'Cezaevinde destek verip koridorlarda ağlıyorum!'

Yeliz COŞKUN

yeliz.coskun@aksam.com.tr

Sinem Irgat… Ne bir avukat, ne bir hukukçu, sadece koca yürekli bir kadın… Kendisini avuçlarım patlayıncaya kadar alkışlıyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü o; bizim okumakla/izlemekle kaldığımız kadına şiddet ve cinayet davalarında en önde yürüyerek mağdurun sesi oluyor! İnsanların yaşadığı acıyı kendi acısı gibi hissedip kolları sıvıyor. Mağdur kadınlara ve ailelerine gönüllü avukat buluyor, hukuki bilgi veriyor. Üstelik tüm bunları sadece insanlık ve iyilik için yapıyor. Gelin Sinem Irgat’ın örnek olacak hikâyesini kendisinden dinleyelim…

Sinem Hanım sizi tanıyabilir miyiz? 

1978 doğumluyum otellere malzeme temin eden turizmciyim. 

Yardıma muhtaç kadınlara ve ailelerine gönüllü olarak yardım etmeye ne zaman ve nasıl başladınız? 

Bakırköy Kadın Cezaevi’ne anaokulu yapımı projesinde Bursa kolu olarak görev almıştım. Cezaeviyle ilk kez o zaman tanıştım. Sonrasında 29 Mayıs 2016’da Balıkesir Edremit’te işlenen ve arşivlere ‘Esra Gövem cinayeti’ olarak geçen olayda Gövem Ailesi’ne destek verdim. Aileye İzmir’den gönüllü avukat bularak davanın tüm sorumluluğunu üstlendim. Dava sürecinde tüm kadın sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantıya geçtim. Çok şükür ki; 1 sene 2 ay süren dava sürecinde mücadelemizi kazandık.

İLK ‘SOYADI SİLİNSİN’ DAVASI AÇILDI

Bilmeyenlerimiz için Esra Gövem davasını biraz anlatır mısınız?

Esra Gövem, eşinden boşanmış ve 2 yaşında bir çocuk annesi kadın. Mahkeme çocuğun velayetini annesine veriyor. Esra, çocuğunu görmeye gelen eski eşi tarafından kızının gözü önünde üç bıçak darbesiyle öldürülüyor. 

Peki davadan sonra?

Esra’nın şu an 5 yaşında olan kızı Efsa Derin için ‘katil babasının soyadını taşımaması için ayrı bir hukuki mücadele başlatalım’ diyerek Gövem Ailesi’ne teklifte bulundum. Aile de kabul etti. Yine aileye gönüllü avukat tahsis ederek Efsa Derin’e soyadı davası açtık. Bu dava yaşam hakları elinden alınmış kadınların geride bıraktıkları çocuklarında açılan Türkiye’deki ilk dava. Süreç hâlâ devam ediyor. 

HER ŞEY ÖNCE İNSANLIK İÇİN!

Bu yardımlarınızın özel bir nedeni var mı?

Aslında çok özel bir nedene gerek yok bence. Her şeyden önce insanlık için. Sesini duyuramayan kadınların sesi olmak için. Hakkını savunamayan kadınlara cesaret vermek için sağlığım sıhhatim el verdiği sürece bu desteklerim devam edecek. Desteğe ihtiyacı olan tüm aileler, @ırgatsinem adlı Instagram hesabımdan bana ulaşabilir. Ben; şiddet gören, gördüğü şiddet sonucunda cezaevine düşmüş ve meşru müdafaa davasıyla yargılanan, yaşam hakkı elinden alınan ve bu hayattan yitip giden ulaşabildiğim her kadının sesi olmaya devam edeceğim…

‘Gönüllülük’ hareketinizi kapsamlı şekilde anlatır mısınız?

Dava sürecinde ilk önce aileye gönüllü avukat temin ediyorum. Esra Gövem davasında çok fazla kadın sivil toplum kuruluşlarıyla bağlantıya geçtiğim için artık her bölgedeki kadın sivil toplum kuruluşuyla rahatlıkla bağlantıya geçebiliyorum. Onlar da sağ olsunlar desteklerini esirgemiyorlar. Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformunda gönüllü olarak görev alıyorum. Ailenin avukat tutacak maddi imkânı olsa bile daha fazla avukat desteğini kamuoyu gündemi oluşturabilmek adına ben sağlıyorum.

AİLELERLE TEK YÜREK OLUYORUM

Ailelerle iletişime geçince neler hissediyorsunuz?

Onlarla tek yürek oluyorum. Üzülüp çok ağladığım zamanlar oluyor. Belli bir süreden sonra beni aileden biri olarak görmeye başlıyorlar. Meşru müdafaa davasında mahkûm yatan kadınları, cezaevinde görmeye gidiyorum. Onları orada da yalnız bırakmıyorum. Görüşe gittiğimde mağdur kadınların karşısında güçlü görünmek, moral vermek adına kendimi tutsam da görüş bittiğinde cezaevi koridorunda ağlıyorum…

Balıkesir’de Kuzey Efe’yi boğarak öldüren baba, müebbet hapis cezası aldıktan sonra tahliye edildi. Kuzey Efe’nin ailesine ve Maltepe’de öldürülen Fatma Şengül’ün ailesine de gönüllü avukatı siz bulmuşsunuz, değil mi? 

Evet... İki davada bende. Kuzey Efe davası da Esra Gövem davası gibi Edremit’te olduğu için iletişim kurabilmiştik. Fatma Şengül’ün ailesiyle de hemen iletişime geçtim. Bursa’dan gönüllü avukat ayarladı. İki davanın da takipçisiyim.

NEFES ALDIĞIM SÜRECE KADINLARIN YANINDAYIM!

Peki siz gönüllü avukatları nereden ve nasıl buluyorsunuz? Onları davalara nasıl ikna ediyorsunuz? 

Gönüllü avukatları ilk zamanlar kendi çabamla buluyordum şimdi üyesi olduğum kadın sivil toplum kuruluşlarından buluyorum. Ama bunların dışında kendi çabamla bulduğum avukatlarla da hukuki mücadelelerimde aynı yolda yürüyüp güç birliği yapıyoruz. Davalara ikna etme konusuna gelince zaten tek başıma verdiğim mücadeleyi görünce sağ olsunlar yanımda oluyorlar. 

Dahil olduğunuz davalar kapsamında hiç tehdit edildiniz mi? Korkmuyor musunuz?

Bir kere tehdit edildim. Ama korkmuyorum! Sağlığım el verdiği sürece yardıma muhtaç kadınların ve ailelerinin yanındayım!

BEN ANNESİ KATLEDİLMİŞ BİR ÇOCUĞUM, SESİMİ DUYUN…

Acılı bir evlat Açelya, henüz 25 yaşında. Babası trafik kazasında öldü, annesi ise iş arkadaşı tarafından cinayete kurban gitti. Zanlı suçunu itiraf etti, dava günü bekleniyor. Yüreği kor gibi yanan gencecik bir kız, şimdi çaresizce yetkililere sesleniyor: “Katilin ağırlaştırılmış müebbet cezası almasını istiyoruz. Bu cezadan daha az bir ceza biz evlatlarını kahreder.”

Açelya Hanım, sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Açelya Şengül, 25 yaşındayım. İş arkadaşı tarafından katledilen Fatma Şengül’ün en küçük çocuğuyum. 

Başınız sağ olsun… Ailenizden bahseder misiniz?

Benden büyük iki ağabeyim var. Kendi halinde geçinen, sıkıntılarını çok yansıtmayan sıradan bir aileyiz. Bize bu terbiyeyi veren iki rahmetli insan annem ve babamdan Allah razı olsun. Babam ben daha 4 yaşındayken 1999 yılında trafik kazası sonucunda hayatını kaybetti. O yüzden annem, hem anne hem baba oldu bize. Bizi büyütürken çok sıkıntılar çekti. İki işte birden çalıştı. Geçim sıkıntılarımız vardı ve annem meme kanserine yakalandı. Bunu öğrendiğimizde abim, anneme; “Kanserin en büyük ilacı gülümsemedir. Bizden çok gülen aile mi var?” demişti. Gerçekten de böyle oldu. Annem kanseri güle oynaya yendi ve bir müddet son normal hayatına geri döndü.

Anneniz mesleği neydi?

Aşçıydı. Dünya mutfağı üzerine çalıştı ve bu meslekten emekli oldu. Emekli olduktan sonra biraz daha çalışıp borçlarımızı azaltmak için bir bankanın emekliler lokalinde çalışmaya başladı. 2 sene çalıştı, ta ki iş arkadaşı tarafından öldürülene kadar… 

5 EL KURŞUNDAN 4 İSABET

O günü anlatır mısınız?

Olay, 30 Mart 2019 sabahı saat 08.15’te meydana geldi. Annem işe gitmek için kapıdan çıkıyor, merdivenlerin bitiminde ki yeşillik alana geldiğinde katili anneme 5 kurşun sıkıyor. 5 kurşunun 4’ü anneme isabet ediyor. Annemin çığlığına uyandım. Peşinden silah sesi duydum. Koştum, annemi yerde hareketsiz gördüm. Adam anneme sıktıktan sonra kendisini de vurmuş! Düşünün bir katil her şeyi hesaplamış, linç edilmemek için kendini koltuk altından ‘yalandan’ vurmuş. 

Peki işin aslı ne? Aralarında husumet mi vardı?

İlk gün ‘aşk cinayeti’ diye haberlere çıktı. Ama uzaktan yakından bir alakası yok. Adam iş yerinden tazminatını almak için kovulmak istiyor. Çalışmıyor, işleri annemin üstüne yıkıyor. Annem bize adamla sürekli tartıştığını ve işyeri yetkililerine söylediğini ama bir şey yapılmadığını söylüyordu. Tabii işin bu boyutta olduğunu bilmiyorduk. Bu kadar büyük problemler olduğunu bilsek bir saniye tutar mıydık o iş yerinde! İşyeri ise bu olayları yalanlıyor. Düşünün iş arkadaşı tarafından öldürülen bir kadın ve iş yerinde hiç bir husumet yok! Bu söylenenlere kim inanır? 

BİR DE UTANMADAN GÜLMÜŞ

Görgü tanıkları neler diyor?

Annemin yanına gelmiş ve silahını doğrultmuş. Annem sağ elini kaldırıp ‘Ne yapıyorsun? Ne işin var burada?’ dediği anda kurşun yağdırmış. Abim katilin yanında ‘Neden?’ diye bağırdığında sadece ‘gülmüş.’

Annenizi kaybettiğinizi öğrendiğinizde neler hissettiniz?

Dünyam yıkıldı… Allah’a yalvardım ne olur ona bir şey olmasın diye… Ama maalesef... O benim dert ortağım, sırdaşımdı. Beraber güler, beraber ağlardık. Şimdi hepimiz birer ruh olduk adeta boşluktayız.

Zanlı şu an tutuklu, suçunu itiraf etti mi?

Polisteki ifadesinde, bir gece önceden planlayıp öldürme amacıyla evden çıktığını söylemiş. Şu an içeride ama dava zamanı henüz belli değil.

BİZ YANDIK BAŞKASI YANMASIN

Elbette hiçbir ceza annenizi geri getirmeyecek ama yüreği anne acısıyla yanan bir evlat olarak neler söylemek istersiniz? 

Katilin en ağır cezayı almasını diliyorum. Ağırlaştırılmış müebbet cezası almasını istiyoruz. Umarım bir daha oradan çıkamaz. Bu cezadan daha az bir ceza biz evlatlarını kahredecektir. Umarız artık cinayetler, tacizler son bulur ve güzel ülkem de daha yaşanabilir bir memleket olur. Bizim canımız yandı, başkalarının canı yanmasın. Allah’ın verdiği canı Allah alır. ‘Bizim başımıza gelmez’ mantığıyla düşünmeyin. Fatma Şengül için adalet hepimiz için adalet demektir. Biz kadınlar da en az erkekler kadar güçlüyüz, başarılıyız. Bir derdiniz sıkıntınız varsa susmayın bağırın… 

ANNEMİN ADINI SOKAĞIMIZDA YAŞATALIM

Bana Instagram’dan mesaj attığınızda tüylerim ürperdi yazdıklarınızı okurken. Sayfanızda da davaya destek veren kocaman bir topluluk var…

Evet, özellikle kadın dayanışma derneklerine çok teşekkür ederiz. Annemin cenazesini ilk onlar omuzladılar. Sosyal medya üzerinden de sürekli davayı soranlar var. Şimdi onlar sayesinde annemin öldürüldüğü sokağa adının verilmesi için elimden geleni yapacağım. Sizler de ALO 153’ü hattını arayarak “Gülensu Mahallesi, Emek Caddesi, Erdemli Sokak, Maltepe/İstanbul” adresindeki sokağın adı ‘Fatma Şengül’ olmalı diyerek telefondan dilekçe doldurabilirsiniz…