Bazen arabaya atlayıp güzel müzik dinleyerek yol yapmak istersin hiç nedensiz. İşte tam o noktada ihtiyacın olan en yakın arkadaşındır. Biz de Dilara ile bağıra çağıra şarkı söyleyerek, hafif kısık seslerle ulaşıyoruz İznik’e.
Muhteşem çinileri, yüzyıllara meydan okuyan tarihi eserleri, bereketli yemyeşil toprakları, meyve ağaçlarının süslediği bahçeli şirin evleriyle bir masal şehridir İznik. Selçuklular ve Bizanslılar döneminde başkentlik yapmış olan şehir, aynı zamanda bilginler şehri olarak da anılmaktadır. İki dağin arasındaki vadiye kurulu İznik’e, göle zeytin ağaçlarıyla kaplı bir yoldan, ulaşıyoruz. İznik’e girdiğimizde, Avrupa’da görmeye alışık olduğumuz ızgara biçiminde Roma döneminden kalma sokak düzeni dikkatimizi çekiyor.
HER YERDE TARİH
İznik merkezinden itibaren gezmeye başladığımızda, her yerde tarihin izlerine rastlıyoruz. Dilara bir mimar. Ve mimar gözüyle bu tarihi şehri gezmek de ayrı bir keyif oluyor. Ayasofya Camii şehrin tam ortasında ve kentin dört kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer alıyor. Aldığımız bilgiye göre, ilk konsülün toplandığı yer olma özelliğiyle Hıristiyan dünyası için çok önemli bir konumda olan İznik, aynı zamanda Osmanlı ordularınca teslim alındıktan sonra, kentte toplu halde, ilk cuma namazının kılındığı yerdir. Biz bu manevi havayı soluduktan sonra muhteşem İznik Gölü çevresine doğru yola koyuluyoruz. Zira programımız günü birlik olduğundan Ayasofya Camii ve gol
HAMAM SEFASI
Sizin zamanınız varsa, özellikle yerli ve yabancı turistlerin sıklıkla ziyaret ettiği Aziz Tryphonos Kilisesi'ni, Koimesis Kilisesi'ni ve Nikeia Antik Kentini görmelisiniz. Gezinizin bir gününü cami ve türbe gezmek için de ayırabilirsiniz dersek abartmış olmayız. Yeşil Camii, Ayasofya Cami, Hacı Özbek Cami, Mahmut Çelebi Camii, Sarı Saltuk Türbesi ve Ahiveyn Sultan Türbesi bölgedeki önemli tarihi değerler arasında bulunmakta. Bizim gibi hamam keyfi yapmayı sevenler için İznik tam bir cennet Hacı Hamza Hamamı en bilinenleri arasında on sırada bulunuyor. İznik’e yolunuz düştüğünde hamam sefası yapmadan dönmeyin deriz. Göl çevresine gitmeden önce, Çiniciler sokağını ve Süleyman Paşa Medresesi'ndeki çinici dükkânlarında geziyoruz. Bu tarihî mekânla bütünleşmiş çiniler bizi başka bir zamana götürüyor. Medresenin bahçesinde oturup, çinilerle kaplı masada çay içmek tavsiye edeceklerimiz arasında ilk sıralarda yer alıyor. Şehrin göle doğru olan bölümündeki Antik Tiyatro, Yenişehir Kapısı ile İznik Gölü arasında oldukça büyük bir alan kaplıyor.
MUHTEŞEM GÖL
Yeşilin çevrelediği bir doğa harikası olan İznik Gölü, Türkiye'nin 5. büyük gölüdür. Bağlar, zeytin ağaçları ve meyve bahçeleri ile çevrilidir. Doğanın sesini dinleyerek vakit geçirmek istediğimiz bu cennette huzurlu zaman geçiriyoruz. Göl kıyısında bolca çay bahçesi, otel ve restoranlar bulunuyor. Gölün Güney ve Kuzey kıyılarında yol boyunca pek çok bahçeli restoran bulunuyor. Biz sadece balık değil, İznik’te köftenin de tadına afiyetle bakıyoruz. Yusuf Usta’da köfte ve irmik helvasının tadını mutlaka çıkarmalısınız. İznik’e sadece bu köfteyi yemeye bile gidenler var.
ÇİNİLER BİR HARİKA
600 yıl önce Osmanlıyla başlayan çini kültürü Osmanlının duraklama dönemine kadar devam etmekte olup, o dönemde Saraya en iyi porselenler Çin’den gelmektedir. Getirilme şartlarının zor olmasından dolayı padişah aynısının yapılmasını buyuruyor. Ortaya çıkan ise porselen değil, engin kimya bilgileriyle, Seramik literatüründe üretilmesi imkânsız İznik çinisi çıkıyor. Yani çini ismini Çin porseleninden alıyor. İznik’te çini modelleri arasında en çok talep görenlerin “Haliç Deseni”, ”Kalyon”, ”Hayat Ağacı” ve “Cin Bulutu” olduğunu öğreniyoruz. Son yıllarda en çok talep gören bir diğer çini ise “şans Topu” oluyor. Şans topu Osmanlı döneminde çeyiz sandığında mutlaka olması gerekenler arasında yer alıyor. Çini dükkânlarında bulunan birbirinden güzel vazolar, aşurelikler, çerezlikler ve biblolar İznik’ten alabileceğiniz en güzel hediyelikler olacaktır. Biz de ‘Şans Topu’ çinilerden payımıza düşeni alıyoruz. Sesimiz sabahki kadar güçlü çıkmasa da sakin, yorgun, mutlu donuyoruz İznik’ten. Beraber saçmalayabildiğiniz ve aynı zamanda sakince durabildiğiniz dostlar kadar kıymetlisi yok bu hayatta. Biliyoruz ki bir gün bunların hepsi güzel bir anı olacak. Ve biz Dilara’yla tatlı anılar biriktirmeye de devam edeceğiz. Bu arada iyi ki doğdun Diloş. Nice güzel yaşlara…