nin güneş enerjisi potansiyeli çok yüksek. Türkiye yenilenebilir enerji için jeopolitik olarak çok iyi bir konumda. Buna rağmen güneş enerjisinde potansiyelimizin yüzde 8'ini kullanıyoruz. Bu çok çok daha ileri gidebilir. Türkiye'de kurulamayacak kadar güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyeli olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye'deki enerji kaynaklarının yüzde 52'si yenilenebilir kaynaklardan elde ediliyor fakat yüzde 48'i ithal doğalgazdan, ithal kömürden elde ediliyor. En yakın zamanda enerji dönüşümü sağlanmalı. Bunun en iyi alternatifi de yenilebilir enerji kaynakları. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez'in attığı bir tweet vardı; "1 megavatt güneş enerji santrali yıllık yaklaşık 110 bin dolarlık doğalgaz ithalatını emtia fiyatı ile engelliyor demişti." Bu muazzam bir kazanç. Bir güneş panelinin de yaklaşık 25 yıl ömrü olduğu düşünülür ise, yaklaşık 3 milyon dolarlık bir katkı sağlıyor ülkemize. Türkiye'nin enerji haritasına baktığımız zaman yeşil enerjinin yani yenilenebilir enerjinin payı artıyor. Güneş enerjisinden elektrik üretmek artık bizim için zorunluluk haline geldi. Özellikle sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir büyüme için bu şart. Son 10 yılda ülkemizde güneş enerjisi sektörü tam 100 kat büyüdü. Kat ettiğimiz yol çok muazzam bir ilerlemeyi gösteriyor fakat daha gitmemiz gereken çok uzun bir yol var. Yenilebilir enerjide son 15 yıl içerisinde yerin altındaki jeolojik formasyonu, yerin üzerindeki rüzgârı, güneşi ve kinetik enerjiyi yenilenebilir enerjiye dönüştürmeyi başarmış bir ülkeyiz.

Türkiye'de güneş enerjisi ile ilgili çatılarda güneş enerjisi santrali kurulmasına yönelik bir politika izlenmekte. Dünya Bankası ve Enerji Bakanlığımızın bir çalışması var. Çatıların statik durumlarından dolayı bu alanın yüzde 50'sine çatı GES kurulumu yapılabileceği açıklandı. Bu da yaklaşık 46 bin megavat seviyesinde bir kurulum demek. Endüstriyel çatılar ön plana çıkıyor şu anda. Fabrika sahipleri, organize sanayi bölgeleri ile görüşüyoruz. Onlara, güneş enerjisi santrallerini siz kurarsanız, çevreci elektrik üretimini sağladığınız için gelecek nesillere daha yeşil bir dünya bırakabileceğiz diyoruz. "Yeşil miras" olarak konut, ticari ve endüstriyel olarak çatılarda yenilenebilir enerji santrallerinin kurulumu için herkesin elini taşın altına koyması gerekli.