Cenk Yüksel: Gerçek şarkıcı şifacıdır

Müziğin matematiği olduğunu ve bunun ünlü olmak için tercih edilen bir araç olamayacağını belirten sanatçı Cenk Yüksel, '''Müzik ruhun gıdasıdır' derler ya bunu müzisyenlerin sırtını sıvazlamak için söylenmemiştir. Doğru sesi kullanan kişiler hem kendisine hem de karşısındaki insana şifa verir. Dolayısıyla şarkıcılar ama gerçek şarkıcılar şifacılardır aynı zamanda.''

MERVE YILMAZ ORUÇ / merve.oruc@aksam.com.tr

Hadi Şansım adlı maksi single çalışmasını dinleyicilere sunan Cenk Yüksel, özlediğimiz melodilerle bizi yeniden buluşturuyor. Single çalışmasına çektiği film klip tadındaki çalışmasıyla da sektöre bir farklılık katan Yüksel, çok yönlü bir sanatçı. Müziğe büyük emekler veren ve bu yolculuğuna akademik anlamda da devam eden Yüksel, dersler veriyor, resim yapıyor, kitap ve senaryo yazıyor... Çok yönlü olmanın kendisini beslediğini dile getiren sanatçı aynı zamanda özel bir ses sahip. Türkiye'nin sayılı kontrtenor sanatçılarından olan Yüksel ile müzik dünyası üzerine hasbihal ettik.

Bu işin eğitimine alan ve üzerine çalışmalar yapan biri olarak müziğin sizdeki tanımını merak ediyorum.

Müzikle 5 yaşından beri uğraşıyorum. Soba tepesinde, elimde tarak şarkı söylerdim. Küçükken çocuklara sorulur ya "Büyüyünce ne olacaksın?" diye ben, "Şarkıcı olacağım" derdim. Her insanın hayata geliş amacı olduğuna inanırım. Benim de geliş amacım şarkı söylemek ve insanlara mesaj vermekti. Gerçek anlamda şarkıcı olan insanların topluma mesaj veren kişiler olduğunu düşünüyorum. Gerçek şarkıcı diye özellikle söyledim. Çünkü bugün artık herkes şarkı söyleyebiliyor. Ama ses aslında şifa veren bir şeydir. Müzik ruhun gıdasıdır derler ya bunu müzisyenlerin sırtını sıvazlamak için söylenmemiştir. Doğru sesi kullanan kişiler hem kendisine hem de karşısındaki insana şifa verir. Dolayısıyla şarkıcılar şifacılardır aynı zamanda. Müzik aslında kâinatın sesi. İnsan doğayı taklit ediyor. Bazen müziğin anlattığı şeyi anlamazsın ama tüyleriniz diken diken olur dimi? Müzik bu anlamda hepimizin ortak lisanı, konuşmanın melodikleştirilmiş hali...

Bu cümleleri piyasadaki çok az sanatçıdan duyabilirim sanırım...

Ben aynı zamanda şan hocasıyım. Ders almak için gelenlerden en azından şunu demesini beklerim hep, "Müziğin matematiğini öğrenmek istiyorum." Ama genelde, "Ünlü olmak istiyorum" cevabını duyuyorum. Ama müzik ünlü olma aracı değildir ki... Gerçi şu dönemde ünlü olmak artık sanal bir şeye dönüştü. Oysa başarı bu değil. Şimdi evde şarkı söylerken, bu sektöre girenler var. Türkiye'deki şarkıcıların yüzde doksanı müzik bilmez... İnsanlar için önemli olan nerede sahne alıyorum, kaç takipçim var, hangi ürünü tanıtıyorum... Eski şarkılarda güzel melodiler vardı. Şimdi hepsi aynı. PC artık bütün sesleri düzeltiyor. Ben bunları müzik olarak kabul etmiyorum.

Özel bir sese sahipsiniz. Neden meslek kariyerinize kontrtenor olarak devam etmediniz?

Akademi Türkiye adlı yarışmada sesimdeki bu özellik gündeme geldi. Ben o dönem aynı zamanda konservatuvar okuyordum. Kontrtenor bir teknik aslında. Kontrtenor, göğüs rezonansının da desteği ile zenginleştirilmiş kafa sesini kullanarak kadın sesine erişebilen erkek şarkıcılara verilen ad. Bu ses operada kullanılabilir. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde bir süre sözleşmeli sanatçı olarak çalıştım. Şu an pop müzik yapıyorum. Sahnemde de ara ara bu sesi kullanıyorum.

Müzikte yolunuz Tarkan ile de kesişmiş... İlk albüm çalışmanızı ne zaman yaptınız?

2005 ile 2009 arası Tarkan ile çalıştım. Türkiye'nin en büyük starının yanında staj yaptım. 2009'da da ilk albümüm çıktı. Daha sonra Yeşilçam Şarkıları adında konsept bir proje yaptım. Bu proje çok sevildi. Hatta yurt dışında konserler verdik. 2017 yılında Purple And More adlı kendi prodüksiyon şirketimi kurdum. O zaman Güle Güle adlı parçayı çıkardık.

Neden böyle bir şirket kurdunuz?

Çünkü müzik nasıl yapılır, nasıl yönetilir bunu biliyorum. İstediğim zaman albüm yapıp kimseye muhtaç olmadan bunu piyasaya sürebilirim. Yayınlarda yapıyoruz. Bir tane kitap çıkardık. Sinema filmi de yapabiliriz. Ki böyle bir isteğim var. Daha önce oyunculuk eğitimi de aldım. Bir de senaryom var. Onu hayata geçirmek istiyorum. Simülasyon teorisini anlatan bir yapım.

ÖZLENEN RİTİMLER HADİ ŞANSIM'DA

Yeni çalışmanız Hadi Şansım'ı konuşalım... 3 şarkı bir arada. Değişik bir tarzda da klip çekmişsiniz. Hikâyesini dinleyelim sizden...

Güle Güle ve Hadi Şansım geçmişi olan iki şarkı. 4-5 yıl önce yazmıştım. Hatta Güle Güle'yi şirketi ilk kurduğumda çıkarmıştım. O yüzden onu da bu single çalışmasına dahil ettim. Hadi Şansım sıcak bir yaz şarkısı. İçinde flamenko tatlar var. Bu beş yıllık bir aranje olmasına rağmen eskimedi. O haliyle kullandık. Bre Kör Dünya ise pandemi ürünü. Bütün şarkılar birbirini tamamlıyor aslında. Yaşanmışlıklardan çıkıyor bu eserler. Özelikle hadi Şansım ve Güle Güle benim eskiden yaşadıklarımı anlatan sözler. Pop müzik ama Türk müziği öğelerini barındırıyor. Ritim, darbuka var. Bunlar da benim sevdiğim şeyler. Şarkıların hepsinin sözü ve müziği bana ait. Klip konusuna gelince bizde örneği yok. Mickle Jackson'ı çok severim ve onun kliplerinde hep bir hikâye olurdu. Bu da benim hoşuma gidiyordu. Videonun bu kadar önem arz ettiği ve film izleme kültürünün geliştiği bu dönemde bizde film klip çekelim dedik. Çok detaylı bir kurgu değil. Sevdiğim arkadaşlarımla bir yemek masasında buluşuyorum hem sohbet ediyoruz hem de şarkıların tanıtımını yapıyoruz. 17 dakikalık içimize sinen bir çalışma oldu.

Peki üç şarkıyı aynı anda çıkarmak risk değil mi?

Bu konuda hiç tereddüt yaşamadık. Çünkü bu üç şarkı birbirini tamamlayan konsept parçalar oldu.

TARKAN BİR DÜNYA STARI DEĞİL

Bundan sonra müzik yolculuğunuzda neler olacak?

Tanınan bir sanatçı ile düet çalışması olabilir. Youtube için bir proje üzerinde çalışıyorum. Eskiden TRT Gençlik Korosu'na katılmıştım. Oradaki arkadaşlar ile bir araya gelip Türk müziği konseptli bir proje yapmak istiyoruz. Ayrıca yeni hareketli bir çalışma gelecek. Kontrtenor sesimi de kullanabileceğim bir projem de var. Onu da hayata geçirmek istiyorum.

Peki bir hayaliniz var mı?

Bugüne kadar dünyaya açılan bir sanatçımız yok. Tarkan dünyaya açılmış bir sanatçı değil. Bu algı yönetimi sadece. Sadece Türklerin geldiği bir konserde dünya starlığından bahsedemezsiniz. Ben bunu başarmak isterim. Bunu yapacak eğitimim var. Dünyanın neresine gidersem gideyim müzisyenlerle aynı dili konuşabilirim. Ben klasik bir işte yapabilirim, müzikalde de yer alabilirim, pop çalışmalarda yaparım. Ayrıca Celine Dion ve Assala Nasri ile düet yapmak istiyorum.

ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇIYIM

Öğretim görevlisisiniz, şarkı söylüyorsunuz, resim yapıyorsunuz, kitap yazıyorsunuz...

Beni yakında takip edenler çok yönlü olduğumu bilir. Resim yapınca ressamım ya da kitap yazınca yazarım demiyorum. Bu söylediklerinizin hepsi bana deneyim katıyor. Sanat denilen şeyin ucu açıktır. Yeditepe Üniversitesi'nde dersler veriyorum. Nefes Ses Hareket & Kutsal Dönüşüm adlı bir kitabım var. Uzman olduğum bir konuda yazdım. Ve güzel dönüşler oldu. Başka bir kitap daha çıkaracağım.

Sesim Resim projenizde ses getirdi. Ne zamandır resim ile uğraşıyorsunuz ve bu projenin çıkısı nasıl oldu?

Çocukluğumdan beri resim yapıyorum. Akademik eğitim almadım ama bir hoca ile çalıştım. Akrilik boya ile eserler yapıyorum. Resim beni motive eden bir şey. Annem sürekli evde kara kalem çizerdi. Benim yeteneğimde oradan sanırım. Sesim Resim projesi bir sosyal sorumluluk işi. Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği'nin sempozyumlarına konuşmacı olarak katılırdım. Onlara destek sağlamak amacıyla ne yapabiliriz diye düşünürken aklıma bu proje geldi. İki sene boyunca çalıştık. 21 tane eser ortaya çıktı. Dernek kendine başvuran kadınların hikâyelerini bana atıyordu bende onları kendi süzgecimden geçirerek resmediyordum. O hikâyelere de ünlü isimler ses verdi. Onlarla beraber proje çok başka bir yere gitti. Bu yılda projeyi Ece Türkiye gördü ve TEGEV yararına eğitimde fırsat eşitliği temasıyla yapmak istedi. Proje için on tane eser yaptım. Ziynet Sali, Cem Davran, Ceyda Düvencioğlu gibi isimler seslendirmeleri yaptı. Kasım sonuna kadar devam edecek. Sonrasında ise yine taleplere açığız.