MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr
"Aklımda hep bir bavulum olsun, çocuklarla müzelere ziyaretler yaptıkça bavulumdan malzemeler çıkarıp birlikte kullanım istemiştim. Öyle de oldu. Bir bavulum yok ama çalışma ve atölye malzemelerini koyduğum küçük kırmızı bir sırt çantam var." diyor Yeliz Çetindağ... Kültür Bavulu adlı sosyal medya hesabı ile dikkatimizi çeken ve çocuklarla düzenlediği kültürel geziler ile tanınan Yeliz Hanım ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Çocuklar ile müzeleri ve tarihi noktaları ziyaret ederek onların anlayacağı şekilde kültürel mirası anlatan Çetindağ, gelecek nesillerin bu bilinçle yetişmesi konusunda büyük emek harcıyor. Yirmi yıldır atölye ve geziler düzenlediğini belirten Çetindağ, yıl boyunca İstanbul genelinde programlarına devam ediyor. Sizde bu Kültür Bavulu'nun bir parçası olmak isterseniz Instagram hesabı kulturbavulu_ist adresinden ya da yelizcetindag@gmail.com mailinden ulaşabilirsiniz.
YAŞADIKLARI KENTLERE KÖKLENMELERİNİ SAĞLIYOR
Ne zamandır çocuklarla birlikte kültürel geziler düzenliyorsunuz?
Çocuklarla kültürel gezilere ve atölyelere, 2004 - 2005 yılları arasında başladım. O zamanlar Türk ve İslam Eserleri Müzesi'nde yönetici asistanı kadrosundaydım. Burada müzeye gelen öğrenci gruplarının gezilerini gözlemleme şansım olmuştu. Öğrenciler çok kısa 20 dakikalık bir zaman diliminde müzeyi gezip çıkış yapıyorlardı. Öğrencilere herhangi bir yönerge verilmeksizin çocuklar, müze ziyaretlerini tamamlıyorladı. Bu dönem aynı zamanda Yıldız Teknik Ünivesitesi'nde müzecilik yüksek lisansına devam ettiğim yıllardı. Yurt dışında müzecilik anlamında gelişmiş ülkelerdeki müze eğitim politikalarını sıkça inceleme fırsatı buluyordum. Böylece müzelerde uygulanacak eğitim çalışmalarının kısa, öz ve öğrenci odaklı olması gerektiği üzerine kafa yormaya başladım. Çocuklarla gerçekleştirdiğim ilk çalışmalar da bu nedenle Türk ve İslam Eserleri Müzesi'dir. O dönemde bir eğitim atölyesi bile kurmuştuk.
Bu neden önemli?
Çocukların müze ve tarihi yerleri gezmelerinin onlara katkıları çok fazla. Onların algılarını oldukça geliştiriyor. Gezdikleri yerlerde herhangi bir bilgi edinemeseler bile, en basit hali ile sadece gezdikleri yerlerdeki sadelik, bazen de çok özenli tasarlanmış yapıların, eşyaların çocukların zihinlerinde yer etmesi bile yeterli. Çocukların ilgisi ve öğrenme alışkanlıkları birbirinden farklı olduğu için bu gezilerden aldıkları birikimde farklı oluyor. Fakat çocukların akıllarında mutlaka izler kalıyor. Ayrıca, kültürel mirasla ilgili çalışmalar çocukların yaşadıkları ülke ve kentte köklenmelerini sağlıyor. Bu nedenle kültürel miras programları farklı yaşlarda tekrarlanarak devam ettirilmeli.
EBEVEYNLERİN DE İLGİSİNİ ÇEKİYOR
Kaç yaşında çocuklarla beraber kültür gezileri düzenliyorsunuz? Ailelerde katılıyor muydu?
Çocuklarla 6 yaşından itibaren rahatlıkla çalışabiliyoruz. Rahatlıkla dememin sebebi, 6 yaş ile birlikte çocuklarda yavaş yavaş geçmiş ya da eski algısının oluşmaya başlıyor. Tabii ki bu durum da çocuklarla ilgili pek çok olgu gibi kişisel durum. Zaman zaman 5 ve hatta 4 yaşında katılımcılarla da çalıştığım oldu. Ailelerin mutlaka katılmalarını istiyorum. Programların odağında çocuklar var ama ailelerin de çocuklara, neyi, nasıl anlatığımı, neler yaptığımızı gözlemlemesini istiyorum. Ayrıca, çocuklara anlattığım sadelikte bir anlatım pek çok ebeveynin de çocuklar kadar ilgisini çekiyor. Ülke olarak genellikle tarihi, ders kitaplarından ibaret olarak görüyoruz. Fakat bir adım ötesini deneyimleyince ebeveynler de Kültür Bavulu'nda çocukları ile gezmekten keyif alıyor.
Peki nerelere gidiyorsunuz?
Kültür Bavulu programları hep İstanbul genelinde gerçekleşiyor. Birkaç program adı söylemek gerekirse: Atatürk'ün İzinde Dolmabahçe, Sultanahmet Kazan Biz Kepçe, Topkapı Sarayı'nda Tuğra Atölyesi, Mitolojinin İzinde Arkeoloji Müzeleri ve Mimar Sinan'ın Üsküdar'ı diyebilirim.
Nasıl bir gezi bu? Çocukların dilinden tarihi mekânları anlatmak farklı olsa gerek...
Farklı ama bir o kadar da insanı düşünmeye zorlayan bir zihin jimnastiği. Bu programlarda hedef çocukları aktif kılmak. Bu nedenle çocukların ilgisini çekmek için hangi sorular sorulmalı sürekli düşünmek gerekiyor. Bazen de çocuklardan çok ilginç sorular gelebiliyor. O zamanda o soruyu en sade hali ile nasıl cevaplamak gerek planlamak gerekiyor.
BİRER KÜLTÜR ELÇİSİ OLUYOR
Çocukların en çok sorduğu soru ne oluyor?
Heykellerin başı, kolu, burnu neden eksik çokça gelen sorulardan.
Sizinle geziye katılıp sonradan yeniden gelen çocuklar var mı?
Ne mutlu ki çokça var. Bir katılımcım Topkapı Sarayı atölyesine geldiğinde bana, "Tarihi hiç sevmiyorum. Annemin zoru ile geldim." dedi. Sadece biraz sabretmesini, çok kolay bir program olmadığını, bolca yorulacağını hatırlattım ve program sonunda mutlaka tarih hakkındaki fikrini duymak istediğimi söyledim. Program sonunda bana, zamanın su gibi aktığını, hiç sıkılmadığını ve tarih kitaplarındaki okumalardan çok daha keyifli vakit geçirdiğini iletti.
Kültür Bavulu programının sonunda her zaman katılımcılara bir misyon yüklerim: "Siz artık bir kültür elçisisiniz. Bugünden aklınızda kalanları arkadaşlarınıza, ailenize, misafirlerinize anlatarak onları kültürel miraslarını öğrenmeye teşvik etmelisiniz" derim. Yine bir okul grubu ile yaptığım atölye sonunda aynı şeyleri söyledim. Ne kadar zaman sonra bilemiyorum ama müze bahçesinde öğrencilerden birinin ebeveyni ile yeniden geldiğini ve ona müzeyi anlattığını gördüm. Benzer deneyimler yaşadıkça çocuklarla çalışmanın benim için doğru bir karar olduğunu anlıyorum. Gün sonunda hemen bir değişim gözlemlemek zor. Ama aynı çocukları tekrar tekrar başka Kültür Bavulu programlarında da görünce tamam oldu bu iş diyorum.
DAHA FAZLA KİŞİYE ULAŞMAK İSTİYORUM
Farklı illere gitme planınız var mı?
Şu an için sadece İstanbul'da. Hayalimde Troia ve Kapadokya var. Kapadokya bir ihtimal bir işbirliği çerçevesinde ağustos ayı sonunda olabilir. Katılımcılardan sıklıkla Efes, Milet gibi antik kentlerde de birlikte çalışalım talepleri geliyor. Bakalım kısmet diyorum...
Peki bu yaptığınız şey ile ilgili hayalleriniz var mı?
En büyük hayalim eğitimcilere ulaşmak. Müzelerde eğitmen eğitimleri vererek, kendi sınıfları ile müzeyi nasıl değerlendirebilecekleri konusunda eğitmenlere yol gösterici olmak. Böylece, eğitimciler müzeleri hem bir laboratuvar ortamı olarak kullanabilir hem de çok daha fazla çocuğa kültürel mirasımız aktarılmış olur.