Cem'in 'farkı' iki bin çocuğu okuttu

SİBEL ATEŞ YENGİN

sibel.ates@aksam.com.tr

Özel Tohum Vakfı Özel Eğitim Okulu mezunlarından otizmli milli yüzücü Hikmet Cem Sezgin, erken tanı ve eğitimin, otizmli bir bireyin hayatında nasıl bir fark yaratabileceğinin en güzel örneklerinden biri. Cem, annesi Aylin Sezgin ve antrenörü Cevahir Gürler’le bir araya geldik. 

Otizmli milli yüzücü Cem, 2015 yılında performans antrenmanı yapmaya başlamış. Yüzme konusundaki başarısı onu aynı yıl ilk kez katıldığı Türkiye Özel Sporcular Yüzme Şampiyonası’nda 200 metre serbest kategoride şampiyon yapmış. Art arda başarılar elde eden Cem’in şimdiki hedefi ise 2019 Dünya Paralimpik Yüzme Yarışları ve 2020 Paralimpik Olimpiyatları’na katılmak. Tohum Otizm Vakfı’nda bir araya geldiğimiz Cem, aynı zamanda vakfın kurucusu olan Cem’in annesi Aylin Hanım ve antrenörü Cevahir Güler’le konuştuk. 

DELİHA’YI SEVİYORUM, GESİ BAĞLARI’NI DİNLİYORUM

Söyleşimize önce Cem’le başladık. Sorularıma kısa yanıtlar vermeyi tercih eden Cem’in yüzme dışında neler yapmaktan hoşlandığını merak ettim. “Piyano çalıyorum.” Peki, film izlemeyi seviyor musun diye sorunca dağ filmlerini seviyorum dedi. Annesi Aylin Hanım araya girip Cem’in dağ filmleriyle asker konulu filmleri kast ettiğini söyledi. Cem, “Deliha’yı çok seviyorum. Recep İvedik filmlerini seviyorum” deyip söze girdi. O esnada Aylin Hanım Cem’in filmin tamamına konsantre olamadığını beğendiği sahneleri YouTube’dan defalarca izlediği bilgisini verdi. Cem’e başka neler yaptığını sorunca cevabı kısa ve net oldu “Hiçbir şey.” Ama müzik dinlemeyi de seviyormuşsun deyince, “Evet, Gesi Bağları’nı seviyorum, o kadar” diye cevap verdi.  Annesi gülünce Cem’in sevdiği başka şarkıların da olduğunu anladım. Belli ki Cem fazla konuşmaktan yana değildi. Antrenörü Cevahir Bey, “Cem biz arabada hangi şarkıyı dinliyoruz?” diye sorunca ona cevap verdi. “Ahmet Kaya’yı dinliyoruz, Beni Bul.” Cevahir Bey, sporda başarısı olup olmadığını sorunca “Yok” deyiverdi. Oysa pek çok başarısı ve ödülü var Cem’in. Cem annesine dönüp “Ne zaman bitecek?” diye sorunca biz söyleşimize Cem’in antrenörü Cevahir Bey ve annesi Aylin Hanım’la devam ettik. 

BÜYÜK HEDEFLERİMİZ YOKTU

Aylin Sezgin:

On yıldır spor yapıyor Cem. Bu yola çıkarken böyle büyük hedeflerimiz yoktu. Havuza düşer, bir yerde denize girer, boğulabilir diye düşündüğümüz için yüzme öğrenmesini istedik. Çünkü her dakika korumak mümkün değil, arkamı dönerim havuza düşebilir. Cem ayrıca çok hiperaktif. Birkaç saat enerjisini döker derken yüzmeyi üç saate çıkardık. Cem’in antrenörü aynı zamanda yaşam koçu gibi de oldu. Mesela kampa gidiyorlar, 20 gün kalıyorlar. Cem için de bizim için de sorun olmuyor. Şansımıza Cevahir hoca da vicdanlı biri ve çok iyi bir antrenör. Cemal hoca bekârdı, evlendi. Acaba eşi yaşantımıza nasıl uyum gösterecek diye düşündük çünkü kısmen ortak bir yaşamımız var. Ancak sorun olmadı. Ardından eşi hamile kalınca aman acaba Cem bir zarar verir mi dedik. Vurur ya da ters bir şey olur diye endişe ettik. Bunlar zaman içinde yolunu buldu. Hatta geçenlerde bebeği Cem’in kucağına verdiler “Arı vız vız” şarkısını söyledi. O kadar komik gayet monoton bir sesle söylüyordu ki. Bebek ses çıkardıkça Cem yine başlıyordu şarkıyı söylemeye. Kendilerine has orijinal bir iletişim dili kurmuş oldu. Bebek sesine tahammül edemezken şimdi Mahir bebek ağladığında tepki göstermiyor. 

DOKTORLAR UYARMADI!

Cem’in ikiz kardeşi var, o da Almanya’da okuyor. İkiz çocuklarım dünyaya geldiği zaman otizmin ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. Birinci haftadan itibaren ikisi de farklı gelişmeye başladı.  Hangi doktora götürsek, “İkiz eşi normal, gazlı çocuktur” diyorlardı.  Altı aylıkken bir nöroloğa gittik, test yapıldı ama cevap vermedi. Doktor beni yine uyarmadı, birkaç ay sonra tekrar gelmemizi söyledi. Halbuki sinyal vermesi lazımdı ama vermedi. Çok da ünlü bir nörologdu. Bir yaşında bir psikiyatra gittik “hiçbir şeyi yok” dedi. Üstelik çok meşhur bir doktordu. Cem uyumuyordu. Halen uyku ilacı alır. Kafasına bir şey taktığı zaman iki katı fazla uyku ilacına rağmen uyumaz. Mesela dün eve şeker almak gafletinde bulundum. Sayıyla verdik. Spor yaptığı için kilosunu da kontrol etmek gerekiyor. Biliyor ki evde şeker var ancak sabah olursa şekerden alıp yiyebilir. Haliyle o da bir an önce sabah olsun istiyor. Saat dörtten itibaren hiç uyumadı ve “Sabah oldu mu, şeker alabilir miyim?” diye sorup durdu. Bebekken de böyleydi. Hiç uyumazdı. Sürekli ağlardı. Hiçbir şeyle dikkatini çekemezdim. Bir yaşına gelince fark daha da belli oldu. Kardeşi kelime söylüyordu, Cem de hiçbir belirti yoktu. 

CEM DİĞER ÇOCUKLARIN DA EĞİTİMİNE VESİLE OLDU

15 aylıkken aradaki fark iyice açıldı. Bir arkadaşımın önerisiyle bir psikoloğa götürdüm Cem’i. Allah razı olsun. On dakika baktı ve otizm teşhisini koydu. “Hemen eğitime başlayın” dedi. O dönemde eğitim verecek yerler yok, rehabilitasyon merkezleri açılmamış. Birkaç özel kurum vardı ama yeterli değildi. Şimdiki gibi bu belirtilerin ne anlama geldiğini sorup öğrenebileceğiniz bir internet ortamı da yoktu. O dönem Amerika’daki bir merkezden söz ettiler. 20 gün kaldık, Cem ve ben ayrı ayrı eğitim aldık. Eğitimden sonra epey bilinçlendim. Türkiye’ye dönünce Cem’i bir psikoloğa götürmeye başladım. Paylaşmak istemediğim özel artık kendi merkezimin olması gerektiğine karar verdim. Götürdüğüm yer bir kurumdu ve etik çalışmıyorlardı. Belki yurt dışına gitmeseydim bunun normal olduğunu zannedebilirdim. Doktor çocuğu kontrol edemiyor, demek ki böyle yapılıyormuş diyebilirdim. Yanlış bir şey yapıldığını gördüm. Sonuç olarak yaşadığım zorluklar sonrasında onun gibi olan pek çok otizmli çocuğa umut olmak, otizmli çocuklarımızın derecesi ne olursa olsun eğitimle ilerleyebileceklerine beraber tanık olmak için model okul kurmaya karar verdik. Aslında Cem’in otizmli olması başka çocukların da iyi bir eğitim alabilecekleri bir kurumun açılmasına vesile oldu. 

HEDEFİMİZ 2020 TOKYO OLİMPİYATLARI

Antrenör Cevahir Gürler: Cem küçük yaşlardan beri yüzüyor. Üç yıldır da performans antrenmanı yapıyor. Geçen sene 200 serbest ve 100 kelebekte Türkiye şampiyonu oldu. Bu yıl Almanya’da ve Kopenhag’da yarışlar oldu. Avrupa Şampiyonası’na katılmak için A barajını geçmek geçiyordu. Yaklaşık 40 ya da 50 sporcu katıldı. Birçok sporcuyu geçerek ilk 15’e girmesi gerekiyor ki Dublin’e Avrupa Şampiyonası’na gidelim. İlk defa katıldık ve Cem A barajını geçerek gitmeye hak kazandı. Yüz metre kelebekteki hedefimizi başardık, Avrupa’da ilk on bire girdik. Bizim için şöyle bir handikap vardı. Orada çok hafif engelli zihinsel engelli çocuklarla yarışmak zorunda kalıyoruz. S 14 klasmanı zihinsel engelliler ve otizmli çocukları beraber alıyor. Bu klasmanda çok hafif zihinsel engelliler var. Mesela o çocuklar serbest seyahat edebiliyor, serbest otelde kalabiliyor yani tek başına hayatını idame ettirebiliyorlar. Cem’in pek çok başarısı var ama yine de hayatını tek başına idame ettirmesi, serbest seyahat etmesi mümkün değil. Bu durumu değiştireceklerini umut ediyoruz. Şu anda aslında kendinden çok üstün olan bir gruba karşı yarışabiliyor. Önümüzdeki yıl dünya şampiyonası olacak. Orada A barajını yakalamayı hedefliyoruz. 2020’de de kısmetse Avrupa Şampiyonası’na katılıp finalde yüzmeyi, 2020 Tokyo Olimpiyatları’na katılabilmeyi hedefliyoruz.