Cerrahi bilgisiyle figür doktorluğu yapıyor

Göğüs cerrahı Barkın Eldem, figür toplama tutkusunu bir adım öteye taşıyarak hasarlı, zarar görmüş figür ve heykelleri cerrah hassasiyetiyle tamir etmeye koyuldu. Önce arkadaşlarından, sonra da tüm Türkiye'den figürler gelmeye başladı evine. Son 2 yılda 2 binden fazla figürü restore etti: ''İnsanların değer verdiği bir objeyi, tekrar eski haline döndürmek, insanları mutlu etmek keyifli bir şey...''

ALİ DEMİRTAŞ / ali.demirtas@aksam.com.tr

Sizi bu hafta bir doktorla tanıştırmak istiyorum, göğüs cerrahı Barkın Eldem ile. İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun. Uzmanlığı da Marmara Üniversitesi'nden. 41 yaşında, bir süredir haklı gerekçeleriyle hekimlik yapmamayı tercih ediyor. Şu an ilaç sektörüyle ilgili bir ajansta medikal danışmanlık yapıyor. Ama bizim kendisiyle bir araya gelme nedenimiz bu değil, figür doktorluğu! Aynı zamanda diğer hobileri... Eldem, hayatı boyunca tutkularına ve hobilerine geniş yer ayırmış biri. Uzun zaman biriktirdiği figür ve heykellerin ardından şimdi de zarar görmüş figür ve heykelleri, eski haline getirmek için onları tamir ve restore ediyor. Bunu evindeki atölyesinde büyük bir keyif aynı zamanda doktorluk hassasiyetiyle yapıyor. Öyle ki son iki yılda 2 binin üzerinde figür restore etmiş. Hala da devam ediyor. Evinin her bir yanında çeşit çeşit figürler var. Başka sevdiği şeyler de var tabii Eldem'in. Kutu oyunları oynamayı ve biriktirmeyi, mineral taşları toplamayı ve yine evinin önemli bir bölümünde bunları sergilemeyi, kimilerimizin evde beslemeye pek de meraklı olmayacağı kurbağa, balon balığı ve semender gibi sevimli su hayvanlarına habitat kurup onlara bakmayı da çok seviyor Eldem. Kendisiyle tüm bunları konuşmak üzere bir araya geldik evinde: "Ya ortama uyarsın ya da ortamı kendine uydurursun. Ben sanırım ikincisini yapıyorum. Herkes alışmış bir evde şunlar olmalı, salonda bunlar yer almalı, banyoda şunlar olmalı, şöyle durmalı. O standartlar da bana hiç gelmiyor. Ben de burada bana dokunan ve kendimi iyi hissetmemi sağlayan şeylerle düzenimi kurdum. Etrafıma bakmak sanırım camdan dışarı bakmaktan daha keyifli benim için."

HER ŞEY MAKET YAPMAYA MERAKIMLA BAŞLADI

Figür toplamaya varan süreç nasıl gelişti ve neden?

Aslında tüm bu süreç 1993 yılında orta okuldayken maket yapmaya merak sarmamla başladı. Maket yapmak gerçekten sabır etmeyi öğreten bir şey. Maket yapım sürecinin ardından figür toplamaya başladım. Birçok insan o dünyaya ait hissetmek için filmlerdeki veya dizilerdeki karakterlerin figürlerini topluyor. Ben daha ziyade objelerin estetiğine ve bende yarattığı hisse bakıyorum. Birer sanat eseri olarak görüyorum. Maketleri de gerçeğine birebir benzesin diye değil, kendi keyfime göre yapıyorum. Figür toplama konusunda asla maddi bir kaygım yok. Yani 'şunu toplayım, ilerde para eder' gibi bir şey değil bu. Figürlere tamamen sanat eseri gözüyle bakıyorum. Her biri elle yapılmış ve boyanmış, çok değerli benim için.

FİGÜRÜ ESKİ HALİNE GETİRMEK BANA KEYİF VERİYOR

Figür doktorluğuna geçiş nasıl oldu peki?

Zaman içinde arkadaşlarım kendi figürlerinin tamiri içi benden yardım istemeye başladı. Ben de maket yapma özeni ve sabrıyla, onları restore edip, birebir eski haline getirmek için uğraşıyordum. Renk tonundan boyutuna kadar her detayına dikkat ediyordum, tamir ve restorasyon sürecinde. Ve arkadaşlarım teslim aldıklarında çok şaşırıyorlardı nasıl yaptığıma dair. Sonra 2020 yılının başında eşim Yelda, diş hekimi, "Biz çalışmalarımızda öncesi/sonrası diye görsel çalışması yapıyoruz, sen de neden bu figürlerin tamiri için bunu yapıp, sosyal medyanda paylaşmıyorsun?" dedi. Ben de "Olur!" dedim ve Figür Doktoru adlı bir hesap açtık. Hiç beklemediğim bir şekilde, nasıl bir ihtiyaç varmış ki, Türkiye'nin her yerinden bana tamir için figür gelmeye başladı. Ve tüm bu süreci hesabımda paylaşmaya başladım. İki yıl içerisinde 2 binin üzerinde tamir/restorasyon yaptım. Sonra bir arkadaşım "Video çekelim, Youtube'da koyalım" dedi. Onu da yaptık, çok keyifli oldu. Böyle böyle büyüdü, neredeyse her gün bir figürü tamir ediyorum. Bir yandan dizi izlerken veya müzik dinlerken figürleri restore ediyorum... Bana da terapi gibi oluyor. Ayrıca insanların değer verdiği bir objeyi, tekrar eski haline kavuşturuyor olmak, insanları mutlu etmek, tekrar vitrine koyulabilir hale getirmek, keyifli bir şey. Bu şu an bana çok keyif veriyor.

BU BASİT BİR TAMİR DEĞİL, RESTORASYON!

Tamir ve restorasyon sürecinde en çok neye dikkat ediyorsunuz? Daha çok hangi figür tamirlerinde zorlandınız?

Yaptığım şey basit bir tamir veya iyileştirme değil. Tamamen restorasyon mantığıyla hareket ediyorum. Örneğin figürün orijinal rengi neyse, birebir o rengi bulmaya çalışıyorum. Öte yandan üzerindeki vernik satense, yine saten bir vernik kullanmak önemli. Örneğin bir Batman figürünün bir kulağı kırılmış ve yok, kayıp... Öteki kulağını milim milim ölçüp, aynısını yapmaya çalışıyorum. Büyük heykelleri tamir etmek daha zor tabii. Örneğin insan boyunda bir spiderman geldi. Onu tamir etmek gerçekten yorucu oldu.

ATÖLYEMDE CERRAHİ ALETLER DE VAR

Figür tamiri taleplerinde sizin kabul ölçütünüz var mı?

İlk olarak figürün ya da heykelin fotoğrafını istiyorum. Ardından benim de yapabileceğimden emin olmam lazım. Çok vahim durumda ama yenisinin bulunma şansı olan figürlerin sahiplerine de 'bunun yenisini alsanız daha mantıklı olur' diyorum.

Doktorluk refleksi nasıl yansıyor tamir sürecinize? Bir de mesleğinize özlem duyuyor musunuz?

Açıkçası insan hayatına dokunmak, bir yakınına gidip, babasının, annesinin, çocuğunun iyi olacağını söylemek ve buna katkı sağlamak muazzam bir duygu. Bunun daha ötesi bir şey var mıdır, bilemiyorum. Ama bir taraftan da ülkemizde ne yazık ki bu mesleğin yıpratan tarafları daha fazla. Yapanlara da çok büyük saygı duyuyorum. Figür tamirinde kullandığım birçok temel yaklaşımda cerrahiden esinleniyorum aslında. Örneğin bir figürün kolu kırılmış ve ince bir parça. Daha sağlam yapabilmek için içini matkapla delip, metal bir parça ile desteklemek gerekiyor. Tıpkı ortopedistlerin kırık iyileşene kadar kemiği metal plak ve vidalarla desteklemesi gibi.

İNSANIN HAYATINDAKİ TEK ODAĞI İŞİ VE AİLESİ OLMAMALI

Hobilerinizi ve ilgi alanlarınız hayatınızda önemli bir yer kaplıyor, bu çok önemli bir şey günümüzde... Biriktirdiğiniz mineral taşları ve kutu oyunları... Biraz da bunlardan bahsedelim...

Hobi güzel bir şey. Bir insanın hayatının sadece işi ve ailesi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Kendine vakit ayırabilmeli. Başka bir şeye odaklanıp, farklı şeyler yapabilmeli. Bu aklınıza gelebilecek her şey olabilir. Ben çocukluktan beri meraklı biriydim. Örneğin ailem beni parka götürdüğünde diğer çocuklar hoplayıp zıplarken, ben böcekleri incelermişim. Araştırmak ve öğrenmek, kafam hep böyle çalışıyor. Bu nedenle de doğayla ilgili konular hep ilgimi çekti. Mineral ve fosilleri de bu anlayışla topladım ardından onlarla ilgili daha fazla bilgi edindim. Figür doktorluğu ve akvaryum konuları çok solo işler. Kutu oyunu ise çok sosyal bir hadise. Son 10 yıldır her hafta arkadaşlarımla toplanıp kutu oyunu oynuyoruz, sanırım bir 20/25 kişi falan. Özlem giderme, sohbet vs. Her cuma yapmaya çalışıyoruz. Kovid nedeniyle biraz ara verdik. Bu hobi de seni çok farklı dünyalara götüren bir şey. Genel olarak bir sorun bulmayı ve çözmeyi seviyorum. Sanırım hobilerimin ortak noktası da bu. Figür tamirinde de böyle.

SEMENDERLER EVİMİN BİR KÖŞESİNDE KENDİ HABİTATINDA YAŞIYORLAR...

Ayrıca evinizde onlara özel habitat kurduğunuz hayvanlar var, semenderler gibi...

Ben çok küçükken, hayvan pazarları vardı. Babamla gezerdik. Bir gün akvaryumcuda bir hayvan gördüm ve şaşırdım. Semendermiş, Türkiye'de kuyruklu kurbağa deniyor. Suda yaşayan bir canlı, amfibi. O zaman çok ilgilenememiştim. Aradan yıllar geçti. Tıp fakültesi bitti. Uzmanlığımın devam ettiği bir sırada bir petshop'a girdim. Bir baktım semender! 4 tane aldım. Şansıma bir erkek üç dişi almışım. Ve bayağı bir araştırdım, habitatları nasıl olmalı, su seviyesi ve değeri ne olmalı, ışığı nasıl olmalı gibi... Onlara çok güzel bir akvaryum yaptım ve üremeye başladılar. Bir sürü de yavrumuz oldu. Yumurtaları şeffaf olduğundan ve onların içinde embriyoların gelişimini safa safa görebiliyorsun. Sonra gittim kendime de 2 mikroskop aldım incelemek için. Ayrıca amfibi bakmak da nispeten kolay, doğru ortamı sağlayıp haftada bir kere beslemeniz yetiyor. Sonra farklı türler de edindim. Evimizin bir bölümünde kendi habitatlarında yaşıyorlar.