GÜLCAN TEZCAN / gulcantezcann@gmail.com
Sinema ve tiyatromuzun kült eserlerinden olan Cibali Karakolu'na ilham veren Fatih'teki karakol binası İçişleri Bakanlığı tarafından restore ettirilerek müze olarak ziyarete açıldı.
1800'lü yıllarda Polis teşkilatı kurulduğunda kullanılmaya başlanan ve dönemin meşhur karakollarından biri olan Cibali Karakolu, şehrin tarihindeki önemli mekânlardan. İçişleri Bakanlığı ve İstanbul Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı işbirliğiyle yürütülen iki yıllık restorasyonun ardından müze olarak hizmete açılan Cibali Karakolu ve Cebe Ali Bey Türbesi'nin bulunduğu yapıda Türk Polisi'ne ait birçok nostaljik obje, belge, malzeme ve silah sergileniyor. Müzede yer alan fotoğrafların bir kısmı II. Abdülhamid döneminde çekilmiş İstanbul karakollarına ait.
Müzenin en ilgi çekici bölümü en üst kattaki Nejat Uygur'un balmumu heykeli ve Cibali Karakolu adlı tiyatro oyununun bir küçük canlandırmasının yapıldığı alan. Oyundan bir parça video da izleyebiliyor ziyaretçiler. Sanal gerçeklik videosunda ise karakol önünde küçük bir Osmanlı sahnesi canlandırılmış. İnsanlar telefon ve tabletleriyle QR kod okutarak bu sahneyi görebiliyorlar. Alt katta bir kioskta da Cibali Karakolu, İstanbul Karakolları ve Polis tarihine dair bilgiler edinilebiliyor.
Müzenin bir bölümü, Cibali Kapısı'nın orijinal duvarlarına bitişik. Yenilenirken de bu özelliği korunmuş. Küçük, butik bir müze burası. Ziyarete giderken çok da beklentiye girmemek gerekiyor bu yüzden. İlk kez bir müzede gelenleri bir polis memuru karşılıyor. Zaten İçişleri Bakanlığı için de bir ilk bu müze. Görevli memur kısa bir ön bilgi verip sizi mekânla baş başa bırakıyor.
Cibali Karakolu adım attığınız ilk andan itibaren sizi eski İstanbul'a götürüyor siyah beyaz fotoğraflar eşliğinde. Ama önce bu mekâna adını veren Cebe Ali Bey türbesini ziyaret etmeniz ve İstanbul'un Fethinde çarpışan bu önemli komutanla tanışmanız gerekiyor.
FETHİN ETKİLİ KOMUTANI
Hakkında çok fazla efsane bulunan Cebe Ali Bey'e Cibali Sultan da deniliyor. II.Murat ve Fatih Sultan Mehmet devri kumandanlarındandır. 1441'de Bursa Subaşısı, daha sonra sancak beyi oldu. Varna Savaşı'ndan önce Bursa'da bulunan II.Murad'a Sultan II.Mehmet'in "Padişah sensen ordunun başına geç; eğer padişah bensem, emrediyorum, başkomutan olarak ordunun başına geç" sözleriyle ünlü mektubunu ulaştırıp ikinci defa padişahlık mevkiine gelmesini sağlamak üzere gönderildi. Fatih Sultan Mehmet Devri'nde kurulan Cebeciler Asker Ocağı'nın ilk ağası ve kumandanı olarak ordunun ve hatta sivil halkın günlük yiyecek ve içeceğini temin etmişti.
İstanbul muhasarasında büyük yararlıklar gösteren Cebe Ali Bey, fetih esnasında İstanbul'a Haliç sahilindeki bugün Cibali Kapısı denilen yerden girmiştir. Türbesinin bulunduğu semt de önceleri Cebeali ve zamanla halk ağzında dönüşerek Cibali adını almış.
Cebe Ali Bey döneminin önemli komutan ve yöneticilerinden biri olmasının yanı sıra bir gönül sultanıdır. Horasan erlerinden Seyyid İbrahim Hazretlerinin soyundan gelmektedir. Horasan'a, Mısır'a gittiği, oralarda müderrislik yaptığı, 1440'ta Bursa'ya döndüğü biliniyor. Bursa'da Zeynüddin Hâfi hazretlerine öğrenci olmuş, tekkede bir yandan bilgisini ilerletirken, öte yandan da Bursa Subaşısı ve Bursa Beyi mevkiilerine gelmiştir. Manevi vasıflarından dolayı Cibali Sultan olarak da bilinir. Hatta İstanbul'un fethinden önce, irşat amacıyla Bizans'a gelerek burada birçok Hıristiyanı Müslüman yaptığı ve müritleri arasına kattığı söylenir.
OYUN HER DÖNEMİN GÖZDESİ
Peki Cibali Karakolu tiyatro ve sinemanın nasıl ilgisini çekti de yıllarca sahnelenen bir oyuna konu oldu derseniz bu konuyla ilgili de çeşitli rivayetler mevcut. Muammer Karaca Tiyatrosu'nun açılış oyunu olarak bir Fransız komedisinden "Bir Komiser Geldi" adıyla dilimize çevrilen oyun önce seyirciden karşılık görmez. Ancak yerli bir bakışla ve "Cibali Karakolu" adıyla sahnelendiğinde uzun yıllar kapalı gişe oynar. Başkarakter Cafer Kıskıvrak'ı uzun yıllar farklı tiyatrolarda Muammer Karaca, Nejat Uygur ve Zihni Göktay gibi büyük ustalar canlandırdı.